Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

24 Temmuz 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
688 Görüntülenme
Bu bölümü 7 Kişi beğendi.
Cilt 2

Sevimli Sieglinde

Akşam yemeğinden sonra, kayınpederime ve kayınbiraderlerime içki içerken eşlik ettim. Gerçekten Sieg’in ailesi, kendi içkilerini yapıyordu. Çünkü daha önce ale sevdiğimi söylediğim için benim için meyve aromalı bir bira hazırladılar.
Meze, elbette sosisti (wurst)! Thuringian sosisi, çiftlikte yetiştirilen domuzlar ve burada yetiştirilen baharatlar kullanılarak el yapımı bir sosisti.

Sosisleri ızgara yapmak için sadece kömür kullanıyorduk, çünkü bir sosisin Thüringer olması için gerekli olan şey buydu. Ayrıca kayınpederim beni 'Thüringer Art' adıyla satılan sosisin gerçek olmadığı konusunda uyardı.

“Neden yarın birlikte sosis yapmıyoruz?”
“Olur!”

Bir süre önce sosis yapmakla ilgileniyordum bu yüzden yarın için heyecanlandım.

“Baba, yarın dinlenmesine ne dersin?”
“Ah, daha mı iyi?”
“Kayınbiraderim, sorun değil. Sosis yapmakla ilgilendiğim için dört gözle bekliyorum.”

Bunu söylediğimde herkes bana garip bir bakış attı.

“Ee, şey, kayınbiraderim, garip bir şey mi söyledim?”
"Hayır hayır. Çok çalışmak istediğine şaşırdık.”
“Haa, öyle mi~”

Kayınpederimle de benzer şekilde konuşmuştum.

“Görünüşe göre Ritzhard-kun yıl boyunca neredeyse hiç dinlenmiyor.”

Kayınpederimin sözlerini dinledikten sonra kayınbiraderlerim yine şaşırmış görünüyordu.

“Bu köyümüzde normal, o yüzden şey, Sieglinde-san'ın başına bela oldum.”
“Hayır, kızımı kullan. Yeterli enerjisi var.”
“Doğru. Enerjisi kaldı……”
“Hey, dur, yine sefil bir durumla mı yüzleşmek istiyorsun!?”
”Ah ah. Evet.”
“?”

Sieglinde konu olduğunda kayınpederim ve kayınbiraderim üzücü bir ifade takındı. Sevimli küçük kız kardeşleri evlenip çok uzaklara gittiği için yalnız olmalılardı. Farkında değildim. Belki yılda en az bir kez bir süre ziyaret etmek iyi olurdu.

“Ritzhard-kun, kızımın neyinden hoşlandın?”

Söylemeliyim gibi görünüyordu. Ancak, ailesine bile söylemediğim bir şeyi söylemek...

“Bize söylemek istemiyorsan sorun değil.”
"Söyleyeceğim."

Herkes üzgün görünüyordu, bu yüzden söylemek zorundaydım.
Birçok şeyi hatırladım: gerçek aşkı öğrenmek, sevgi almak, rahatlamış hissetmek…… ama bu ülkeme dönmeden önce sadece birkaç ay önceydi.

“Baloda ilk görüşte ona aşık oldum.”
“!?”

Gri gözler kocaman açıldı. Acaba benim basit bir adam mı olduğumu düşünüyorlardı?

“Şey, sadece görünüşü değil, ruhlu gözleri tarafından büyülendim.”
“Ah, demek öyle! Hm, pekala. Artık anladım. Gerçekten, kızımın gözleri özel.”

Gerçekten de gözleri 'Kızıl Kartal' unvanına uygundu.

Onunla yaşarken onun hakkında birçok şey öğrenmiştim.
Çalışkanlığı, nezaketi, hayatın zorluklarına karşı dimdik duruşu. Sieg hakkında her şey güzeldi.

“Ve sonra~”
“Sorun değil, teşekkürler. Kızım için sevgini anlıyorum!”

Kayınpederim ve kayınbiraderlerim kızardı. Sieg’in şirinliği hakkında çok fazla konuşmuş olabilirdim.

“Artık uyusak mı?”
“Peki.”

Alkol iyi gitmediği için parti bitmişti.

Yüzüm terledi, yüzümü yıkadım ve yatak odama gitmeden önce dişlerimi fırçaladım.
Bana verilen odanın yanındaki oda Sieg’in odasıydı. Kapının altından ışık gelmiyordu, bu yüzden uyuyor olmalıydı. Uyumadan önce yüzünü görmeyi düşündüm ama onu uyandırmak istemediğim için doğrudan odama gittim.

Şöminenin ışığı altında yavaşça yatağa doğru yürüdüm.

“Hm?”

Yatağımda bir yumru vardı.

“Geç kaldın.”
“!”

Neredeyse bağırıyordum.

Sieg'di.

“Ha? Yanlış odaya mı girdim?”
“Hayır, burası senin odan.”
“Ah evet ~”

Karanlıkta, ceketimi çıkardım ve sandalyede hazırlanan ince ipek pijamaları giydim.

“Ne oldu? Bir sorun mu var?”
“Hiç, sadece seninle uyumak istedim.”
“!”

……Olamaz, eşim çok tatlıydı.

Çabucak onun yanında olmak istedim, bu yüzden çabucak üstümü değişip yatağa geçtim.

Örtünün altında Sieg vardı. Bu bir cennet olabilirdi.

Her ihtimale karşı vücudunu kontrol ettim.

Evet. Kıyafet giyiyordu.

“Ne kadar sıra dışı~”
“Hamile bir kadının vücudunu sıcak tutması gerektiğini söylediler.”
"Ne şanssızlık."

Tüm çabamla yaramazca düşünmemeye çalıştım.

“İyi geceler.”
“Şimdi uyuyacak mısın?”
“……Evet.”

Sieg'e olan aşkım her zaman saf olsaydı iyi olurdu.
Ne yazık ki, ben bir erkektim, normalde sorun olmazdı ama arzularım artmaya başladığında ne aklımın ne de vücudumun hafif dokunuşlardan memnun olacağını düşünmüyordum.

“Sieg.”
"Efendim?"
"Seni seviyorum."
"Biliyorum."

Soğuk bir şekilde konuşurken bana daha sıkı sarıldı.

Vay be, eşim çok şirindi.

İnce pijama giymiş olduğum için sıcaklığını doğrudan hissettim. Üstelik üzerinde hiç iç çamaşırı olmadığını fark ettim.

……Başka bir şey düşünelim.

Ne yapmalıyım? Ona sadece onu sevdiğimi söylemişken belki ona babası ve erkek kardeşleriyle neler konuştuğumu anlatmalıydım?

"Sorun nedir?"
“Hayır, şey…”

Çok fazla dürtü. Böyle uyuyamazdım.

“Şimdi aklıma geldi, babanla banyo yaptım.”
“!”

Kafam pembemsi bir halde sırılsıklam olmuştu, ama kayınpederimle(?) banyo sahnesini düşünerek birkaç saat önceki karanlık geçmişi hatırladım.

Şükürler olsun. Artık bilinçsiz kalabilirdim.

Sonunda kayınpederimle nasıl banyo yaptığımı konuşurken uykuya daldım.

◇◇◇

Ertesi gün sabah ahıra gittim.
İnekleri sağıp yumurta aldım. Taze yumurtalar sabah geliyordu.

Çalışma odama çıkmadan önce çalışma kıyafetlerimi çıkardım ve temiz kıyafetlerle değiştirdim. Asil olmak zordu. Kendi evim olsaydı muhtemelen bütün gün iş kıyafetlerimin içinde olurdum.

Kahvaltı için Wattin Hanedanı’nda çok insan vardı.

Kayınvalidem, kayınbiraderimin eşi ve iki kızı (6 ve 9 yaşında) ve Sieglinde.

Yanımdaki küçük prenses dikkatle bana bakıyordu.

“Ne oldu, prenses?”
“Prenses!? Anne, bana prenses dedi!”
“Sesini yükseltme.”

Ah, başarısız olmuştum. Kadınlarla konuşmak zordu.

“Hey, o saç bandı, bunu Sieglinde halandan mı aldın?”
"Evet."
"Ben de öyle düşünmüştüm!"

Yani Sieglinde küçük yeğenini giydirmişti.

“Hala, çok iyisin!”
“Teşekkür ederim, Adeltraud.”

Hikaye şimdi bitmiş miydi? Düşündüm, ama hala bana bakıyordu.

“Hey.”
“Ne oldu?”
“Kar ülkesinden mi geldin?”
“Evet.”
“Daha önce hiç beyaz saçlı bir insan görmedim.”
“Bizim orada çok var.”
“Hehh!!”

Altı yaşındaki bir kızın merakının sonsuz olduğu anlaşılıyordu.

Kahvaltıdan sonra Wattin Hanedanı’nın küçük prensesi Adeltraud geldi ve kulağımı eğmemi söyledi.
Çömeldiğimde fısıldamaya başladı.

“Sen aslında bir perisin, değil mi?”
“!”

Adeltraud'a şaşırmış bir ifadeyle baktım.

“Endişelenme. Kimseye söylemem.”

“Ah, teşekkürler.”

Sonunda evet dedim. Ne yapmalıydım? Neredeyse orta yaşlı bir adamdım, ama ufak bir kız bana bir peri olduğumu söylemişti.

Bunu Sieg’e söylediğimde güldü. Fakat ben ciddiydim.

"İyi değil mi, bir peri olmak?"
“Neredeyse otuz yaşındayım ve özel güçlerim yok mu?”
“Özel güç mü?”

Sieg gülümsedi, sonra geldi ve bir şeyler fısıldadı.

“Mutluluğun Kar Perisi.”
“!”

Sürpriz saldırıyla yüzüm terledi.

Yere çömeldim ve utanmaya karşı çaresiz bir savaş yürüttüm.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-11-06 11:25:59
Ritz, eğer shoujo erkek karakteri nedir? Deseler direk seni gösteririm. Haa yanlış anlama başka bı erkek olarak ne kadar shoujo erkeği olsan da erkekliğin sınırlarında gezinmeni takdir ediyorum. Aferin
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-08 16:28:54
mutluluğun kar prensi hmmm kalbimi daha ne kadar çalacksın sieg :D emeği geçenlerin ellerine sağlık...