Theoden

08 Ağustos 2019
Çeviri: 135
Düzenleme: AntiYasuo
1082 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.

Refakatçi

Dragutun sert yumruğu Turgana isabet etmemişti. Çünkü Turganın, tam yumruk üzerine geliyorken, bacakları daha fazla dayanamayarak kendilerini salmışlardı ve Turgan kendinden geçip, yere düşmüştü. Dragut öfkesini çıkaracak bir şey arasa da , Köklu etrafta yoktu ve karşısındaki ferik bir kolunu kaybetmiş görünüyordu.

“ Turganı da alıp Lokman Anaya git. Bir daha da saçma sapan şeylerle oğlum ya da herhangi bir müttefikimi ölümün eşiğine getirme kardeşim Antuan. “

Antuan, Dragutun ilk arkadaşlarındandı ve ilk başıbozuklardandı. Aklının biraz kıt olması dışındaysa mükemmel bir müttefik ve Tümgenerallerin bir çoğunu bire birde alabilecek kadar güçlü bir adamdı. Ama kafası fazla çalışmaz ve az bilgiyle çok çıkarım yapardı ve bu çıkarımlarda genelde yanlış olurdu. Antuan itiraz etmedi ve Turganı omuzlayarak Lokman Anaya götürdü. Lokman ana onlarla ilgilenirken, Turganın ruhu bir kez daha kıyımı ziyaret halindeydi. Bu kez ki ortam geçenkinin birebir aynısı olmasa da, aynı hisleri yaşattığı kesindi. Turgan burada olduğu için mutluydu ve ruhları bir an önce görmek istiyordu.

“ Neredesiniz adalet ruhu, iyilik ruhu ? “

Siyah bir duman ve hemen ardından da Turkuaz giyimli, dalgalı mavi saçlara sahip, siyah bir palto giymiş gibi görünen bir erkek bedeni ortaya çıktı.

“ Ben Husumet ruhu ve Tırpan tarafıyım.  Seni görebildiğime sevindim kullanıcı. Bu defa ki görüşmemiz kısa sürecek ve bir daha ki çok uzun sürecek olursa diye enerjimizi korumak istiyoruz. Bu yüzden yalnız geldim. “

“ Hmm hoş geldin hem de sen erkek bir ruhsun vuhu. Kızlara göre daha mı güçlüsün ? “

“ Bunun cinsiyetle bir alakası yok. Sadece dinle kullanıcı. Maneviyatın arayışlarımızı tamamen karşılasa da, bedenin hala çok güçsüz. Total olarak bakıldığında sen de güçsüzsün. Bize sahip olmandan dolayı, seninle baş edebilecek kişi sayısı iki elin parmakları kadar olmalıyken. Sen herkese kaybediyorsun. Buna bir son ver. Babandan seni eğitmesini iste ve kabul etmezse söyleyeceğim şeyi yap. “

“ Kesin kabul etmez o zaman ne yapayım? Sadece söyle. “

“ Bugün dövüştüğün yerde bir dağ var. O dağın tabanında bizi kullanarak bir oyuk aç ve o oyuğa yat. Kalanı halledip dağı bedeninin üzerine yıkacağız ve sen uyurken seni eğiteceğiz. Etrafındakilere sen uyanana kadar sana ilişmemelerini söyle ve orada kimse olmamasını sağlamalarını iste. Şimdi gidiyorum. “

Turgan dışında kim olsa duyduklarını sorgulardı ama Turgan doğrudan kabullenmişti ve bizzat silahındaki ruhlar tarafından eğitileceği için de fazlasıyla mutlu görünüyordu. Tırpan ruhu kaybolmuştu ve Turgan da uyanmıştı. Uyandığında Antuan ve Nyunun tartıştıklarını duyduğundan hemen ses çıkarmadı ve dinlemeye koyuldu.

 

 

 

“ Cidden seni kabul etmememin sebebini Turgan olarak görüp, onu benden uzak tutmak için düelloya mı davet ettin ? “

“ Öyle değil mi zaten ? “

“ Tabi ki değil ahmak. Seni istemiyorum, hiç istememe rağmen sana bir defasında şans vermiştim. Ama adımız sevgili olduktan sadece bir saat sonra, tüm duygusallığın ve aptal aşkın kayboldu ve benimle sevişmeye çalıştın. Hem de fazlasıyla ısrarcıydın. Hatırlıyor musun senden kurtulmak adına azrak formuna geçmiştim. Bu yüzden sevimli ve saf görünmeye çalışma Antuan abi. “

“ Evet çok güzeldin. “

“ İşte bu yüzden o çocuktan etkileniyorum. Bedensel dürtüleri umurunda bile değil. Sadece seni mutlu etmek istiyor ve ben de onun yanındayken mutlu oluyorum. Bu yüzden sanırım ona aşık olmaya başladım ve bir kez daha aşık olduğum adama ilişecek olursan, bu kez Dragutun kurtarmaya çalıştığı kişi sen olursun. Ayrıca erkekliğinle ve gücünle övünüp duruyorsun ama, henüz 18 yaşında olmasına rağmen, 42sindeki bir feriğin kolunu kırabilmiş biri Turgan. “

 

Turgan yan odada yatıyordu ancak tüm konuşulanları duyabilmişti. Nyunun sesini duymak ona huzur veriyordu ve artık kendisine aşık olduğunu da bilmesi, biraz utanmasına sebep olmuştu. En çok özlediği şey ise, birilerinin kendisini savunması olmuştu. Nyu her zamanki gibi kendisini savunuyor ve övüyordu. Bir ara yatağından kalkıp yanına gitmek istedi ancak daha sonra vaz geçti. Nyunun söyledikleri Antuan için acı verici olmalıydı ve oraya gitmemek daha doğru olacaktı. Zaten konuşmaya devam etmediler ve beklemeye koyuldu Turgan. Bedeninde hala acı hissediyordu ve kalkmak için acele etmeye de niyeti yoktu.

Nyu ile Antuanın konuşmaları kesildikten kısa süre sonra, arka arkaya kapıların açılıp kapanma seslerini duydu Turgan ve son açılan kapı ise kendi odasınınkiydi. Turgan gözlerini kapalı tuttu zira uyanık olduğunu göstermek istemiyordu. Çünkü bu durumdayken ne konuşacağını bilmiyordu. Nyu ise Turganın kızarmış yüzünü gördüğünde sesli olarak yorumlamaya başladı.

“ Edepsiz rüyalar mı görüyorsun sen? Neden uyurken utanır ki bir insan ? Yoksa beni mi görüyorsun rüyanda? “

Nyu eğildi ve Turganın kulağının üzerine dudaklarını getirerek, yıllardır donuk halde olan bir buz gölünü dahi çatlatabilecek kadar kışkırtıcı bir ses tonuyla devam etti.

“ Eğer rüyandaki kişi bensem, canımın yanmasını kafana takma ve sadece keyfine bak. “

Turgan belki de hayatında ilk kez tahrik oluyordu. Gözlerini açıp açmaması gerektiğine emin olamasa da, Nyunun yaptığı şeye biraz daha devam etmesini istediğinden, kapalı tutmaya karar verdi. Ama istemsizce bir defa yutkundu. Bu yutkunma Nyunun işkillenmesine sebep olmuştu. Yüzü kızarmış ve heyecandan yutkunan ama aynı zamanda da uyuyan bir erkek. Ne kadar da inandırıcıydı ama. Nyu yaptığı şeye devam etmesini istediğini düşünüp öyle yaptı.

“ Rüyanda beni mi görüyorsun? Eğer öyleyse bir kere yutkun. Bir azrak olduğumdan sözlerim uyurken dahi sana ulaşıyor olmalı. “

Böyle bir şey tabi ki yoktu ama Nyu Turganın buna inanacağını bildiğinden böyle söylemişti ve işe de yaradı. Turgan cümlesi biter bitmez tekrar yutkunmuştu. Nyu kışkırtıcı sesiyle Turganın kulağına konuşmaya devam ediyordu.

“ Çıplak mıyım? Eğer çıplaksam bir kez daha yutkun. “

Turgan bu kez yutkunmamıştı. Demek ki giyinik olmalıydı. Rüyasında bile edepten ödün vermiyordu bu çocuk.

“ Demek kıyafetlerim var. O zaman onlardan kurtulmalıyız. Güçlü kollarınla çıkar onları üzerimden ve en savunmasız halimle karşında durmamı sağla. “

 

 

 

“ Yaptın mı? Eğer beni soyduysan ne yapman gerektiğini biliyorsun. “

Birkaç saniye beklemesine rağmen, Turgan yine yutkunmamıştı. Demek ki rüyasında Nyuyu soymamıştı.

“ Sana kalırsa işler cidden yavaş ilerleyecek. Bu yüzden işleri biraz hızlandırmak adına kendi üzerimdekileri çıkarabilmeyi isterdim. Ama rüyayı gören senken, gördüğün şey benim bedenim olsa bile, buradan öylece etki edemiyorum… “

 

 

“ Bu yüzden daha iyi bir fikrim var. Şimdi uyanıp, seni kendi evime götürmeme ne dersin? Hem oradayken, benim yüzümden oluşmuş yaralarınla daha rahat ilgilenebilirim. “

Sesini iyice kısarak devam etti. Turgan tamamıyla bir fısıltıyı Nyunun nefesiyle birleşmiş halde, Kulağının içinde hissediyor ve bu da onu ziyadesiyle tahrik ediyordu.

“ Eminim Yaşlı Lokman Anadan ve onun ilaçlarından çok daha etkileyici ve iyileştirme gücü yüksek metodlar bulabilirim. “

Turgan gözlerini o an açmaya karar verdi. Nyuyu istiyordu ve Nyu da onu istiyordu. Bu yüzden daha fazla rol yapmanın manası yoktu. Gözlerini yavaşça açtı ve en başından beri Turganın uyumadığının farkında olan Nyuyu uzun bir aradan sonra gördü. Tüm edepsiz cümlelerine rağmen bu kez onun da yüzü kızarmıştı ve her zamankinden daha kapalı kıyafetler giyiyor olsa da, göğüsleri her şekilde kendilerini belli ediyorlardı. Turgan salağa yatsam mı acaba diye düşünürken, Nyu koluna girip, onu yataktan kaldırdı ve gecenin karanlığında, iki aşık edasında Nyunun evinin yolunu tuttular.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar