Theoden

25 Şubat 2020
Çeviri: 144
Düzenleme: AntiYasuo
566 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Turgan'ın Durumu

Turgan sonunda uyuyabilmişti ve ruhu kıyımın içindeyken, dağın verdiği acıyı hissetmediğinden dolayı mutlu hissediyordu. İlk karşılaştığı ruh yine son gördüğü husumet ruhu olmuştu. Turgan hemen onu hatırladı.

‘ Husumet ruhu tek mi geldin? Diğerleri neredeler ? ’

“ Hedefin havariler olduğundan ve onlara olan husumetim hiç sona ermediğinden, seni eğitmeye ilk ben gönüllü oldum. Belki diğerleri de yardım ederler ama önce birkaç şeyden haberdar olmanı sağlamama izin ver. Buradan ne zaman çıkacağını biliyor musun? “

‘ Eğitim bitince değil mi işte ? ‘

“ Evet kullanıcı ama bunun için ön gördüğüm süre, normal dünya saati ile on altı ay. “

‘ Nasıl yani? Ruhum buradan çıktığında dışarıda aylar mı geçmiş olacak ? ‘

“ Aynen öyle. Geçen sefer söylemeyi unuttuğum için kusura bakma kullanıcı. “

Turganın o an yüzü düştü. Gözlerinin etrafı adeta karardı ancak bu kez öfkeli görüntüsünden değil, çaresizlikten dolayı böyle olmuştu ve bir savaşçıya falan benzediği yoktu. Başını hızlı hareketlerle sağa sola çevirdi. Bunu yaparken düşünmediğinden dolayı, Turganın ne yapmaya çalıştığını, Husumet ruhu anlamamıştı.

“ Amacın nedir kullanıcı? “

‘ Buradan bir çıkış arıyorum. ‘

“ Eğitime başlamadan vaz mı geçeceksin? “

‘ On altı ay diyorsun ne yapayım? O zamana kadar dostlarımın ve annemlin ne halde olacaklarını bilemem. ‘

 Ama gerçek hayatta on yılda bile elde edemeyeceğin kadar güçlenme ihtimalin var ve on altı aydan daha kısa sürmesi de senin elinde. “

Turgan kollarını bağladı ve lambadan çıkıp üç dilek hakkı veren cinden sonsuz dilek hakkı istemeyi akıl etmişçesine bir özgüvenle içinden geçirdi.

‘ Benim elimdeyse o zaman sonsuz güç elde etmek istiyorum ve bunu başardığımda da dışarıdaki dünyada sadece bir gün geçmiş olsun hınh hınh ’

“ Tamamen yanlış anladın kullanıcı. Eğer beklentilerimizi aşarsan ki en iyimser ruh senin bu eğitimi on üç ayda bitireceğini tahmin ediyor. İşte o zaman daha erken çıkabilirsin ve bu da sana bağlı olduğundan senin elinde dedim. Her neyse, özellikle kırdığın mühürlerden fazlaca beslenmiş olsam da, zamanımızı boşa harcamak istemiyorum. Ayrıca bedenin bitik bir halde ve bu haldeyken buradan ayrılmana izin verirsem, ruhun bedenine giremeden göğe yükselebilir. Yani ölebilirsin. “

Ruh bir süre konuşmadı ve Turganın düşüncelerinin sona ermesini bekledi. Çünkü Turgan zihninde deli gibi çıkarımlar yapmaktaydı.

‘ Buradan şimdi çıksam bile öleceğim ve şimdi ayrılmayıp eğitimi tamamlayarak dışarıya çıktığımda, bir yıldan daha uzun zaman geçmiş olacak. Ama başka çarem yok gibi görünüyor. Umarım dışarıya çıktığımda, herkes hala hayatta olur. Her neyse beni duyabildiğini biliyorum Tırpan ruhu. Hadi hemen başlayalım ve siz ruhlara yanıldığınızı göstereyim. Sadece birkaç günde eğitimi tamamlayacağım. ‘

“ Fazla hayalperest olsan da, sonunda bir karar verebildiğine sevindim kullanıcı. Eğitimin başlangıcında şunu bilmende fayda var. Öz dediğin şeyi; kişinin iç gücü ve ruh seviyesi oluşturur. Dolayısıyla biz ruhlar da kendi özümüze sahibiz. Bedenimiz olan silah bir kullanıcı olmadan bu özün tamamını açığa çıkaramasa da, seninle ilk karşılaşıp o çıkarcı korsanı öldürmek istediğimiz zamanda, özümüzü kullanarak seni yönlendirebilmiştik. O adamı kesinlikle öldürmeliydin kullanıcı. “

‘ Ustamı neden öldürmeye çalıştınız peki? ‘

“ Senin iradeni test etmek istedik ve başarılı da olduk. O zaman kullanıcımız olmana kesin karar verdik ama konumuz bu değil. Biz ruhlar, her birimiz büyük miktarlarda öze sahibiz ve senin kıyımın gücünü gerçek anlamda kullanabilmen için, bu öze hükmedebilmen gerekir kullanıcı. Yerde bir tırpan duruyor onu al ve beni kendine biat ettirene kadar saldır. Ben ne kadar sana yardım etmek istesem de, özüme ve ruhuma hükmedemediğin sürece, kullandığın tırpan bu dünya için fazla kaliteli bir metal olmaktan ileriye gitmez. Bu yüzden saldır ve boyun eğmemi sağla. Merak etme buradayken ikimiz de zarar görmeyeceğiz. “

Mavi saçlı ruh sözünü bitirdiğinde, üzerinde duran paltosu kayboldu ve elleri tırpana dönüştü. İki eli de tırpan şeklini almasına rağmen o kadar estetik ve doğal duruyorlardıki, bu uzuvlar kolunu kaybetmiş bir korsanın bileğine monte edilmiş kancadan ziyade, yaradılıştan tırpan ellere sahip olan bir adam gibi görünmesine sebep oluyordu. İki tarafın da zarar görmeyeceğini bildiğinden, Turgan rahat dövüşebileceğini düşünüp, yerde duran tırpanı eline aldı. Tüm tırpanlar açı ve metal rengi olarak, kıyımın tırpan tarafının birebir kopyası gibiydi.

Turgan sıçrayarak hamlesini yaptı ancak Tırpanı savurduğu yerdeki ruh, mavi bir topa dönüşerek Turganın hamlesinin boşa gitmesini sağladı. Ruhlar istedikleri gibi bedenlerini değiştirebildiklerinden, Husumet ruhu bunu savunma amaçlı yapmıştı. Turgan bir dahaki saldırısında doğrudan ruh topuna hedef aldı ve bir de böyle denedi ama bu kez de tuh topu biraz daha yükselip saldırıyı savurduktan sonra, insan bedenine büründü ve tırpandan elini kullanarak Turganın omuzuna kocaman bir yarık açtı.

‘ Ahhh!! Hani zarar görmüyorduk yalancı ruh? ‘

“ Acı hissetmezsin demedim. Zarar görmezsin dedim kullanıcı. Zaten acıyı hissetmeseydin, kafanı koparsam dahi karşılık vermeye devam ederdin ve bu şekilde bir amacımız olmazdı. “

Turgan ruha hak vermişti. Bu şekilde çok daha iyiydi ve zaten yarasının acısı da sanki Ducia iyileştiriyormuş gibi kısa sürede azalmıştı. Zaten çok uzun sürmeden kendiliğinden kapanacaktı.

‘ Bir ruh için hiç fena değilmişsin. O zaman biraz daha ciddileşelim. Buradayken yaft kullansam sorun olur mu? ‘

“ İstesen de burada yaft kullanamazsın ama senin kullandığın şey yaft değil. Onu kullanıp kullanamayacağını ve eğer kullanırsan ne olacağını bilmiyorum. Bu yüzden ben öğrenene kadar şimdilik kullanma. “

Bu cevap Turganı pek tatmin etmese de, bilmediği bir şeyi deneyip risk almak istemiyordu. Zira ruhlar kalıcı hasar alabilirler ya da kıyım yok olabilirdi. Bu yüzden yaft desteği olmadan, husumet ruhuna boyun eğdirmek zorundaydı. Bir kez daha pozisyon aldı sıçradı ve tırpanı yukarıdan aşağıya doğru savurdu. Bu şekilde husumet ruhu bir top şekline geçse bile ona isabet ettirebileceğini düşünüyordu ancak öyle olmadı ve husumet ruhu bir kez daha küçük bir manevra yaparak, kolayca saldırıdan kaçınıp, kendi saldırısını gerçekleştirdi. Bu kezki kontra saldırı, Turganın gövdesine adeta derin bir imza bırakmıştı ve fazlasıyla can yakıcıydı.

Turgan ne kadar denese de tek bir saldırı bile isabet ettiremiyordu ve bu durumdan dolayı da, sessiz sinir krizleri geçiriyordu. İyice hırs yapmıştı ve bu kez mutlaka isabet ettirecekti. Kollarını geriye atarak tırpanı geride tuttu ve bu defa sıçramadan, doğrudan rakibinin üzerine koştu. Tam isabet ettireceğini düşünmüştü ki husumet ruhu bir kez daha topa dönüşmüştü ve bu kez yerden çok daha yükseğe çıkmıştı. Ama karşı saldırıda da bulunmamıştı.

“ Bir adım bile ilerleyemedin kullanıcı. Sanırım benimle başlaman bir hataydı. Bu yüzden iyilik ruhuyla yer değiştireceğim. Tekrar görüşene kadar lütfen vaz geçme ve iyilik ruhunun vereceği öğütleri dinle. Şimdilik hoşça kal kullanıcı. “

Turgan husumet ruhunun kaybolmasıyla, tüm hırsıyla beraber oracıkta bir başına kalmıştı. Öfkeden yanakları şişmişti ve gözleri bir kayayı parçalayabilecek kadar sert bakıyordu. Öfkeden hızlı hızlı soluk alıp verirken, onu dinginleştiren şey, bir anda beliren iyilik ruhunun huzur veren görüntüsü oldu. Yeşil saçları ve tuhaf ama sevimli lila teniyle, iyilik ruhu her zamanki kadar iç gıdıklayıcı görünüyordu. Gülümsedi ve huzur veren sesiyle konuştu.

“ Öfkeni düşmanlarına sakla kullanıcı. Burada seni öfkelendirmek isteyen kimse yok. “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar