Theoden

25 Şubat 2020
Çeviri: 148
Düzenleme: AntiYasuo
511 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Orantısız Güç Dengesi

Syleusun öfkesi kötü sonuçlar doğuracağından, Gardi önüne geçerek onu durdurmuştu.

 

“ Sakin ol Syleus ve düşmanlarının dahi söylediklerini ciddiye al. Eğer hırsın yüzünden aptallıklar yapmayı kesersen, Mareşal ünvanını bile alabilirsin. En azından birkaç yıl sonra. “

 

Bir süre öyle kaldı ve Syleusun nefes alıp verişini dinledi. Syleus kısa süre sonra kendi göğsünde duran Gardinin elini aşağıya indirip, arkasını dönüp gitmişti. Gardi devam etti.

 

“ Güçlü bir adamsın Mirza ve çok kıymetli bir de yaft kitabına sahipsin. Muhtemelen kişiye özel olanlardan. Yanılıyor muyum? “

 

“ Seni ilgilendirmez. Kasabama ne olacak ? “

 

“ Bu sana bağlı. Eğer imparatorluğa sadık olmaya karar verirsen, kasaban senin bölgen olmaya devam eder ve onları istediğin şekilde yönetirsin. “

 

“ Peki ya reddedersem ? “

 

 

 

“ O zaman seni bu korkakların elinden kurtarmamız gerekir. “

 

Sesin sahibi tanıdık değildi ve bu ses oldukça uzaktan geliyordu. Gardi panikle sesin geldiği yöne baktı ve orada kasabadan sıradan insanların olduğunu görünce yüksek sesle bağırdı.

 

“ Sende kimsin? Gizemli kahramanı oynamayı bırak da göster kendini. “

 

Kalabalığın arasından heybetli bir adam çıktı ve gülümseyerek konuştu.

 

“ İstediğini yaptım. Daha önce karşılaşmıştık Gardi hem de kısa süre önce. Ben Sancar Paşa. Sesimden hatırlamadığına üzüldüm. “

 

Gardi paniklemişti. Zira Sancar paşayla başı bozuk bölgesini almak için karşı karşıya gelmişlerdi ve bu adam bu kadar güçlü generalin arasına tek başına çıkıp gereksiz şov yapacak kadar aptal biri değildi. Rengi solmuş bir halde ancak gururlu tavrını koruyarak devam etti.

 

“ Kıtayı terk ettiğinizi sanıyordum. Yanında o inatçı başbozuğu da getirdiğine bahse girerim. “

 

“ Benden bahsediyorsan kalbimi kırdın orgeneral. Ben olsam senden sevgi pıtırcığı diye bahsederdim. “

 

Ses Gardinin arkasından geliyordu. Bir anda tüm generaller o yöne döndüler. Başbozuk Castro tam arkalarındaki duvarın hemen önünde dikilmiş, iki cevizi tek elinin avucunun içinde çevirip duruyordu.

 

“ Dragutun köpeği, demek en başından bu hain planı kuruyordunuz. Toplamda kaç kişisiniz ha ? Daha fazla şov yapmadan mertçe çıkın karşımıza “

 

Konuşan kişi Huang idi ve cevabı en yetkili ağızdan aldı. Dragut kendini göstermiş ve konuşmaya dahil olmuştu.

 

“ Benim köpeklerim yok korgeneral. Uğruna canımı verebileceğim yoldaşlarım var. Bunu sana ve yanındaki generallere yalnız başına olan Ferik Sandoru çevirdiğinizde bizzat göstermiştim. Yanılmıyorsam oradaki en rütbeli kişiydin ve yoldaşımla fareyle oynayan kediler gibi dalga geçmeye çalışıyordunuz. Şimdi bana mertlikten mi bahsediyorsun? “

 

Dragutun anlattıklarının tamamı doğruydu ve bu yüzden de Huangın verebilecek bir cevabı yoktu. Dragutun sözünün ardından ortamda bir sessizlik olması, Dragutun haklılığını onaylayan bir ortam oluşturuyordu ve karizmatik bir görüntüye sahip olmasına sebep oluyordu. Sessizliği bozan, Syleus oldu. Yerinden sıçradıktan sonra konuşmaya başlamıştı ve doğrudan Dragutu hedef alıyordu.

 

“ Kes sesini de neyin var göster bana cool adam. “

 

Uzun erimli ve gövdesine yapışık bir kılıca sahip olan silahını savurmak üzereydi ki, tok bir metal sesini duymasının hemen ardından yüzüne bir top haline getirilmiş ancak en az yüz ton olması gereken bir nesnenin çarpmasıyla geriye savruldu. Birkaç binanın duvarlarını yıktıktan sonra, metrelerce yerde sürüklenip, en son yaftla güçlendirilmiş duvarı da delip, biraz ileride durabildi.

 

Gardi gördüğü şey karşısında şaşakalmıştı. Ağzı açık halde onu izliyor ve gerçekliğine emin olmak istiyordu. Tam bunu neden yaptığını soracaktı ki, Syleusun nevrini tek bir yumrukla döndürebilmiş olan adam daha önce davrandı.

 

“ Sen ve bozukların rol çalmayı kesmezseniz, İntikam alayı sizi de düşman olarak görecek. “

 

Attila, Akina, Ryo, Rudolf ve Ganhar verebilecekleri en iyi pozla bir arada duruyorlardı. Dragutun ve diğer başı bozukların Attiladan haberleri yoktu ve tamamı generallerden oluşan bu yeni kişileri görünce başta afalladılar. Gerçi şartlar ne olursa olsun Attilanın kendisine zarar vermeyeceğini bildiğinden Dragut söze girdi.

 

“ Verdiği sözü yiyecek bir adam olmadığını biliyorum Attila abi ve yanında da en sadık generallerden birisi duruyor. Düşmanlarımın sayısı arttığı için korkmalı mıyım ? “

 

“ Keşke sadakatim, aptal yerine konulup her gün hayıflanmama sebep olacak kadar uzun sürmeseydi. “

 

Konuşan Akina olmuştu ve gözlerindeki sahtelik barındırmayan hüzün okunabiliyordu. Dragut durumu sorgulayamadan Attila özetledi.

 

“ Bu şerefsizler başından beri beni kullanıp öldürmeyi planlıyorlarmış. Sanki yapabilirlerde peh… Bunu duyan dostum ve artık aramızda olmasından onur duyduğum yandaşım Akina, Winstonun canını bizzat almış ve sonrasında da durumu bana anlattığından intikam alayına geri döndük. Winston öldüğünden dolayı Edward denilen veledi imparator yaptılar. ”

Başbozuk Castro’nun elindeki cevizleri kırmasıyla Dragut o tarafa döndü.

 

“ Bu durumda plan değişir Dragut yoldaş. Her ne kadar sen varken kararlarına saygı duyacak olsam da, fikrimi sorarsan genç çocuğu kaçırmak yerine, tüm generalleri öldürelim. Attila bizim tarafımızdaysa bunu yapmamak ahmaklık olur. “

 

Onca general başıbozukların ve intikam alayının bu dostane sohbetini sadece dinlemekle yetiniyorlardı. Tamamı korku içindeydi ve genç tuğgeneral Marina titremesine engel olamayıp ağlamak üzere görünüyordu. Dragut fikrini hemen söylemedi ve doğan boşlukta Akina söze girdi.

 

“ Onları öldürmekle ilgili sorunum yok ancak Richard ve Marinayı savaşın dışında tutmanızı istiyorum. “

 

Akinanın bu çıkışı başbozuğun hoşuna gitmemiş olsa gerek ki sorgulama ihtiyacı hissetti.

 

“ Neden? Eski astlarına sempati mi besliyorsun Sadık General Akina? “

 

Bunu duymak Attilanın öfkesine sebep olmuştu. Bir yandan açıklayıp bir yandan da ürkütücü adımlarla Castronun üzerine yürüdü.

 

“ 18 yaşındaki bir çocuktan ve kardeşini yeni kaybetmiş bir adamdan bahsediyoruz. Annesi bir canavar olarak bilinebilir ama birkaç ay içerisinde iki oğlunu birden kaybetmenin acısını hiçbir anneye yaşatmayacağım. Akina bugüne kadar art niyetli köpeklere farkında olmadan hizmet etmesine rağmen, sadakatini ve iyi niyetini hiç kaybetmedi. Ama sen ne bir annenin acısını anlayabilecek kadar naif bir adamsın, ne de liderin buradayken susmayı bilecek kadar sadık. Bir de dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çalışan grubun en nüfuzlu adamlarından birisisin değil mi peh.. “

 

Attila tüm heybetiyle Castronun üzerine yürümesine rağmen, Castron dik duruşundan taviz vermiyordu. Tüm soğukkanlılığıyla iyice yaklaşmasını ve en güçlü diye adlandırılan adamın hamlesini yapmasını bekliyordu. Kabarmış bir hindi mantığıyla elindeki cevizleri sertçe sıktı ve toz haline getirdi. Ortam iyice gerilmişken sonunda bir konuşma sesi duyuldu. Konuşan çoktan boyut geçişini kullanarak Attila ile Castronun tam ortasında biten Dragut idi. Daha önce hiç olmadığı kadar öfkeli ve tehditkar görünüyordu Dragut. Bu haliyle Attila ile olası bir savaşa girse muhtemelen tüm generaller savaşın çevreye etkisinden hayattan koparlardı.

 

“ Abi dediğim adama karşı saygısızlık yapmanı haklı gösterecek tek bir sebep söyle Castro. “

 

Dragutun özünün seviyesine Attilayı dahi şaşırmıştı. Kız kardeşini istemeye geldiğinde karşısında el pençe divan durup kendisine hayranlığını anlatan adamın bu seviyelere ulaşabileceğini Attila bile hayal etmiyordu. Dragutun uyguladığı baskı karşısında, bir başbozuk bile zar zor ayakta kalabiliyordu. Castro o zaman neden Dragutun liderleri olduğunu tekrar hatırladı. Zaten saygısızlık yapmak gibi bir amacı yoktu ancak yaptığı iğnelemenin bu kadar abartılacağını da düşünmemişti. Pişmanlığını belirtmek istedi ancak Dragutun sözünü hatırladı.

 

Bir başı bozuk ben oradayken hiç kimseye boyun eğmez. Hatalarından pişman olmaz. Sorumluluğu her zaman üst alır. Yani bir başıbozuğun rütbesi yükseldikçe, gururu alçalmalıdır. - Dragut

 

Dragut cümlesini kurmasının hemen ardından diz çöktü ve önce Akina’nın daha sonraysa Attila’nın gözlerinin içine bakarak konuştu.

 

“ Astımın saygısızlığı için kusuruma bakmayın İntikam Alayından Akina ve öz abim yerine koyduğum Attila. Vereceğin cezaya razıyım abi ama önce düşmanlarla karşı yan yana çarpışma onurunu bana bahşet. “

 

 

Dragutun verdiği mesaj manidardı. Dılarıya büyük bir öz salmış ve ortamdaki en büyük güç olarak görünmesine rağmen, gururunu hiçe sayarak diz çökmüş gücünü saygısının aşağısında tutmuştu. Dragutun yaptığı jest özellikle Akinanın fazlasıyla hoşuna gitmişti. Ancak Dragutun diz çökmüş olması Sancar Paşayı rahatsız ediyordu. Bunun içinse Başbozuğu suçluyordu. Castro da aynı şekilde kurduğu cümleden dolayı ölesiye pişmandı. Dragut kendisi yüzünden diz çökmüştü ve bu lekeyi ömrünün sonuna kadar kalbinde taşıyacaktı.

 

Ancak mesafesinin de biraz uzak olmasıyla Dragutun özüne dayanabilmiş olan Korgeneral Huang sinsi bir yaft saldırısıyla Attilayı hedefledi. Attila, Draguta odaklandığından, başarılı olabileceğini düşünmüştü. Alevden bir kılıç gibi ilerleyen ve en az 7. Seviye olan yaft Sancar Paşa ve Ryonun aynı andaki defansif hamleleriyle durduruldu. Huangın bu namertçe gerçekleştirdiği saldırının hesabını soranlarda yine Ryo ve Sancar Paşa ikilisi olacaktı…

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar