Theoden

08 Ağustos 2019
Çeviri: 134
Düzenleme: AntiYasuo
1340 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Aşk Düellosu

Lunayı arkada bırakmışlardı. Zaten Luna da öyle bir dövüşün ortasında kalmayı istemezdi. Turgana meydan okuyan adamın varlığı dahi, yanındayken güç bela ayakta durabilmesine sebep olmuştu ve bu ikilinin dövüşünde orada kalmak muhtemelen intihardan farksız olacaktı. Bu yüzden yemek yedikleri yere döndü ve durumu haber vermek için rütbeli birilerini aramaya koyuldu.

Adam tüm özünü salmıştı ve bu öz ciddi anlamda etkileyici seviyedeydi. Turganın bedenine korkunun girmesi için yeterli olmasa da, Antuanın gücünü hayal etmesi için yeterli olmuştu. Turgan kıyımı sırtından eline alarak pozisyon aldı ve ilk saldırıyı rakibinden bekledi. Antuan ise Dragutun bu silahı neden araştırıp durduğunu ancak anlayabilmişti. Çünkü silaha sahip olan kişi onun oğluydu. Bunu görmek bir sebepten Antuanın daha fazla hiddetlenmesine sebep olmuştu. Antuan kendince bir şeyler düşünüp, öfkesini katlayıp duruyordu. Sonunda saldırmaya karar verdi.

“ Silahın efsanevi olabilir, Nyuyu etkileyen şeyin bu da olabilir ama kullanıcısı kadın hırsızı bir velet olduğundan, gerçek bir aşığın gücü karşısında tutunamayacaktır. Basit Madde yönetimi – Hacimsel Artış. ( 7. Seviye. Jeonun yaftının bir seviye aşağısı ama aynı tür) “

Antuan yaftını, dikenli zincirini havada savurduğunda yapmıştı ve zincir bir anda uzayarak Turganın bedenine isabet etti. Saldırı Turganın koluna gelmişti ve dikenlerden dolayı bir sürü küçük çizik açmıştı. O kadar hızlıydı ki gözlerinin önünde yaklaşmasına rağmen tepki verememişti Turgan. Bu adamın sadece konuşmadığına artık emin olduğundan adam akıllı savaşmaya karar verdi. Ancak Turganın düşünmesine dahi fırsat bırakmak istemeyen Antuan, ikinci saldırısını gerçekleştirmişti bile.

Turgan üzerine gelen zincirden bir kez daha kaçınamayacağını anladı. Kıyımla karşılamak için gecikmişti ve bedenini kaçırması bundan çok daha uzun sürecekti. Bu yüzden göğsüne doğru gelen zincir ona dokunmak üzereyken yüzüğünü parmağından çıkarmayı başarabildi. Anında bir ejderhanın derisine sahip olmasına rağmen, göğsüne aldığı darbe fazlasıyla canını yakmıştı ve t shirtü tamamıyla parçalanmıştı. Bu yüzden, zincir üzerinden gitmeden önce, yüzüğü tekrar parmağına taktı. Bu adam düşmanı değildi ve bu dövüşün sonunda kazansa bile öldürme niyeti taşımıyordu. Ama eğer Antuan pullarına tanıklık ederse onu öldürmesi gerekecekti. Bu yüzden yüzüğünü çıkarmadan dövüşmeliydi.

Antuan saldırılarına devam ediyordu ve Turgan hiçbir şekilde karşılık dahi veremiyordu. Üst bedeni tamamıyla çıplak kalmış haldeydi ve aldığı onlarca darbeden sonra, tamamen kırmızıya boyanmıştı. Bunun karşılığındaysa Turgan, Antuana sadece bir kez vurabilmişti, o darbeyi vururken de çok daha büyüğünü kendi vücuduna almıştı. Turganın kazanma şansı yok gibiydi. Çünkü her seferinde saldırmaya çalıştığında, Antuan zinciriyle kollarını yakalayıp sarıyor ve kıyıma dokunmadığından da bir tepkiyle karşılaşmayıp, yaftı bozulmuyordu.. Turgan silahını kullanamıyorken, zincirin diğer ucunu da uzatıp, o kısmını da saldırmak için kullanıyordu.

“ Erkekliğin sadece kadınları baştan çıkarmaya yetiyor demek ki Dragutun oğlu. Serdarıma yakışan bir oğul olmadığın gibi, Sultanıma da asla erkeklik yapamayacaksın. Basit Silah dönüşümü – Zincir Çekiç “

Havadaki dikenli zincirin ucu, iri sayılabilecek bir çekice dönüşmüştü ve Antuan bu çekiçle metrelerce uzaktan Turganın bedenine vurmak üzereydi. Turgan bu kez darbeyi almaya niyetli değildi, çekiç ile hemen hemen aynı boyuttaki Balyozunu hazırladı ve kafa kafaya çarpışacakları şekilde savurdu. Turgan normalde de Antuan kadar beden gücüne sahip olmasa da, şu an Antuan neredeyse hiç darbe almamışken, Turgan yaralı haldeydi ve onunla baş edebilmesi mümkün değildi ancak kıyım işleri değiştirdi ve balyoz temas ettiği anda, hem çekici büyük bir gürültüyle parçaladı. Hem de zincirin ilk uzunluğuna dönmesini sağladı.

“Sadece kıyımla dokunmam bile bu kadar etkiliyken, tamamen kendi zayıflığım yüzünden, kıyımın gücünün hakkını veremiyorum lanet olsun bana “

Turgan öfkeden gözleri dolmuş halde, bağırarak söylemişti bunları. Antuan gördüklerinden çok duyduklarından etkilenmişti zira zaten Kıyımın olayına oldukça vakıftı ve kendi gücündeki bir adam onu elinde tutsa tek bir saniye bile karşısında duramayacağına emindi. Ama bu genç adamın kendi durumunun farkına varması şaşırtıcıydı.

“ Kazanamayacağını fark ettiysen, Nyu ile söylediklerimi kabullen ve dövüşü burada bitirelim Dragutun oğlu. “

“ Benim adım Turgan. Ben nasıl senin kimin komutanı ya da kimin soyu olduğunu umursamıyorsam, sen de aynısını yap ihtiyar. Kazanamayacağımı fark ettim. Ama kazanmam gereken düşmanlarımın arasında senden güçlü olanlarda var. Bu yüzden seni yenemezsem onların karşısına çıkmamın ne manası var ? Öylece bırakmayacağım. Tabiatın İnsanoğluna cezası – Yıkıcı Deprem “

Turgan son cümlesinde havaya zıplamıştı ve mührü bozduğu etkiyi burada da denemek istiyordu. Kalan tüm özünü depremin gücünü balyozuna aktarmak için kullanmıştı. Antuanın tepesinden aşağı doğru süzülürken, Antuan kaçmayarak aksine o da sıçrayarak Turgana doğru ilerledi. İki savaşçı havada karşılaştılar ve hem menzil hem de pozisyon avantajına sahip olan Turgan, Balyozunu öfkeyle savurdu.

Turganın saldırısı etkili olsa da, silahı iki eliyle tutuyordu ve savunmasını açık bırakmıştı. Gelen darbenin büyüklüğünü fark eden Antuan, yapabileceği kadar kenara çekildi ve Turganın suratına, normal bir adamı öldürebilecek kadar etkili bir yumruk attı. Bunu yaparken Kıyımın Balyoz ucu kolunun sadece kenarını sıyırmış olmasına rağmen, kolu kırılmıştı Antuanın. Depremin etkisi dokunduğu noktayı ve çevresini sararak, sıyırmasına rağmen oradaki kemiklerin kırılmasına sebep olmuştu.

İki rakip aynı anda yere düştüler ve düşerlerken, bir kolunu artık kullanamayacak olan Antuan, zinciriyle Turganın bir kolunu kendi koluna bağladı. Turgan yumruğun etkisiyle sersemlemişti ve yaşadığı tüm acıya rağmen, diğer koluyla kıyımı savurmaya çalışıyordu ancak o bileğini de avucunun içinde tutuyordu Antuan. Yani Turganın iki kolunu da tek eliyle etkisiz kılmayı başarabilmişti. Ama bir kolu kırılmış haldeyken ve diğeri de Turganın hareketlerini kısıtlamakla meşgulken, kendisi de saldırma fırsatı bulamadığından, bir süre sonra komik bir görüntüyle tekmeleşmeye başladılar. Bir dakika kadar özellikle Antuan tarafından atılan ve fazlasıyla can yakan tekmeler durmak zorunda kaldı.

“ Bu kadarı yeter Antuan. Hemen kampa dön. “

Antuanın özgüvenli gözleri ve cesaret dolu sözleri bir anda savunmaya geçmiş bir suçlununkilere dönüştüler. Turgan zaten fazlaca kan kaybetmiş ve dayak yemişti. Bedeni bir şekilde dövüşmeye devam ediyor olsa da, baygın bir zihinden farkı yoktu. Hiç ses çıkarmadan öylece bekledi Turgan. Antuan onun bedenini bıraktı ve bir metre kadar Turgandan uzaklaştı. Turgan ise ayaktaki bir ölü gibi hareketsizce ve kan içinde bekliyordu.

“ Ama serdarım bana bir söz vermiştiniz ve oğlunuz o söze mani oluyor. “

“ Ne sözü Antuan ? “

“ İstediğim kadına aşık olacağıma dair bir söz vermiştiniz. İlk başı bozuklara katıldığımda. “

“ Hala sözümün arkasındayım Antuan. Senin kime aşık olduğun beni ilgilendirmez. İmparatorun kardeşine dahi aşık olsan, senin için onu alıp getiririm ama o da sana aşıksa. Daha önce aşık olduğun bir prenses yüzünden suçlu duruma düştün ve onun tarafından ihanete uğrayıp pusuya düşürüldüğünde de seni kurtararak bu sözü vermiştim. Ama Turganla bunun ilgisi ne?“

“ Sevdiğim kadını elimden almaya çalışıyor. “

“ Eğer Nyudan bahsediyorsan üzgünüm Antuan. Duygularınızın karşılıklı olmadığını kabullenmen gerek. “

Dragut bir anlığına duraksadı ve Antuanın söylediği şeyleri tekrar düşündü. Turgan onun aşık olma sözüne engel olup, sevdiği kadını çalmaya çalışıyormuş. Antuanın Nyuyu sevdiğini bilmeyen hiçbir başıbozuk olmadığından, hatta Dragutun ve Nyunun yokluğunda herkes Antuana Nyudan bahsederken “ yenge “ dediklerinden, Turgan Nyuyu baştan çıkarmaya çalışıyor olmalıydı.

“ Bir dakika noluyor lan ? Oğlum Nyuyu baştan çıkarmaya mı çalışıyor? “

“ Aynen öyle serdarım biricik aşkımı elimden almaya çalışıyor. “

Dragut öfkeyle yürümeye başladı. Yumruğunu sıkmıştı ve bu yumruğun hedefi Turganın suratı gibi gözüküyordu. Ona iyice yaklaştığında yumruğunu gerdi ve ihanete uğramış gibi bağırdı.

“ Ben senin azrağını eğitirken, sen benim en kıymetli azrağımı kendine aşık edip, başıbozuklardan ayırmaya mı  çalışıyordun lan ? Seni hain evlat bunu hakettin… “

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar