Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

08 Haziran 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
724 Görüntülenme
Bu bölümü 5 Kişi beğendi.
Cilt 1

Erken Uyarılan Erken Önlem Alır

Artık yiyecekleri güvence altına alıp halkımı dinleme işi bittiğine göre, geleneksel işçilik için ışık, su ve malzeme hazırlamaya başlamalıydım.

Bu köyde mum kullanıyorduk.
Onları yapmak için hayvansal yağ, yağın kokusunu gidermek için ot kullanıyorduk.

“Kendi mumlarımızı yapacağımızı hiç düşünmemiştim.”
“Kendi kendimize yetmeliyiz. Satıcıların getirdiği malların nakliye masrafları da dahil olduğu için boşa harcama olur.”

Bugün birlikte mum yapıyorduk.
Sieg bugünlerde Miruporon ile ormana çıktığı için birlikte çalışmamızın üzerinden uzun zaman geçmişti.

“……”
“Hm?”

Sieg bana garip bir şekilde baktı.

“Hayır, oldukça mutlu görünüyorsun, bu yüzden mum yapmayı sevip sevmediğini merak ediyordum.”

Görünüşe göre olduğum gibi görünüyordum. Ona, onunla çalışmaktan mutlu olduğumu söyleyebilirdim ama bundan vazgeçerse kötü olurdu, bu yüzden sadece gülümsedim.

Mum yapmak için dişi domuzun bağırsak yağını kullanıyorduk. Yaban domuzu yağı kokusu otlar ile gitmeyecek kadar güçlüydü.

Kesim işlemi sırasında bir kenara atılan yağ, eşit boyutlarda kesilir ve bir kaynar su kabına atılırdı. Daha sonra kokuyu gidermek için toz haline getirilmiş otlar eklenirdi.

Bunu kaynatırken beyaz yağ köpükleri oluşurdu. Birçok kez işlendikten ve su temizlendikten sonra domuz yağı elde edebilirdik.

Bu domuzu yağından bazı otlar eklediğimizde merhem veya sabun yapabilirdik. Sieg ile çalışmaya devam ederken ona, kadim insanların bilgeliğinin harika olduğunu söyledim.

Yağ yarı katı hale gelince birkaç ipi bükerek yapılan fitiller, uzun bir tahta çubuğa asılırdı. Daha sonra yağa batırılır ve bir süre kurumaya bırakılırdı. Bunu birkaç kez daha tekrarladıktan sonra bir mum yapılmış olurdu. Sadece bir tane yapmak çok zaman ve çaba gerektiriyordu, ancak kutup gecelerinde şömine dışında tek yaşam kaynağı olduğu için herhangi bir şekilde kısa yoldan bunu halledemezdim.

Suyu köyün arkasındaki ormandan çekiyorduk.
Bazı tuhaf nedenlerden dolayı su kaynağı kışın bile donmuyordu. Bunun Ruhun gücü ile mümkün olduğunu söylüyorlardı. Ormandaki nehir donduğu için Sieg bile şaşırmıştı.

Kutup gecelerine hazırlanırken kapları doldurduk ve eve taşıdık. Tabii ki, bu kadar uzun süre yetemeyecekleri için bazen karanlıkta dışarı çıkmamız gerekiyordu. Ancak o bölgede hiçbir hayvan görünmezdi, bu yüzden güvenliydi. Sadece bir lambaya ihtiyacım vardı.

Ek kaynaklar olarak içme dışındaki amaçlar için yeraltı suyu veya erimiş kar kullanıyorduk. Bol su vardı, bu yüzden sorun yoktu.

Sonunda işçilik için malzeme almaya gidiyorduk. Uzun kutup gecelerinde işçiliğe hazırlanmalarını sağlıyorduk.

Köyümüzün geleneğinin iyiyi temsil eden sembolü, kuksa adı verilen ahşap bir kaptı.
Bir hayvanın kabuğa zarar vermesinden sonra orayı örtmek için huş ağaçlarının oluşturduğu yumrulardan yapılırdı.

Bu yumrular, işçiliğe girmeden önce iki ay boyunca yavaşça kurutulurdu.
Zaten biraz hazırlamış olmama rağmen, kutup geceleri ormanlara giremediğimiz için şimdi dışarı çıkmak zorundaydım.

Ahşap bardaklar dışında ren geyiği derisinden yapılmış çantalar ve bilezikler, yumuşatılmış ağaç köklerinden yapılmış sepetler, ren geyiği boynuzlarından yapılmış kınlar ve diğer birçok şey vardı.
Hepsi el yapımı olduğundan genellikle çok pahalıydılar, ancak kutup gecelerinden sonra şehirlerde nispeten uygun bir fiyata satılmaktaydı. Tüm köylüler aynı malların çoğuna sahip olduğundan değerleri düşerdi.

Kutup gecesi bittikten sonra yakındaki limana donmuş denizden bir buz kırıcı geliyordu.

O sezon boyunca liman insanlarla dolu oluyor ve her gün bir bit pazarı açılıyordu.
Kutup geceleri geleneksel el sanatları yapmak için uygun bir dönemdi.

◇◇◇

“—— Ve işte bu kadar!”

Depo, korunmuş ürünler ve suyla dolu kaplarla doluydu. Ayrıca kar altında fermantasyon ile bitmiş et ve henüz işlenmemiş kürk vardı.

Sieg'e tamamen hazır olduğumuzu bildirdim.

Gerçekten de işin içine aile dahil olduğunda motivasyon farklıydı. Gerçekten her gün bunu hissedebiliyordum.

◇◇◇

Bir öğleden sonra, Sieg evinden getirdiği tahta bir kutu çıkardı.

“Bu nedir?”
“Bunları yaşam giderlerini desteklemek için satabileceğimizi düşündüm.”

Bezi çözdüğünde ve kutuyu açtığında işlemeli mendiller vardı. Ayrıca oldukça fazla vardı.

“Sieg, bunlar da ne?”
“Bunlar biraz zaman öldürmek için evde yaptığım şeyler.”
“Bekle, yani tüm bunları sen mi yaptın!?”

Kadınsı işlerde iyi olmadığı konusunda bir önyargım vardı, bu yüzden beklenmedik derecede iyi işçiliğine şaşırmıştım.

“Ah~, ama bu çok fazla.”
“?”
“Buradaki tüccarlar ucuz olmadıkça bunları satın almazlar muhtemelen. Buralardaki insanlar bu güzel ipek mendilleri kullanmıyorlar.”

Şehirlerde yüksek bir fiyata satılacağını düşünüyordum.
Ancak, ren geyiği ile bile oraya gitmek birkaç gün sürerdi. Şehirlere gitmek için paraya ihtiyaç vardı, bu yüzden ekonomik değildi.

“İlkbahardan sonbaharın başlarına kadar hediye dükkanına koymak iyi bir fikir olabilir. Ziyaretçiler ya soylu ya da zengin oluyor.”
“Öyle mi? Bunu sana bırakacağım.”
“Teşekkür ederim.”
“Hayır, aslında o kadar yardımcı olmadı.”
“Ama gerçekten mutlu oldum.”
“……”

Bunu söylediğimde Sieg sıkıntılı bir ifade takındı. Son zamanlarda, sık sık bu tür ifadeler takınıyordu bu yüzden gereksiz bir şey söylememeye çalışıyordum.

Sonra kutup geceleri geldi. Kar fırtınası ile beraber.

“Bu inanılmaz miktarda kar.”
“Bu yakın zamanda dinecekmiş gibi görünmüyor.”

Pencereler sarsıldı ve rüzgar eve şiddetli bir sesle vuruyordu.
Dışarısı sertti, ama içerisi sıcak ve huzurluydu.

Savaşçı ırkı ailesi bugün dinlendiğinden her şeyi kendimiz yapıyorduk.

Ateşin üzerine bir tencere koydum.
Kilerden bazı uygun malzemeler getirdim ve pişirmeye başladım.

Bugünün çorbası, Sieg’in anavatanından bir şeydi. Bunu kendi aklımdan yapıyordum.
Yemek yapamayacağını söylemesine rağmen, sebzeleri övgüye değer bir yetenekle soymuştu. Gerçekten güvenilir bir asistandı.

Malzemeler: büyük miktarlarda patates, kök sebzeler ve tütsülenmiş domuzu eti. Çorba, baharat eklenerek ve malzemeler lapa hale gelene kadar kaynatarak yapılırdı. Kaynarken malzemeler ıspatula kullanılarak ezilirdi.

Sieg’in ülkesinde patates, yemeklerinin çoğunu oluşturuyordu.
Ülkesinde, iki yüz farklı patates yemeklerinin nasıl yapılacağını bilmedikçe kadınların evlenemeyeceği söyleniyordu. Tabii ki, iyi yemek yapan kadınların iyi bir evlilik geçireceği garanti edilemezdi. Ama kadınların evlenmek için o kadar çok şey pişirebilmeleri gerektiğini göstermek bir alegoriydi.

Bir ren geyiği sosisini şişe geçirdim, baharatladım ve şöminenin yanında ızgara ettim. Yağ yüzeyde yükselmeye başladığında ve suyu damlamaya başladığında, hazırdı.

Dün Ruruporon’un pişirdiği siyah arpa ekmeği, biraz peynir, sosis ve çorbadan oluşan bir kahvaltı yapmıştık.

Güzel bir çorba pişirdiğim için övgü almıştım. Sieg'in ülkesinden daha fazla yemek pişirmek istediğim için ona soruyordum.

“Ah evet, patates püresini sevdim. Sakız gibi ve etle iyi gidiyor.”
“Vay canına, kulağa lezzetli geliyor!”
“Baharatlarla kızartılmış bir tabak sosis ve patates, ravent ile kıyılmış etten yapılan sosisler, içinde meyve olan ekmek……”

Ancak tarif hala bir sırdı, bu yüzden Sieg'in zevklerine göre pişirilmesi gerekecekti.

Yemek yemeyi bitirdikten sonra her zaman olduğu gibi, midelerimizin sindirmesine izin verme zamanıydı.

“Bu arada, Rangoların kendi hazırlıkları nasıl gidiyor?”
“İyi olacaklar. Teoporon karanlıkta bile avlanmaya devam ediyor ve hem Ruruporon hem de Miruporon kutup gecelerini biliyorlar ve buna hazırlık yapıyorlar.”
“Öyle mi? O zaman iyi.”

Son zamanlarda depoyu kontrol etmiştim ama orada buradan daha fazla yiyecek vardı.

Evlendiğim zaman onlara köyden kısa bir mesafede bir ev hediye etmiştim.
Teoporon, avlanan hayvanları kulübede işlerdi, ancak diğer görevler için eve geri götürüyordu.
Onlar da kutup gecelerine hazırlanıyorlardı.

Bundan sonra, atölyede geleneksel el sanatları yapacaktık.
Sieg’in işçiliğinin iyi olduğunu öğrendiğimden ona nasıl yapıldığını öğretirken benimle beraber biraz yapmasını istedim.

Bu mevsimde tedirgin olmuyordum, bu yüzden rahatlamak güzeldi. Böyle şeyler hakkında konuşurken sakin bir şekilde zaman geçirdik.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-09 14:24:01
Çeviri için teşekkürler
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-06-08 19:39:24
Sıkıntılı ifade ha? Teşekkürler