Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

19 Mart 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
943 Görüntülenme
Bu bölümü 21 Kişi beğendi.
Cilt 22

Drakenstead - Kısım 1

Drakenstead’den aldığım ilk izlenim, hem korkutucu hem de büyüleyici olmasıydı. Devasa, çeneye benzeyen vadiye yaklaştıkça hava bile ağırlaşmaya başlamış gibiydi--genellikle Uğursuz Orman’ın daha güçlü yaratıklarından biriyle karşılaştığım zaman hissettiğim bir histi.

 

Bir mevcudiyet hissi, daha üstün bir yaşam formunun sadece var olarak yaydığı görünmez bir baskıydı ve köyde yaşayanlardan geliyordu. Çoğu çoktan görüş alanımıza girmişti. Panikle etrafta uçuşuyorlardı; görünüşe göre Lefi’nin döndüğünün farkına varmışlardı.

 

“Buradan ayrılana kadar yanımdan ayrılma Yuki. Tehlikeye düşeceğini sanmıyorum, ama güvenliğini sağlamak adına yanında kalmak istiyorum. Ve Enne’in de aynısını istediğini iyi biliyorum.”

“Hı-hı. Tetikteyim.”

“Tamamdır. İkinize de teşekkür ederim.”

 

Tamamıyla biliyordum ki, ejderlerle karşılaştırıldığımda ben bir hiçtim. Sabırlı olmam ve işlerin çoğunu Lefi’nin yapmasına izin vermem gerekiyordu. O olmadan topyekûn bir savaşa girmemin mümkünatı olmadığından, ne olur ne olmaz diye Enne de hep burada olmak zorundaydı. Ne acınası bir hal...

 

Köyün girişine varınca, etrafımı daha iyi gözlemleyebilmek için kendi sefaletimin içinde dönüp durmayı kestim. Tam olarak Lefi’nin söylediği gibiydi. Ejderhalar neredeyse hiçbir şey yapmamışlardı. Bütün yerleşkeye sadece birkaç araç gereç ve yapı dağılmıştı. Ama aksine, yapay yaratımların olmaması atmosferi olumlu etkiliyordu.

 

Bir şey, bu alanı neredeyse kutsal bir yer gibi gösteriyordu. Dağların göğe kadar uzanış şekli, tanrıların insanlardan ayrı yaşadığı Olimpos, Kaz, Othyrs ve bunun gibi birçok farklı tapınma yerlerini düşündürmüştü bana. [1]

 

Halk bayağı geniş bir alana yayılmıştı. Ejderhalar, dağın farklı uçurum ve çıkıntılarına açtıkları, devasa vücutlarını sığdırmaya yetecek büyüklükteki deliklerde yaşıyorlardı. Hatta bazıları, bir tür dış yaşam alanını desteklemek adına dışarı doğru uzanıyordu. Bu alanları mümkün kılan iskelenin dışında, dağların içlerine kadar ilerleyen, tek, belirgin bir yapay yapı olan ejderha büyüklüğündeki merdivenler vardı. Sanki tüm yer bir tür mabet gibiydi.

 

Gözlerime doğal olarak birden fazla manzara takılıyordu. Ejderhalar sürekli bakışlarımı çekiyorlardı. Genel olarak bakıldığında yaklaşık 150 kadarlardı.

 

Her ne kadar hepsinin gözleri üzerimizde olsa da hiçbiri, yaklaşmak şöyle dursun, konuşmaya bile cesaret edememişti. Lefi’ye sakınma ve korkunun karışımıyla baktıklarından, bir bakımdan Uğursuz Orman’daki ejderhalara benziyorlardı, ancak en büyük fark, burada, iki hissin de daha güçlü ve daha belirgin olmasıydı.

 

“Demek büyüdüğün yer burası?”

“İlk altı yüz yılımı geçirdiğim yer burası.” İnsan formundaki ejderha bir süre vadiye baktıktan sonra gözlerini gökyüzüne çevirdi. “Ayrılışımdan sonra, kendime yuva yapacak yeni bir yer arayışıyla bir yüz yıl boyunca dünyada dolaştım. İşte bu yüzyılı Ruh Efendisi olarak tanıdığın yaşlı aptala yardım etmekle geçirdim.”

“Bir dakika, ona yardım mı ediyordun? Ne için?”

“Onun görevi, doğal dünyanın düzenini onu rahatsız etmek isteyenleri yok ederek korumak,” diye açıkladı. “Konuştuğumuz Hadean Helldrake’i hatırlıyor musun?”

“Evet?”

“Onu ve diğer benzer güçlü düşmanları, eğer başarısız olursa onun yerine yeniyordum.”

“Yani özetle bir paralı asker miydin?” Onaylarcasına başımı sallarken kaşlarımı çatmıştım. “Kulağa hiç de fena gelmiyor. Açıkçası bayağı havalı, bana sorarsan.”

“Hı-hı. Çok,” diye onayladı Enne, telepatiyle.

“Eğer ikiniz öyle olduğuna inanıyorsanız, o zaman bir gün ona bu fırsat için teşekkür etmekten başka seçeneğim yok.” Köyün merkezine varınca Lefi biraz sola döndü. “Bu taraftan. Görüşmemiz gereken birisi var."

 

Onu takip ettikten sonra nihayetinde, diğerlerinin aksine yaklaştığımızda başını sadece bize bakmak için kaldıran yaşlı bir ejderhaya varmıştık. Görünüşündeki her kısım kadim olduğunu bağırıyordu. Pulları mattı, parlaklıkları zamanla kaybolmuştu. Pençeleri çatlamış ve kuruydu ve göz kapakları buruş buruş ve sarkıktı. Griye ve beyaza çalan sakalı bile sadece ne kadar yaşlı olduğunu gösteriyordu. Ama sadece gözleri farklıydı. Öyle ateşli bir tutkuyla yanıyordu ki, sadece onlar bile, onu birkaç yüzyıl genç gösteriyordu.

 

“Şimdi... kimler gelmiş bakalım?” Yavaşça, yumuşakça, hatta heybetlice konuşmuştu. Ama her ne adar Lefi’den çok farklı olmayan bir ton kullanmış olsa da onun sesi Lefi’nin belirgin olarak taşıdığı ilahi kaliteden yoksundu. “Çok uzun yıllar oldu Leficios.”

“Hıh,” diye hıhladı Lefi. “Onca zaman geçmesine karşın henüz ölmediğini görüyorum Rhodunus.”

 

Yüzeysel olarak sözleri kinle dolu gibi görünse de içinde hiç gerçek düşmanlık yoktu. Dışarıdan nasıl görünüyor olursa olsun, ondan gerçekten hoşlanmıyor değildi.

 

“Bir üç yüz yıl daha yaşamaya niyetim var.” Rhodunus arka arkaya gözlerini kırptı. “Ama... Ben tam olarak kendim gibi olsam da, senin öyle olmadığını görüyorum. Boyutlarındaki değişim, bin yıl içinde gördüğüm en şaşırtıcı şey.”

“Bu kısmen benim ve sizin hatanız olan bir durum değil, hepsi sizin hatanız,” diye karşılık verdi Lefi. “Burada değişim çok nadir ve bütün dünyada olan şeylerin yanında beklentilerini fazla gerçek dışı.

“Gerçekten... yaşam şeklimiz değişimin yanından nadiren geçen bir yaşamdır.” Ona karşılık verdikten sonra uzun, meraklı bir bakışla bana doğru döndü. “Demek bu... bu iblis lordu, Gyogarr’a mezarının yolunu gösteren kişi, öyle mi? Onu öldürenin sen olduğunu düşünmüştüm.”

“Onun ölümünde benim bir katkım yok. O, tamamen kocamın işiydi,” dedi bana bakarak. “Gyogarr sadece sinir bozucuydu. Onun buradan ayrılmasına izin vermenize ne tür bir yetersizlik sebep olmuş olabilir?”

“Kendimizi savunmak için söylenecek... pek bir şey yok. Sebep olduğumuz sorunlar için özür dileriz. Dışarıdan gelen, acayip bir kişi onu dikkatsiz davranmaya sürükledi. Çok daha... uzun bir açıklama olduğundan, şu anda daha detaylı bir açıklama yapmayacağım.” Kadim ejderha bir anlığına durakladı. “Doğrusunu söylemek gerekirse... günün birinde kendine bir eş bulacağını hiç düşünmezdim... özellikle buradan ayrıldıktan sonra.”

 

Gözlerini tekrar açtığında içten bir kahkaha attı ve bir kez daha bana döndü.

 

“Ben Rhodunus... bu köyde yaşayan en yaşlı ejderhayım. Bana ismini söyler misin Ejderha Lordu?”

 

Karşılılığında sağlam, sarsılmaz bir bakış atabilmek ve onu analiz edebilmek için bir an durakladım.

 

***

Genel Bilgiler

İsim: Rhodunus

Irk: Antik Ejderha

Seviye: 89?

***

 

Bir dakika. Cidden mi? Hassiktir... herifin seviyesi 900’ün eşiğinde Lefi’nin kategorisinde değil ama yine de... İmkansız gibi bir şey. Bu düşünce bir düşünce silsilesini başlatmıştı. Kısa süre sonra benden daha güçlü olan herhangi bir şeyi sevgili eşimden daha güçlü bir şeyle kıyaslama eğiliminde olduğumu fark ettim, ki bu biraz tuhaftı.  Eh, hayvan gibi güçlü olması onun hatası.

 

Günün sonunda önemli olan şey, ejderhanın beni bir sinek öldürmek kadar kolay bir şekilde ezebileceğiydi. Sanırım buradayken ne olur ne olmaz diye tetikte olsam iyi olur.

 

“Ben Yuki, tanıştığıma memnun oldum,” dedim. “Ah ve şey, eğer sorun olmayacaksa size sormak istediğim bir şey vardı.”

“Eğer cevap verebileceğim bir şeyse, tabii ki,” dedi Rhodunus.

“Yaşınız tam olarak kaç?”

Sanki çok eski bir anıyı hatırlamaya çalışır gibi, “Hmmm...” başını eğdi ve gözlerini kapadı. “Eski hatıralarımın bir çoğu belirsizleşip bulanıklaştığı için tam olarak bilemiyorum. Ama hatırladığım en eski şey, altı milenyum öncesinden. Ve o zamandan bu yana, ırkların kültürel kabullerinde en azından on... evet, on büyük değişim yaşandı.”

 

Altı bin yıl mı? Altı bin!? Dostum... bu çok uzun bi zaman. Sayısız imparatorluğun yıkılıp yenilerinin kurulmasına rahatlıkla yetecek bir süre. Kaç tane antik efsanede bulunduğunu merak ediyorum... Hatta sadece yaşı bile kendi başına bir efsaneye konu olabilir. Yani dostum, Lefi’nin hayatı çok uzun ve onunla zaman hakkında konuşmak bana sanki o hep buradaymış gibi hissettiriyordu ama bu adamın yanında bir çocuk gibi kalıyor.

 

“Eee...? Ziyaretinizi neye borçluyuz?”

“Ah şey... Birtakım olaylar oldu ve nihayetinde Ejderha Lordu olmuş oldum, bu yüzden de bir uğrayıp selam vermem gerek diye düşündüm,” diye açıkladım. “Ah, ve Lefi, şey, Leficios ile evlendim ve bunun da sizlerin bilmesi gereken bir şey olduğunu düşündüm. O yüzdeeeeen, işte buradayım.”

“İkincisi çok daha önemli,” dedi Lefi, kendini beğenircesine. “İnandığının aksine evlenmiş olduğumu gösterebilmek için dönmeyi seçtim.”

 

Yaşlı ejderha güldü.

 

“Anladım, anladım... Öncekinden çok... çok daha neşeli olmandan memnunum.” Ona, evlendikten sonra kızına bakan bir baba gibi gururlu, çok duygulu bir bakış attı. “Evine hoş geldin... Evine hoş geldin Leficios. Ve seni de içtenlikle selamlıyorum Kral. Şimdi... isminizi Ejdertaşı Kütüğü’ne kazıyarak başlayalım.”

Çevirmen Notu

[1] Yunan mitolojisinde adı geçen dağlar. Kaz ve Olimpos dağları Türkiye’de bulunmaktayken Othyrs Dağı Yunanistan’da bulunmaktadır.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-12 20:35:41
oha amma da yaşlıymış ha
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-04-15 00:35:31
Ya bu adam bizden güçlüyse bize dalan salak ejderi neden saldı bu herif Ç.E.T.
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-07 18:29:30
“Ah şey... Birtakım olaylar oldu ve nihayetinde Ejderha Lordu olmuş oldum, bu yüzden de bir uğrayıp selam vermem gerek diye düşündüm,” diye açıkladım. “Ah, ve Lefi, şey, Leficios ile evlendim ve bunun da sizlerin bilmesi gereken bir şey olduğunu düşündüm. O yüzdeeeeen, işte buradayım.” “İkincisi çok daha önemli,” dedi Lefi, kendini beğenircesine. “İnandığının aksine evlenmiş olduğumu gösterebilmek için dönmeyi seçtim.” Yaşlı ejderha güldü. “Anladım, anladım... Öncekinden çok... çok daha neşeli olmandan memnunum.” Ona, evlendikten sonra kızına bakan bir baba gibi gururlu, çok duygulu bir bakış attı. “Evine hoş geldin... Evine hoş geldin Leficios. Ve seni de içtenlikle selamlıyorum Kral. Şimdi... isminizi Ejdertaşı Kütüğü’ne kazıyarak başlayalım.” Eh bu adamı sevdim he bu arada kesinlikle buranın kralı olacak ejderlere kesin ileride emir verecek
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 11:51:55
Çeviri ve edit için teșekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-23 11:51:49
Güzel başladı acaba neler olacak bu arcda neler olacak
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-03-22 02:00:38
Çeviri için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-03-20 13:48:08
Ejder arkı şimdi başladı gibi bence