Theoden

25 Şubat 2020
Çeviri: 143
Düzenleme: AntiYasuo
563 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Kral Katili General

İmparatorluk Sarayında Gizli Bir Salonda

Karanlık, büyük bir salonun çevresinde, yarımdan daha büyük oranlı bir çemberi andıran on bir adet sandalye görünüyordu. Bu sandalyelerin üzerinde de yüzleri maskeli tuhaf adamlar oturuyorlardı. Salonun ortasında yüzü açık şekilde duran tek bir adam vardı ve bu adam, diğerlerinin vereceği kararı duyurmak için bekliyordu. Ortada duran adam, önemli nüfuzuna ve bulunduğu yüksek mevkiye rağmen, bir dizinin üzerine çökmüş ve elini de kalbinin üzerine koymuş vaziyetteyken bir emir kulundan farksız görünüyordu. Bu on bir kişiden birkaç tanesi konuştu. Diğerleriyse mevzunun çok da önemli olmadığına kanaat getirip, bitmesini beklerlerken sadece dinlediler.

“ Seçilmiş elitlerden birini imparator yapın gitsin işte. Sonuçta imparatorluğu yöneten yüce meclistir. “

“ Öyle diyorsun da yine de fikirleri bizimkiyle örtüşen birisinin imparator olması gerekli. Bu kişinin kim olduğunu belirleyip, yönetime olabildiğince az müdahale etmeliyiz. “

“ O zaman eski Sargut Kralı olsun işte. Lui ile başlattığımız yolda kesinlikle yürüyecektir. “

“ Peki, Herdai prensine ne dersiniz? Babası yakın zamanda hayatını kaybetti. Ardında hiç iz bırakmadan onu öldüren de muhtemelen bir Seyduna suikastçisiydi. İntikam duygusuyla doluyken, yönetmesi kolay olacaktır. “

Daha önce konuşmamış bir ses konuşmaya dahil oldu. Altmış yaşlarında bir adamın sesine sahipti ve sesi son konuşmacıya sitem barındırıyordu.

“ Kim olursa olsun, yönetmek sorun olmayacaktır kardeşim. On bir yüceden birisi olarak, fazla özgüvensizsin. Oylamaya geçip bir an önce bitirelim ve normal hayatlarımıza geri dönelim. Ben Eski Sargut Kralı Winston’u oynuyorum. Benim gibi düşünenler fikir beyan etsinler. “

Beş kişi daha son konuşmacıyı destekleyince, yeni imparator belirlenmiş oldu ve oyunu ilk açıklayan Yüce, dizleri üzerinde duran adama kararı yineledi.

“ Yeni imparator Winston. Şimdi git ve bunu bilmelerini sağla Sezar. Ayrıca kutlama falan istemiyorum. Taç giyme töreni yeterli olur. Bir an önce prosedürleri halledip, Luinin bıraktığı yerden devam etsin. Luinin annesini de bir şekilde hallet. Azrak kralın onun yüzünden bir kez daha piyasaya çıkıp, insanlar tarafından bilinmesini istemem. Şimdi çıkabilirsin “

Sezar Yücelerin önünde eğilip yeri öperek saygısını gösterdi ve ardından da oradan ayrıldı.

 

 

İmparatorluk Sarayında Adayların Beklediği Salonda

Eski ünvanlarıyla, Herdai Prensi(Ivan), Sargut Kralı(Winston) ve iki oğlu( William, Edward) son olarak da eski Bratina Kralı Luanın soyundan olan, kralın erkek kardeşinin oğlu(Mu), gergin sayılmayan ama hırsları gözlerinden okunacak bir şekilde bekliyorlardı. Ivan, yakın zamanda babasını kaybetmiş olmanın da etkisiyle, diğer adaylara göre daha bitkin ama intikam dolu görünüyordu. Bir süre sonra dayanamayıp söze girdi.

“ Babam, bir iğne ucu kadar bile olmayan bir yarayla öldürüleli bir hafta bile olmamasına rağmen, biz katili bulmak için hiçbir şey yapmayıp, seçilmiş elitlerin kararını bekliyoruz. Ne adalet ama… “

Babasını kaybetmiş bir gencin acısını anlamak zor olmadığından, kimse üzerine gitmek istemese de, muhtemelen aralarındaki en hümanist kişi olan William, bu genci teselli etmek zorunda hissetti.

“ Sonuna kadar haklısın Ivan. Ama babanın kanı yerde kalmayacaktır. Hangimiz imparator olursak olalım, mutlaka katili ve bu emri vereni bulup, cezasını vereceğiz öyle değil mi? “

William çevresinden onay beklerken, iyi niyetle empati kurmaya çalıştığı Ivan, William’ın gururunu hiçe sayarak, adeta hıncını ondan çıkardı.

“ Keşke asilerin kızlarıyla gönül eğlendirmekten başka meziyeti olmayan vasıfsız bir aday yerine, gerçekten imparator olma ihtimali olan birisinden bunları duyabilseydim. O zaman hepimizin, gerçekten bir imparatorluğun tepesindeki ailenin üyeleri olup, zavallı babam için hep beraber yas tuttuğumuza ikna olabilirdim. “

Söylenenler Williamın gururunu incitmiş olsa da, fevri tepki vermedi ve ailesinden birilerinin onu savunup savunmayacağını merakla bekledi. Sonuçta ailenin en büyük oğluydu ve İmpratorluğu birleştiren ülkelerin en büyüğünün prensiydi. Kardeşi konuşmaya başladığında, bir an umutlanmış olsa da, bu durum pek uzun sürmedi.

“ Abim biraz vizyonsuzdur ivan bu yüzden kusura bakma. Zaten vizyon sahibi olsaydı, bir prens olarak istediği her sıradan kadını yatağına alabilecekken, o bir asinin kızın karısı yapmaya yeltendi. Hem de burada esir olarak tutulmasına rağmen. “

Williamın bakışları ciddileşmişti. İlk kez sevdiği kadın kendi fikirleri yok sayılarak, pazarlık konusu yapıldığında, hayatı sorgulamaya başlayan bu genç adam, kardeşinin böyle bir ortamda kendisini aşağılamasını beklemiyordu. Bu işin sonunda sorgulamaya devam edecekti.

“ Bunu Korgeneral Akina’nın yanındayken de söyleyebilmeni isterim sevgili kardeşim. “

William ilk kez tehdit eder bir ses tonuyla konuşmuş olmasına rağmen, Edward dışında kimse bundan etkilenmemiş gibiydi. Edward bir süre Akinadan eğitim almış, ancak Akinanın devam etmek istememesi yüzünden bu durum kısa sürmüştü. Çok kıymetli küçük oğlunun ürktüğünü gören Winston söze girdi.

“ Akina mı? O sadece bir asker. O kızla biraz yakınlaşmasına izin vermemin sebebi, hiç evlenmemiş ve tüm hayatını Sarguta adamasıydı. Ancak akıllı bir adam olsaydı; onca azılı suçluyu aramıza alıp rütbe verirken, gerçekten onları bağışladığımıza inanmazdı. “

“ Nasıl yani? O adamlar sadık kalsalar bile bağışlanmayacaklar mı? “

Williamın sorusu babasının pis bir sırıtış takınmasına neden olmuştu.

“ Tabi ki bağışlanmayacaklar. Sadece onları eski eşyalar olarak düşün. Şu an işe yarar parçalarını söküyoruz ve işimiz bittiğinde gidecekleri yer, zindanlar ya da dar ağacı olacak. “

Normalde Mareşalin dahi usulen kapıyı çalıp içeri girmesi gerekirken, bunu unutmuş olsa gerek ki birisi kapıyı çalmadan doğrudan içeri girdi. Gelen kişi kararı bildirmesi için bekledikleri Mareşal Sezar değildi.

Korgeneral Akina kapıdan yavaş adımlarla içeri girdi. Gözleri alevliydi ve söylenenleri duymuş olsa gerek ki, aptal yerine konulmuş bir adamın bakışlarına sahipti. Doğrudan Winston’un üzerine yürüdü. Tam önüne gelince durdu ve hala saygısını korumaya çalışarak sordu.

“ Yani kefil olup, hayatımı riske atarak imparatorluğa kattığım generaller, hiçbir şekilde bağışlanmayacaklar öyle mi kralım? “

Kral öz güveninden bir şey kaybetmemiş gibiydi.

“ Mantıklı ol Akina. Aralarında Henry gibi amacı amaçlarımıza uyan kişiler olsa da, Attila ve ekibi gibi ütopik hayalleri ve saçma adalet duyguları olan kimselerde var. İşimize yaramayı bıraktıklarında, hak ettikleri bir sona sahip olacaklar. Hiçbir suç bağışlanmaz Akina. Bizler tanrı değiliz. “

Akina sesli olarak düşünmeye başladı.

“ Camthalion topraklarının, dörtte üçüne bu adamlar sayesinde sahip olabildik. Hem de bu kadar kısa sürede ve sen verdiğin söze rağmen, onların emeklerini hiçe sayıp canlarını alacaksın. Başından beri planın buydu ama sana bir şey söyleme hakkım yok. Dediğin gibi aptal olan benim ve bu aptallığım yüzünden, senin gibi içi çürümüş bir soysuza tüm ömrümü adadım. Ama dürttüğünüz için sağ olun Kralım. ARTIK UYANDIM. “

Akina Winstonu adeta bir kartalın pençesi gibi görülen eliyle boğazından yakaladı ve havaya kaldırdı. İlk hamlesinde Akina saçmalama diyebilmiş olan Winston, nefesi kesilmişken hiçbir şey söyleyemiyordu. O sırada babasının gözdesi olan Edward, Akinayı sırtından tutmuş geriye çekmeye çalışıyor, Ivan ve Mu ise ona yardım edip bir yandan da nöbetçilere bağırıyorlardı. Tek tepki vermeyen kişi ise, William idi. Winstonun boğularak can vermesi birkaç saniye sürmüştü, bu kadar hızlı olmasında, Akinanın tek elini kullanarak, Winstonun boynunu kırmasının payı büyüktü.

Akina işi bittikten sonra, hala sırtından çekiştirmekte olan prensleri, Mu’yu ve sesi duyup gelmiş olan birkaç muhafızı bağlamak zorunda kaldı. Artık onun da bir suçlu olduğu yayılmadan buradan çıkmalıydı ve Williamı da alarak saraydan uzaklaştı. Yeterince uzaklaştığını düşündüğündeyse Williamla vedalaşması gerektiğine kanaat getirdi.

“ Benimle devam edemezsiniz Prens. Kızımla evlenmenizi çok isterdim ama sizin basiretsizliğiniz ve kralın güç hırsı bunu imkansız kıldı. “

“ Peki şimdi ne yapacağım Akina? Sen yokken nereye gidip nasıl hayatta kalacağım? “

“ 24 Yaşındasınız Prens William. Eğer en başından bu kadar insancıl olmak yerine, biraz da kurnaz olsaydınız, İmparator olup, hakkaniyetli bir yönetim gösterebilirdiniz. Ama sadece iyi niyet sarayda bir yere gelebilmeniz için yeterli olmadığı gibi, Theodende hayatta kalmanıza da yetmeyecektir. Ama ben size son iyiliğimi yapıp, hayatı tanımanız adına sizi yalnız bırakacağım Hoşça kalın prensim.”

Akina aslında Williama da öfkeliydi. Bu kadar iyi olmak yerine biraz da akıllı olsaydı, her şey başka olabilirdi. Uzun süre boyunca, Aryanın tavsiyeleri sayesinde saraydaki konumunu kaybetmemiş olsa da, onun ayrılmasıyla beraber hem ışığını hem de tüm taht iddiasını resmiyette olmasa da herkesin gözünde kaybetmişti. Tam arkasına dönüp bir adım atmıştı ki, prensin son sorusunu duydu.

“ En azından bana Aryanın nerede olduğunu söyle. “

“ Sanırım artık resmiyete gerek yok prens. Bir başıbozuk kampı bul ama aptallık yapıp kim olduğunu söyleme. Güvenlerini kazanıp yükselmeye çalış. Eminim o zaman bir kampta onunla denk gelebilirsin. “

“ Peki sen ne yapacaksın Akina? “

“ Attila ve dostlarını uyaracağım. Kabul ederlerse de onlara katılacağım. “

“ Eminim en doğru kararı verirsin. Halen prensliğim resmi olarak düşürülmemişken sana söylemem gereken bir şey var Akina. “

Akina arkası dönük olsa da, hiç hareket etmeyerek dinlediğini göstermişti.

“ Tüm hizmetlerin için Teşekkür Ederim. “

Akina, prensin cümlesi bittiğinde, yürümeye devam etti. Tüm ömrünü adadığı krallığın bir soylusundan, ilk kez adam akıllı bir teşekkür almıştı. Gözleri doldu ama ardına bile bakmadan ilerlemeye devam etti.

 

 

Sezar odaya girdiğinde şoka uğradı. Gördüğü manzara hayal edilemeyecek türdendi. Yeni imparator daha tacını giymeden öldürülmüş, üç aday ile birkaç muhafız ise elleri kolları bağlanmış bir şekilde arkada bırakılmışlardı. Edward bir binbaşı kadar güçlü ve Ivan da genç yaşında neredeyse Tuğgenerallerle aşık atabilecek durumda olmasına rağmen, kendilerini bile savunamamış ve hayatta bırakılmış görünüyorlardı. Sezar hemen Edwardın ağzını açtı ve katilin; tahmin sıralamasına yerleştirmeyi dahi düşünmeyeceği Akina olduğunu öğrendi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar