Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

04 Eylül 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1015 Görüntülenme
Bu bölümü 29 Kişi beğendi.
Cilt 19

Beni Top Oynamaya Çıkar

“Yenileceksin Lefi.” Ben çimenliğin ortasında duran üstünkörü yapılmış atıcı tümseğinin üzerinde dikilirken, gümüş ejderhaya laf atmıştım.

“Beni hafife alma Yuki! Meydan okuman sadece yenilgiyle sonuçlanacak!”

 

İki eliyle tuttuğu sopayı sırayla iki omzuna da kaldırdı ve kendini fırlatılan şeylere vurmak için hazırlıyordu. Hazır olduğunu gördükten sonra bir duruşa geçtim. Abartı bir şekilde bir bacağımı kaldırıp bir süre bu pozisyonda durduktan sonra, insan olmayan vücudumun tüm gücüyle kolumu havada kamçı gibi savururken kükredim. Hareket sona erince kavradığım beyzbol topunu serbest bıraktım ve havada bir lazer gibi ilerlemesine izin verdim.

 

Bir anlığına Lefi gözlerini kıstıktan sonra top tam ona ulaşmak üzereyken tekrar ardına kadar açtı.

 

“Onu gördüm! Ve kaçırmayacağım!”

 

Kalçasını çevirdi ve sopayı havada geniş bir yay çizerek savurdu. Sopa öyle hızlıydı ki, büyük ihtimalle bir ses patlaması olduğunu tahmin ettiğim bir şey etrafında patladı. Savuruşuna eşlik eden hava hücumu, önüne çıkan her şeyi yolundan kolaylıkla saptırabileceğine beni ikna etmişti.

 

Ama saptıramamıştı.

 

Ölümcül bir hatası vardı--elindeki alete aşina olmaması. Ejderha sopayı çok erken savurmuştu. Ve çok hızlı da. Savuruşunu tamamladığında top tam yanından uçmuş, tam da vuruş bölgesine isabet etmiş ve skoru benim lehime değiştirmişti.

 

“N-ne!?” diye bağırdı. “B-bu imkansız! Tam da görüşümdeydi!”

“Aferin.” gülerek dalga geçtim. “Nasıl kaçırmayacağını bağıra bağıra anlatırken kaçırmış olmana aferin.” bir kez daha kahkaha patlatmıştım. “Lanet şey sıyırıp geçmedi bile.”

“B-bu tamamen bir talihsizlik zinciri! Tekrar gerçekleşmeyecek!” Hıhlayıp arkasını dönerken, yanaklarına büyük bir kızarıklık yayılmıştı.

 

Topu mükemmel bir şekilde gördüğünden şüphelenmiyordum, ama bu, ona vurabileceği anlamına gelmek zorunda değildi. Beyzbol tam da böyle bir oyundu.

 

“Yüreklisin çocuk. En azından hakkını teslim edeyim.”

“Yüzündeki sinir bozucu gülümsemeyi birazdan sileceğim.” diye öfledi. “Üstünlüğün uzun süre sende kalacağını varsayma hatasına düşme.”

“İstediğini söyle, hala yenileceksin.” Kırmızı beyaz kuyruklu yıldızı Rir’den alırken, bir başkasını eşimi kızdırmak için ona doğru atmıştım.

 

Lefi gibi, hiç de minik olmayan köpek yavrusu da nispeten siniri bozulmuş gibi hissediyordu. Topçu çocuk rolünün ona verilmiş olmasından şikayetçiydi ama kuyruğu ona ihanet ediyordu. Topun peşinden bir oraya bir buraya giderken ileri geri oynama şekli, belirttiği kadar memnuniyetsiz olmadığını kanıtlıyordu.

 

Ben pek de bir beyzbol sever sayılmam. Sadece canım sıkıldığı için Lefi’ye sormuştum ve tesadüfen aklıma gelen ilk şey buydu. Ve açıkçası yaşadığım tecrübe, ederinden çok daha fazlasını alıyordum. Onu böyle hüsrana sokmuş olmak, etkinliğin normalden çok daha eğlenceli olmasını sağlamıştı.

 

“Henüz kaybetmedim.” dedi. “Bu sadece birinci atıştı ve beyzbolun üç tanesine ihtiyacı olduğunu biliyorum!"

“Makul.” dedim.

 

Hakem olarak da görev alıyordum, ama bunun tek sebebi, onun beyzbol hakkında benden çok daha az şey biliyor olmasıydı. Maruz kalmamış olmam demek, hayal gücümü ne kadar zorlarsam zorlayayım kararlarımda kendime güvenli olmadığım anlamına geliyordu, ama sadece hızlı toplar atabiliyor olmam işleri basitleştirdiğinden, en azından adil olacağımdan nispeten emindim. Ayrıca, eğer karar veremezsek her zaman tekrar yapma şansımız vardı.

 

“Başarabilirsin Lefi! Sana inanıyorum!” diye tezahürat yaptı Illuna.

“Ben de!” diye bağırdı Shii.

 

Seyirciler bugün her zamankinden biraz daha sessizdi. Seyirciler vampir, yapışkan ve sese katkıda bulunamayan heyulalardan oluşuyordu. Bunun yerine, ele geçirdikleri oyuncak bebeklerin kollarını kaldırmışlar, tezahürata tesadüfen uyum gösteren hareketlerle sallıyorlardı. Normalde Enne de altı koltuğun sonuncusunu doldururdu, ama bugün katılamayacak kadar meşguldü. Bugünkü ajandası, tamamen Leila ile satranç oynama ile doluydu.

 

“İzleyin genç olanlar. Yüzündeki pis sırıtmayı silmem ve yüz ifadesini göz yaşlarıyla dolu bir ifadeye dönüştürmem bir an meselesi.”

“Ah, lütfen. Dene de görelim!”

 

Tekrar bacağımı kaldırdıktan sonra yüksek hızlı bir başka topu ona doğru fırlattım. Saf hızından ben bile etkilenmiştim, ki herhangi bir büyük beyzbol ligi oyuncusunun fırlatabileceği hızı çoktan aşmıştım.

 

Bu sefer Lefi gözlerini kapatmamıştı. Ardına kadar açmış ve yol boyunca topa tamamen odaklanmıştı. Ve bu sefer, hatalarından ders çıkarmış ve zamanından önce savurmak yerine tam zamanında savurmuştu.

 

Zihnimde alarm çanları çalmaya başlamıştı.

 

Sopa topun tam ortasından vurdu ve havaya fırlattı.

 

“Hassiktir!”

 

Doğrudan yüzüme. Eldivenimi kaldırıp araya girebilmemin tek sebebi Kriz Saptamaydı. Çarpmanın ağırlığı öyle saçmaydı ki, bir top güllesini yakalamışım gibi hissetmiştim. Eldivenin tam ortasına isabet etmiş olmasına rağmen, havaya fırlamamak için kendimi hazırlamak zorunda kalmıştım.

 

“Yakalamanın kaybetmeyle eşdeğer olması ne yazık.” diye homurdandı Lefi, memnuniyetsizce.

“E-evet...” paniklemenin eşiğinde olduğum gerçeğini gizlemeye çalışırken, dediklerini onayladım. “Görünüşe göre bu sefer ben kazandım.”

Hüsrana uğradığı açık bir şekilde, “Bu zafer senin ilk ve son zaferin olacak! Tekrar kazanmana izin vermeyeceğim!” diye lanet etti.

 

Hay anasını satayım. Bu korkunçtu. Neredeyse öleceğim sandım, çünkü onu biraz fazla kızdırdım. Ölümcül topu yakalayamasaydım ne kadar tatsız bir sonla karşılaşacağımı hayal ederken ensemden aşağı terler damlamaya başlamıştı. En ufak bir hata, çimenliğin beynimle süslenmesine sebep olacağından emindim. O kadar ağırdı.

 

Bana geri fırlattığı topun ne kadar güçlü olduğunun kanıtı, artık çarpışma noktasında bir yanık izi bulunan eldivenden anlaşılabilirdi. Bundan bir on tane daha gelse, eldiven paramparça olurdu.

 

Hala donakalmış bir şekilde, “Bu ölümcül bir geri dönüş vuruşuydu... Öleceğimi sandım...” diye mırıldandım.

“Bu bahsettiğin geri dönüş de nedir?”

“Topu atıcıya geri fırlatmaya deniyor.”

“Endişelenme Yuki. Başını kaybetsen bile seni kısa süre içinde eski haline getiririm.”

“Hiç yardımcı olmuyorsun!” Diye şikayet ettim.

 

Evet şeyy...ben gayet rahat bir adamım, ama hiç bir şey olmazmış gibi davranabileceğim büyüklükte taşaklarım yoktu. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide gezinmek, eğlenmek için yapacağım bir şey kesinlikle değildi. Zaten nasıl oldu da topu doğrudan bana doğru fırlattı ki? Bu daha sopayı ikinci savuruşu, lanet olsun! Kesin hile! Tam bir aşırı güçlü yüce ejderha saçmalığı dönüyor.

 

“Şimdi ikinci devreye başlayalım! Az önce kaybettim, çünkü bu oyunu daha önce hiç oynamadım!”

“E-evet, tabii, ikinci raunda hayır diyemem. Benim gibi gerçek erkekler böyle küçük şeyleri kafasına takmaz.” dedim. “Ama hiçbir şeyin değişmeyeceğini aklında tut. Kaç kez oynarsak oynayalım, galip gelen hep ben olacağım.”

“Hah! Daha iddialı bir laf duymamıştım.” diye hıhladı. “Sopanın nasıl kullanılacağına alıştım. Tekrar kaçırmayacağım.”

 

Bütün böbürlenmelerime karşın, kazanacağıma dair inancım sıfırdı. İkinci savuruşu gayet yeterliydi ve üçüncüsünde topu saha dışına fırlatması muhtemeldi. Neyse ki, tam da bu durum için önceden bir şey hazırlamıştım.

 

Bir bacağımı kaldırıp, durup ve nihayet fırlatmak için harekete geçtiğimde, yüzümde koca bir sırıtış belirmişti. Top elimden, bir elektromanyetik toptan çıkan mermi gibi vurucu alanına doğru fırlamıştı. Ama ahşap silaha alıştığı için, Lefi sopayı tam da doğru zamanda savurmuş ve topa tam isabetle vurmuştu.

 

Ya da en azından top ani, doğal olmayan bir alçalma yapmasaydı.

 

“N-ne!? İmkansız!” diye bağırdı.

“Hahahahaha!” Diye kahkaha attım. “İşte biz buna mucize atış deriz! Ve elimde bu olduğu sürece karşımda hiç kimse duramaz! Kudretim bütün Britanya’yı fethedecek!”

“Bütün Britanya mı!?” Şaşkınlık içinde birkaç adım geriye gittikten sonra sözlerimi ve pozumun karışımını tam olarak sindirebildi. “Seni anladığımı pek sanmıyorum.”

 

Bazen bu tarz şeylere verdiği tepkileri çok seviyorum. Tekrarlamak gerekirse, hızlı bir top fırlatmaktan başka hiçbir şekilde fırlatamıyordum. Topa falso vermek ya da hızını uçuşunun ortasında değiştirmek gibi teknikler, yeteneklerimin kapsamını aşıyordu. O yüzden şunu sorabilirsiniz, nasıl oldu da top birden alçaldı? Şöyle ki sevgili dostlarım, cevap gayet ortada. Bu sıradan bir top değildi. Hatta ilk iki atışımda kullandığımla aynı toptan bile değildi. Bunu anlamadığınıza bahse girerim.

 

Fırlatmaya hazırlanırken, kullandığım topla içi rastgele bir demir parçasıyla doldurulmuş topu değiştirmek için kısa süreliğine envanterimi ufacık açtım. Metal ağırlık merkezin dışında olduğundan, topun orijinal rotasından sapacağı tamamıyla garantiydi. Dahası, gidiş yönünü okumak tamamen imkansızdı. Fırlatıcı olan ben bile nereye gideceğini bilmiyordum.

 

Bir başka deyişle, hile yapmıştım. Oyuna hiç aşina olmadığından hile yaptığımı anlayacak yetide olmayan birine karşı hile yapmıştım. Şimdi, muhtemelen benim bir pislik olduğumu falan düşünüyorsunuzdur, ama bu, aslında, mükemmel derecede uygun. Ne derler bilirsiniz. Suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur. Ve suçlu olduğumu kanıtlayacak kimse yoksa, o zaman bir melek kadar masum olduğum açık demektir.

 

“İyi denemeydi, ama mucize atışımı yenebilmenin imkanı yok.” diye sataştım.

“Meydan okumanı kabul ediyorum Yuki. Dünyadaki bütün yaratıkların en azametlisi olan Yüce Ejderha’nın gücünü, seni yenerek göstereceğim!”

“İşte benim karım.” diye yarım gülümsedim. “Gönder bakalım! Ne söylersen söyle, ne denersen dene bir işe yaramayacak. Tekniğim her zaman senden bir iki adım önde olacak!”

 

Kendimi dördüncü yüzleşmemize hazırlarken mucize atışımla övünmek adına hile yaptığım gerçeğini yoksaymaya devam etmeye karar vermiştim.

 

Topu fırlatırken, “Al bakalım!” Diye bağırdım. Geçen sefer, ona ulaşana kadar yolundan sapmamıştı, ama bu sefer öyle hızlı bir şekilde sağa sola sapıyordu ki, ardıl görüntüler yaratmaya başlamıştı.

“Seni tamamen görüyorum!” Ejderha, topun tutarsız hareketlerine rağmen bir adım öne çıkıp topa tam isabetle vururken bağırmıştı.

“N-ne!?” Top bir kez daha doğrudan yüzüme uçarken, malum bir İtalyan vampir gibi şaşkınlık içerisinde haykırmıştım. [1]

 

Öncekini yeteneklerimin yardımıyla yakalamayı başarmıştım. Ama aynı olaylar kendini tekrar etmeyi reddetmişti. Çünkü topu yakalasam bile onu durduramazdım. İçinde bulunan demir kütlesini artıracaktı, yani hızıyla birleşince eldivenimi halledemeyeceği bir kuvvet meydana getirecekti.

 

Deri eldiven yırtıldı. Ve bunu yaparken, eldivenin doğrudan başımın yanından uçmasına sebep oldu.

 

“Graarhhggghgh!?” Yerden havalanıp sırt üstü uçarken çığlığı basmıştım.

“Eyvah...” dedi Lefi.

“Gizli... Tekniğim... yenildi...” bilincim bulanmaya başlamıştı ama saf irade gücüyle son bir söz söyleyebilmiştim.

 

Her şey kararırken gördüğüm son şey, paniklemiş Lefi’nin bana doğru koştuğuydu. Lanet olsun... Hile yapmanın kötü bir fikir olduğunu biliyordum.

 

***

Çevirmen Notu

 

[1] Sanırım Jojo’s Bizarre Adventure’daki Will Anthonio Zeppeli karakterine gönderme. Başka İtalyan vampir bilen varsa ortaya çıksın! Çok hakim değilim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2022-06-11 15:11:55
Shineee
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-14 15:09:00
Sopanın sağlamlığı hakkında konuşmalıyız
İners (132 puan) Üye
2021-07-19 17:22:47
Şanslı p.ç
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-02 09:27:08
Her şey kararırken gördüğüm son şey, paniklemiş Lefi’nin bana doğru koştuğuydu. Lanet olsun... Hile yapmanın kötü bir fikir olduğunu biliyordum. Geri zekalı XD neyse hak etti diyenler +1 lesin he bir de aptal lefi XD askdjkasdjkasdj huuh neyse abi bence güzel olacak devamı lefinin bacaklarında uyanan Yuki
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-09-26 21:14:22
ya abi çok iyi bee. Lefi seni seviyoruz.
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-18 16:08:05
Açıklama ve Çeviri için teşekkürler.
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-09-07 14:58:28
Çeviri için teşekürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-09-07 01:35:37
Çeviri için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-09-05 23:43:29
Ölum nedeni : Extreme baseball
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-09-05 14:09:16
Lefi yavaş ciğerini söktün adamın :)
Kalender (47 puan) Üye
2020-09-05 08:51:51
novel burda yukinin ölümüyle bitse mukemel olmazmi
selmanasger (3814 puan) Üye
2020-09-04 19:38:07
Britanya göndermesini yazmamışsın
Kalender (47 puan) Üye
2020-09-05 08:51:10
@selmanasger, code gias sanirmsam
selmanasger (3814 puan) Üye
2020-09-06 00:10:56
@Kalender, Evet
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-09-04 18:00:00
Yuki öldü😱 novel burda bitti ne saçma bir ölümdü burada erkeğe şiddet durumu yaşandı ve yuki şehit oldu😂 , beyler artık ana karaktersiz zindan halkının hikayelerini okuyacaksınız 😂
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-09-05 00:45:24
@ASİLZADE, -_-