Theoden

12 Mart 2020
Çeviri: 186
Düzenleme: AntiYasuo
556 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Lanetten Kurtulma Ayini

Sancar paşanın öylece izin vermeye niyeti olmadığından Ragnossa’yı kolundan yakalamış olsa da, Ragnossa umursamadan kolunu uzatmaya devam ediyordu. İhtiyar adamla fiziksel güçleri oldukça yakın olduğundan, Ragnossa adeta ağır çekimde silaha doğru ilerleyebiliyordu. Bir dakikalık çabanın ardından silaha dokunmak üzereyken, paşanın gözlerinin içine baktı.

“ Babam dirilip gelse dahi, bana engel olamaz. Bu yüzden uzaklaş ki sana bir zarar gelmesin Sancar Paşa. “

Ragnossa’nın gözlerinde adeta mavi bir ateş yanıyordu ve kurduğu cümle de, bakışlarındaki kararlılıkla uyumlu olduğundan, Sancar Paşa geri adım atmıştı. Zira ne yaparsa yapsın ona engel olamayacağının farkındaydı. Ragnossa etraftakilerin korkulu çığlıkları arasında Kıyımı kavradı ve Turgan ile ikisinin bedeninin tam ortasına koyup, Turgana sarıldı. Kıyım tepki göstermemişti ancak Ragnossa devamında ne yapacağını bilmiyordu. Turgan’dan birkaç metre uzaklaştıktan sonra silahı havaya kaldırdı ve bağırdı.

“ Turgan’ın hizmetkarı olmakla ilgili bir sorunum yok. Bu unvan ne yapmam gerektirirse de yapacağım ancak belli ki bu gerçek üstü bir durum ve bana ne yapacağımı lütfen gösterin Kıyım’ın ruhları. “

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra, yağmur çiselemeye başlamıştı. İşte o zaman Ragnossa bir ses duymuştu. Bu kez ki herkesin duyabileceği kadar güçlü ve ilahi bir sese benziyordu. Köklu’nun sesinden dahi daha heybetli olan bu sesi, şehirde duymayan kalmamıştı ve neredeyse tüm şehir o bölgeye yığılmaya başlamıştı.

“ Kullanıcının bedenindeki laneti soğuracağım. Ben bunu yaparken ne olursa olsun hareket etme kullanıcının hizmetkarı. Eğer ayağın bastığın yerden tek bir milim dahi hareket ederse, laneti emdiğimizde içimizde tutamayız ve çevredeki herkese lanetin bulaşma riski oluşur. Kolay olmadığını biliyorum ve bu yüzden yardım almanı öneririm ancak unutma silaha senden başkası dokunmamalı ve yardım edecek kişi de hayatını ortaya koymalı. Eğer başarırsan, kendinden geçmeden önce silahı elinden bıraktığından emin ol. Zaten başarsanız dahi lanetin etkisine maruz kalacaksınız. “

Duyulan seslerden sonra bir çok başıbozuk Sançar Paşa’nın ve Mirliva Kasim’in yönlendirmeleriyle alandan uzaklaşmaya başlamışlardı. Bazılarıysa ayrılmamakta ısrarcı olmuşlardı. Gerçekleştirmesi çok zor bir ayinin ortasında gibiydiler ve yaraları biraz kapanmış olan Jeo, sese kayıtsız kalmayıp harekete geçmeye karar vermişti. Ragnossa’yı olduğu yerde sabit tutabilecek ve bunu yaparken hayatını riske atacak başka birisini tanımıyordu.

Jeo doğrulmuştu ki, biraz önce Ducia’dan duyduklarından etkilenmiş olan her şeyiyle odaklanmış gözüken Ragnossa bağırdı.

“ Kullanıcını benden daha iyi tanıyor olmalısın gizemli ses. Burada onun hizmetkarı olan kişi benim ve benden başkasının zarar görmesine izin vermeyeceğim. Bir an önce başla artık…”

“ Başaramayacaksın Turgan’ın hizmetkarı. Ama yardım alarak dahi başarırsan, işte o zaman gerçek bir hizmetkar olacaksın. “

“ Ben zaten gerçek bir hizmetkarım. Sahtekarsam ölmeyi dert etmeyeceğim. Bir an önce başla da patronumla biraz sohbet edebileyim ürkütücü herif. “

Ragnossa’nın bunu söylemesiyle beraber, Kıyım bir anda ışıldamaya başlamıştı, Üzerine düşen yağmur tanecikleri dahi temas ettikleri anda, göz alıcı bir şekilde parlıyorlardı. İşte o sırada Kıyım’ın gövdesini bir parabol gibi saran, hilal kılıç görünümlü silahlar bir anda uzamaya başlamışlardı. O kadar hızlı gidiyorlardı ki, ilk hareket etmeye başladıklarında Ragnossa yerinde kalmakta zorlanmıştı ve bu daha ilk aşamaydı.

Kıyımın hilal uçları, Turgana ulaşana kadar uzamaya devam ettiler ve ulaştıklarında, bir tanesi Turgan’ın kalbinin üzerine, diğeriyse ensesine saplanmıştı. Ensesine girmiş olan, kafatasının içine kadar ilerliyordu. Bir yerden sonra ilerlemeyi durdurdukları, eskisi kadar çok insanın olmadığı çemberdekiler tarafından fark edilmişti.

Kısa bir süre sonra, beyaz renkli bu kamçılar, adeta avını yutan bir yılanın gövdesi gibi şişmeye başlamışlardı. Turgan’ın bedeninden bir şeyleri içine çektikleri gözle görülebiliyordu. Bu şey içinden geçtiği bölümün rengini koyulaştırıyor ve ilerlerken genişlettiği her noktada bunu tekrarlıyordu.

Ragnossa her şeyiyle durduğu yerden oynamamaya odaklanmıştı ancak, kamçılardaki lanet silahın gövdesine yaklaştıkça, hem yerinde durmakta hem de odağını korumakta zorlanmaya başladığını fark etmişti. Lanetin silahın gövdesine ulaşmasına bir metre kadar kala daha fazla yaklaştığında sabit kalamayacağını fark etmişti Ragnossa ancak vaz geçmemişti.

Aklına gelen ilk çözümü hızlı bir şekilde uygulamaya koyulup, bir saniyeden daha kısa bir sürede, iki ayrı hançeri, tek eliyle ancak iki hamlede ayaklarını toprağa sabitlemek amacıyla, tereddüt etmeden kendi ayaklarına tüm gücüyle batırıyordu ki Bileğini yakalayan bir el fark etmişti.

“ Tüm alkışı tek başına almana izin veremem. Buradan bir milim dahi oynamana izin vermeyeceğim. Hançerlerden daha etkili olacağıma emin olabilirsin hıah hıah. “

Dragut birden yere oturup, Ragnossa’nın ayaklarını elleriyle kavramıştı. Ragnossa bu salt gücün yanında olmasından dolayı mutlu, ancak tek başına durumun üstesinden gelemediği için kendinden biraz soğumuş durumdaydı.

İlk lanet partisi kılıca ulaştığında, Ragnossa sarsılmıştı ancak Dragut onun ayaklarının hareket etmesine izin vermemişti. Turgan’ın kalbine saplanmış silahtan deminkinden daha büyük görünen ikinci parti, daha üç metre kala varlığını hissettirmeye başlamıştı bile. Dragut kendine güvense de işini garantiye almak istedi. Zira Ragnossa konuşamıyordu.

“ Nyu Ragnossa’nın fiziksel gücünü arttırabileceğin kadar arttır. “

Nyu söyleneni yapmıştı ve bu kez ki partiyi de atlatmayı başarmışlardı. Nyu’nun da desteğiyle, tam altı partiyi atlattılar ancak yedinci parti beyninden geliyordu ve öncekilerin tamamı birleşseler dahi bu kadar büyük bir tane yapmıyorlardı. Cidden korkutucu görünüyordu ve oldukça uzaktan seyreden insanlar dahi, bu şeyin varlığından rahatsız olmuşlardı. Dragut ayağa kalktı ve Ragnossa’nın ayaklarının üzerine bastı. Belinden çıkardığı silahı çoğu kişi ilk kez görüyorlardı.

Özel bir metal alaşımından dövülmüş olan, İnce uzun bir sopaya benzeyen, siyah ve kırmızı alaca renklere sahip bir silahtı ve o silahı tüm gücüyle yere sapladı Dragut. Öylesine bir güç uygulamıştı ki, Ragnossa’nın ayakları toprağın içine girmişti ve Dragut yere sapladığı silahını sıkıca kavramıştı.

Lanet parçası yaklaştıkça, ürkütücülüğü artıyor ve Ragnossa yerinde durmakta zorlanıyordu. Normalde incecik olan Kıyımın hilal kılıcının laneti geçiren bölümü adeta dev bir balon gibi görünüyordu. Bir çocuk kadar büyük bir balon. Lanetin silahın gövdesine ulaşmasına bir metre kala, Ragnossa limitlerine çoktan gelmişti ve onu sabit tutan şey Dragut’un varlığıydı. Dragut dahi zorlanmasına rağmen, genç adama moral vermeye çalışıyordu.

“ Hadi ama bu daha hiçbir şey. Bir sonraki çok daha eğlenceli olacaktır hıah hıah. Ayrıca bu işi hallettiğimizde birkaç kadınla içki içmene izin vereceğim. “

Lanet silaha girmek üzereyken, Ragnossa güç bela ayakta durabiliyordu. Ayakları adeta isyan ediyorlar ve Dragut’un baskısının aksi yönünde yerden havalanmak istiyorlardı. Dragut fiziki limitlerini fazlaca zorlamıştı ve artık Ragnossa neredeyse hiç yardımcı olamıyorken, tüm baskıyı kendisi karşılamak durumunda kalıyordu ve buna ne kadar daha devam edebileceğini bilmiyordu. Çaresiz haldeydi ve sadece odağını koruyabildiğinden, yaptığı şeye devam edebiliyordu.

İşte o zaman bacaklarına adeta kanın yeniden dolduğunu hissetmişti. Çevresine baktığında, Ducia’nın azrak güçlerini uyandırdığını fark etmişti. Öğrencisinin Seyduna’nın hurilerinden çok daha güzel göründüğünü fark etmişti. Lanet silaha girdiğinde Dragut ‘un bacakları büküldü Ragnossa ise Kıyım’ı elinden bırakıp baygın düşmüştü. Dragut panikle bağırmaya başladı.

“ Ragnossa kendine gel. Bir sonraki için hazırlanmalıyız. “

Ragnossa’nın baygın düştüğünü görünce cevap alabileceği bir şey aramaya koyuldu.

“ Lan Köklu gibi konuşan adam; bitti mi, oğlum iyileşecek mi, Ragnossa’ya ne olacak? “

Dragut’un hiçbir sorusu yanıt alamamıştı. O heybetli sesin konuşmasını beklemiş olsa da ses bir kez daha duyulmamış ancak kıyımın uzayan bölümleri eski haline geri dönmüştü.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar