Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

24 Temmuz 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
642 Görüntülenme
Bu bölümü 9 Kişi beğendi.
Cilt 2

Wattin Hanedanı’nın Talihsiz İnsanları

Kayınpederim, emekli olduktan sonra eğlenmek için kurduğu çiftliğin küçük olduğunu, ancak benim gibi bir ahmak için çok büyük olduğunu söyledi.
Çitlerle çevrili alanda koyun, at, inek, keçi vardı. Büyük kulübede domuzlar ve küçük kulübede tavuklar vardı.

"Önce temizlemeye başlayalım."
"Tamam, efendim."

Domuzu temizleyecektim. Domuzlar günde bir kez gezmeye çıkarlardı ve bu arada temizlik yapılırdı.
Büyük bir köpek onlara rehberlik ediyordu. Onları hareket ettirmek için domuzlara doğru havladı.

Temizleme, samanı toplamayı ve yenileriyle değiştirmekti. Ben de besleyicileri temizleyecektim.
Kayınpederim bana bir örnek gösterince anladım, bu yüzden onu bana bırakmasını istedim.

Ren geyiği ve tavuklarla ilgilenmeye alışık olduğum için iyi olacağımı düşündüm ancak domuz ahırı kokusu hayallerimin ötesindeydi. Dayanabilecek gibi değildim bu yüzden çalışmaya devam etmeden önce ağzımın ve burnumun etrafına bir mendil sardım.

Neredeyse işim bittiğinde havlayan bir köpek duydum.
Kapıyı açtığımda önde bir köpekle bekleyen birçok domuz vardı.

“Biraz daha bekleyebilir misiniz?”

Beklemelerini istedim ve çabucak bitirdim.

Bundan sonra daha fazla iş vardı. Çiftlikte çalışan yaklaşık on kişi vardı. Bunu bir hobi olarak yaptığı için çok fazla insan almamaya karar vermişti.

“Hey, gerçekten çok yardımcı oldun.”
“Hayır, hala biraz yavaşım.”

Kayınpederim ve ben yan yana dinlendik. Kirle kaplıydık ama herkes burada böyleydi, bu yüzden umursamadım.

Sadece ellerimi yıkadım ve ılık süt yudumladım.

“Nefis!”

Ren geyiği sütünün aksine inek sütü güçlü bir tada sahip değildi ve kolayca boğazdan aşağı iniyordu. Aroması çoktu ve kokusu yumuşaktı.

“Çok çalıştıktan sonra bu kadar lezzetli bir şey içmek iyi hissettiriyor.”
“Bunu söylemene sevindim.”

Evdeki tüm süt ürünleri bu çiftliktendi. Ayrıca sosis, jambon ve füme et de vardı. Çoğu satılmıyordu, aile üyeleri ve hizmetçiler tarafından kullanılıyordu.

Kısa bir aradan sonra hayvanları besleme zamanı gelmişti. Büyük bir güçle acele eden domuzlara bakmamaya dikkat ederken yeni temizlediğim kaplara yem koydum.

Bugünün işi bitmişti! Çok fazla iş yapmamıştım ama midem utanmadan gurulduyordu.

“Şimdi geri dönelim. Aç mısın? Ah, ondan önce banyo yapmalıyız.”
“Tamam~”

Vagonun arkasında taze süt, et parçaları ve kumaşa sarılmış peynir vardı. Kayınpederim atı sürerken bir yere oturdum.

Gün neredeyse bitmişti. Soğuk esinti yanaklarıma değdi, ama evdeki esintiyle karşılaştırıldığında daha yumuşaktı.

Yaşadığım yerde yapraklar kışın kayboluyordu, ama burada beyazdan çok yeşil vardı.

Çiftliği çevreleyen çam ağaçları yaprak dökmeyen ağaçlardı, her daim yeşil olduğu söylenirdi.

“Her zaman gördüğümden benim için ilginç değil, ama kar ülkesinden biri için ilginç olduğunu görüyorum.”
"Şey. Oradaki ağaçlar kıştan önce yapraklarını döktü.”
"Anladım. Bu arada, bir şarkı var.”
“Çam ağaçları hakkında mı?”
"Evet. Noel Kutlamaları.”

Kayınpederim bunu iyi hatırlamış gibiydi. Bazı kısımları mırıldanırken şarkıyı söyledi. Noel için bir şarkı olduğunu söylese de tamamen yaprak dökmeyen çam ağaçları için bir şarkıydı.

Biz geldikten sonra ürünleri, mutfakta görevlilere teslim ettik ve doğrudan banyoya gittik.

“Ritzhard-kun, önce sen girebilirsin.”
"Hayır hayır, kayınpederim, önce siz girin!"
“Hayır, bugün sana saygımdan önce giremem.”
“Bugün pek bir şey yapmadım!”
"Sorun yok. Önce sen gir.”
"Bir varil içinde biraz su ile yeterli!"
"Neden bahsediyorsun? O zaman üşütürsün.”

Birbirimize önce sen gir deyip durduk, sonuçta birlikte girdik.

Kontun konağında, ahırda kirle kaplanan insanlar için özel bir banyo vardı.

"Sırtını sileyim mi?"
“He!?”
“Bunu minnettarlıktan yapıyorum. Endişelenecek bir şey yok."
“H-Hayır! Kayınpederim! Tamam. Minnettarlığınızı kabul edeceğim!! Kendi başıma yıkayabilirim!”
“Hey, tereddüt etmene gerek yok.”
“Hii!”

Kayınpederim ile yaptığım ilk banyo başka bir anlamda garipti.

◇◇◇

Saçımı düzgün kurutmadan odama döndüm. Dikkatsizce bağlanmış bir havluyla kurumaya başlayan saçlarımı açtım.
Yakında akşam yemeği yiyecektik, bu yüzden temiz kıyafetler giydim. Ayrıca saçlarımın temiz olduğundan emin olmalıydım.

Ben saçlarımı kuruturken kapı çalındı.

“Ah, gir~”

Ben gönülsüzce cevap verdiğimde kapı açıldı. Sieglinde girdi.

“Ha, bir şey mi oldu?”
“Hayır, sadece seni görmek istedim.”
"Anladım."

Sandalyeyi ortaya çektim ve ona oturmasını söyledim.

"Bunun için üzgünüm."
"Hayır, sorun yok."

Ona saçlarımı açıkken göstermek istemediğim için hep saçlarımı tamamen kuruttuktan sonra çıkmıştım, ama bugün kayınpederim olduğu için banyodan kaçmış gibiydim.

“Saçlarını ilk kez salık görüyorum.”
"……Evet."

Üzücü bir ıslak köpek gibiydi, bu yüzden ona göstermek istememiştim.

"Senin için kurutayım mı?"
“He, ne!?”

Havlu elimden alındı.
Sieg arkamda hareket etti ve saçımı yumuşak hareketlerle kuruttu.
Kuruduktan sonra saçımı topladı.

“Daha sıkmalı mıydım?”
"Hayır. Sıkılığı iyi.”
“Tamam. İyi bari.”

Sieg, yeğeni ile oyuncak bebeklerle oynadığını söyledi.

“Ne demeliyim, ölüyormuşum gibi hissediyorum.”
"Ne demek istiyorsun?"
“Bu kibar ve sevimli Sieg için hiçbir şey yapamıyorum.”

Sabah halsizliği olduğu için Sieg’e çok fazla dokunamıyordum. Bu yüzden sadece elini nazikçe okşayabilirdim.

Bir aydır Sieg'den uzaktaydım, sadece ona dokunmak bana enerji veriyordu.

Akşam yemeği hazır olana kadar ikimiz sessizce zaman geçirdik.

◇◇◇

Beklenmedik bir şekilde akşam yemeği sekiz kişi için küçük bir masadaydı. Sieg’in ebeveynleri ve evli olmayan iki erkek kardeşi vardı, toplam altı kişiydik.

Çünkü kayınpederim, çok fazla insanla yemek yemenin birlikte konuşmayı zorlaştıracağını düşünüyordu.

“Bugün gerçekten güzel bir gündü. Ritzhard-kun sayesinde işler iyi gitti.”
"Üzgünüm, geldiğin gün seni çalıştırdık."

Kayınpederim ve kayınvalidem nazik sözleriyle çok mahcup hissettim. Övgü almaya alışık değildim, bu yüzden hafifçe gülümsedim.

Kayınbiraderlerim kayınpeder tarafından “En azından biraz yardım edin,” diye eleştiriliyorlardı. Buna alçakgönüllülükle karşılık verdiler, “Bir hobi olarak işletilen bir çiftliğe yardım etmemize gerek yok.”

“Yine de şükürler olsun. Sieg zorlaşıyordu…… Yani, yalnızlaşıyordu.”
“Kardeşim, o…”
"Artık biraz daha iyi."

Kayınbiraderlerim Sieg hakkında konuştu.

“Sieglinde bazen vahşi oluyor…… Demek istediğim, erkeksi.”
“Ama bu onun sevimli kısmı!”

Aniden, kayınpederimin yüz ifadesi sertleşti ve elindeki bardağı düşürdü.

“İ-İyi misin!?”
“A, aa. Bunun için üzgünüm.”

Kendine geldikten sonra, gözlerime bakmadan konuştu.

“Ah, demek bu yüzden.”
“?”

Sieg'den bir yaş büyük kayınbiraderim, çapraz olarak karşımda oturan, konuştu.

“Sieglinde bazen zorlayıcı olabilir…… Demek istediğim, bazen çok istekli, nasılsın?”
“Ama sözleri doğru, o yüzden…”
“Ne kadar eğitiyor…!! Gefu!!”

Aniden ayağına baktı ve acı içinde görünüyordu. Ne olduğunu merak ettim. Karşısında oturan Sieg, endişeyle ona baktı.

“Sieglinde, Ritzhard'ın muazzam bir adam olması ne kadar güzel.”
“......”

Kayınpederimin gizemli sözleriyle konuşma bitti.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-11-06 11:11:21
Ya şu serinin ağzımda bıraktığı tat TRT'nin aile dizileri gibi sıcacık ve huzur dolu. Sanki bir Yeşil Deniz ya da gönül Dağı ayarında dizi izliyormuş gibiyim.
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-08 16:21:38
Kardeşler her zaman aynı :D emeği geçenlerin ellerine sağlık...
Ker!m (339 puan) Üye
2020-12-20 00:16:54
Aklima neden fesat şeyler geldi? 😳