Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

05 Ocak 2021
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
913 Görüntülenme
Bu bölümü 23 Kişi beğendi.
Cilt 8

Takatsuki Makoto Bir Kez Daha Güneş Ülkesi’ne Gidiyor

“Makoto, buna mı biniyoruz?” (Lucy)

“Vay canına, çok büyük~” (Aya)

Lucy ve Sa-san'ın gösterdikleri yerde onlarca Uçan Savaş Gemisi vardı.

Kızıl Kanatlar Büyük Keith'in gururlu hava kuvvetleri.

Başkentin gökyüzünde sıraya dizilmişlerdi.

Varlıkları oldukça kuvvetliydi.

“O zaman, gidelim, Kahraman Makoto-dono.” (Tariska)

“Şey... General Tariska, bir arkadaşımızın Uçan Gemisiyle Yaylalara gidebiliriz...” (Makoto)

General Tariska, yanlarında bir ton astı ile hanımıza kadar gelmişti.

Sanki bundan kaçamayacakmışız gibi bu duygunun nesi var?

“Biz de aynı yoldan gidiyoruz. Üstelik sadece Kahraman Makoto-dono değil, Ateş Ülkesi’nin Kahramanı Aya-dono da var. Bu nedenle, size eşlik etmemiz doğal, sence de öyle değil mi?” (Tariska)

“Kahraman Makoto, Generalin samimiyetini kabul edelim.” (Sofia)

Prenses Sofia kulağıma fısıldadı.

Gözlerimi ona yönelttiğimde gözleri ‘pes edelim’ diyordu.

“Burası sıcak. Binelim, Şövalyem.” (Furiae)

Furiae-san bir şemsiye tutuyordu.

Ama öyle görünüyor ki buna rağmen hala ısıyı hissediyor ve güneş ışığına sanki bundan rahatsız olmuş gibi bakıyordu.

Tsui şemsiyenin üzerinde uyuyordu.

Düşmemesine şaşırdım.

“Anladım, Prenses. Millet, gidelim.” (Makoto)

Pes ettim ve Ateş Ülkesi’nin Uçan Zırhlısına bindim.

◇◇

Kalkıştan birkaç saat sonra.

General Tariska ve diğerleriyle birlikte savaş gemisinin toplantı odasında bir sandalyede oturuyordum.

Prenses Sofia, Prens Leonard, Lucy, Sa-san ve Furiae-san da buradaydı.

Odanın etrafında sıralanan Ateş Ülkesi askerleri vardı.

(Rahatlamak zor…) (Makoto)

Fuji-yan'ın Uçan Gemisini tercih ederdim.

Ancak Fuji-yan şimdilik Makkaren'e dönmüştü.

Kawakita-san'ı Chris-san'la bırakmak içindi.

Geçen günkü sohbeti eklerken biraz uğursuz geliyordu, ancak şu anda evsiz ve işsiz olan Kawakita-san için Makkaren büyük olasılıkla onun için en güvenli yerdi.

Fuji-yan bize daha sonra yetişeceğini söylemişti.

“Şimdi o zaman, millet, hepinize söylemek istediğim bir şey var.” (Tariska)

General Tariska bize dev yuvarlak masanın ortasından baktı.

Görünüşe göre bu ani emrin arkasındaki koşulları bize açıklayacaktı.

“Bildiğiniz üzere Büyük Keith, Şeytani Kıta’ya birçok savaşçıyı düzenli olarak gönderiyor ve biz de İblis Efendisi ordusu hakkında bilgi topluyoruz.” (Tariska)

Heeh, öyle mi?

Su Ülkesi bunu yapmıyor mu?

Prenses Sofia'ya baktım.

(Bunu yapabilecek insanımız yok…) (Sofia)

(Doğru…) (Makoto)

Zayıf bir ülkenin hüznü.

“Raporlara göre Şeytani Kıtanın iblislerinden ve canavarlarından büyük hareketler gerçekleşti. Canavar Kral Zagan ve Deniz Canavarı Kral Forneus; astlarının toplandığına dair raporlar var.” (Tariska)

Herkes General Tariska'nın sözleriyle yutkundu.

Canavar Kral, Küllerin Zehirli Gölü ve Hayalet Çölü'nden oluşan devasa bir ovayı yönetiyordu.

Deniz Canavarı Kralı'nın astları deniz canavarlarıydı, bu yüzden Şeytani Kıtanın tüm kıyıları onların mahallesiydi.

Normalde birlikte hareket etmezlerdi, bu nedenle bu iki toplantı şu anlama gelmeliydi...

“Askeri bir hareket mi?” (Leo)

Prens Leonard, General Tariska'ya sordu.

“Büyük ihtimalle.” (Tariska)

General şiddetle başını salladı.

“İblis Efendisi ordusunun liderleri geçmişte de birkaç kez harekete geçti. Ancak, İblis Efendilerinin bu çağrının merkezinde olduğu bilgisi vardı. Bu 100 yıl önceki savaştan beri olmadı.”

Ateş Ülkesi şövalyelerinden biri açıkladı.

“100 yıl önce... Rosalie-san'ın efsane olduğu savaş mı?” (Makoto)

“Evet. Annem ve Dağlık Kahramanının Böcek Kralı Valac'a karşı birlikte savaştığı savaş.” (Lucy)

Lucy ile alçak sesle sohbet ettim.

İblis Efendilerinin hareket etmesinin üzerinden 100 yıl geçmişti.

Bu kesinlikle büyük bir haberdi.

Su Tapınağı'nda Batı Kıtası hakkında aldığım tarih derslerini hatırladım.

1000 yıl öncesinin karanlığı.

Zirve olarak Büyük İblis Efendisi olan 10 İblis Efendisi vardı.

Büyük İblis Efendisi, İblis.

Ejderha Kral, Astaroth.

Canavar Kral, Zagan.

Deniz Canavarı Kralı, Forneus.

Dev Kral, Goliath.

Ölümsüz Kral, Bifrons.

Böcek Kralı, Valac.

Düşmüş Melek Kral, Erinyes.

Şeytan Kralı, Barbatos.

Ve Nuh-sama'nın Havarisi, Çılgın Kahraman, Cain.

Tüm dünyayı yönetiyorlardı.

Doğu, batı, kuzey, güney ve okyanustaki tüm kıtalar ve hatta dünyanın herhangi bir yerinde olduğu söylenen Yüzen Kıta.

Dünya, temizlenmeyen kara bulutlarla kaplıydı ve her insan iblislerin kölesiydi, karanlık bir çağdı.

Kurtarıcı Abel aniden ortaya çıktı ve Büyük İblis Efendisi’ni yendi.

Kurtarıcı Abel tarafından da mağlup edilen İblis Efendileri vardı.

Büyük İblis Efendisi’nin düşüşünden sonra kaybolan İblis Efendileri.

Şeytani Kıtada astlarıyla birlikte kendilerini kapatan İblis Efendileri Büyük İblis Efendisi’nin canlanacağı zamanı bekliyordu.

Ve Şeytani Kıta'daki İblis Efendileri nihayet dünyayı bir kez daha yönetebilmek için hareket etmeye başlıyordu.

Ancak bu, 1000 yıl öncesine kıyasla çok daha iyi bir durumdu.

Büyük İblis Efendisi henüz canlanmamıştı ve geriye 3 İblis Efendisi kalmıştı.

En eski ejderha ve en güçlü İblis Efendisi Astaroth da dahil olmak üzere kalan 3 İblis Efendisi, 9 İblis Efendisi arasında bile zirvedeydi.

Savaş potansiyelleri bilinmiyordu.

“Her neyse...” (Tariska)

General bunu sanki havayı değiştirmeye çalışıyormuş gibi söylüyordu.

“Ateş Tanrıçası Sol-sama'ya göre Büyük İblis Efendisi’nin dirilişinden önce hala zaman var. Doğru değil mi, Dahlia?” (Tariska)

“Evet, doğru. Bu yüzden ilk adımı atan biz olmalıyız.” (Dahlia)

Alev Kahini Dahlia-san bu toplantıda açıkça yer alıyordu.

Kahraman Olga onun yanındaydı, ama uysaldı.

“Şeytani Kıta'daki hareketler beni rahatsız ediyor. İblisler normalde kurnazca şeyler yapmazlar ama…” (Dahlia)

“İblis Efendisi ordusunda insanlığın hainleri, küçük iblislerin toplanması, Yılan Kilisesi var. Yanlarında onlarla hiçbir şey planlamayacaklarının garantisi yok. Sonuçta bu konuda uzmanlaşıyorlar.”

‘Küçük iblisler, insanlığın hainleri’ ifadelerinden rahatsız oldum ve Görüş Değişimi ile arkasına baktım.

Furiae-san'ı acı bir ifadeyle gördüm.

(Bir şey söylemeli miyim?) (Makoto)

Furiae-san'a bir bakış attım...

(…Sorun değil, kapa çeneni ve dinle.) (Furiae)

Bana yönelttiği türden bir bakış.

 Bu konuda kendimi çelişkili hissediyordum ama sessizce dinlemeye karar verdim.

“1 aydaki Kuzey Seferi, Kader Tanrıçası Ira-sama'nın Kahin-dono'suna göre, Büyük İblis Efendisi’nin dirilişinden önce 60 günden fazla zaman geçecek. Tüm Kahramanlar toplandığında planın ayrıntılı detayları Güneş Ülkesi’nde açıklanacak. Buraya kadar sorunuz var mı?” (Tariska)

“““…”””

Toplantı odasını sessizlik kapladı.

(Yani Büyük Şeytan Efendisi en erken 2 ay içinde dirilecek…) (Makoto)

Bu dünyaya geldiğimden bu yana yaklaşık 2 yıl geçmişti.

Pek çok kişisel tehlikeli durum vardı ama Batı Kıtası barışçıldı.

Yılan Kilisesi ile kavga etmeseydim, kendi seçtiğim zindanları keşfederdim ve kaygısız bir isekai hayatının tadını çıkarırdım.

Ama şimdi başlayacak şey bir savaştı.

Şeytanlar insanlara, canavarlara, elflere ve diğerlerine karşı. Müttefik ülkelerle birlikte bir savaş.

(Hm? …Doğru hatırlıyorsam Batı Kıtası dışında başka yerlerde yaşayan insanlar var, değil mi?) (Makoto)

“General, bir sorum var.” (Makoto)

Elimi okuldaymışım gibi kaldırdım.

Herkes buraya baktı.

…İlgi konusunda iyi değilim.

“Ne oldu, Kahraman-dono?” (Tariska)

“Diğer kıtaların ülkeleriyle birlikte hareket etmeyecek miyiz?” (Makoto)

Nerede olduğu pek bilinmeyen Yüzen Kıta'yı bir kenara bırakırsak Doğu ve Güney Kıta vardı ve orada yaşayan insanlar ve diğer ırklar olmalıydı.

Aralarında çok fazla alışveriş varmış gibi görünmüyordu, bu yüzden Su Tapınağı'nda bana pek bilgi verilmemişti.

“…Doğru, sen başka dünyalısın, Kahraman Makoto-dono. Bilmemen çok doğal. Yardım istemek için diğer kıtalara elçiler gönderdik ama…” (Tariska)

Güney Kıtasında 3 büyük ülke vardı.

Bu 3 arasındaki ilişki iyi değildi, ancak tehlikeli ölçüde kötü değildi.

Dağlık, Batı Kıtasını temsil ediyordu ve Güney Kıtası'ndaki en büyük ölçeğe sahip olan İmparatorluğa bir elçi göndermişti.

Ancak Güney Kıtası ve Kuzey Kıtası aralarında çok mesafe vardı, bu yüzden Kuzey Seferi'ni reddetmişlerdi.

Görünüşe göre, ‘Büyük İblis Efendisi dirilirse iş birliğinde olmayacağız,’ onların yanıtıydı.

Diğer iki ülke de aynısını yaptı.

Doğu Kıtası ise bambaşkaydı.

Şu anda kıtanın egemenliği için savaşan birçok ülke vardı.

Şu anda hangi ülkenin kazanacağını bilemiyorduk ve Batı Kıtası herhangi bir ülkeye elçiyi gönderirse Batı Kıtasına da çatışma kıvılcımları getirebilirdi.

Bu nedenle, iş birliği talep etmemişlerdi.

“Büyük İblis Efendisi dirildiğinde Batı Kıtası’nın hedeflenen ilk yer olacağı söyleniyor. Şeytani Kıta'ya en yakın olduğu ve Kurtarıcı Abel’in Batı Kıtası’ndan geldiği gerçeğiyle birleşince.” (Tariska)

“…Anladım. Şimdi anladım. Açıklama için teşekkürler.” (Makoto)

Batı Kıtası, Şeytani Kıta tehdidine en yakın olanı ve Büyük İblis Efendisi’ne karşı en derin korkusu olanıydı.

Bu yüzden ülkeler arasında neredeyse hiç savaş yoktu ve kendilerini iblislere karşı savaşa hazırlamayı başarmışlardı.

Ancak diğer kıtalar Batı Kıtası ile aynı tehlike hissine sahip değildi.

Güvenilmezlerdi.

(Ne kadar zor bir durum...) (Makoto)

O günkü toplantı sona erdi.

◇◇

Birkaç gün sonra.

Ateş Ülkesinin uçan zırhlı kuvvetleri Symphonia başkentine sağ salim ulaştı.

Biz yaklaştıkça dev Dağlık Kalesi büyüyordu. 

Gamuran'daki de büyüktü ama bu kesinlikle daha büyüktü.

Dev kale şehrinin önünde, elinde kılıç tutan Kurtarıcı Abel heykeli vardı.

Bu yeşilimsi heykel bana Özgürlük Heykeli'ni anımsattı.

(Hm?) (Makoto)

Tuhaf bir şey hissettim.

Bu ne?

“Vay, şimdi görebiliyorum. Güneş Ülkesi’nin başkenti. Acaba Eri-chan iyi mi?” (Aya)

Sa-san vücudunu uçan savaş gemisinin parmaklıklarına doğru ittirdi.

Bunun tehlikeli olduğunu düşünmüştüm, ancak şu an Sa-san'ın uçan savaş gemisinden düşse bile tek bir çiziği olmayacaktı.

“Hey, Sa-san.” (Makoto)

“Ne oldu?” (Aya)

“Kurtarıcı Abel’in heykeli her zaman bu renk miydi?” (Makoto)

Beni rahatsız eden şey hakkında konuştum.

“He? Hala aynı bence.” (Aya)

“…Daha önce gördüğümde farklı bir renkti sanki…” (Makoto)

Yanlış mı hatırlıyordum?

"Renk aniden değişirse fark ederdim." (Aya)

“Hmm, doğru.” (Makoto)

Tam Sa-san'ın dediği gibi.

Yanlış hatırlıyor olmalıyım.

“Yakında ineceğiz. Aşağıda bekleyen bir araba var, ona binip Dağlık Kalesi'ne gidelim.”

General Tariska'nın bir astı bize rehberlik etti.

“Prenses, Sakurai-kun'la görüşmeliyiz.” (Makoto)

“Hı.” (Furiae)

Furiae-san muhtemelen utancını gizlemek için yüzünü çevirdi.

Bana gelince, Sakurai-kun ile görüşmeyeli zaman olmuştu.

Fakat İblis Efendisi ordusunun bir şeyler planladığı bu durumda bence Işık Kahramanı-sama'nın meşgul olurdu.

Onu ziyaret edersek konuşmak için zamanı olur muydu?

Bunu araba ile sarsılırken ve başkentin manzarasını seyrederken düşünüyordum.

Her zamanki gibi çok insan vardı.

Ama sadece insanlar.

Hiç elf ve canavar görmedim.

Rozes ve Büyük Keith'ten farklıydı; Symphonia başkenti ırklar arasında net bir çizgi çiziyordu.

Genç mafya patronu Peter hala iyi miydi?

9. Bölge'nin gecekondu mahallelerindeki kilisedeki çocuklar için de endişeliydim.

(Fakat başkaları için endişelenecek vaktim yok, ha. Bir savaş başlamak üzere…) (Makoto)

Sorun şu ki, bir tehlike duygusu gelişmiyordu.

Belki de huzurlu bir yaşam tarzında büyüdüğüm için ya da Salim Zihin kalbimi sakinleştirdiği içindi…

Büyük ihtimalle ikisi de.

Sonunda araba Dağlık Kalesi'nin dev kapılarının önünde durdu.

Arabadan aşağı inecektim ve Furiae-san benimle konuştu.

“Hey, Şövalyem, başına talihsizlik gelecek... muhtemelen?” (Furaie)

“Prenses?” (Makoto)

“Aah, bir saniyeliğine geleceği gördüm ama... ne olduğunu gerçekten söyleyemem.” (Furaie)

“Güvensizliğimi karıştırmayı keser misin lütfen?” (Makoto)

Dağlık Kalesi'nin kapılarını geçerken Furiae-san'a şüpheyle baktım.

Taş kaldırımlar sırayla dizilmişti.

“Takatsuki-kun, dur.” (Aya)

“He?” (Makoto)

Sa-san aniden kolumu çekti.

Sa-san bile. ‘Sorun ne?’, diyecektim.

*Bang!!*

Ani bir patlama.

Ve bir saniye sonra yer sallandı.

Ondan sonra görüşümü kaplayan bir toz bulutu yükseldi.

Bombardıman?!

Yılan Kilisesi?!

Sağ kolumu aceleyle açtım ve bir düşman saldırısına hazırlandım.

Toz bulutu dağıldıktan sonra, sarı saçlı ve altın zırhı göz kamaştıran bir kılıç ustası göründü.

Zırhtan çıkan aura kıvılcımları vardı.

…Aah, sen.

“Uzun zaman oldu Rozes Kahramanı, Takatsuki Makotooooo!!”

Yüksek sesle.

Çok bağırmana gerek yok. Seni net ve net duyabiliyorum.

“… Selam, Gera-san. İyi gidiyor gibisin. " (Makoto)

“Bana ikinci bir yüzünü ödünç verrrrrrr!!” (Geralt)

Suçlu konuşmalarla ortaya çıkan Yıldırım Kahramanı Geralt Valentine'dı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
STERBEN (225 puan) Üye
2021-04-09 09:58:11
Çeviri için teşekkürler.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-08 23:58:26
Mangası çıkmış bunun Nuh aynı emilia tan olarak çizilmiş
agamoneypls (207 puan) Üye
2021-01-09 18:13:02
@OkuyucuS0, nnnnn nn n n n n neeeeyyyy. Vay bee. Adı ney söylesene
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-09 22:32:53
@agamoneypls, adı aynı işte İngilizcede 7-8 bölüm var ama çizimleri beğenmedim de zero x konosuba karışımı gibi bişey
IotaSama (2 puan) Üye
2021-01-08 01:25:19
Elinize sağlık
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-06 16:00:46
Gençler harem şu an 3 kişilik mi 4 kişilik mi lucy aya ve Sofia var haremde ama makkarendeki resepsiyonist de sayılıyor mu yoksa yeni kız katılcak mı
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-07 13:41:45
@Mesofoworld, mary sanin işi yaş bide kıza sıra gelmez mesela geraltin kız kardeşi var büyük bilge var eir var Nuh var furi var ama yok
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-08 18:13:35
@OkuyucuS0, büyük bilge,eir,Nuh,fruiae sayılmaz ama geraltın kız kardeşini unutmuşum saol
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-08 23:55:09
@Mesofoworld, eir ve furiden emin değilim ama belki Nuh olabilir Nuh'un jarame katılma şansı %51 olarak goruyom büyük bilgeye gelince zaten onlar sevgili sayılıyor lar buyuzden teknik olarak haremde
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-12 14:33:09
@OkuyucuS0, Yok ya büyük bilge bence hareme girmez ama Nuh olabilir mi bilmiyorum olsa çok iyi olurdu
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-13 05:53:30
@Mesofoworld, Nuh'un hareme girdiğini düşünsene ne aya ne lucy nede Sofia gikini çıkaramaz şirin girdiginide düşün o zaman kesin sofi kalpten gider . Ben büyük bölgenin hareme girme şansı çok fazla hem yarın kan içmek için odun ülkesine kadar geldi
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-14 22:53:55
@OkuyucuS0, Her üç kız dan tek bir tanesi bile girseydi okuduğum ve okuyacağım en iyi harem novelı olurdu ama bence üçü de hareme katılmaz dişi topluluk olur aşık olmayan
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-15 02:19:43
@Mesofoworld, fazla yazım hatası yapmışım . Harem novelimi var ?
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-16 18:14:33
@OkuyucuS0, Bu novel ne diye geçiyor?
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-16 18:42:02
@Mesofoworld, isekai? Baktım Harem yazıyormuş
Ker!m (339 puan) Üye
2021-01-06 01:28:51
Geldi g3ne sinir şey
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-05 23:11:52
İkinci bir yüzünü ödünç ver??????? Ula makoto insanda akıl olur lan en ufak şeyden şüphelencen tabii ki o heykel ile bi şekil yapacaklar ama ne yapacaklar merak ediyorum çeviri ve edit için teşekkür
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-01-05 22:53:46
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-01-05 22:49:19
Hay sokucam Geralt bi sg be. Herifler dünyayı s***cek sen hâlâ bi bok öğrenememișsin
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-06 13:50:35
@DeliDana, geralt gideceğine sakurai gitsin ben severim geraltti ( aynı zamanda üzülüyorum onun haline )
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-05 21:15:18
Nerede bizim vampir özledim onu , furi de gitsin sakurain yanına
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-05 21:13:59
Dünya gote gelecek MC acaba sakurai iyimi hay ben sakurai nada sanada lan önce yanindakileri düşün dangalak
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-01-05 22:39:51
@OkuyucuS0, Bizim MC nin kafası basmıyor. Hâlâ anlayamamıș bașkalarini düșünmenin kendisini dibe çekmekten bașka ișe yaramadığinı. Bu Sakurai sadece kendi konumunu yükseltmek için yakınında durman gereken birisi. Herif Furiae'yi de elimizden alıyor. En mantıklısı yeteri kadar güç elde ettikten sonra kimseye belli olmadan Sakurai'yi denklemden çıkarmak. Ama nerede bizimkinde o akıl.
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-06 13:49:16
@DeliDana, dimi ( 17 yaşında bir çocuk biz o yastayken birbirimizi nasıl aradan çıkartabiliriz diye plan yapıyorduk bu öldürmenin serbest olduğu bı yerde bile dusunemiyor ) o konuda haklısın başkalarını düşünmek sadece seni güçsüz kılar katılıyorum sakurai sadece pozisyon için tutması lazım ama bizim MC sakurai dan daha fazla ünlü ( güneş ülkesini kurtardı , ateş ülkesini kurtardı , odun ülkesini kurtardı , su ülkesini kurtardı) ünlü olmasında ne yapsın sakurai ne yaptı 20 den fazla eşle çocuk yaptı bide bizim MC ye iş yükledi gebermeli şuanda bizim MC gücü dengeledikten sonra öldürebilir sakurai mesela şuan o kadar güçlü ( güçsüz diyoz ama son p up oldukça fazla güç verdi bizimkine )
Mesofoworld (90 puan) Üye
2021-01-06 15:59:46
@DeliDana, hacı zaten furiae mantık hatasıydı yazar kesin Sofia bunlarla fazla birlikte olamıyor diye furiaeyi koydu zaten kız sakurai ye düşmüş en nefret ettiğim de o
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-07 13:43:44
@Mesofoworld, yani dusebilirde o kadar şeysin kahraman sin kurtaricinin suanki haklısın tek kadınla furi senin yanında kalabilir di
agamoneypls (207 puan) Üye
2021-01-05 19:08:07
nE?
OkuyucuS0 (1869 puan) Üye
2021-01-05 21:13:12
@agamoneypls, Nani 😱