Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

20 Haziran 2021
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
2270 Görüntülenme
Bu bölümü 12 Kişi beğendi.
Cilt 23

Saldırı - Kısım 3

“Herkes iyi mi!?”

 

Grubu merdivenlerden aşağı götüren elf askerlerden birisi patlamanın etkisine başarılı bir şekilde direndikten sonra bir sorgulama sorusu bağırmıştı. Görevdaşlarının çoğu gibi o da patlamayı savunmak için bir bariyer yükseltmeyi başarmıştı. En azından bir miktar başarılı olmuştu. Vücudunu kaplayan birçok yanık, saldırıdan tamamen yara almadan kurtulmadığının kanıtıydı. Bariyerde biraz geç kalmıştı; ilk patlamanın darbesini doğrudan almıştı.

 

Toz bulutunun ortasından ilk kalkan kişi Allysia kralı olmuştu.

 

“Ben iyiyim,” dedi, kuru öksürükleri arasında. “Kral Phynar, Kraliçe Napholahz, ikiniz iyi misiniz?”

“Ben iyiyim, teşekkürler,” dedi iblis diyarının kralı.

“Bizler de zarar görmedik,” diye onayladı elf kraliçe.

 

Hükümdarların üçünün de zarar görmemesi herkesi sevindirmişti. Saldırgan dışında tabii ki.

 

“Ne yazık.” Toz bulutunun arkasından kendini beğenmiş, maskülen bir ses gelmişti. “Hazırlıksız yakaladığım için daha fazlasını beklerdim ama yapacak bir şey yok.”

 

Bulut dağılınca saldırgan, alev kırmızısı perçemleri olan uzun bir savaşçı üçlü ittifakın gözleri önündeydi. Gojim, ifritlerin şefi.

 

“Aman. Şahsen gelmiş olmanı beklemiyordum Gojim.”

“Merhaba Phynar,” dedi. “Son zamanlarda yeterince eğlenemiyorum. Bu, biraz temiz hava almak için iyi bir fırsat gibi geldi.”

 

Savaşçı, kralın sert bakışlarını sakin ama kendinden emin bir cevapla karşıladı.

 

Phynar’ı endişelendiren şey, hasmının aniden ortaya çıkmasından ziyade onun görünüşüydü. İfritin kolunda bir insan büyüklüğünde bir büyük kılıç bağlıydı. Ara sıra kabzasından, yüzeyi kızıl, damara benzeyen şeritler bulunan bıçağına doğru nabız gibi bir ışık atımı oluyordu.

 

Sanki silah ondan besleniyor gibiydi ki bu şüphe, birbirlerine bağlı oldukları yerden ara sıra damlayan kanla birlikte daha da büyüyordu. Bunun dışında Gojim iyiydi. Görünüşünden, henüz başka savaşlara katılmadığı belliydi.

 

“Sadece iki kez gördüm ama eminim. O kılıç lanetli...”

“Her zamanki gibi çok zekisin. İşte bu yüzden hafife alınamazsın. Ve işte bu yüzden bugünün öleceğin gün olduğundan emin olmak için şahsen geldim!”

 

Birkaç iblisdoğan muhafız ifrite doğru saldırıya geçti. Ama hiçbir şey yapamadılar. Aşırı büyük kılıcın tek bir savuruşuyla, kızıl kafa ağır, dikey bir saldırı yapmıştı.

 

Tereyağını kesen sıcak bir bıçak gibi, elf bariyerini yiyip bitirdi ve zemini paramparça etti. Kimseye isabet etmemiş olsa da, saldırının gücü yakınlarındaki her şeyi uçurmuş, üçlü ittifakın tüm üyelerini merdivenlerden aşağıya, sığınakları olması gereken bodrum katına doğru yuvarlamıştı.

 

“Huzurumuzda anlamsız bir görüntü!”

 

Elf hükümdar yere vurmadan önce bir büyü yaptı. Rüzgar tabanlı büyünün iki işlevi vardı. İlki, müttefiklerini yastıklamak ve serbest düşüşlerinden dolayı oluşacak hasarı hafifletmek. Ve ikincisi, iblise şiddetli bir fırtına ile saldırmaktı. Ama bir savaşçı ve bir savuruş sonra, kraliçenin saldırısı yok olmuş, askerler tam yere çarpmadan önce etkisiz hale getirilmişti.

 

“Elf büyüsünden daha fazlasını beklerdim,” dedi. “Galiba hafızam bana düşündüğüm kadar iyi hizmet etmiyor.”

“Bu güçlü bir büyü değildi, çocuğum. Sadece seni karşılama şeklimizdi.”

 

Odaya bir bakış attı. Askerlerin çabaları iki kralın da zarar görmemesini sağlamıştı. Ama aynısı koruma ekibinin kendisi için söylenemezdi; birçoğu kendi vücutlarını hükümdarlarına kalkan yaptıktan sonra yaralanmıştı. Henüz ölen yoktu ama, bir miktar düşmenin ve bir miktar da Gojim’in saf şiddetinin sonucu olarak, herkes bir noktaya kadar yaralanmıştı.

 

Sadece yüzde altmışı düşmanla çatışmaya girebilecek durumdaydı.

 

Kuvvetlerinin beşte ikisi, daha doğru düzgün karşılık veremeden etkisiz hale gelmişti.

 

Sadece bu olsa bir sorun olmazdı. Başkaları kesinlikle karmaşayı fark edecek ve buraya akın edeceklerdi. Muhtemelen çoktan bunu yapmaya başlamışlardı. Sorun, kuvvetlerin yanlarına ulaşması için birkaç dakika alacağıydı. Çoğu savaşabilen kişiler hortlak garibeleriyle baş etmek için gönderilmişti.

 

Eğer Napholahz çatışmaya girmekten kendini tutasa, muhtemelen o, ihtiyaçları olan birkaç dakika dolmadan yanında olan herkesi öldürecekti, özellikle Phynar’ın istihbaratının öne sürdüğü kadar güçlüyse.

 

Şu anda yüz yüzeyken, elf kraliçe kendini iblis hükümdarın sözlerine inanmış buldu. Gojim’in yaydığı saf baskı güçsüz birinden yayılacak türden değildi.

 

Tek seçeneği, artık diğerlerinin güvenliğini düşünemeyeceği anlamına gelse bile, onunla savaşmaktı. Sadece, muhafızların görevlerini yerine getirebilecek kapasitede olduklarına dua etmek zorundaydı. Çünkü Napholahz, tek başına en güçlü elfti. Ve eğer tüm gücüyle savaşmazsa ona denk olamayabilirdi.

 

“Ülkemizi istila edip yakıp yıkmanızdan hiç memnun değiliz. Bize karşı işlemiş olduğunuz ihlallerin sonuçları korkunç olacak!”

“Ne tuhaf. Galiba savaş yöntemleri konusunda cehaletinden mutlu olacak seviyedesin. Sen kraliçe değil miydin?” [1]

 

Onunla dalga geçtikten sonra, ifrit lideri saldırısına başladı.

 

Napholahz’ın bu ani harekete tepkisi yavaştı. Çok yavaş. Ağır silah doğrudan ona doğru ilerliyordu.

 

Ama tam kesileceğini anlamış gibi gözüktüğünde vücudu bozuldu, titredi ve kayboldu.

 

“Ne?” Gojim gözlerini kıstı.

“Bizi takip etmekte başarısız oldun.”

 

Sese bir kan fışkırması eşlik etmişti. İfrit, onun bir hançer fırlatışını sadece bir anlığına yakalayabilmiş, nereden geldiği belli olmayan silah omzuna saplanmıştı.

 

Büyük kılıcını onun yeni konumuna doğru savurmuştu. Tepkisinin inanılmaz hızına karşın, onu yakalayamamıştı. Kraliçe bir kez daha bozulmuş ve kaybolmuştu.

 

Gojim, bu sefer kraliçenin saldırısını kendisine isabet etmeden önce görmüş, vücudunun üstünü bükerek buz mızrağından hasar almadan kurtulmuştu.

 

Ancak tuzağa yakalanmıştı.

 

Birden önünde belirdi ve yanından geçerken uyluklarını kestikten sonra havada arkasına döndü ve hançerini ensesine fırlattı.

 

“Yeter cadaloz!”

 

Bir başka zemine yapılan saldırıyla silahı ona ulaşmadan durdurdu. Zemini ikinci kez parçalamak, altında başka bir kat olmadığından pek yıkıcı olmamıştı ama kraliçeyi bozmaya yetmişti. Şok dalgası onu sendeletmiş, büyüsünün bozulmasına ve Gojim’den kısa mesafe uzakta belirmesine sebep olmuştu.

 

“Aldatıcı büyülerin mantığı küçümsüyor. Benim yakınlarımda büyü kullanmamalısın.”

“Bizim kim olduğumuzu sanıyorsun?” Kraliçe, kibirli çocuğu küçümsemişti. “Lanetli kılıcının burada bulunmakta olan büyü parçacıkları tükettiği şüphesine vardık. Ve çıkarımımız, ayak uydurmamızı sağlıyor.”

“Yeterince iyi değil. Büyün çeşitlilikten yoksun, elf. Eğer Ruin’in etkisiyle gerçekten başa çıkabilmek istiyorsan, daha fazla büyü kullanmalısın.”

“Bu seni ilgilendirmez. Zaten yakında ellerimizde yok olacaksın.”

 

Bu bir blöftü. Napholahz göründüğü kadar kendine güvenen birisi değildi. Kızıl kafalı savaşçı haklıydı. Onun kılıcı, büyü repertuarının büyük kısmını kullanmasına engel oluyordu. Ölümcül bir savaşçı olarak bilinirdi, çünkü aynı anda düzinelerce illüzyon yaratabilir, bunları bir yandan da çok çeşitli ve sayıda büyüler fırlatırken yapabiliyordu. Ama şu anki koşullarda, tek yapabileceği bir tane kopya yaratarak kendi varlığını gizlemekti.

 

En büyük sorun, büyü enerjisini doğru düzgün kanalize edememesiydi. Her bir büyü, başka herhangi bir durumda olabileceğinden çok daha ziyan oluyordu ve sanki her seferinde büyü yapma işlemini bitirmeye zorlanıyormuş gibi hissediyordu.

 

İfritin silahı inanılmaz güçlüydü. Normal olan hiçbir şey bu kadar kısa süre içinde bu kadar etkili bir darbe yaratamazdı. Silaha hızlı bir bakışı bile onu rahatsız ediyor ve midesini bulandırıyordu. Doğal olmayan, tüyler ürperten büyü enerjisi etrafında toplanmıştı, bütün lanetli ekipmanlardan beklenildiği gibi.

 

Her ne kadar büyü konusunda en önde gelen elf uzman olsa da, birkaç tekil büyü dışında bir şey yapmakta zorlanıyordu. Zihninde, başka hiç kimsenin herhangi bir büyü yapabileceğini sanmıyordu.

 

Ama bu, ifritin yenilgisine katkıda bulunamayacağı anlamına gelmiyordu.

 

“Ateş!”

 

Saldırmak için mükemmel anı bekledikten sonra elfler ve iblisler, kirişlerine koyup hazırladıkları okları hep beraber serbest bıraktı. Savaşçıya doğru bir ok fırtınası yükseldi. Ama en ufak korkusu yoktu.

 

“Ruin... Yut!”

 

Silahının kılıcı sanki aç bir hayvanın çenesi gibi ikiye ayrıldı. Kendi kendine hareket etti, hiçbir ok kullanıcısına ulaşmadan onları buldu ve tüketti.

 

“Bu da neydi böyle!?”

 

İyi zamanlanmış saldırı emrini veren komutan çeneye dönüşmüş kılıcın absürt hareketleri sonrasında şaşakalmıştı. Çabaları boşa gitmişti.

 

“Son zamanlarda bu silahı kullanma yeteneğim iyice arttı. Ve o sadece tüketmekten çok daha fazlasını yapabiliyor!”

 

Kılıcı savurduğunda uzunluğu iki katına arttı, garip durumdan tamamen şaşkına dönmüş kraliçenin kaçma zamanlamasını kaçırmasına sebep oldu. Kılıcın çenesi, kollarından birini yakaladı ve dişleriyle kopardı.

 

“Leydim?!” Birkaç muhafız ona ulaşma amacıyla odanın her yerinden ona doğru koşmaya başladı ama sonraki çapmaya zamanında yetişemeyecekleri gün gibi ortadaydı.

 

“Ölme zamanın geldi, elf.”

 

Napholahz kendini saldırıyı engellemeye hazırlanmıştı ama tek koluyla pek bir şey yapabileceğini sanmıyordu. Yaşayan silahın çenesi can suyunu tüketmek için açık ve hazır bir şekilde yaklaştı.

 

Ama bir zarar veremeden geri sekti.

 

Ve bunu yapan kraliçe değildi.

 

Durandal’ın kullanıcısı ikisinin arasına bir ok gibi fırladı ve şeytani kılıcı kutsal emanetiyle geri püskürttü. Nell patlamayı duyduğu anda koşarak oraya gelmişti. Ve tam da zamanında yetişmişti.

 

“Demek hakkında birçok rapor aldığım kahraman sensin,” dedi Gojim. “Söyle bana küçük kız, maskeli iblis dostun neler yapıyor?”

“Gayet iyi.” Aralarındaki mesafeyi kapattı ve kızıl kafalının köşeden kaçmasını engellemek için kılıcını savurmaya başladı. “Kıçını tekmelemeyi dört gözle bekliyordu!”

 

Saldırılar sayısızdı. Seri darbeler farklı açılardan geliyordu ama Gojim hepsini geri püskürtmek bir yana, arada sırada bir iki saldırı dahi yapıyordu.

 

Canına mal olabilecek vahşi bir düellonun ortasındaydı. Öyle olsa dahi, Gojim sakince durumu tartabilmiş, lehine olmadığına karar vermiş ve sadece daha da kötüleşeceğini fark etmişti. Hortlakların uzaklaştırdığı elf askerler artık dönmeye başlamıştı. Çoğu çoktan gelmiş, silahlarını çekimiş, insana yardım etmek için anında kavgaya atlayabilecek konumdalardı.

 

Gojim fazla zaman harcamıştı. Hortlak yeminin etkisi geçmiş ve daha fazla kalmak için muhtemelen aynısını yapması gerekecekti. Kalmanın yarayacağı tek şey onu gereksiz tehlikeye sokmaktı.

 

Bunu bildiğinden, belirgin ağır, geniş menzilli bir savurma saldırısı yaparak kahramanı geçici süreyle geri çekilmeye zorlayarak mesafeyi açtı. Ama ifrit, önceki sefer yaptığı taktik gibi bu saldırının devamını getirmek yerine geriye sıçramıştı.

 

“Bugünlük bu kadar yeterli. Eğlenceliydi küçük kız.”

 

Cebine elini attı ve Yuki’nin Nell’e ve çoğu arkadaşına verdiği ışınlanma cihazlarına biraz benzeyen büyülü bir cihaz çıkardı.

 

“Oh hayır, kaçmıyorsun!

 

Kahraman, Büyükılıç Vuruşu’na hazırlanmak için manasının yarısından fazlasını kılıcın içerisine kanalize etti. Son zamanlarda büyüyü kontrol etme hassasiyetindeki gelişmeler enerjisini kolaylıkla kanalize edebilmesini sağlıyordu ama bir sebepten, o kadar ilerleme kaydetmesine rağmen tamamen kontrol edemiyordu. Müttefiklerine zarar vermekten kaçınmak için alan saldırısını daha odaklı bir saldırıya çevirmekle kalmayıp, aynı zamanda büyü patlaması riskini almamak için büyüyü erkenden göndermekten başka seçeneği yoktu.

 

Kılıcını aşağı indirdiğinde ucundan bir ışın demeti çıktı ve, Gojim’i de şaşırtacak şekilde, ona doğrudan isabet etmişti. Ama her ne kadar fırlatılmış olsa da eşyasını etkinleştirip ışınlanabilmişti.

 

Ve bu tek aksilik de değildi. Kontrol edebilmek için harcadığı onca çabaya rağmen Nell kendini zeminde dikkat çekici büyük bir kesik açmaktan alamamıştı.

 

“Bu, şey... kesinlikle her şey plana göre gitti!” Derken sesindeki kendine güvensizlik çok belliydi.

 

Her ne kadar orada bulunan herkes yalan olduğunun farkında olsa da yüzüne vurmamışlardı.

 

***

 

Gojim’in momentumu ışınlanmasından sonra bile devam etti. Farklı farklı efsunlanmış eşyayı yıkıp döktükten sonra nihayet bir duvara çarparak durabilmişti.

 

“Ne büyük bir güç...” kafasından kan akarak yıkıntıların arasından kalkarken kendi kendine gülümsemişti.

“Ş-şef!? İyi misiniz?!”

 

İfrit silahını büyük bir uzay yarığının içine koyarken paniklemiş bir adamı ona doğru koşturdu.

 

Her zamanki sessiz ve dinsel denilebilecek ciddiyetteki ses tonuyla, “İyiyim,” diye cevapladı. “Delvis nerede?”

“Buradayım şef,” dedi bir başka adamı.

“Başarılı oldum. Senin tarafında da işler planlandığı gibi mi gitti?”

“Evet efendim. Yarattığınız dikkat dağınıklığı fark edilmememizi sağladı.”

“O zaman nihayet Phynar’a bile bir şeyler yapabileceğiz demektir,” dedi. “Hazırlıklara devam edin. Ve mümkün olan en kısa sürede bitirmeye odaklanın. Kaybedecek zaman yok. Phynar’ı tanıyorsam, çok geçmeden bir şeylerin doğru olmadığının farkına varacaktır.”

“Tabii ki şef,” diye cevapladı Delvis. “Ve her ne kadar iyi olduğunuzu söyleseniz de öyle olmadığınızı düşünüyorum. Birkaç kırık kemiğiniz olduğu aşikar ve eğer Tortund Ruin’in yemesine izin verdiğiniz kolu yakın zamanda tedavi ettirmezseniz onu kesmek zorunda kalabilirsiniz.”

“...Biliyorum. Biliyorum.”

 

Neşesiz bir homurtuyla, ifritlerin şefi tıbbi bakım uygulamadan sorumlu bölüme doğru yola koyuldu.

Çevirmen Notu

 

[1] Cehalet mutluluktur sözüne gönderme yapmış.

Ayrıca Gojim’in kılıcı Tortund Ruin’in ismi İngilizce-Almanca karışık uydurulmuş. Muhtemelen Tod und Ruin şeklinde olacak. Bu da Ölüm ve Yıkım oluyor. Bu şekilde bırakacağım.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-12-06 23:42:24
seri de site de bitti galiba he :(
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-10-15 00:48:19
Site ölmüş kaç yıldır yeni bölüm yok. 😱
Kurt_ve_baharat (2517 puan) Üye
2021-08-23 02:23:05
F
itachi018 (19 puan) Üye
2021-08-17 11:27:19
Çeviri için teşekkürler elleriniz dert görmesin emeğinize sağlık.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-07-20 21:35:14
20/07/2021 iyi bayramlar.
Destroyer (3 puan) Üye
2021-06-28 16:19:16
ASDKJAKSJDK mük
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-06-24 18:41:14
Çeviri için teşekkürler. Artık kucuk savaşlar olmayacak galiba Büyük ülkeler arasisavaslar başlıyor
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-06-25 19:28:29
@maahhaam, Benim ülkede var orda, en güçlüsü benim orda, daha yazar tanıtmadı 😂. Hepsine tek atarım ben onların.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2021-06-21 21:54:22
Elf arkı başlayacak heralde bilemedim.
Kunai 52 (151 puan) Üye
2021-06-21 00:42:15
Elinize emeğinize sağlık teşekkürler.