Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

16 Şubat 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
814 Görüntülenme
Bu bölümü 14 Kişi beğendi.
Cilt 21

Drakenstead’e - Kısım 1

“Reddediyorum.”

“Lefi, lütfen.”

“Reddediyorum. Son sözüm budur!” Ejder kız, tartışmanın sona erdiğini gösterirmişçesine kollarını birleştirip yüzünü çevirdi.

“Hadi ama, en azından beni dinleyemez misin? Drakenstead’ten bahsettiğim anda beni susturdun.”

“Gerek yok. Köyü ziyaret etmek ve sana eşlik etmemi istediğinin gayet farkındayım. Şartlar ne olursa olsun ben gitmeyeceğim!”

 

Fikrini değiştirmeye hiç niyeti yoktu. Drakenstead’e bayılmadığını ve gitmeye niyetli olmadığını biliyordum ama bu kadar inatçı olmasını da beklemiyordum.

 

“Baldrgaen’e lanet olsun!” diye hırladı. “Bizi gizlice izlemesi bir yana sana ne cüretle bu saçma fikri aşılayabilir!”

“Gerçekten onun suçu değildi,” dedim “Tek yaptığı bana Ejder Lordu unvanını açıklamasıydı.”

“Ve yersiz, gereksiz bir açıklama!” diyerek cıkladı  “...Onu hemen arayıp bulacağım ve her bir pulunu tek tek yolacağım.”

“Şeyy... yapmaz mısın?” Zavallı barışsever ejderha için kötü hissettiğim için, Lefi fazla ileri gitmeden önce onu savunmaya geçmiştim. “O iyi, uslu bir komşu ve benimle konuşan tek kişi.  Bundan sonra benden kaçınmaya başlamasını istemem.”

“Uslu mu? Baldrgaen mi? Saçmalık,” diyerek küçümsedi. “Usludan olabilecek en uzak noktada. Daha önceden bizi ziyaret etmiş akılsız kara ejderhadan daha az aptal olduğunu inkar edemesem de o da eşit derecede kabadır. Bu ormana ilk geldiğim zaman, tanıdıklarının itirazlarına rağmen beni düelloya davet etti ve ejderhanın gururuna sahip olup olmadığımı sergilememi istedi.”

 

Ahhhh... peki öyleyse. Her zaman o kadar da rahat değilmiş, ha? Gençliğinde kendi payına düşen gergin hezeyanları varmış galiba. Ondan sadece korktuğu için değil, ayrıca onun etrafındayken eski karanlık ve utanç verici geçmişini hatırladığı için kaçındığını düşünmeye başladım.

 

“Y-yani... tabii, onunla tanıştığın zaman biraz farklı birisi olabilir ama şimdi sıradan bir ejderha gibi.” Savunmamın biraz zayıf olduğunu biliyordum, o yüzden zavallı Baldrgaen’in boynunu ikiye ayırmadan önce hemen daha sağlam bir başka bahane uydurmaya çalıştım. “Ayrıca, aahhh.... ben şey... senin ne kadar mükemmel bir eş olduğunla hava atma şansı verdiği için ejderha dostlarımın olması cidden hoşuma gidiyor.”

“Mmrmmmm...” her ne kadar kafasını toplamaya çalışıyor gibi görünse de kuyruğu onun gerçek düşüncelerini açık ediyordu. Sözlerim kuyruğunu mutlu mutlu kıpırdatmasına sebep olmuştu.

 

Şansımı zorlayabilecek bir fırsat bulunca hemen işe koyuldum.

 

“Diğer ejderhalar seni Ejder Lordu olman konusunda sürekli canını sıktığından evindeki eski hayatını hiç sevmiyorsun, değil mi? Şu anda Ejder Lordu ben olduğumdan bunun artık bir mesele olmaması gerekmez mi? Evli olduğumuz ve bu benim otoriteme sahip olduğun anlamına geldiğinden, eski dostlarından kimsenin şikayet edeceğini sanmıyorum. Tek görmek istedikleri Yüce Ejderha ve Ejder Lordu’nun gücünün birleşmesiydi. Tam istedikleri şeyi aldıklarından gayet eminim.”

“Mmmmrrnnn…”

 

Sunduğum argüman mantıksızdı. En iyi ihtimalle abartı sayılırdı ama öyle doğru bir şeymiş gibi söylemiştim ki, böyle düşünmesine imkan vermemiştim. Ve işe yaramış gibi de görünüyordu. Hatta bayağı ikna olmuş görünüyordu.

 

“Artı, evlendiğini öğrendiklerinde eski tanıdıklarının nasıl tepki vereceğini görmek istemiyor musun?”

“...Bunu reddedemem,” diye homurdandı. “Haberlere nasıl tepki verdiklerini kesinlikle görmek istiyorum.”

 

İşte bu kadar.

 

“Hadi, lütfen? Bir seferlik?” diye yalvardım. “Drakenstead’in nerede olduğunu bilmediğim için oraya nasıl gidildiğini bana göstermeni istiyorum. Ayrıca, bir şekilde yolu bulmuş olsam da, tanımadıkları arsız bir iblis lordunun neden mekanın sahibiymiş gibi davrandığını öğrenmek için muhtemelen tüm ejderhalar benimle kavga etmeye çalışacaklar. Tek başıma başa çıkabileceğimden şüpheli olduğum için, kaçınılmaz gerçekleştiği zaman benim yanımda olmana ihtiyacım var. Zindanın güçleri olmadan bir bok yapamam. İş o noktaya geldiğinde güvenebileceğim tek kişi sensin.”

“... Pekala. Eğer ziyaret etmede bu kadar ısrarcıysan sana eşlik etmekten başka şansım yok.” Kollarını çözüp ellerini beline koydu ve göğsünü gururla kabarttı. Somurtmasının yerine kocaman, kendini beğenmiş, nispet yapar bir gülümseme gelmişti. “Ben olmadan tamamen işe yaramazsın sonuçta.”

 

Kendini kaptırmış olması beni delirtiyor olsa da havasını bozmamak için yorum yapmaktan kaçınmayı seçmiştim. Hadi Yuki, bunu yapabilirsin. Çeneni kapa ve gülümse. Onu gitmek için kandıracak kadar dayanabilecek tek kişi sensin. Sonunda her şeye değecek.

 

“Becerikli bir eş olarak kalmak zorluklar içinde yaşamak demektir,” dedi aşırı dramatik bir şekilde, “ama sanırım kendimi köye ziyaret için ikna etmeye yetecek enerjiyi bulabilmek için kendini tekrar etmen gerek.”

“...Zindanın güçleri olmadan bir bok yapamam. İş o noktaya geldiğinde güvenebileceğim tek kişi sensin.” diyerek homurdandım.

“İçten gelerek söylemedin!” diye itiraz etti. “Eğer ziyaret kararımdan vazgeçmemi istemiyorsan hislerini açıkça söylemelisin!”

 

Şerefsiz...

 

“Sen bir bomba ama,” dedim olabilecek en kaba aksanla. “Senle birlik olmaktan memnun ben.”

“...Gayelerini anlatış şeklin hoş olmaktan ziyade rahatsız edici.”

“Seni pislik! Elimizi verdik, kolumuzu kaptın be!” diye bağırdım. “İkimiz de biliyoruz ki sen ölü bir at kadar arızalı ve güvenilmezsin! Yarayacağın tek iş bana lanet yolu göstermek!”

“Arızalı!? Güvenilmez!? Sözlerine dikkat et Yuki! Henüz ziyaretimi tekrar gözden geçirmek için vaktim var!”

“Kapa çeneni! Beni orospun yapmak için aptal bir tatili kullanmana izin vermeyeceğim! Siktir et!”

“O zaman gitmeyeceğim!”

“Hadi ya! Sen bin yaşının üzerinde birisin. Büyü! Şımarık bir çocuk gibi davranmayı kes!”

 

Odadaki en gürültülü iki ses bizim olsa da Lefi ve ben yalnız değildik. Hatta bağrışmalarımız seyirci bile toplamıştı.

 

Mırıladanarak, “Biliyor musunuz, bir süredir bunu düşünüyorum... Şu ikisi tartıştığı zaman gerçekten çocuklaşıyorlar, hemencecik. Önemli olan hiçbir şey söylemiyorlar bile. Sadece didişmek için didişiyorlar,” dedi Lyuu.

Leila, “Bunun sebebi ortak kişilik özellikleri olmalı,” diye açıkladı.

“Onların bu kadar iyi geçindiğini görmek beni gülümsetiyor!” dedi Illuna.

Lyuu, “Aynen öyle. Bu yüzden burası ev gibi hissettiriyor,” dedi.

“Gözlemlerinizi ve yorumlarınızı kesin!” diye bağırdı gıcık olmuş Lefi. “Bu halka açık bir gösteri değil!”

“Evet, aynen öyle! Bu ne saçmalık! Başkalarının tartışmasının sizi evde hissettirdiğine karar verme hakkına kim verdi size, ha!?” diye ekledim.

“Eyvah... galiba bizi gördüler!” dedi Lyuu. “Hadi buradan kaçalım kızlar!”

 

Kıkırdaya kıkırdaya üç seyirci hızla asıl taht odasından çıktı.

 

***

 

“Eğer bir şey olursa bize haber verin ve hemen geri uçalım,” dedim. “Siz kızların kürenin nasıl kullanacağını zaten bildiğinden eminim, değil mi? Leila’nın bildiğini biliyorum en azından.”

“Nell ile konuştuğumuz zaman kullandığımız büyü topundan bahsediyorsun, değil mi?” Lyuu bir elini 2. Nesil kürenin üzerine koydu. “Sanırım onu nasıl çalıştırmam gerektiğini biliyorum, o yüzden sorun olmayacak!”

Leila, “Eğer kontrolden çıkan bir şey olursa hemen haber vereceğim,” dedi.

 

İki söz birbirine hiç benzemiyordu. Demek istediğim, söylenen sözlerden sadece bir tanesi güven veriyordu.

 

Ne yazık ki büyüyle çalışan cihaz büyük bir mana bataklığıydı. Eğer ikisi birden bütün manalarını kullansa dahi sadece bir dakika kadar çalışır kalıyordu. Ancak bu bir acil durum olduğunu haber vermelerine rahatlıkla yeteceğinden, çok endişelenmemiştim. Dahası asıl taht odası, yüksek seviye iksirlerin ve yüksek seviye mana iksirlerinin de dahil olduğu çeşitli faydalı eşyalarla doluydu. İkisi de şu noktada gayet aşina olduklarından bu eşyalardan bahsetmeye gerek bile duymamıştım.

 

“Pekala Rir, zindanı savunma yetkisini sana bırakıyorum. Bu sefer Lefi de evde olmayacağından, işler ters gitmeye başladığında herhangi bir kısıtlama yok. Eğer garip bir şeyler olursa hemen bana haber ver, tamam mı?”

 

Kurt, anladığını gösteren bir havlamayla cevap verdi. Diğer evcil hayvanlarımın aksine o zindanı arayüzünden manipüle edebilecek kadar becerikli olduğu için, o etraftayken hiçbir şeyin yanlış gitmeyeceğinden gayet emindim. O gerçekten çok akıllı.” Cidden, GERÇEKTEN akıllı. IQ testine girsek elime verir muhtemelen.

 

Ona menü sistemini açıkladığım günü gayet iyi hatırlıyorum. Ekranla oynamak için patilerini kullanmasını izlemek çok rahatlatan, sakinleştiren bir manzaraydı. Sonunda, dört ayaklı olan bir yaratık için çok daha kolay olsa gerek, ekranı burnuyla dürtmeye başladı.

 

“Aşırı abur cubur tüketmeyin sakın çocuklar,” dedi Lefi. “En büyük övgüyü tatlı atıştırmalıkların aldığını inkar edemiyor olsam da Leila’nın yemekleri de onlar kadar övgüyü hak ediyor. Eğer tatlılarla kendinizi doyurursanız akşam yemeğinde hiçbir şey yiyemezsiniz.”

“Tamam!” dedi Illuna ve Shii aynı anda.

 

Enne bu sefer evi korumayacağı için bir şey söylememişti. Bunun yerine bizimle gelecekti, yolda bir şey olay olmasına karşı. Dostum, Lefi’nin böyle anaç davranması yürek okşuyor, değil mi? Böyle zamanlarda göründüğünden daha yaşlı olduğunu anlıyorsun. Gerçi daha sık olgun davranmasını istiyorum biraz.

 

“Pekala, galiba bu kadar. Birkaç haftaya görüşürüz kızlar!”

 

Enne’i omzuma yasladım, arkamı döndüm ve ejder gelinimle birlikte zindanın dışına doğru ilerledim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 15:08:40
Ölü bir at gibi ha Asxafasvwasd
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 13:47:03
“Sen bir bomba ama,” dedim olabilecek en kaba aksanla. “Senle birlik olmaktan memnun ben.” “...Gayelerini anlatış şeklin hoş olmaktan ziyade rahatsız edici.” “Seni pislik! Elimizi verdik, kolumuzu kaptın be!” diye bağırdım. “İkimiz de biliyoruz ki sen ölü bir at kadar arızalı ve güvenilmezsin! Yarayacağın tek iş bana lanet yolu göstermek!” “Arızalı!? Güvenilmez!? Sözlerine dikkat et Yuki! Henüz ziyaretimi tekrar gözden geçirmek için vaktim var!” “Kapa çeneni! Beni orospun yapmak için aptal bir tatili kullanmana izin vermeyeceğim! Siktir et!” “O zaman gitmeyeceğim!” “Hadi ya! Sen bin yaşının üzerinde birisin. Büyü! Şımarık bir çocuk gibi davranmayı kes!” XD lefi yuki ehh gerçekten sıkıcısınız
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 08:40:02
Çeviri ve edit için teșekkürler.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-06 01:38:06
Millet seriyi unuttu tabi yorum yerleri bomboş normal tabi.
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 13:46:40
@ASİLZADE, hey hey biz hala buradayız
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-02-17 00:44:41
çeviri için teşekkürler