Theoden

12 Mart 2020
Çeviri: 193
Düzenleme: AntiYasuo
560 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Randiyar'ın Fethi

Ertesi akşam havanın kararmasını beklemeden harekete geçmişti başıbozuk tarafı ve Randiyar sınırlarına bir gün içinde ulaşmışlardı. Randiyar ülkesi söylendiği gibi savunmasız görünmüyordu ve kalenin üzerindeki askerler, çoktan on binlerce askerden oluşan başıbozuk ordusunu fark etmişlerdi.

Dragut’un amacı başıbozuk kamplarından, ülkelerinden geçtikçe ordusunu kalabalıklaştırmakken, Turgan ise askerleri Amisos’a götürmeyi düşünmüyordu ancak babasına saygısızlık yapmamak için, yakınlarda durmaları adına Randiyar’a getirmişti ve burada bırakıp, en azından Amisos’a en yakın şehirde olmalarını sağlayacaktı.

Ordu Ülkenin güney batısında bekliyorken, bir elçi gönderip amaçlarını anlatmaya karar verdiler, zira Dragut böyle yapar, düşmana doğrudan saldırmazdı. Normal şartlar altında Sancar Paşa gibi tecrübeli isimler elçi olarak gönderilse de, bu kez ki gönüllü Turgan olmuştu ve afilli bir giriş yapmak adına yalnız gitmeyi düşünüyordu, tabi Köklu’nun üzerindeyken ne kadar yalnız sayılırsa.

Ducia’nın tüm itirazlarına rağmen, babasının düşüncelerini iletmek adına Köklu ile beraber Randiyar’ın üzerinde birkaç tur attıktan sonra aşağıya atlamıştı. Sarayın tam girişine inmişti Turgan ve nöbetçi askerler halen Köklu’nun arkasından hayretle ve endişeyle bakıyorlardı.

Turgan’ın isteği üzere kendisini kralın huzuruna çıkardılar, kral sert mizaçlı, kırmızı bir ceket giymiş, şişman sayılabilecek bir adamdı ve yanında da kızıyla oğlu duruyorlardı.

“ Ne söylemeye geldin genç adam? Öylece teslim olmamızı istiyorsan avucunu yalarsın. “

“ Teslim olmanı önermiyorum kral amca, sana insanların ölmeden kurtulma fırsatı veriyorum. Ordumuz o kadar güçlü ki, babam Dragut savaşa katılmıyor bile. İnanın başıbozuklar merhametlidir ama savaş bir kez başladıktan sonra o merhameti görmek için çok geç olacak. “

“ Bunlar ne küstah sözler… Bir elçi olduğuna emin misin sen? “

“ Aslında değilim ama savaşla zaman kaybetmek istemediğimden ben geldim. Eminim sizden kimseyi öldürmeden şehri teslim etmenizi sağlayabilirim. “

Turgan suratındaki gülümsemeyi koruyarak bir pencerenin önüne yürüdü ve Kralı da gelmesi için eliyle davet etti. Kral ve kızı pencerenin önüne gelmişlerdi ve Turgan’ın ne diyeceğini merak ediyorlardı.

“ Bana sağlam bir bina gösterin hatta mümkünse en sağlam olanını. Görebildiğimiz sürece uzaklığının bir önemi yok. “

Kral Turgan’ın söylediklerine sadece öfkeyle bakarak karşılık verdiğinden, ne olacağını merak eden prenses cevap vermişti Turgan’a. İşaret parmağıyla pek gösterişli olmayan bir binayı gösteriyordu.

“ İşte burası bir hapishane ve oldukça sağlamdır. Ne yapacaksın ki sağlam bir binayla? “

“ Gösterdiğin için teşekkürler. Tabiatın insanoğluna cezası- yıkıcı deprem. “

Turgan sözünü bitirdiğinde toprak titremeye başlamıştı ancak sadece prensesin gösterdiği binanın etrafında ve biraz daha geniş alanda olsa, tüm şehri yıkabilecek kadar şiddetli bir şekilde. Hapishane binasının yıkılması birkaç saniye sürmüştü ve binanın yıkılma sesi, dışarıdakilerin Turgan’a olan güvenlerini sorgulamalarına sebep olmuştu. Akıllarda tek bir soru vardı; bu çocuk tek başına savaşa mı başladı…

“ Başka bir tane gösterin. “

Prenses Turgan’ın kolundan yakaladı ve yalvaran bir ifadeyle yüzüne bakarken konuştu.

“ Lütfen durdur şunu. Hapishanede mahkumlar ve gardiyanlar vardı. Daha fazla binaya zarar verme lütfen ve şartları konuşalım. “

Kralın yüzünü korku ve endişe kaplamışken, Turgan yıldırım vücuduna büründü ve enkaz altındakileri kurtarmak adına prensesi de kucaklayıp, enkaza adeta ışınlandı. Depremini zaten bina yıkıldığında durdurmuştu ve iyi niyetini göstermek adına insanları kurtarmak istiyordu. Öyle de yapmıştı ve 17 kişiyi kısa süre içerisinde enkazın altından çıkarıp, saraya dönmüştü Turgan.

“ Böyle bir yaftı hiç görmemiştim “ diye söze girdi çaresiz görünen kral ve Turgan’a şartlarını sordu.

“ Özel bir şartım yok, tüm kıtayı başıbozuk toprağı yapacağız ve babam uyanana kadar kral olarak kalmanda bir mahsur yok. O uyandığında buraya bir mirmiran atayacaktır. Askerleri burada bırakıp, Amisos’u fethetmeye gideceğiz. Şimdilik adın kral olsa da, babamın anlayışına göre herkes eşittir ve şehrin başında sadece bir sorumlu olur. Bununla ilgili bir sorununuz var mı? “

Prenses şaşırmıştı ve şaşkınlığı ses tonuna da yansıyordu.

“ Yani buradan gitmek zorunda değil miyiz? “

“ Neden olasınız ki? Burayı teslim edip, başıbozukları benimserseniz, herhangi bir başıbozuk şehrinde yaşayabilirsiniz ama neresi olduğu size kalmış, sonuçta burası da bir başıbozuk şehri değil mi hınh hınh.”

“ Peki ya şehri savunmaya karar verirsek? “

Kralın kararsız kaldığını gören Turgan bakışlarını sertleştirdi, gözünü kararttı ve tehditkar bir ifadeyle cevapladı.

“ İşte o zaman tüm binaları aynı anda yıkarım ve enkaz altından çıkardığımız herkes de buna sebep olanın, krallarının koltuk sevdasının sonucu olduğunu bilirler. Ayrıca sarayını da yıkacağımdan, tamamen boşa zaman kaybetmiş oluruz. Zira babam şehirleri yeniden yapılandırmayı sever. “

“ Teslim olalım baba, bu çocuğun gözlerinde korku yok ve sıradan bir yaft kullanıcısı da değil. Basit yaftlar kullanan ordumuz, sadece onunla bile baş edemeyebilir. “

Kral başka bir çözüm yönteminde ısrarcıydı.

“ Güzel kızımı başıbozuklardan birisiyle evlendirsem ve damadım bir başıbozuk olduğundan, Randiyar topraklarını görmezden gelseniz nasıl olur? “

Bu teklif Turgan’ın hoşuna gitmemişti zira buraya gelmeden önce yatakta sevdikleriyle aşkın tadını çıkarabildiği kadar çıkarmıştı ve aşkın ne olduğunu önemsiyordu.

“ Kabul etsem kızını bir mal gibi takasa mı sokacaksın yani? “

“ Ülke çıkarları söz konusu burada. “

“ Ülke çıkarları falan değil, senin çıkarların söz konusu ve ben bu saçma tekliflere daha fazla tahammül etmeyeceğim. Teslim ol ya da yok ol Kral. “

Kral büyük bir strateji hatası yapmıştı. Turgan ona bir süre daha kral olarak kalabileceğini söylemiş olmasına rağmen, umursamamış ve mevkisini garantiye almaya çalışırken artık tamamıyla kaybetmişti. Turgan bu adamın artık menfaat düşkünü olduğunu düşünüyordu ve öyle rapor edecekti. Kral panikle acizce bir emir vermeye karar vermişti.

“ Muhafızlar gebertin şunu. En güçlüleri bu çocuk olmalı ve onu öldürdüğümüzde teslim olmak zorunda kalmayacağız. “

Kralın emriyle birkaç farklı yaft türü ve titreyen kollarla bırakılmış ok, Turgan’ın üzerine geliyor olsalar da Turgan yüzünde acıma dolu bir ifade barındırırken, sırtındaki kılıcı çıkardı ve birkaç çevik hareketle tüm saldırıları kıyımın üzerinde bıraktı. Askerlerin korku dolu bakışlarına aldırmadan, aralarından yürüyerek geçip kralın önüne geldiğinde durdu.

“ Artık işler değişti eski kral. Şehri teslim edersen yargılanacaksın, savaşmakta ısrar edersen ilk sen gebereceksin. “

Prenses babasının önüne geçmişti ve Turgan’a durması içi yalvaran gözlerle bakıyordu ve bakışlarını sözleriyle de tamamlamaya karar vermişti.

“ Lütfen dur elçi. Babam krallığını kaybetmenin korkusuyla onursuzca davranmış olsa da, özünde iyi bir kraldır ve iyi de bir insandır. Dediğin gibi burayı teslim edeceğiz ve babamı da başıbozukların yargılamasına izin vereceğiz. Dragut’un adil bir adam olduğunu okumuştum ve gönderdikleri elçi bile bu kadar güçlüyse, serdarlarının gücünü hesap dahi edemiyorum. Size karşı koyma şansımız olmadığını kabul edip, yaptığı onursuzluktan sonra sözünün hükmü kalmamış kral adına teslim oluyorum. “

Kral itiraz etmeye çalışsa da Turgan dinlemedi ve prensesin sözünü baz alarak, onunla beraber haberi duyurmak adına, kendi birliklerinin olduğu yere yöneldi. Başıbozuk tarafına ulaştıklarında, Turgan ve prenses olanları anlattılar ve Dragut uyanana kadar kralın mahkum, prensesin ise ülkenin başına geçmesine karar verildi.

Başıbozuk tarafı koskoca ülkeyi savaşsız alabilmenin şaşkınlığı içerisinde olsalar da bazı zayıf ülkelerin başıbozuk gücünü gördükten hemen sonra teslim oldukları daha önce de yaşanmıştı ancak bu seferi özel kılan doğrudan teslim olmalarıydı hem de teslim olmak için o kadar hevesliydiler ki, krala sırtını dönmüştü prens ve prenses. Kısacası Turgan’ın ilk elçilik deneyimi beklentilerin ötesinde bir başarıyla sonuçlanmıştı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar