Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

07 Ağustos 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
585 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.
Cilt 2

(Ek Bölüm) Sieglinde ile!

Bugün, uzun bir süre sonra Sieg ile dışarı çıktım.
Geçenlerde kayınpederimin arkadaşlarından nasıl alkol yapılacağını öğrenmiştim, bu yüzden gidip biraz malzeme almak isteyip istemediğini sordum.

Kayınvalidem, yeterli egzersiz hamile kadının ruh halini iyileştirmeye yardımcı olur demişti. Bahçeye veya yakındaki ormana doğru yürüyüşlere çıkıyordu, ancak ilk kez bu şekilde sokaklara çıktık.

Sabah pazarı insanlarla doluydu, bu yüzden daha az kalabalık olan alışveriş bölgesine yöneldik.

Bugün hava güzeldi. Esinti yanaklara hafifçe dokunuyordu ve yürüyüş yapmak için mükemmeldi.

“Hey.”
“Ne oldu?”
“Sonunda birlikte yalnızız.”

Son birkaç gündür Sieg ile birlikte olamamıştım. Bu yüzden ailesine bakmak zorunda kalmadan onunla birlikte olabilmem güzeldi.

Yürürken önüme baktığım için azarlandığımdan Sieg'e bakarak gevşek bir gülümsemeyle yürüyordum. Özür diledim ve ona yandan göz attım.

Yolda, rahatlatıcı bir yürüyüşün tadını çıkarmak için alışveriş bölgesinden kısa bir mesafe yürüdük.

Vardığımızda alışveriş bölgesi yeni açıldığı için çok fazla insan yoktu. Alışveriş gezimizin tadını çıkarabileceğimiz gibi göründüğü için, sohbet ederken yürüdük.

“Alkol için malzeme alıyoruz, değil mi?”
“Evet. Konserve yiyecekler yapmak için bir şeyler almayı da planlıyorum.”

Son zamanlarda, kayınpederimin bir arkadaşından ‘Hint turşusu’ adı verilen konserve bir yiyecek öğrenmiştim. Orta Doğu'da sevilen reçel gibi bir şeydi.
Meyve ve sebzeleri baharatlarla kaynatarak yapılıyordu. Üç aya kadar korunabiliyordu. Çorba çeşnisi olarak kullanılabilir veya sadece ekmek üzerine sürülerek yenebilirdi.

“Çilek ve fıstık ezmesi yapmayı denemek istiyorum.”

Kahvaltıda servis edilen fıstık ezmesi lezzetliydi, bu yüzden yapmayı denemek istedim.

Birçok mağaza ile kaplı caddeye geldiğimizde, çeşitli meyve ve sebzelerden oluşan dağlar görüş alanımıza girdi.

“Ah, Sieg, garip bir meyve var!”

Heyecanla gittim, ama fiyat ucuz değildi. Renkli meyve Güney Avrupa'dan geliyordu, nispeten pahalıydı.

Dükkan sahibi bu sezon için kiraz (kirsche) tavsiye etti. Yuvarlak kırmızı meyveler mücevher gibi parlıyordu.

“Kiraz alkolü o temiz rengiyle güzel görünüyor.”
“Kirazlar hakkında konuşuyorsanız, o zaman kirschwasser deneyin.”
“Ah, kara orman pastasındaki şey (Schwarzwälder Kirschtorte).”

Kirschwasser keklerde kullanılıyordu. Kiraz suyu olarak adlandırılan, net bir yoğunluğa sahipti, ancak aynı zamanda yüksek alkol içeriğinden 'ateşli alkol' olarak da adlandırılırdı. Meraktan bazılarını denediğimde gözyaşı döktüğümü hatırlıyordum.

“Pekala, pasta yapmaya ne dersin.”

Sieg kiraz kekini seviyordu ve yeğenleri de konserve meyveden daha çok taze meyve kullanılarak yapılan kekleri tercih ettiklerinden iyi bir fikir olacağını düşündüm.
Kiraz mevsiminde yerel bir ürün olduğu için ucuzdu. Çok miktarda aldım ve Kontun konağına teslim edilmelerini istedim.

Ayrıca, kayınpederimden çilek, mantar, meyve ve sebze gibi şeyler için harçlık aldık, bu yüzden merak ettiğim her şeyi aldım.

Sonra biraz acıktık, bu yüzden parktaki bir tezgahtan biraz currywurst[1] almaya karar verdim.

“Gidip içecek bir şeyler alacağım! Sen yemeye başlayabilirsin~”

Currywurst tezgahında sadece bira vardı. Buradaki insanlar su gibi içtiklerinden, başka şeyleri yoktu. Biraz yürüdüğümde, soğutulmuş meyve suyu satan bir tezgah vardı, bu yüzden iki tane aldım.

Hızlı adımlarla geri dönerken biri benimle konuştu.

“Bayım çiçeklere ne dersiniz?”

Çiçek satan yaşlı bir kadın bana seslendi. Sonra parlak kırmızı bir çiçek gördüm. Kadının kendi bahçesinde büyümüş gibilerdi.

“Bunları hediye edersen sevgilinin hoşuna gider.”
“O zaman on tane alacağım.”

Şaşırtıcı derecede ucuz oldukları için onları refleks ile satın aldım. Dükkan sahibi sapları düzgünce kesti ve bir buket yaparak etrafına bir kurdele bağladı.

Elimde bir buket ile Sieg'in beklediği banka koştum.

“Beklediğin için teşekkürler!”
“Aa, bunun için üzgünüm.”
“Hayır, sorun yok~”

Aldığım meyve suyundan birini uzattım.

“Ah, yemeden beklemişsin.”
“Çocukların oyun oynamasını izliyordum.”

Yakınlarda, küçük çocuklar bağırıyor ve oynuyorlardı. Bu çocuklar gibi yeni bir aileye sahip olacağımı düşündüğümde, kalbimde sıcak bir his hissettim.

“Çok uzun yol kalmadı.”

Sieg'in önünde çömeldim ve çocuğumuzla konuştum.

“Ayrıca…”
“?”

Bunu bir fırsat olarak değerlendirerek aldığım buketi ona verdim.

“Bu benim sana olan hislerim Lütfen kabul et.”

Ciddiydim ama Sieg güldü.

“Sieg……”
“Ama sanki bana evlenme teklif ediyormuşsun gibi.”

Nedense utanç vericiydi, bu yüzden bankta oturdum ve meyve suyunun üzerindeki ahşap kapağı açtım, birini Sieg'e teslim ettim ve kendiminkinden içtim.

Güzel kokudan midem aç olduğunu haberdar ediyordu. Baharatlı sosis, currywurst, soğudu ama geldiği yerin yemekleri hala lezzetliydi. Ülkemdeki festivalde yediğimizle karşılaştırılamazdı.

İkimiz sessizce yedik.
Doymadım ama artık aç değildim.

Ondan sonra şehre doğru ilerledik.

“Burada çok fazla kasap var.”

Sokaktaki kasapların sayısına şaşırdım. Burada birçok kasap vardı, bazen bir sokağın bir tarafı komple onlardı.

"Beklediğim gibi, ren geyiği eti olan hiçbir yer yok."
"Evet."

Ren geyiği etini biraz özlemiştim, bu yüzden etrafı gezdim, ancak hiçbir mağazada yoktu. Kasaplarda sığır eti ve domuz eti vardı, ancak Kuzey Avrupa ülkelerinde sevilen et yoktu.

“Sieg, çabucak geri dönmek ister misin?”
“Evet. Peki ya Ritz?”
“Hm, merak ediyorum. Burayı çok beğendim. Ancak, ailem için endişeliyim, bu yüzden geri dönmeliyiz.”

Sieg'in vatanımı sevdiği için mutluydum, bu yüzden bu sözleri söyledim.

Biraz kalabalık olan park, öğle yemeğinden bu yana artık kalabalık değildi. Gözümüzün önünde oynayan çocuklar da öğle yemeği için eve döndüler.

Yanımda, Sieg gülün kokusundan keyif alıyordu.

“Hey, Sieglinde.”
“Hm?”
“Kırmızı güller için çiçeğin dilini biliyor musun?”
“Hayır.”

Sieg’in omuzlarına bir kol dolayıp kapandım ve kulaklarına fısıldadım.

“Seni seviyorum.”
“!”

Bunu söylediğimde, Sieg'in yanakları da güller gibi kırmızı bir tona sahip oldu.

Utanan karımı severken yaz öğleden sonralarının ferahlatıcılığının tadını çıkardım.

◇◇◇

Eve döndüğümde mağazalardan aldığım sebze ve meyveler çoktan teslim edilmişti. Hizmetçi öğle yemeğinde ne istediğimizi sordu ama Sieg ile yemek pişirmek istediğim için hazırlamalarının gerek olmadığını söyledim.
Birlikte konuşurken ücra topraklardaki hayatı özlemeye başladık ve uzun bir süre sonra yemek yapmaya karar verdik.

Mutfağın bir köşesini ödünç alıp yemek yapmaya başladık.

“Bugün ren geyiği çorbası yapıyoruz! Demek isterdim, ama sahip olmadığımız için koyun köftesi çorbası yapıyoruz.”
“Tamam.”

Et için, ilçede son trend olan koyunları kullanıyorduk. Eti iki bıçakla kıydım. Sieg'den sebzeleri soymasını istedim.
Tencerede, kurutulmuş ve ezilmiş arpa kaynıyordu. Kasap, köfte ile karıştırmanın eşsiz bir doku kattığını söyledi.
Bir kaseye kıyma ve baharat ekledim ve yapışkan hale gelene kadar yoğurdum. Sonunda, ezilmiş arpa ekledim ve yuvarlak toplar haline getirdim.
Köfte yaparken Sieg tencereye kök sebzeleri ve otları ekleyip haşladı. Kaynatıldıktan sonra, toz biber ve küçük domatesleri ekledi ve kaynatmaya devam etti.
Sonunda köfteyi ekledik ve yüksek sıcaklıkta kaynattık. Köpük tabakasını temizledim ve kırmızı bir tona gelene kadar çorbayı kaynattım. Ardından, ‘arpa çorbası ile domatesli koyun köftesi' tamamlandı.

Çorbayla yemek için biraz ekmek aldım.

Parmağıyla biraz yudumlarken Sieg'e baktım. İfadesinden, lezzetli olduğunu söyleyebilirdim.

“Ritz, gerçekten iyi pişiriyorsun.”
“Öyle mi~?”

Övgü aldığım için sırıttım.
Sieg yerken ona bakmak istedim, ama yine azarlanacağımı hissettiğimden yemekten bir kaşık almaya karar verdim.

Kasabın tavsiye ettiğin gibi rulo arpa köftenin daha önce hiç tatmadığım bir tadı vardı. Arpa çiğneniyordu. Çorba, köftelerin lezzetini vurgulayarak çorbaya sızmıştı.
Taze domates ve acı biber çorbası yeterince ekşi ve baharatlıydı, ağızda tarif edilemez bir tat bırakıyordu. Mevsiminde olan kök sebzeler de harikaydı.

Uzun bir süre sonra, tamamen doyana kadar yaklaşık iki kase yedik.

“Biraz uyku bastırmış gibi hissediyorum.”
“Kestirmeye ne dersin?”
“Bu sorun değil mi, bu gevşeklik.”
“Sorun değil. Çok çalıştın.”

Misafirperverliğini kabul ettim, öğleden sonrasını odada tembellik yaparak geçirdim.

Bugün, Sieg uzun bir süre sonra dışarı çıktı ve hatta birlikte yemek pişirdik. Bugün çok tatmin edici bir gündü.

Çevirmen Notu

[1] Almanya'da özellikle de Berlin'de yaygın olarak tüketilen, kızarmış domuz sosisinin üzerine ketçap ve toz halinde köri serpilerek servis edilen yanında da ekmek veya patates kızartması ile genellikle bira tüketilen bir fast food yemek türüdür.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-11-06 16:45:53
Bu yemek sahneleri tık adamı acıktırır vallahi. Ve düşünün şu an açım ಥ‿ಥ
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-09 12:58:20
sırıtarak okuyom ritz :D emeği geçenlerin ellerine sağlık....