Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

16 Şubat 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
736 Görüntülenme
Bu bölümü 14 Kişi beğendi.
Cilt 21

Komşularla Muhabbet

Yanıma inen ejderhayı tanımıştım.

 

“Oh, merhaba Baldrgaen. İzlediğini fark etmemişim.”

“Yaratığı izliyordum. Yuvamın yakınlarında doğdu.” diye açıkladı. “Fazla uzaklaştığını fark ettiğimde onu etkisiz hale getirmek için harekete geçtim ancak sizin de aynı şeyi yaptığını öğrenince gözlemlemek için durdum.”

 

Baldrgaen Uğursuz Orman’da yaşayan ejderhalardan biriydi ve bizim için bir komşuya en yakın şeydi. Bizden sadece bir dağ ötede yaşıyordu. Hatta Illuna’nın kaçırılması olayında Lefi’nin kendisine itaat etmeye zorlayabileceği ya da zorlayamayacağı kişilerden biri olduğu için, daha önceden yardımcı olmuştu. Direnememesi aslında zayıflığından kaynaklanmıyordu. Hatta Uğursuz Orman’ın yüce olmayan ejderhalarından aşağı yukarı o sorumluydu. Daha önceden gelmemesini Lefi’nin hala etrafta olmasına bağlıyorum.

 

Yakınlarda yaşayan diğer ejderhalar gibi Baldrgaen de Lefi’den kesinlikle korkuyordu. O ve türdeşleri bir tirandan kaçıyormuşçasına Lefi’den uzak duruyorlardı. Hatta çoğu ejderha daha da ileri giderek benden de uzak duruyorlardı; Baldrgaen benimle sohbet etmek isteyen birkaç ejderhadan biriydi. Gerçi hala biraz soğuk, aşırı resmi ve aşırı saygılıydı. Ah peki.

 

“Peki o ne sikim şeydi öyle? Sanki bir parazit gibi bir şey tarafından kontrol ediliyor gibiydi...”

“Tam olarak öyle bir şeydi,” dedi ejderha. “Şekli, onu tamamen ele geçiren parazitler tarafından bozulmuş sıradan bir canavardı.”

 

Parazitler hakkında bir miktar daha açıklamayla devam etmişti. Görünüşe göre yaşam döngülerine cesetleri enfekte ederek başlıyor ve sonra, bu cesetlerle beslenen canavarların vücutlarını istila ederek besin zincirinde dolanıyorlardı. Bir konağa başarılı bir şekilde girmelerinin ardından onu bir öfke nöbetine sokuyor ve yiyecek elde etmek için gördüğü her şeyi yemeye zorluyorlardı. Çoğalacak kadar enerji topladıktan sonra konağı öldürüyor ve bütün döngüye yeniden başlıyorlardı.

 

Neyse ki, çok çabuk yayılacak kadar fazla üreyemediklerinden, parazitlerin bir pandemiye yol açmasının imkanı yoktu. Tek seferde sadece birkaç yavru doğuyordu ve hepsi yetişkinliğe erişemiyordu. Gerçi, ırkların üyelerini de enfekte edebiliyorlardı. Evet şey... Eğer etrafta böyle boktan şeyler varsa avladığım etler konusunda daha da dikkatli olmak zorundayım...

 

“Öğk... Berbatmış...” tüylerim diken diken olmuştu. “Ah pekala, ne zamandır sormak istediğim bir şey var, neden doğrudan en yakın insan şehrine gittiği hakkında bir fikrin var mı?”

“Parazitlerin en garip huylarından biri konağı aşırı derecede yemek seçen bir şey haline getirmeleri. O şey kısa süre önce bir grup insan yemişti, o yüzden tahminimce onların etine karşı bir tat duygusu geliştirdikten sonra burunlarının götürdüğü yere gidiyordu.”

“Hmm... garipmiş. Neden Uğursuz Orman’ın batısında insanlar vardı ki?” şaşırmıştım. Canavarları zayıf olduğundan güney kısmında dolaşmalarını anlayabiliyordum, ama batı kısmı şey... onları biraz aşardı. Doğrusu orada yenilmiş olmaları tamamen kendi hatalarıydı.

 

“Öğrenebildiğim kadarıyla, canavarları uzak tutmak için efsunlanmış bir eşya deniyorlardı,” dedi. “Maalesef, parazitlere maruz kalmış olanlar, normal canavarlar gibi davranmazlar. Tamamen yok edildiler.”

 

Araştırma demek... Detayları merak ettim ama onlara kızacak kadar da merak etmiş değilim. Lanet olsun! Bütün bu durum onların hatası... Eğer sıçıp batırmasalardı ve yenmeselerdi, bütün bu saçmalıkla uğraşmak zorunda kalmazdım! Öff... Bok kafalılar. Başımı cidden boş yere belaya sokuyorlar.

 

Baldrgaen “Ayrıca aşırı derecede dirençli oluyorlar. Ben bile onları alt etmekte güçlük çekerim,” dedi. “Onu hızlı bir şekilde yenebilmiş ve hiç yaralanmamış olmanız, neden bizim kralımız olduğunuzu gerçekten açıklıyor.”

“Yani, öyle diyorsun ama unvan sadece göstermelik, değil mi?” dedim. “Ah ve ayrıca senden kesinlikle çok daha güçsüzüm, ama bana bir iyilik yapıp bana bu unvan için meydan okumasan olur mu? Bunu yapmayı tercih etmem.”

Kızmış ve siniri bozulmuş bir şekilde, “Bunu yapmaya hiçbir niyetim yok,” dedi. “Bizler ejderhayız, akılsız canavarlar değiliz. Unvanın genel olarak aşırı kaba kuvvetli kişiler tarafından sahip olunduğu doğru olsa da kayıtlarda bulunan ilk istisna siz değilsiniz. Her bir istisnayı reddedip onu alaşağı etmek, sadece kabullenmekten çok daha büyük bir rahatsızlığa sebep olur. Daha genç, daha onurlu ejderhaların size saldırmaya eğilimi olduğunu kabul ediyorum, ama o kadar toy değilim.”

“Ahh... evet, benim hatam. Özür dilerim.”

“Hiç önemli değil. Gerçi, size söylemem gereken bir şey var sanıyorum.” Bir anlığına durakladı. “Bir ejderha olmayan birisinin bunu anlaması zor olabilir, ama özet olarak söylemem gerekirse, türümüzün üyeleri ejder lordunun iradesine karşı çıkamaz.”

“Ahh... ne?”

 

Ejderhalarla konuştuğum zaman bana karizma bonusu falan verdiğinden mi bahsediyor? Sanırım bu düşündüğümden daha etkiliymiş...

 

“Sadece seçilmiş birkaçımız egemen kralın dileklerinin karşısına çıkabilir. Geri kalanımızın, özellikle aşırı ölçüsüz bir şey yapmaktan uzak durduğunuz sürece, size itaat etmekten başka bir seçeneği yok. Unvan bizim için bu kadar önemli.”

 

Bir dakika, bir dakika, yani bu, indirdiğim bok suratlının gerçekten özel biri olduğu anlamına mı geliyor? Eğer unvanı çalmayı başardıysa bu, unvanı önceden sahip olan kişiyi alt ettiği anlamına gelir, değil mi? Yani o, özel bir tip falandı. Bana ortalama bir asi gençten daha asi görünmüştü, demek istediğimi anlamışsınızdır...

 

Lefi’nin de bir istisna olduğunu söylemeye gerek bile yok.

 

“Hmm... Sanırım siz ejderhalar düşündüğümden çok daha barışçılsınız,” dedim. “Bu kadar rahat olduğunuzu fark etmemiştim, gerçi sanırım senin dışında sadece eşim ve unvanı almış olduğum puştu tanıdığım için, sizlerin hep daha hırçın olduğunuzu farz etmiştim.”

“İkisi de istisnalardandır.” Cevabı hızlı ve kesindi. Cevabını düşünmeye gerek bile duymamıştı. “Irkımızın üyeleri güçlü doğar. Bu yüzden kuvveti nadiren umursamaya eğilimli oluruz.” Kaşlarını çatarak devam etti. “Çoğu düşmanımızı yenebildiğimiz için aktif olarak aradığımız bir şey değil. Zamanımı güneşin sıcaklığının tadını çıkararak harcamayı daha çok tercih ederim.” Yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. “Yüce Ejderha olmasam da, bir miktar bal ve bir parça etin tadını çıkarmayı daha çok tercih ederim.”

 

Bu konuşmadan öğrendiğim tek şey, Lefi’nin tembelliğinin kişisel bir özellikten çok ırksal bir özellik olduğuydu. Gerçi neden öyle olduklarını anlayabiliyorum. Eğer zaten deli gibi güçlüysen neden arkana yaslanıp rahatlamıyorsun, değil mi? Bana gayet mantıklı geldi.

 

Baldrgaen’le konuşmak ejderhalar hakkındaki genel bakış açımı değiştirmeye başlamıştı. Onların daha nazik ve açıkçası normal (not: tembel) olduklarını düşünmeye başladım. Hmm... bu ejderhaların genel hali mi acaba? Yoksa sadece Uğursuz Orman’da yaşayanlar mı böyle...?

 

“Ejder Lordu unvanının çok etkili falan olduğundan bahsettin de, bu unvanın Lefi’nin geldiği yerde yaşayan ejderhalar için olması gerekmiyor mu? Sizin ayrı bir klan olduğunu falan düşünmüştüm.”

“Ejderhaların geldiği köy, ya da bazen söylendiği şekliyle Drakenstead, bizim yakın akrabalarımızdır. Atalarımız sadece birkaç jenerasyon önce bu diyara geldiler,” dedi. “Durum böyle olmasa bile hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Köy bizim en büyük yerleşimimiz. Hepimiz onun yöneticisine büyük saygı duyarız.”

 

Hmm... anladım. Yani kısacası, Drakenstead ejderhaların başkenti gibi bir yer ve ejderha kültürünün temel taşlarından birisi. ...Ve ben teknik olarak onun kralıyım, değil mi? ...Hmm, çok garip.

 

Bir süredir oraya göz atmaya niyetim vardı ama ne zaman konusunu açsam Lefi inanılmaz sinirleniyor ve hemen ağzıma sıçıyordu.

 

“Biliyor musun, şimdi bir düşününce, orayı gerçekten ziyaret etmeliyim sanırım.”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 15:01:39
Eh sanırım gerçek anlamıyla kral olmanın zamanı geldi
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 13:35:16
Baldrgaen’le konuşmak ejderhalar hakkındaki genel bakış açımı değiştirmeye başlamıştı. Onların daha nazik ve açıkçası normal (not: tembel) olduklarını düşünmeye başladım. Hmm... bu ejderhaların genel hali mi acaba? Yoksa sadece Uğursuz Orman’da yaşayanlar mı böyle...? “Ejder Lordu unvanının çok etkili falan olduğundan bahsettin de, bu unvanın Lefi’nin geldiği yerde yaşayan ejderhalar için olması gerekmiyor mu? Sizin ayrı bir klan olduğunu falan düşünmüştüm.” “Ejderhaların geldiği köy, ya da bazen söylendiği şekliyle Drakenstead, bizim yakın akrabalarımızdır. Atalarımız sadece birkaç jenerasyon önce bu diyara geldiler,” dedi. “Durum böyle olmasa bile hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Köy bizim en büyük yerleşimimiz. Hepimiz onun yöneticisine büyük saygı duyarız.” Hmm... anladım. Yani kısacası, Drakenstead ejderhaların başkenti gibi bir yer ve ejderha kültürünün temel taşlarından birisi. ...Ve ben teknik olarak onun kralıyım, değil mi? ...Hmm, çok garip. Bir süredir oraya göz atmaya niyetim vardı ama ne zaman konusunu açsam Lefi inanılmaz sinirleniyor ve hemen ağzıma sıçıyordu. “Biliyor musun, şimdi bir düşününce, orayı gerçekten ziyaret etmeliyim sanırım.” YA RABBBİ ŞÜKÜR BEYNİ ÇALIŞTI MALIN EJDERHALARI KONTROL EDİP ORAYA ZİNDAN KUR VE OTOMATİK PARA MAKİNESİ MAL YUKİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİ haah umarım bu aklına gelir he bir de kral olduğu için oraya birisini atayıp güvenliği falan sağlamalı
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 08:32:35
Çeviri ve edit için teșekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 08:32:25
Ok sonunda bașliyor
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 13:35:28
@DeliDana, yeahj boi
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-05 02:09:17
Bakalım ejder arkında ne olacak
Ker!m (339 puan) Üye
2021-03-04 14:23:59
çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-02-17 00:19:20
çeviri için teşekkürler. sonunda ejderhaların evine gidiyor galiba :)