Theoden

09 Mart 2020
Çeviri: 172
Düzenleme: AntiYasuo
630 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Seydunaya Yolculuk

Dragut, Castro ve Ragnossa, Köklu’nun üzerinde kampa geldiklerinde, karşılaştıkları şey bir mezarlıktı. Dragut ilk gördüğünde panik yapıp çocuklarının durumunu merak etse de, mezarlara yaklaştığında üzerlerine yazılmış isimleri gördü. Çağıl Paşa, Miralay ?, Miralay ?, Çavuş ?, Başıbozuk ?......... ve Mirliva Yavuz. Yavuz’un ismini gördüğünde gözleri doldu.

Bahsedilen havari beklediklerinden çok daha güçlü olmalıydı ki, bir paşaya karşı dahi kazanabilmişti. Turgan, Nyu ve Arya’nın mezarlarını görmediğine dahi sevinemedi. Öfkeye kapılmış küfürler etmeye hazırlanıyordu ki Ragnossa’nın sesini duydu.

“ Mirliva Yavuz dışında hiç birisini tanımıyordum efendim o yüzden acınızı anlayamayacağımı biliyorum ancak belli ki birileri kazanmış ki onları gömebilmişler. Yoksa kurtarıcısının dostlarına ihanet eden bir havarinin, düşmanlarını defnedecek kadar onura sahip olması mümkün değil. “

Dragut’tan önce konuşan kişi Castro olmuştu. Yumruğunu sertçe sıkıyor ve bulundukları durumu kabullenmekte zorlanıyordu.

“ Çağıl paşa bile kaybetmiş. Bu havariler de neyin nesi? “

“ Tek bildiğim şey artık başıbozukların düşmanları. Etrafta ceset yok ve üzerinde Mirza haininin ismi yazan bir mezarda görmedim. Yavuz benim en güvendiğim komutanımdı. Keşke… “

“ Keşkelik bir şey yok patron. Sen buraya gelsen ve bir başka ekibi Smria’ya göndersen o hakan bozuntusu diğer yoldaşlarımızı öylece bırakır mıydı sanıyorsun? Hadi ama, eminim Yavuz onuruyla savaşarak ölmüştür. Gözyaşlarınla hatırasını kirletme. “

Dragut’un acısı büyüktü ve öfkesi dinecek gibi durmuyordu. Kendini kontrol etmeye çalışmasına rağmen, Castro’nun yaptığı saygısızlık zamanındakine yakın bir öz salmıştı ki Ragnossa’nın mantıklı cümlelerini bir kez daha dinledi.

“ Turganla ilk tanıştığımızda ona grubunun amacını sorup, dünyayı daha iyi bir yer haline mi getirmeye çalışıyorsun demiştim. O ise bana o işi babasının yaptığını söylemişti. Havarilerin düşmanı Turgan ve dolayısıyla intibah Tugayı. Eşinize de söz verdiğiniz gibi başıbozuklar amacından sapmamalı. Bana kalırsa bir havari bir de hakan eş zamanlı ortaya çıkmışken, Seyduna’yı ziyaret etmek için yeterli sebebe sahibiz. Bir daha ne zaman sizin yanınızda olurum bilmiyorum ancak eğer şimdi gidersek mutlaka bilmediğimiz bir şeyler öğrenebiliriz. “

Ragnossa’nın söylediği Dragut’a her zamanki gibi mantıklı gelmişti. Köklu’nun da onayını aldıktan sonra, Seyduna’yı ziyaret etmeye karar verdi ancak, öncesinde yapması gereken işler vardı. Müze olarak kullanılan ve çeşitli silahlar olan ancak an itibariyle bir harabeyi andıran binaya girip, oradan bir balta aldı ve bir ağacı kesmeye başladı. Odadaki savaş çekicinin eksikliğini fark etmemişti zira, öyle önemli bir şeye sahip olduklarını bilmiyordu.

Herhangi bir yaftı kullanarak, rahatça ağaçları istediği hale getirebilecek olmasına rağmen emek vererek, onlarca mezarın başına tek tek ağaçları dikti ve her birinin üzerine isimlerini tekrar yazdı. En azından hayatlarını kaybetmiş yoldaşları için bu kadar emek sarf etmesi gerektiğini düşünmüştü. Kampta normalde mezar sayısından çok daha fazla başıbozuk vardı ve muhtemelen Çağıl Paşa’nın emriyle, oradan uzaklaşmış ve yardım için ayrılmış olmalıydılar.

Yakında tüm detayları öğrenebilirdi çünkü hiç birisinin davasını terk edeceğini sanmıyordu. O gece o kampta uyuyup, sabah Seyduna’ya hareket etmeye karar verdi zira çoktan gece olmuştu. Bir yandan da kötü düşüncelere mani olamıyordu.

‘ Umarım çocuklarım iyidirler. Dört hakanı birden karşıma almayı, Karia’ya öyle bir haber vermeye tercih ederim. ‘

“ Bu gece burada kalacağız ve sabah Seyduna’ya hareket edeceğiz. Burası artık bir başıbozuk mezarlığı olacak ve başkente döndüğümüzde, bununla ilgilenmeleri için bir ekip yollayacağım. Unutursam hatırlatın lütfen. Onlara yaraşır bir de anıt diktireceğim. “

Tüm gün oradan oraya uçmuşlarken, uyumaları fazla zamanlarını almamıştı. Tek uyumayan, kuytu köşede bir binada tek başına hüngür hüngür ağlayan Dragut idi. Kendi doktrinlerinden birisini yok sayıyordu.

‘ Bir yoldaşınız inandığı şey uğruna öldüğünde ağlamayın yoksa onları incitir, hatıralarını kirletirsiniz. ‘

Herkes onun sözünü dinlemeye gayret ediyordu ancak kendi gözlerine, duygularına söz geçiremiyordu Dragut. O gece saatlerce ağladı ve sadece bir saat uyuyabildikten sonra, Ragnossa tarafından uyandırıldı. Hava halen aydınlanmamıştı ancak Ragnossa bu zamanı özellikle seçmişti.

“ Efendim yola çıkmak için güzel bir zaman. Eğer şimdi yola çıkarsak, Köklu’nun hızı sayesinde, sabahın ilk ışıklarıyla Seyduna’ya varırız ve günün ilk işi olarak Seyduna’yı ziyaretimiz, onların hoşuna gidecektir. Ciddiyetimizi ve onlara verdiğimiz önemi bu şekilde gösterebileceğimizi düşünüyorum. “

Dragut bir kez daha Ragnossa’nın söylediklerini mantıklı buldu zira aylarca onların yanında yaşamış ve bizzat kraldan eğitim almıştı bu çocuk. Konu Seyduna Krallığı ise; kimse Ragnossa’dan daha bilgili olamazdı.

Kısa süre içinde hazırlanıp yola çıktılar. Seyduna krallığına gideceklerdi ve güzergahlarında imparatorluk toprakları bulunduğundan; Köklu olabildiğince yüksekten ilerleyecekti, en azından üzerindekilerinin dayanabileceği kadar yükseğe çıkacaktı. Malum yükseldikçe basınç ve rüzgar insanların dayanamayacağı bir hal alabiliyordu.

Beş saatlik yolculuğun ardından, yerini uzun süredir bildikleri ancak daha önce hiç gelmedikleri Seyduna Krallığına sonunda ulaşmışlardı. Köklu irtifasını düşürdü ve fazla oyalanmadan üzerindekileri Krallığın girişine bıraktı.

Nöbetçiler bu şatafatlı girişi beklemiyorlardı karşılarında bir anda beliren üç güçlü adamı görünce şaşakaldılar. Nöbetçi bozuntuya vermeden konuştu.

“ Ziyaret sebebiniz nedir ? “

Ragnossa hemen öne çıktı ve kibarca cevapladı.

“ Bir Dai ( Fedai/suikastçileri eğitebilecek kişilere verilen rütbe) olmasaydım, iyi niyetimi göstermek için önünde eğilirdim muhafız. “

“ Dai mi? Saçmalama çocuk. O mertebeye ulaşabilirmişsin gibi konuşma. “

“ İstiyorsan Seydunamız Sabbat’a sor. Aylarca kendisinden eğitim alma lütfuna erişip, bu mertebeye çıkabildim. “ (Seyduna hem krallığın adı, hem de krallıktaki en üst rütbe. Kral veya padişah gibi.)

Muhafız şaşırmıştı zira Sabbat’ı rütbesiyle anan birisi kesinlikle bir Seydunalı olmalıydı. Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak devam etti.

“ Diyelim ki Seyduna’nın şanslı halkından birisin. Bu cennetten ayrılmak için sebebin neydi? “

“ Sebeplerimi içeride anlatırım ancak geçersiz sebeplerim olsaydı, buradan hiçbir şekilde sağ ayrılamazdım. İçeri girmeme izin verirsen, eminim beni tanıyanlar olacaktır. “

“ O kadar kolay değil. Peki yanındakiler kim? “

Ragnossa’nın tüm kibarlığını görmesine rağmen Dragut olaya hödükleme atlamıştı.

“ Ben Dragut. Başıbozuk serdarıyım ve seni yerimden dahi kıpırdamadan gebertebilecek güçteyim. Sabbat ile konuşmaya geldim ve sen yoluma çıkıyorsun. “

Üst üste yaşadığı kayıplar, Dragut’un hal ve hareketlerine yansımış gibiydi. Fazlasıyla agresifti ve tehdit olarak görünmeyi de umursamıyordu. Ragnossa araya girip toparlamak istedi.

“ Kendisi önemli kayıplar verdi ve bu yüzden biraz agresif. Ama kötü niyetle gelmedik inanın bana. “

Muhafız bir anda öne çıktı ve Dragut’un önüne kadar geldi. Elini silahına atmamış ve sadece yakından incelemeye koyulmuştu. Bir anda bağırarak konuşmaya başladı. Heyecanlanmış ve ne yapacağını bilmez bir halde görünüyordu genç muhafız.

“ Sen cidden Dragutsun. Başıbozukların serdarı ve İmparatorluğun korkulu rüyası Dragut. Bir de aydakarın vardı değil mi? Cidden Dragut’sun. Kabalığımı bağışlayın efendim. Evimde bir posteriniz var ama gençlik haliniz olduğundan emin olamamıştım. Seyduna’nın ilk kapısındaki muhafızlara dahi meydan okuyan adam da ancak korkusuz Dragut olabilirdi. “

Ragnossa durumdan hiçbir halt anlamamıştı. Zira kendisi daha önce geldiğinde, tatlı dili ve dikkatli davranışları sayesinde buraya girebilmişken, Dragut adamı öldürmekle tehdit etmesine rağmen, Muhafız onun önünde diz çökmüş ve ilk başta tanıyamadığı için özür diliyordu. Dragut da pek bir şey anlamamış olsa gerek ki şaşkınlığını belirtmek istedi.

“ Ne olmuş ki? Beni neden tanıman gerekiyordu? Ayrıca benim resmimi imparatorluk bile çizdireli bir yıl olmadı. Neden senin evinde resmim var benim ? Sen ne işsin lan muhafız? “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar