Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

08 Eylül 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1024 Görüntülenme
Bu bölümü 27 Kişi beğendi.
Cilt 19

Zindan Seferi - Kısım 3

Yolculuğumuz herhangi önemli bir şey olmadan devam etti. Geceyi küçük bir kasabadaki handa geçirdik ve ertesi gün varış noktamıza kazasız belasız geldik.

 

Varış noktamızın yakınlarındaki bir yerde bir tepeyi aşmak üzereyken tesadüf eseri camdan dışarı bakmıştım. Ve bakar bakmaz karşımda canlı, sahil kenarına yerleştirilmiş bir büyük şehirle karşılaşmıştım. Denize komşu şehir çok güzeldi. Kendini kısmen, parıldayan engin bir mavilik şeklinde tasvir edilebilecek şekilde denizle sarmıştı. Bir düzine ya da daha fazla geminin, uzak diyarlardan gelip giderken maviliklerin içinde hareket ettiği görülebiliyordu. Büyüklüğü, gözlerimin önünde serili olan yerin muhtemelen ülkenin en yoğun limanlarından biri olduğuna inanmama sebep olmuştu.

 

“Vay canına...” diye mırıldandım. “İşte bu, buna manzara denir.”

“Okyanusu ilk kez görüşün mü?” diye sordu Nell.

“Yok.” dedim, gözlerimi lagünden ayırmadan . Ama son görüşümün çok uzun zaman önce olduğu kesindi. [1]

 

Uğursuz Orman bir deniz sayılabilecek kadar büyük bir su kütlesi içeriyordu. Onu birçok kez uzaktan, yükseklerde uçarken görmüştüm, ama henüz ziyaret etmemiştim. Ormanın batı kısmının derinliklerinde ve eskiden Lefi’nin kuzeyde bulunan evinin oradan alçalarak ilerleyen sıradağların öteki tarafında bulunuyordu. Eğer ziyaret etmeye karar verirsem, en azından üç gün sürecek yolculuk için tam teçhizatlı ve silahlı bir şekilde gitmeliydim. Bir başka deyişle, reenkarnasyon sonrasında bir okyanusun yakınlarında bir yerde ilk kez bulunuyordum.

 

“Burası sahil şehri Poezahr.” dedi Carlotta, ben hala manzaranın tadını çıkarırken. “Şu anlık hareket üssümüz olacak. Gündemimizdeki ilk görev, başkana bir ziyarette bulunmak. Korkarım bu, seni de yanımızda götürmek zorunda olduğumuz bir şey.”

“Emriniz alınmıştır efendim.”

“Bir komutan olabilirim, ama kesinlikle senin komutanın değilim...”

“Onu umursamayabilirsin.” dedi Nell. “Her zamanki gibi saçma davranıyor.”

 

Kumralın kişiliğime yaptığı yorum, üstünün alaycı bir şekilde gülmesine sebep olmuştu.

 

“İlk tanıştığımızda daha vakur ve ağırbaşlı görünüyordu.”

 

Vay canına, ne kaba bir söz. Sanki hayatı ciddiye almıyormuşum gibi konuşuyorsun. Sadece bilginiz olsun diye söylüyorum, her zaman her şeyi deli gibi ciddiye alıyorum. Bak aklıma ne geldi... Övünmek ve atışmaya karşın, batak oynadığımızda götümü elime vermişti. Ben, beklenildiği üzere, ne profesyonel bir kumarbazdım ne de bir kart ya da akıl oyununda genel olarak iyiydim. Diğer yandan Carlotta, zihni sürekli beyin uyuşturacak kadar karmaşık, siyaset adı verilen yedi boyutlu satranç gibi şeylerle uğraştığından, kodamanlardan sayılırdı. Düzenli olarak korkutucu seviyedeki zeki manipülatörlerle uğraşmak zorunda kalır ve onlara üstünlük sağlamaya çalışırdı. O yüzden evet, benim gibi ortalama bir insa--şey, yani ortalama bir iblis lordunun darmaduman olması şaşırtıcı değildi. Lafı gelmişken, son zamanlarda Nell de batakta bayağı iyileşmişti. Öff... Lanet olası diğer dünyalılar. Ağzın yanmadan onları hafife almanın imkanı yok.

 

Bir konuşmaya tutulmuşken, araba varış noktası olan şehrin hemen dışındaki bir kontrol istasyonuna ulaştı. Arabamızı süren, ismini hayal meyal Thello olarak hatırladığım paladin, muhafızlarla yaptığı kısa bir konuşmanın ardından hiçbir sorun çıkmadan bizi kontrol noktasından geçirmişti. Ve böylece, şehrin içine doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladık.

 

Bu fırsatı değerlendirerek etrafa baktım ve dışarıda dolaşan çoğu insanın hoş, güneşli bir sahilin yakınında olmalarından dolayı gayet koyu tenlere sahip olduğu gözüme çarpmıştı. Ayrıca kıyafetleri de sıcak çevrelerine uyum sağlamak adına nispeten ince, bol ve serin tutan şeylerdi. Nell bana dik dik bakmaya başlayınca, dişi popülasyonuna bakmamaya ya da onları çok fazla düşünmemeye karar verdim, ama çoktan anladığım üzere, sadece şehre göz gezdirmek bile bir erkeği çok mutlu etmeye yeterdi.

 

Arabamız en sonunda büyük bir malikanenin, başkanın malikanesinin önüne geldi. Görünüşe göre önceden konuştuğumuz muhafızlar geleceğimizi çoktan haber vermiş olacak ki, birkaç tane hizmetçi binanın önünde dikiliyor, bizi karşılamak için hazır bir şekilde bekliyordu.

 

“Geldik komutanım.” dedi sürücü.

“Teşekkürler Thello. Ve bizi buraya getirmekle iyi iş başardın. Uzun bir yolculuktu.”

“Teşekkürler Thello.” diye tekrarladı Nell.

“Hepsi işimin bir parçası.” dedi şövalye.

 

Binanın önüne indik ve arkamızdaki arabada bulunan paladinler hemen bize katılarak Carlotta’nın arkasında düzenli bir sıra şeklinde dizildiler. Hepimiz toplanınca, tek bir tel bile gri saçı olmadığı için işe uygun değilmiş gibi görünen genç görünen bir kahya eğilerek bizi karşıladı.

 

“Tünaydın. Sizler beklediğimiz paladinler olmalısınız. Arabalarınızı burada bırakabilirsiniz. Güvenilir valelerimizden biri onlarla ilgilenecektir.”

Carlotta, “Teşekkürler.” dedikten sonra arkasını döndü. “Nazulle, burada kal ve atlarla uygun bir şekilde ilgilenildiğinden emin ol. Geri kalanınız, benimlesiniz.” Tekrar kahyaya döndü. “Yolu gösterin.”

 

***

 

“Sizinle tanışmak büyük zevk. Adım Abel Lebriad. Bana Poezahr’ın başkanı derler.”

 

Bizi karşılayan adam aşağı yukarı klişe bir denizcinin vücut bulmuş haliydi. Kaslı, yapılı bir vücuda, yanları bir asker gibi tıraşlanmış kısa saçlara sahipti. Kalın, iri yarı kolları, güneşten kararmış derisine rağmen hala görülebilen bir sürü farklı dövmelerle kaplıydı. Kullandığı kelimeler epey nazik ve dostaneydi, ama konuşma şekli sertti. Sanki sesi, denizde geçirdiği onca yılın yükünü taşıyordu. Biliyor musunuz, eğer onunla başka şartlar alında tanışmış olsaydım, muhtemelen onun bir mafyanın başı falan olduğunu düşünürdüm. Yani vay arkadaş, heriften elebaşı havası yayılıyor.

 

“Carlotta De Maya. O zevk bana ait.” dedi grubumuzun kodamanı.

 

İki şahıs da kendini tanıttıktan sonra kısa, sert bir şekilde el sıkıştılar.

 

“Hemen işe koyulalım... Demek isterdim, ama aklımda bir şey var. Bunu sormam sizin için problem olur mu?” diye sordu.

“Tabii ki olmaz.”

“Şu kim? Bana kilisenin şövalyelerinden biriymiş gibi görünmedi... Öyle mi...?”

 

Yüzündeki meraklı, şüpheli ifade, aşağı yukarı çoktan anladığını ve sadece doğrulamak istediğini ima ediyor gibiydi. Maskemi giyiyor olmam muhtemelen büyük bir yardımdı.

 

“O Wye.” dedi Carlotta. “Bize yardımcı olmak için burada. Yaptığı işte gayet iyi olduğunu garanti edebilirim.”

“Selam.” dedim, sıradan, tembel bir el sallamayla.

 

Önceden Nell ile yaptığımız konuşmadan dolayı aslında maskemi takmayı düşünmüyordum, ama Carlotta beni tersi için ikna etmişti. Nell’e ve dolayısıyla ülkeye yardım için harcadığım onca efor, bana sağlam bir saygınlık kazandırmıştı. Şövalye leydi, insanların beni tanımasına yardımcı olması için onu kullanmamı istemişti. Ve görünüşe göre Bay Şişkin tam olarak bunu yapmıştı. Pekala... Galiba Nell maskenin daha çok göze çarptığı konusunda haklıydı.

 

“Demek diğer herkesin konuştuğu adam bu...” ifadesi bir anlığına sertleşti, ama konuşmayı devam ettirmeye karar verdiği için, neredeyse aynı anda tekrar gülümsemeye dönmüştü. “Dürüst olacağım. Üstleriniz iblis lordu sorunumuza yardımcı olmak için küçük bir grup göndereceklerini söylediklerinde ne düşünüyorlar diye merak ediyordum. Ama şimdi anlıyorum. Sizi sadece hafife almışım.”

“Bana dürüst olduğunuz hep söylendi Sör Abel. Galiba söylentiler doğruymuş.”

“Bir iblis lordları böyleyizdir. Hoş sözleri, objektif doğruyu umursadığımız kadar umursamayız.” Omuz silkerek cevap verdi. “Denizcilik ortak bir çabadır. Hepimiz aynı gemiye çıkıyor ve aynı amaçlar uğruna çalışıyoruz. Eğer işler kötüleşmeye başlarsa muhakkak hepimiz ölürüz. Güvensizlik sebebiyle gemiye binemeyeceğimizi düşündüğümüzde açık olmak ve söylemek zorundayız. Bunu bir yetişkinliğe geçiş töreni olarak düşünün.”

“Bunu, sizinle açılmamıza izin vermeye karar verdiğiniz olarak yorumluyorum?” diye sordu Carlotta.

“Tabii ki. Hem kahramanı hem de nadir bulunan Maskeli Üstat’ı getirmiş olduğunuzdan, buraya aptal bir siyasi oyun için gelmediğinizi söyleyebiliyorum. Zindana sağlam bir temizlik yapmak için burada olduğunuzdan, size aynı açık yürekliliği sunmayı gayet doğal buluyorum.” Diyerek sırıttı. “Poezahr’a hoş geldiniz dostlarım.”

 

***

 

“...Kilisenin bu kadar fazla kaynağını masaya süreceğini beklemiyordum.” Paladinlerin malikaneden ayrılışını çalışma odasının penceresinden izleyen Abel kısık bir tonda konuşmuştu.

“Evet. Hem sen hem ben kaptan.” dedi ona eşlik eden genç kahya, misafirleri karşılarken kullandığından daha sert bir tonda. “Orospu çocukları bir de gidip lanet olası kahramanı getirmiş. Bu yapacağın bir sik değil, değil mi?”

“Kuvvetli birisi.” diye onayladı başkan. “Ama beni daha çok şaşırtan şey, hem savaşçı kızın hem de Maskeli Üstat’ın onunla gelmesi. O üçlü muhtemelen kilisenin en etkili elit grubu.”

“Şu siktiğimin maskeli herifin aslında onlarla olmadığını duydum. Diğerleriyle uyumlu lanet olası metal kıyafetler de giymiyor.”

“Kesin olarak ilişkili olup olmaması önemli değil. Önemli olan tek şey onun burada olması. Bu, en azından onlara yardımcı olma niyetinde olduğu anlamına gelir.” dedi Abel. “Ama haklısın. Bu şüpheli. Yanlarında neden dışarıdan birini getirdiler gibi sormak istediğim birçok soru var. Ve cevaplarının bize yardımcı olabilecek bir şeyler vereceğinden şüpheliyim.”

 

İki adam da sessiz kaldı ve olasılıkları gözden geçirmek için bir anlığına düşündü.

 

“Şu kilisedeki yaramazların aslında neyin peşinde olduklarını düşünüyorsun?” Nihayetinde sessizliği bozan kahya olmuştu.

“Bilmiyorum.” dedi Abel. “En azından dedikleri gibi yapmayı ve zindanı fethetme işinin sonunu getirmeyi planlıyorlar gibi görünüyor ve tek yapacakları şey gerçekte buysa gayet rahatlarım. Çünkü, neyse. Her halükarda çocuk, kilisenin ensemizde olmasını istemediğimiz aklında tut.” dedi. “Hatta, savaşçı kızı bile istemiyoruz. Bu çok kötü olur. Onunla uğraşmak istemeyeceğim kadar kurnaz.” Abel iç çekti. “Çoktan onu hoş karşılayacağımı söylediğim için, herhangi bir şey yaşanmadan önce çocuklara gidip ona saygılı davranmalarını söyle.”

“Hay hay kaptan.”

“Ve son kez söylüyorum, beni şöyle çağırma. Artık senin kaptanın değilim. Artık bir başkanım.”

“Tabii ki efendim. Sözünüzden çıktığım için özür dilerim.” Kahya az önceki haline anında dönünce, Abel kahkaha atmıştı.

“Şimdilik gözlerimiz üzerlerinde olsun. Kesin olarak söyleyebileceğim tek şey, onların korkutucu bir grup olduğu. Her şey yolunda gider ve işlerini yaparlarsa, o zaman sorun listemizden iblis lordunu silebiliriz.”

 

Bir yandan kilisenin at arabalarının şehrin sokaklarında kaybolmasını izleyen Abel sözlerini bitirdikten sonra sandalyesine yaslandı.

Çevirmen Notu

[1] Lagün: Deniz ya da okyanus gibi büyük su kütlelerine bağlantısı olan sığ göller.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-14 15:22:51
Bunlar kim :D
İners (132 puan) Üye
2021-07-19 17:54:35
Çeviri için çok tşk
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-02 10:28:51
“Şimdilik gözlerimiz üzerlerinde olsun. Kesin olarak söyleyebileceğim tek şey, onların korkutucu bir grup olduğu. Her şey yolunda gider ve işlerini yaparlarsa, o zaman sorun listemizden iblis lordunu silebiliriz.” sonra yeni bir iblis LORDU GELİR OH SHİT HERE WE GO AGAİN
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-18 17:13:18
Çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-09-10 09:01:44
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-09-09 13:42:07
Bence iblis lordu iyi bunlar kötü çıkacak
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-09-09 11:46:23
Ellerinize sağlık. Son zamanlarda hem çeviri eksikleri hem de sitesel hatalar arttı sanırım yoğunsunuz ve çok ilgilenemiyosunuz. Yine de daha çok dikkat ederseniz seviniriz. Tekrardan ellerinize sağlık
zibillionbytes (3002 puan) Çevirmen
2020-09-10 13:48:09
@Ulaş, rahatsız olduğun kısım neresi? düzeltmeye çalışayım.
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-09-10 21:17:49
@zibillionbytes, öncelikle tüm çevirileriniz için teşekkürler. Abel ile olna konuşmada "bir iblis lordları böyleyizdir" diye bir cümle geçiyor, burdaki gibi ufak hatalar var. Tabii ki böyle hatalar her zaman olabilir ama son zamanlarda sıklaştı bunu sadece belirtmek istedim. Asıl sorun yüklenmedeki hatalar son zamanlarda hatalı yüklemeler oluyor sürekli düzeltirseniz çok rahatlarız okuyucalar olarak. Tekrardan teşekkürler :3
zibillionbytes (3002 puan) Çevirmen
2020-09-12 16:18:12
@Ulaş, büyük hata değil bunlar. gözler yoruluyor bir noktadan sonra. yanlış yazmışımdır. dikkat ederim bundan sonra. aslında çeviri sıkıntısı olan, anlaşılmayan yerlerle ilgili geri dönüş beklemiştim ^^
bcennet11 (75 puan) Üye
2020-09-09 02:07:20
Biz iblis lordları böyleyizdir mi nasıl ya
Ker!m (339 puan) Üye
2020-09-09 00:51:20
Ne oliiiiiii??? Ben anlamamak.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-09-08 22:53:23
Çeviri ve edit için teșekkürler.
Asedion (1091 puan) Üye
2020-09-08 22:22:24
Yuki nokta atışı yapmış adam harbiden mafya çıktı