Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

20 Nisan 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1514 Görüntülenme
Bu bölümü 31 Kişi beğendi.
Cilt 1

Takatsuki Makoto, Tanrıça'nın İlahi Korumasını Alıyor

Bir rüya görüyordum.

Ben boş bir yerdeydim.

Şimdi bu kaçıncı kez olmuştu? Çoktan bunu görmeye alıştım.

Ama bu seferki biraz farklıydı.

“……”

Beni normalde bir gülümsemeyle karşılayan Tanrıça, ellerinin beline götürdü ve bana baktı.

Uhm, kızgın mıydı?

“Hey.” (Nuh)

Nuh-sama’nın sesi soğuk geliyordu.

“Senden ilk istediğim şeyi hatırlıyor musun?” (Nuh)

“Uhm…” (Makoto)

Eğer doğru hatırlıyorsam…

“Güçlü ol?” (Makoto)

“Evet.” (Nuh)

Şaşıran Tanrıça-sama'nın yüzü oldukça hoştu.

“Salak.” (Nuh)

Kalbimin mırıldanmasına karşılık verdi.

“Sonra ne dediğimi hatırlıyor musun?” (Nuh)

“Ah, evet, evet.” (Makoto)

İyi şanslar, değil mi?

Ah, ondan önce, benim için büyük umutları olduğunu söyledi.

“Hatırlamıyorsun!” (Nuh)

Tanrıça-sama kollarını ezdi ve "kiiih!" diye bir ses çıkardı.

“Sana benim tek inananım olduğunu söyledim, bu yüzden ölürsen seni affetmeyeceğim!” (Nuh)

“Aah.” (Makoto)

Doğru, doğru… Eh?

“…Olabilir miydi…” (Makoto)

Kanın yüzümden aktığını hissedebiliyordum.

“Ben… öldüm mü?” (Makoto)

“Haah, gerçekten kendini çok zorluyorsun.” (Nuh)

Nuh-sama parmaklarını çıtlattı ve havada bir monitör belirdi.

“Burada, bak.” (Nuh)

Bu büyü havalıydı.

Bu monitör herkesin durumunu gösteriyordu.

“Şu anda rahip arkadaşın seni iyileştirmek için elinden geleni yapıyor.” (Nuh)

“Makoto! Hey! Makoto, iyi misin?!” (Lucy)

“Lucy! Sakin ol. Bilincini kaybetti, ama hala nefes alıyor. İlk önce acil tedavi sağlanmalı ve hemen bir hastaneye gitmeliyiz.” (Emily)

“Makoto, ölme! Şehre gerçekten çok yakınız!!” (Jean)

Jean beni taşıyordu ve Emily üzerimde iyileştirici bir büyü yapıyordu.

Lucy oldukça panikliyor gibi görünüyordu.

Üzgünüm millet. Sizleri böyle endişelendirdim.

“Kızıl Akbaba’nın yenilmesi senin sayende oldu, bu yüzden elbette onları kurtaranı kurtarmak için çaresiz olacaklardı.” (Nuh)

Anladım. Her halükarda, herkesin iyi olduğuna sevindim.

“Nuh-sama, özür dilerim. Bugün çok umursamazdım. Orada ölmek üzereydim.” (Makoto)

“Gerçekten aptalsın. Bugün aldığın yaralar normalde seni öldürürdü!” (Nuh)

“Eh?!” (Makoto)

Bununla ne demek istiyordu?

“Şuna bak.” (Nuh)

Nuh-sama bana bir Ruh Kitabı gösterdi.

“Bekle, o benim değil mi? Lütfen iznim olmadan alma.” (Makoto)

“Bu kadar da olsun. Biz burada arkadaşız, değil mi? Daha da önemlisi, şuna bak.” (Nuh)

Kollarını omuzlarımın etrafına sardı ve beni kendisine yaklaştırdı.

Bekle, çok yakındı.

“Şimdi bak.” (Nuh)

Tanrıça-sama, bana daha da yaklaştı.

[Salim Zihin]’i etkinleştirirken Ruh Kitabına bakıyordum.

Tanrıça Nuh'un İlahi Koruması.

Bu kelimeler eklenmişti.

“Bu da…” (Makoto)

“Huhu, başardın, Makoto! Günlük duaların sayesinde ilahi bir koruma kazanmayı başardın! Bu sayede Kızıl Akbaba saldırısına ve ateş büyüsüne direnebildin.” (Nuh)

Bir Tanrıça'nın ilahi korumasını elde ettiğinizde inanan güçlü bir güç kazanırdı ve bedenlerini daha da güçlendirebileceği zamanlar vardı.

Görünüşe göre bugün kurtarılmıştım.

“Anladım…” (Makoto)

Çok uzun zaman oldu.

Bu dünyaya geldiğimden bu yana 1 yıl ve birkaç ay geçti.

Sonunda sınıf arkadaşlarımın bulunduğu yere biraz daha yaklaşmış gibi hissediyordum.

“Mutlu görünüyorsun. Sana söylemek istediğim tek şey bu değil.” (Nuh)

“Başka bir şey var mı?” (Makoto)

“Şuna bak!” (Nuh)

Nuh-sama'nın işaret ettiği şey [Ruh Kullanıcısı] idi.

“Ruh Kullanıcısı mı?” (Makoto)

Doğru hatırlıyorsam bu elflerin ve cücelerin sahip olduğu bir beceriydi.

Lucy’de de vardı.

“Doğru! Sonuçta biz Titan Tanrıları Ruhlarla iyi geçiniyoruz! Bu bir Tanrıça'nın Hediye Becerisi.” (Nuh)

“Ruh Kullanıcısı… Ruhlar, hah.” (Makoto)

Su Tapınağı'nda bunun hiçbir kullanıcısı yoktu.

Ya da daha çok, insan ırkında bunun kullanıcıları yoktu.

Elflerin çok az kullandıkları küçük bir büyüydü.

“Oh, mutlu değil misin?” (Nuh)

“Hayır hayır, öyle değil!!” (Makoto)

Memnun değildim, ama güçlü olup olmadığını bilmiyordum ve bu duygular sızdırılmış gibi görünüyordu.

“Onları minnetle kullanacağım, Tanrıça-sama.” (Makoto)

“Fufu, kendini burada dinlendir.” (Nuh)

Kafamı okşadı.

Işık vücudumu sarmaya başladı.

“Makoto, uyanmanın vakti geldi.” (Nuh)

Nuh-sama nazikçe gülümsüyordu.

“Çok teşekkür ederim, Tanrıça-sama. Ayrıca Lucy'yi de inananın olmaya davet etmek uygun olur mu, Nuh-sama?” (Makoto)

“Hmm, davet et, ha.” (Nuh)

Eh? O kadar mutlu görünmüyordu.

“Aslında, Tanrılar Alemine karşı çıktığım için her 10 yılda bir sadece 1 inanan alabilirim.” (Nuh)

“Eeeh.” (Makoto)

O zaman kimseyi davet edemezdim.

“Ama, sadece seninle mutluyum ben.” (Nuh)

Nuh-sama bana baş parmağını kaldırdı ve göz kırptı.

Biraz rahat değil miydi?

“Tamam, tamam. O zaman, kendini fazla zorlama, tamam mı?” (Nuh)

“Evet, kendine iyi bak Nuh-sama.” (Makoto)

“Görüşürüz~.” (Nuh)

Vücudum bir ışık tarafından kaplanmıştı.

◇◇

“Makoto-kun, nasıl hissediyorsun?”

Uyandığımda, Loncanın tedavi odasındaydım.

Emily tam yanımdaydı.

“Günaydın. Ne kadar zamandır bilinçsizdim?” (Makoto)

“Yarım gün. Çoktan gece oldu.” (Emily)

Vücudumu yavaşça kaldırmaya çalıştım.

Kızıl Akbaba’yı yendikten sonra ne olduğunu sordum.

Loncaya, bir Kızıl Akbaba’yı yendiğimizi söylediklerinde, 4 bronz rütbe maceraperestin ona boyun eğdirmesini öğrendikleri zaman lonca büyük bir karışıklığa düşmüştü.

Özellikle Kızıl Akbaba’yı ateş büyüsü ile zayıflatan Lucy ve onu bitiren Jean; günün kahramanlarıydı.

Giriş şu anda bir festival alanıydı.

Dev boyun eğdirmesi de aynıydı. Maceracılar gerçekten gürültü yapmayı seviyorlardı.

Öte yandan, Emily şu anda yanıklarımı tedavi ediyordu.

Şu anda mumyalanmış bir durumdayım.

“Tüm vücudum kaşınıyor.” (Makoto)

“İyileştiğinin kanıtı, bu yüzden buna katlanmak zorundasın.” (Emily)

Söylendiğine göre, buna katlanmaktan başka çarem yoktu.

“Hareket edebilir miyim?” (Makoto)

“Şimdi dinlenmelisin, ama zaten loncada uyuyorsun, değil mi?” (Emily)

“Evet, ama bu gürültü ile uyuyabileceğimi sanmıyorum. Yüzümü herkese göstereceğim.” (Makoto)

“O zaman senin peşinden ayrılmayacağım. Sonuçta gidip Jean'i almak zorundayım.” (Emily)

“Makoto!” (Lucy)

Girişe giderken Lucy bize doğru uçtu.

Yüzü kıpkırmızıydı.

Çok fazla içmesi gerekiyordu.

“Hey! Vücudun iyi mi? Uyumamanın bir sakıncası yok mu?” (Lucy)

“Burası uyuyamayacağım kadar gürültülü.” (Makoto)

Şu anda girişte büyük bir parti vardı.

Jean’in etrafı maceracılar ile çevrilmişti ve hepsi ‘wai wai’ bağırıyorlardı.

Ayrıca ona yaklaşan çok sayıda kadın maceracı vardı.

Popüler olmuştu.

“Bu Jean!” (Emily)

Emily o çemberin içine daldı.

Jean'e yapışan kadın maceracıları geri çekiyordu.

Bu başkasının işiydi, ama gerçekten zordu.

“Hey, Makoto…” (Lucy)

Lucy’nin gözleri nemliydi ve sağ elimi tuttu.

“Gerçekten iyi misin? Bu süre boyunca bilinçsizdin.” (Lucy)

“Evet, şimdi uyandım. Daha da önemlisi, bugün kahramansın, değil mi? Git diğerleriyle bunu kutla.” (Makoto)

“Ben iyiyim! Aslında senin yanında olmak istedim, ama Emily bana işe yaramayacağımı söyledi ve Lucas-san bana asıl kişi olmadan eğlenceli olmayacağını söyledi. Herkes beni içmeye zorladı ve bu çok acı vericiydi!” (Lucy)

Yanaklarını öfkeyle şişirdi, ama görünüşe göre çok iyi eğlenmişti.

Muhtemelen daha önce hiç bu kadar ilgi görmemişti.

“H-Hey, Makoto…” (Lucy)

Lucy bana tereddütle soruyordu.

“Bugün kızdın mı?” (Lucy)

“Neye kızdım mı?” (Makoto)

“Büyüm seni ağır yaraladı…” (Lucy)

“Aah, orada ben hatalıydım. Tapınakta bana, yakınlığım yoksa Senkronize etmemem gerektiği öğretilmişti oysa ki.” (Makoto)

“Eğer yakınlığın yoksa iyi gitmez, ancak tüm vücudun bu zamanki gibi yanması aslında olmaması gereken bir şeydi...” (Lucy)

Lucy’nin yüzü korkunçtu.

Neden acaba…

Sadece yaralanmamı istemediğinden bahsetmiyormuş gibi hissediyordum.

“Lucy?” (Makoto)

Lucy başını kaldırıp bir şeyler mırıldandı.

“Muhtemelen içimdeki iblis kanı yüzünden…” (Lucy)

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-07 19:22:15
Olur olur yeriz
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-01-17 03:22:28
Oha o zaman annesi üst düzey iblis falan çıkarsa üff efso olur
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-03 20:11:23
Mc: Aman aman nereye geldim bi anda
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-09-27 15:29:07
DUN DUUNNN DUUUUUNNNN.
xXxPillarmenxXx (24 puan) Üye
2020-09-13 16:49:36
hoaydaaaa
Emprivon17 (46 puan) Üye
2020-08-23 04:11:37
iblis kanı ? Burda neler dönüyor böyle?
vuler (25 puan) Üye
2020-08-21 19:50:32
morug power up dedikte bokunu çıkarma ya
hayatsız (8 puan) Üye
2020-08-18 19:21:10
İşler b*ka sarmaya başladı hocam iblis kanı nedir¿
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-31 23:37:40
Anası elf miydi iblismi Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-09 16:00:47
İblis hmmmm
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-21 07:57:52
Elf in anasi iblis babasi elf cikti
LepiFro (1414 puan) Üye
2020-04-21 20:51:59
@OkuyucuS0, hayır babası iblis elf köyünü basmış tamam mı :D sjjsjsjsj
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2020-04-23 03:42:36
@LepiFro, yanlis yazmisim hanim efendi
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-03 20:13:11
@OkuyucuS0, HaNıM EfEnDi sEniN aNaNDıR KaDıN DicEkSin
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-02-04 17:12:13
@FikFik, TM hanım efendi benim anam bayan
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-05 14:59:43
@OkuyucuS0, FeMiNiSt GücÜ
GLUTTONY (47 puan) Üye
2020-04-20 13:01:39
Hoydaaaaa