Theoden

12 Mart 2020
Çeviri: 184
Düzenleme: AntiYasuo
545 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Davetsiz Oda Arkadaşı

Turgan çıktığında Ragnossa’nın görevini iptal etmişti zira tek amacı, yüksek sesle biraz rol yapıp, sesini duyanların yapacağı dedikoduların babasının kulağına gitmesini sağlamaktı. Ne kadar da despot bir kardeş, Serdar’ım oğlunuz ablasını adeta bir köle gibi kısıtlıyor diyen başıbozuklar, Dragut’un keyfinin yerine gelmesini sağlayacaklardı.

Turgan o gece kendisinin refakatçi kalacağını ve kimsenin bulunduğu hastane odasına girmemesini söylemişti. Bu sayede Arya ve William; ellerinin temasından öteye gitmeyen ancak romantizmin doruklara ulaştığı bir gecenin tadını çıkaracaklardı.

Turgan boş hastane odasına girince şamdanı yakmadı. Odanın içinde hiç ışık olmasa da Turgan yalnız başınayken zaten karanlıkta gibi hissettiğinden pek önem arz etmiyordu.

Turgan gözlerini tavana çakıp, ablasının hastanedeki halini düşündü. Sevdiği adamın bir başıbozuk olarak karşısına çıkması, başta ona ulaşamadığındaki çaresizliğin ardından gelen mutluluk hissi ve yalansız gülümseyişi. Yanlış bir şey yapmadığını düşünüyordu ki, bir kibritin alev alışını gördü. Hem de yattığı yatağın tam karşısında.

“ Sende kimsin? “

Karşısındaki kişi derince bir nefes verdikten sonra söze girdi.

“ Kızlardan farklı olduğumu sana daha önce de söylemiştim patron. Ailene beni aldıysan, benden kaçamazsın. “

“Ragnossa hiç ses yapmadan nasıl girdin lan içeri ? Kapıyı kilitlediğime eminim. Ayrıca şu iğrenç duman makinesini kapatsana, iğrenç kokuyor. “

“ Ben bir suikastçiyim bunu unutma patron. Bir kapıyı açmak için kullanacağım en son şey o kapının anahtarıdır. “

Turgan şaşırmış olsa da yalnız olmadığını bilmek hoşuna gitmişti.

“ En azından baş başayken patron deme. Ustamı özlememe sebep oluyor. “

“ Peki madem dikkat ederim Turgan. Bilmem gereken başka bir şey var mı? Yoksa tüm sır abanın yan odalardan birinde prensin refakatçi olarak kalması mıydı? “

Durum Turga’n’ın iyiden iyiye hoşuna gitmeye başlamıştı. Bu adamın böyle yetenekleri olduğunu daha önce bilmiyordu.

“ Ragnossa cidden güçlüsün ha. Belki de kapışmalıyız. “

“ Ben hayatımı kurtaran adama karşı savaşmam. Ayrıca bugün bir başbozuğu yenmişsin. Madem ona karşı kazanabiliyordun, orgeneralden neden kaçtık lan? İkimiz kesin kazanırdık. “

“ O zaman olsaydı kazanamazdık. Kaçmaktan başka çaremiz yoktu hınh hınh. “

Kısa süreli sessizlikten sonra Turgan gizemli bir şekilde başladı cümleye.

“ Bir şey daha var. “

“ Ne konuda? “

“ Bilmen gereken bir şey daha var işte. “

Ragnossa merakla dinlemeye koyulmuş, hiç ses çıkarmıyordu. Elindeki sigarayı da söndürüp tüm odağını duyacaklarına vermişti.

“ Suratımdaki şeyi anlatmadılarsa da görmüşsündür. Bu bir lanet ve her geçen saniye büyüyor Ragnossa. Büyüdükçe de zihnimi yiyip bitiriyor. Kimseye söylemesem de bu şeyle uzun süre yaşayabilmem mümkün değil. Eğer çözemezsem, muhtemelen herkesten, her şeyden kaçmak zorunda kalacağım. Zihnimin kontrolünü ne zaman yitireceğimi bilmediğimden, annemi aramaya çıkmakta da tereddüt ediyorum. Ben çok zor durumdayım Ragnossa. “

Hastane de kendinden büyükleri dahil fırçalayan adam neredeyse ağlayacak gibi konuşuyordu ve bu ani duygu değişimi Ragnossa’ya biraz fazla gelmişti.

“ Lan o zaman şifacıya falan gitsene? Ne bileyim kütüphaneye bakalım, yaşlılara soralım… İlla bir çözümü vardır bunun. “

“ Ruhlar çözümünü zaten söylediler ve bunun için yarın babam da yardım edecek ama öyle ilaç tarifi gibi bir çözüm olmadığından endişeleniyorum. “

“ Neymiş ki çözümü ? “

“ Bir hizmetkar bulmam lazımmış ve o bir seferliğine kıyımı kullanıp, laneti yok edecekmiş. “

Ragnossa çözümü duyunca rahatlamıştı.

“ Lan neden bekliyoruz o zaman? Hemen kıyımı ver bana halledelim. “

“ Ama herkes yapamıyormuş ve deneyen kişi sahtekar bir hizmetkar ise ölebilirmiş. “

Ragnossa’nın endişeli halinden eser kalmamıştı ve olabildiğince sesini kısarak kahkahalar atmaya başlamıştı.

“ Bu mu yani tek riski? Öyleyse ilk deneyen ben olurum. “

Turgan şaşkın bir ifadeyle sordu.

“ Ciddi misin sen? “

“ Aynen öyle. Ben en büyük olanın, Barbossa’nın oğluyum ve en büyük olmayacak adamın astı olmak gibi bir niyetim yok. Aptal bir lanet yüzünden çıldırırsan, baştan yanlış seçim yapmış olurum ki bu da benim zayıflığımı gösterir. Sadece kıyımı bana ver. “

Turgan Ragnossa’nın olayı sıradanlaştırmasından dolayı biraz rahatlamış olsa da, endişeye mahal vermemek adına bunu daha sakin bir ortamda ve gözetim altında yapmanın daha doğru olacağını düşünüyordu. Ancak Ragnossa’yı da riske atmak istemiyordu.

“ Söylediklerimi boş ver. Benim yüzümden tugayın tek erkek üyesini riske atamam. “

“ Sanki umurumdaymış gibi… Zaten sen olmasan iki kez ölecektim. Bunu bile yapmama izin vermezsen ailede kalırım mı sanıyorsun? “

“ Kalmaz mısın? “

“ Tabi kalmam. Kızların bunu denemesine gerek yok ama beni onlarla bir tutma. Hayatımı ortaya koyacağım altı üstü abartma… “

Turgan konuyu değiştirmek adına uykusunun olduğunu söylemişti ve odada tek yatak vardı.

“ Sende mi burada uyuyacaksın Ragnossa? “

“ Senin için bir mahsuru yoksa evet. “

“ Ama tek yatak var. “

“ O zaman yanına yatarım bende. “

“ Hayatta olmaz. “

“ Ha ha tabi ki olmaz. Sadece şaka yapıyordum patron. Yerde yatarım ben. “

“ Öyle de olmaz. O zaman ben de yerde yatacağım… “

İki genç adam yatağı boş bırakıp, iki kenarında, yerdeki boşluğa uzanıp öylece uyuya kalmışlardı. Şafak sökmek üzereyken Turgan’ı uyandıran Ragnossa oldu.

“ Patron uyanmazsan birileri enişteni ziyarete gelip, oyununu bozabilir. “

Turgan yüzüne bir kova soğuk su dökülmüş gibi panikle uyanıp, yataktan fırlamıştı. Ragnossa’ya gözleriyle teşekkür ettikten sonra, kıyımı alıp ablasının olduğu odaya koştu. Kapıyı yavaşça tıklatmasına rağmen açılmamıştı. Bu yüzden içeriye girmeye karar verdi. Kapının kilitli olmaması endişe verici olsa da, Arya geç saatlerde buraya geldiğinden ve Turgan ziyaretçi istemediğinden, kimse gelmemiş olmalıydı.

Turgan kapıyı açtığında yüzünde istemsiz bir tebessüm belirmişti. Zira gördüğü manzara çok hoş ve  onure ediciydi. William, bir sandalyeyi olabildiğince yataktan uzağa koymuş ve yatakta yatan Arya ile el ele tutuşmuş halde uyuya kalmışlardı. Turgan onlara ilişmeyi hiç istemese de, yatağa yaklaştı ve kısık bir sesle ablasına seslendi.

“ Gün aydınlanmak üzere abla. Şimdi gitmezsen foyamız ortaya çıkacak. “

Arya uyandığında, kardeşinin yanağına kocaman bir öpücük kondurmuş, ardından da ayrılmıştı. Turgan birileri gelip orada olduğuna şahitlik edene kadar ayrılmamaya karar verdi ve muhtemel eniştesiyle koyu bir sohbete tutuldu.

“ Cesur adamsın Miralay William. Akina ve babama rağmen geri adım atmadın. Vazgeçmemen aşkına bir kanıt olsa gerek. “

Genç adam bilgece yanıtlayacaktı.

“ Senin yaşındayken bir prenstim ve Sargut tahtının varisiydim. Ablan ise o zaman bir tutsaktı Turgan. Birkaç ay önceyse imparator olması gereken adamdım. Ancak şimdi, miralay rütbesine ulaşabilmiş bir başıbozuğum. Hayatın bundan sonra bana neler getireceğini bilmiyorum ancak, peşinden gitmediklerimin bedelini ağır ödedim. Bu yüzden hayalim olan, Arya ile evlenene kadar, karşıma kim çıkarsa çıksın, aşkımı haykırmaktan vazgeçmeyeceğim. “

“ Wuuu demek prensler böyle güzel konuşuyorlarmış Miralay Prens William “

“ Beni konuşturan şey mevkim değil, duygularım. Ayrıca senin için sorun olmazsa bana abi de lütfen. “

“ Tamamdır prens abi. Peki zor olmadı mı, herkes senin emrindeyken bir anda bir sürü kişinin astı olmak? “

“ Prensliği kendim elde etmemiştim Turgan. Sadece kralın oğlu olarak doğduğumdan, prens olmuştum. Ancak Miralaylığı kendi dişimle, tırnağımla elde ettim. Bir Miralay olmayı hak ettiğimden, emir almak hiç zoruma gitmiyor zira başıbozuk sistemine hayran kaldım ve eğer hak etseydim çok daha yüksek bir mevkide olurdum. “

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar