Theoden

17 Mart 2020
Çeviri: 212
Düzenleme: AntiYasuo
564 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Zıt Renkler Birliği

Karar verilmişti ve Mareşal tarafının yenilişinin altıncı gününde, İntibah Tugayı Karia’yı bulmak üzere şehirden ayrılmışlardı. Uzun süreceği tahmin edilen yolculuğun başlarında Turgan, kendi aydakarıyla seyahat etmenin mutluluğunu son raddesine kadar yaşasa da bir süredir düşüncelere dalmış haldeydi.

Babasının koyduğu tavır, tüm ısrarlara rağmen zaten yaralı olduğunu söyleyip Jeo’yu arkasında bırakması, geride bıraktıkları savaş, göğsünde bir motif gibi yerleşmiş olan pençe izi ve Ducia’nın tüm çabalarına rağmen o izin kaybolmayışı, Ragnossa’nın yeni silahı, kendisinin halen geriye dönmemiş olan güçleri, ablasının evlilikle ilgili sözleri ve bunu annesini ikna etmek adına kullanmasına dair öğüdü, Dragut’un ardından sadece “oğlum gitme” diyebilmesi, artık ekibinde bir aydakarın olması ve en çok etkilendiği şey; Nyu’nun geride kalırken dolu gözleriyle bir veda cümlesi dahi kuramadan kalışı…

Tüm bunları tek tek düşünüyordu Turgan ancak ayrılma kararından dolayı pişmanlık duymuyordu. İntibah Tugayı olarak ayakta kalmalıydılar ve annesini kimsenin desteği olmadan bulmalıydı. Aksi takdirde bir anlamı kalmayacağını düşünüyordu.

Turgan farkında olmasa da Minnak saatlerdir uçuyordu ve bu süre içinde kıtanın batı yakasına varmak üzereydiler. Sessizliği bozan Ragnossa olacaktı.

“ Hey patron, altımızda dumanlar yükseliyor. Bir göz atalım mı? “

Turgan, Ragnossa’nın sesiyle düşüncelerden arınacak ve Ducia’nın iki elinin ortasında duran elini kibarca çektikten sonra alnına götürüp, dumanların yükseldiği yeri görmeye çalışacaktı.

Dumanları görebilmiş olsa da başka detay seçilemediğinden, Minnaktan biraz daha alçalmasını rica etmişti. Minnak biraz daha alçaldığında, manzara içler acısı görünüyordu.

Onlarca yük hayvanı katledilmiş, birçoğu etrafta kaçışıyorlardı, insanlar da aynı şekilde… Diğer insanların kaçışlarına aracı olmak istiyor gibi görünen bir kervan muhafızı, bu saldırıyı gerçekleştiren kişilerin karşısında dimdik dikilmiş, zayıf özüne ve aldığı yaralara rağmen onlara meydan okuyordu. Sesleri duyabilecek kadar yaklaşmıştı Minnak ancak gözleri dönmüş saldırganlar bunu fark etmemişlerdi.

“ Bu kez ben öldüreceğim Behmura, sen alan etkileyen bir yaft kullandığından, en cesur ve aptal olanı öldürmek benim hakkım. “

Nabe cümlesini kurarken muhafızın suratına sağlam bir yumruk geçirmişti ve Behmura da cevabını aynı şekilde verecek, direnen muhafızla adeta bir oyuncak gibi oynamaya başlayacaklardı.

“ Ona kalırsa kervan sahibini de sen öldürdün hem de sorgulayamadan… Bu durumda bu adamı koleksiyonuma katmak benim hakkım… “

İkili arasındaki diyalog ve muhafıza sırasıyla atılan yumruklar devam ederken, artık Behmura sınırlarına gelmişti ve bu kararlı adamı cidden koleksiyonuna katmak istediğinden, sesinin tonunu yükseltmeye başlamıştı.

“ Onu öldürmenin bir anlamı yok, koleksiyonuma katayım ve sıkıldığımda, onu senin öldürmene izin vereceğime dair sözümü al Nabe. “

İkili anlaşmaya çalışırken muhafız, Behmura’nın son yumruğunu karşılamış ve birkaç metre geriye sürüklenmiş olsa da konuşacak cesareti kendisinde bulabilmişti.

“ Siz neden bahsediyorsunuz haydutlar? Görevimi başaramamış, kervanı koruyamamışken hayatta kalıp sizin oyuncağınız olacağıma gerçekten inanıyor musunuz? “

Cevaplayan Nabe olacaktı.

“ Madem oyuncağımız olacağına inanmıyor o zaman sana bırakıyorum Behmura, onu öldürmeyeceğim.“

“ Karanlığın hükmü-karanlık oda”

Behmura mesajı almış ve siyah görünümlü odasını çoktan oluşturmuştu. Oda, bir anda muhafızın etrafında belirdiğinden, muhafızın kaçmak gibi bir şansı görünmüyordu ve küfürler savurarak görüntüden çıkmıştı.

Turgan ve diğerleri karanlık odanın ortaya çıkmasıyla beraber aşağıya inmişlerdi ve Turgan’ın komutu üzerine, Minnak etrafı kolaçan etmek üzere üstlerinde daireler çizmeye başlamıştı. İntibah Tugayı tüm azametiyle haydutların üzerlerine yürürlerken, durumun farkına varan Zıt renkler Birliği (Daha önce geçmişti ismi, Behmura ve Nabe’nin grubu) yukarıdan bakan gözleriyle, ortaya çıkan bu yeni insanları süzmeye başlamışlardı. İlk söze giren Behmura olmuştu.

“ Şu silahlara da bak, birliğimizin tanrısı bugün bize kıyak geçiyor olmalı. Önce bir kut taşı bulduk, şimdiyse kıymetli gibi görünen silah sahipleri. Tepemizde de tuhaf bir yaratık uçuyor ve onu koleksiyonuma katabilirsem, en başarılı işim olacaktır. “

“ O zaman bir an önce şu dördünden kurtulalım. Dikkatli ol, tuhaf silahları taşıyanların özleri muazzam görünüyor. “

 Turgan, adamlara ulaşmasına on metre kadar kala olduğu yerde durmuş ve tugay üyeleri de ona uyup duraksamışlardı. Ragnossa, daha önce karşılaşırken izlediği bu adamlar hakkında bilgi sunmayı düşünse de söze giren Turgan olmuştu.

 

“ Bu iki adamın özleri benimle kıyasladığımızda zayıf ve dördümüz birden onlarla savaşırsak bu adil olmazdı, bu yüzden ikiye iki savaşacaksınız ve gerekirse Ducia da destek olacak. Yani Ragnossa ve Elfy savaşırken ben gözlemleyeceğim. Bir de onları öldürmediğinize emin olun. Kokuları o kadar da kötü değil, hikayelerini dinlemek istiyorum…“

Turgan’ın planı Ragnossa’nın hoşuna gitmemiş olsa gerek ki uyarıda bulunma ihtiyacı hissetmişti ancak bunu yaparken de haddini aşmak gibi bir niyeti yoktu ancak normalde Turgana yalnız olmadıkları zamanlar dışında ismiyle hitap etmese de bunu unutmuş olması endişesinin boyutunu gösteriyordu.

“ Turgan kararını sorgulamak gibi bir amacım yok ama bu herifler tehlikeli ve acımaları da yok. Tek başıma halletmeme izin ver zira o karanlık odaya Elfy girerse ne olacağını bilmiyoruz. “

Ragnossa böyle söylemişti çünkü daha önce bu adamlarla karşılaştıklarında, odaya aldığı muhafızı öldürdüğünü söylemişti Behmura ve Elfy’nin o kaderi paylaşmasını kabul edemezdi Ragnossa ancak Turgan kararlı görünüyordu ve bunu fark etmek için gözlerine bakmak yeterliydi.

“ O zaman Elfy’nin odaya girmesine mani ol Ragnossa. “

Ducia da planı pek beğenmemişti ve Turganı sorgulamaya hazırlanıyordu ki Ragnossa, Elfy’nin elini tutup düşmanlarla karşılaşmak için ilerlemişti bile. Ducia sitemini ancak Turganla baş başa kaldıklarında edebilecekti.

“ Ne yaptığını sanıyorsun sen Turgan, bu nasıl plan? Yapman gereken tek şeyin benim veya Minnağın  savaşmasını istemen olduğunu fark edemiyor musun? “

Turgan sessiz kalınca, Ducia haklılığına emin olup devam edecekti.

“ Ailenin lideri olarak seni kabul etmiş olabiliriz ama bunun getirdiği sorumluluklar var ve öyle kafana göre aklına gelen ilk isimlerden savaşmalarını isteyemezsin. Verdiğin kararlar mantıklı olmalı ve aile üyelerini riske atmamalı. Bu sorumsuzluğunun sonucunda Elfy ölürse ne olacak, daha önce hayatını senin için ortaya koymuş birini nasıl böyle kolay gözden çıkarabiliyorsun. “

Turgan bu kez sessiz kalmayacaktı. Gözlerindeki kararlılıkla Ducia’yı etkilemeyi başarmış ve söze öyle girmişti.

“ Sanırım sana anlatmamın zamanı geldi Ducia, Şahmerandan aldığım güçler bu ikisini yenmek için zaten yeterli ama ben babam gibi olmayacağım. Arkamı döndüğümde ailem için endişelenmeme gerek kalmasın istiyor oluşum yanlış mı? Her biriniz güçlü olun istiyorum bir de ustamın benim için olan tespitini biliyorsun. Sevdiklerim tehlikede olduğunda ve içinde bulunduğum durum zorlaştıkça yeni güçleri kullanmam mümkün oluyor. Elfy’e bir şey olmasına izin vermeyeceğim. “

Ducia konuşmanın ilk bölümünden etkilenmiş olsa da Attila’nın tespitini doğru bulmamıştı zira bu tespit mutlak doğru olsaydı, Turgan şu an göğsünün tamamını kaplayan bir pençe izi taşıyor olmazdı ancak Ducia mesajı almıştı ve konuşmayı sürdürmek yerine ailesini izleyip, gerekirse Ragnossa ve Elfy’nin güçlerini katlamaya karar vermişti.

Nabe ve Behmura kendi aralarında konuşmaya başlamışlarken, ikisinin farklı şeylere odaklandığı anlaşılabiliyordu. İlk konuşan Nabe olmuştu.

“ Kızlardan birisi arkada kalmış, umarım biz bunları hallederken diğer kız kaçmaz. “

“ Al benden de o kadar silah sahiplerinden birisi geride kalmış ve o adamın korkup kaçmasından endişeleniyorum. Bu yüzden bir an önce halletmeliyiz. Karanlığın Hükmü- Karanlık oda( 5. Seviye 2. Kapı ) “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar