Theoden

12 Mart 2020
Çeviri: 192
Düzenleme: AntiYasuo
522 Görüntülenme
Bu bölümü 2 Kişi beğendi.

Azrakların Plana Tepkisi

“ Yani ciddi ciddi Ustam Dragut’un yokluğunda Kıtayı fethetmek amacı taşıyan savaşı başlatacak mısın Turgan? O kadar başıbozuk komutanını ikna edebilmen takdire şayan… “

“ Babam yokken kazanacağımıza inanmıyor musun Ducia? “

“ Yani aslında sadece gereğinden fazla burnumuzu soktuğumuzu düşünüyorum. Sonuçta 1-2 gün gecikmeli başlaması o kadar sorun olmazdı. “

Turgan oturduğu sandalyeden kalkıp yatağa uzandı ve bacaklarını uzatmış olsa da yatmadan, uzun oturarak sebeplerini sıralamaya başladı.

“ Elbette olmazdı ama diğer tarafta bir ordu hazırda bekliyor ve bugüne kadar kimse babamın emirlerinin dışına çıkmadı, babam da sadece kendini mutlu edecek bir emri asla vermedi. Kendisinin yokluğunda, ittifaklarının ve yoldaşlarının onun planını gerçek kıldıklarını gördüğünde mutlu olacaktır. Bu kadarını hak etmiyor mu? “

Gözleriyle karşısında oturan kızların gözlerinin içine bir süre baktıktan sonra devam etti.

“ Dragut’un babam olması önemli değil, açıkçası hiçbir zaman baba-oğul gibi olabileceğimizi de sanmıyorum ama o gerçekten iyi biri ve dostlarını fazlasıyla önemseyen bir adam. Sadece onu tanıyan bir dostu olarak da olsa bunu yapıp, babamı mutlu etmek istiyorum. “

Nyu, Turgan’ın bu naifliğinden dolayı eriyip bitse de, Ducia endişelerine engel olamıyordu zira Dragut’un gücüne aylardır şahitlik etme fırsatı olmuştu.

“ Peki ya başarısız olursak? O zaman babanın nasıl hissedeceğini düşündün mü? “

Turgan’ın masum bakışları bir anda ciddileşmişti. Kaşları çatılmış, gözlerinde bir derinlik peyda olmuştu.

“ Başarısız olmayacağız. Babam uyandığında başıbozuk toprakları genişlemiş ve karşımıza çıkan düşmanlar yenilmiş olacaklar. “

Durum Ducia’nın içine tam olarak sinmese de Turgan’ın kararlılığının farkındaydı ve başıbozukların tamamını ikna edebilmişken, köstek olan kişinin kendisi olmasını hiç istemiyordu.

“ Öyle diyorsan ben sana güveniyorum ve savaşta da en yakınında ben olacağım. “

“ Olmaz. Siz savaşa gelmeyeceksiniz. “

Ducia duyduğu saçmalığı öylece kabullenecek değildi.

“ Ne demek biz savaşa gelmiyoruz? Yanlış söyledin herhalde Turgan? “

“ Cıks, yanlış falan söylemedim. Herkesi koruyacağıma dair bir söz verdim ve siz oradayken bunu yapmam mümkün değil. “

“ İyi de ne alakası var ? Ayrıca korumana ihtiyacım olduğunu da kim söyledi? “

Nyu çok daha farklı bir açıdan yaklaşmaya karar vermişti olaya.

“ Turgan üzgünüm ama Dragut benim savaşta olacağımı zaten söylemişti ve ait olduğum grubun liderinin sözünü dinlemek durumundayım. “

Turgan kızlarla baş edemeyeceğini anlayınca konuyu değiştirmeye karar vermişti.

“ Sonra konuşuruz madem, şimdi uyuyup dinlenin siz. “

“ Öyle geçiştirmece yok. Savaşa seni öylece göndermeyeceğiz değil mi Nyu abla? “

“ Aynen öyle. Sen sevdiklerimi savaşa sokamam kafasında yaşarsan biz bu işin sonunda çok sıkıntı yaşarız ama Turgan. Herkes ordusunda tek bir azrak bulundurmak için neleri feda ediyorken, sen iki azrağı birden savaşın dışında tutmaya çalışıyorsun, sence mantıklı mı bu? “

Turgan kısa süre düşündükten sonra Nyu’nun söylediklerine hak vermiş olsa da, yine de onları belanın ortasına sürüklemek, risk altında tutmak istemiyordu. O sırada Ducia söze girmişti.

“ Ne düşündüğünü biliyorum Turgan ama amacım uzun yaşamak olsaydı, bir yerlerde saklanıp, kimliğimi ve azrak güçlerimi gizleyerek güvenli bir hayatı seçerdim. Ama benim arzuladığım şey uzun bir hayat değil, senin yanında beraber girip, gerekirse beraber öleceğimiz maceralar olmuşken… “

Turgan kararlı bakışlara sahip bir şekilde, Ducia’nın sözünü kesmişti.

“ Bir daha ölümden bahsetme bana. Lütfen Ducia… “

“ Sen de aynı şeyi yap o zaman. Sen ne hissediyorsan, ben de aynısını hissediyorum ve yarın başlayacak savaşta elini tutabilecek mesafede olacağım. Elimi uzattığımda tutup tutmamaksa sana kalmış. “

Turgan’a söyleyecek pek bir şey kalmadığından sessizce beklemeye koyulmuştu zira söyleyeceği hiçbir şey kendisini haklı çıkarmayacaktı. Ducia söylediklerinde sonuna kadar haklıydı ve Turgan’ın sözünü dinlemeye de niyetli görünmüyordu. Ducia, Turgan’ın haksızlığının bilincinde olduğunun farkına vardığından devam etmeye karar verdi ancak bunu yaparken yatağa gelmiş ve Turganın hemen yanına oturmuştu.

“ Bana istediğim gibi yaşayabileceğim bir hayat sözü verdin Turgan, senin içinde bulunduğun savaşta arkada bırakılmayı mı istediğimi sanıyorsun? Kusura bakma ama yarın savaş alanın da olacağım, hem de ön saflarda. Bir karar verdim ve bu değişmeyecek. “

Ducia son cümlesini söyledikten sonra Turgan’ın yanına adeta bir kedi yavrusu gibi ilişip uzanmıştı ve küçük yatağın kendisine kalan kısmından düşmemek için de Turgan’a sarılmak durumunda kalmıştı. Turgan ise kendi repliğinin çalınmasından dolayı memnuniyetsiz görünüyordu ama Ducia kendisine sarılmışken ona kızmak gibi bir şansı bulunmuyor, tüm kasları gevşeyip rahatlıyorlardı.

“ Yani kesin gelecek misin? “

“ Geleceğim işte. Hem de ustamın yokluğunda ön saflarda savaşacağım. Bir itirazın mı var? “

Ducia’nın dili böyle söylüyor ancak kolları Turgan’ı sıkıca sarıp, adeta lütfen beni arkanda bırakma diyorlardı. Aslında kararlı bir görüntüden çok, bir çocuğun bakışlarına sahipti ve beni bırakırsan sana küserim dercesine masum bakıyordu. Duruma dahil olmak isteyen Nyu üzerindeki Pardösüyü çıkarırken konuşmaya girdi.

“ Aslında buraya kavga etmeye gelmedik ve her türlü o savaşa geleceğimizden, boşa tartışıp birbirimizi üzmeye gerek yok. Bizi düşündüğünü bilmek güzel Turgan ama bizler sıradan kızlar değiliz ve bir köşede saklanıp beklemek gibi bir lüksümüz yok. Bu yüzden bizi korumak istiyorsan, yeterince yakınımızda durduğuna emin ol. “

Nyu’da bunu söyleyip yatağın diğer köşesine uzanmıştı. Üzerinde rahat görünümlü bir elbise vardı ve yatağın darlığını fark ettiğinde Turgan ve Ducia’ya sitem etmeye başladı.

“ Turgan belli ki, ikimizle beraber uyumaktan hoşlandığını unutmuş ki bu minik yatağı kullanıyor. En azından sen üzerindekini çıkarabilir misin Ducia? O koca pardösü bir insan kadar yer kaplıyor. “

Ducia Nyu’ya hak vererek üzerindekini çıkarıp geceliğiyle kalmıştı. Tek kişilik olarak nitelendirilebilecek yatağın üzerinde üç beden sığışmaya çalışıyorlarken fazlasıyla yakınlaşmışlardı ve düşmemek adına her geçen saniye daha da yakınlaşıyorlardı. İşte o zaman Turgan kollarını açtı ve hiçbir şey söylemeden bekledi. Mesajı alan genç aşıklar Turganın iki ayrı omuzuna başlarını koydular ve konuşan Turgan oldu.

“ Yatağı bilerek küçük yaptırdım, hep bana sarılmak zorunda kalın diye. Yoksa Ducia bazen uzaklaşmaya çalışıyordu hınh hınh. “

Nyu Turgan’ın yanaklarını sıkıp, kahkaha atarcasına gülümserken başladığı konuşmayı, sesi git gide sönükleşerek devam ettirecekti.

“ Seni hınzır; demek böyle şeyleri de hesaplıyorsun artık, bu gece belki de benim de olduğum son gecemiz Turgan. Hastanede ne istediğini söylememiştin, eğer şimdi söylersen, yapacağıma emin olabilirsin. “

“ Aslında ikinizin de birilerine odaklandığınızdaki azrak formunuzdaki halini görmek istiyordum ama yorgun olduğunuzdan bunu erteleyeceğim. “

“ Eğer görmek istiyorsan ben yeterince dinlendim ama öyle amaçsızca azrak formunda kalamayız ki, yani çok uzun süre izleyebileceğini sanmıyorum. “ diyerek fikrini belirtmişti Ducia.

“ Olmaz, daha sonra ve kafamız hiç meşgul olmadığında bunu yapmayı istiyorum, şimdilik erteleyelim. Zaten bana o kadar yakınsınız ki, azrak formuna bile geçecek olsanız uzaklaşmanıza izin vermem. Ducia bile yakın ve ne kadar temas ettiği konusunda sızlanmıyor hınh hınh “

Üçlü savaş öncesi son gecelerini her zamankinden daha yoğun bir duyguyla geçirmişlerdi. Gecenin sonunda Turgan’ın evlilik konusundaki katılığı da azalmış gibiydi ancak bunları düşünecek zaman yoktu ve bir an önce başıbozuklar adına yapıp, babasını mutlu edeceği fetihlere odaklanmalıydı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar