Theoden

26 Mart 2020
Çeviri: 229
Düzenleme: AntiYasuo
550 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Eğitim Denemeleri

Turgan tapınakta yaşamaya başlayalı birkaç gün olmuştu ve herhangi bir ilerleme kaydedebildiği söylenemezdi. Teorikte her şeye tamam dese de pratikte gururlanıp kibirlenmekten geri kalamıyordu. Söylendiğinde altı üstü kibirlenmeyi bırakacak demesi kolay olsa da düşündüğünü söyleyen bir adam için bu pek de kolay sayılmazdı. Artık kibirli değilim demesi basitti ancak olaylar karşısında o şekilde davranmak hemen olacak iş değildi. Konstantin bunu gösterebilmek adına Turganı yerin altındaki loş ışıklı bir odaya götürmüştü. Odanın içindeki üç adam bağdaş kurmuş meditasyon yapıyorlarken fısıldayarak konuşmuştu Konstantin.  

“ Bu adamların her birine birer tokat atmanı istiyorum ama tanrıyı arayan sıradan adamlar olduklarını unutma ve onları öldürmediğine emin ol. Kısacası olabildiğince yumuşak davran. En sağdaki için bu kural geçerli değil… “ 

Turgan, herhangi bir kötülüklerini görmediği bu adamlara vurmak konusunda çekingen davranmış olsa da Konstantinin bir bildiği olduğunu düşünerek onun söylediği gibi yapmak üzere adamların yanına ilerlemişti. 

İlk adamın canını yakacak şiddette bir tokat attığında adam tokadı hisseder hissetmez meditsayonu bırakmış, arkasına dönmüş ve aynı şiddette bir tokatla karşılık vermeye çalışmışken, bileği Turgan tarafından yakalanmıştı. Adam öfkeli bir yüz ifadesiyle gücünü yetiremediği bu adama arkasını dönüp odadan ayrılmıştı.  

Turgan aynı tokadı ikinci adama attığında adamın mimikleri kasılmış, gözleri açılmış, başını geriye çevirip Turganın yüzüne baktıktan sonra meditasyonuna kaldığı yerden devam etmeye karar vermişti.  

Üçüncü ve son adamsa aynı şiddetteki tokadı yediğinde tek bir mimiğini oynatmamış, gözlerini açmamış sanki tokadı hiç hissetmemişçesine meditasyonuna devam etmişti. Turgan bir kez daha ve çok  daha güçlü bir şekilde vurmuş ve sonuç değişmeyince Konstantinin yanına dönmüştü. İkili tekrar yukarıya çıktıklarında Konstantin sordu.  

“ Adamların tepkilerinden ne anladın evlat? “ 

Turgan düşünme pozisyonunu alıp kendince küçük bir analiz yaptıktan sonra kafasına en çok yatan ve doğruluğuna neredeyse emin olduğu çıkarımlarını sıralayacaktı.

“ Birinci adam tecrübesiz bir savaşçıydı, aramızdaki güç farkını anlayamadığından bana vurmaya çalıştı ancak bunu yapamayacağını fark edince kaçmaya karar verdi. “

“ Hmm peki ya ikincisi? “

“ O adam ilkine göre daha tecrübeli bir savaşçı olduğundan bana baktığında özümü hissetti ve bana karşılık vermek yerine zayıflığını kabul edip, yaptığı işe devam etmeye karar verdi. “

Turgan, Konstantinin istediği cevapları vermiyordu ancak söylediği şeyler kabul edilebilecek kadar iyi bir açıdan söylenmişti. Turganın kibri her kelimeye yansısa da pratik düşünebildiğini görmek umut vericiydi.

“ Bakış açını sevdim evlat, düşündüğümden daha zeki bir çocuk olmalısın. Peki üçüncü adamın tepkisi için ne söyleyebilirsin? “

Turgan bu sorudan sonra boynunu bükmüş, bakışlarını derinleştirmiş ve bu haldeyken bir süre sessiz kalmıştı. Düşüncelere daldığı her halinden anlaşılabiliyordu. Göz kapaklarını kapatıp bir süre öyle kalınca, Turgan’ın olaya ne kadar vakıf olabildiğini içten içe sorgulamaya karar vermişti Konstantin.

‘ Yoksa anladı mı? O adamın meditasyon sırasında bu dünyayla alakasının kalmayıp adeta tanrıyla bir olduğunu fark edebildi mi? ‘

“ Konuşmayacak mısın evlat? Üçüncü adama yorumun nedir? “

Turgan göz kapaklarını yeniden araladığında bakışlarındaki ciddiyet aynı şekilde korunuyordu. Olduğu yere çöktükten sonra solmuş bir sesle sonunda cevaplayabildi.

“ Ben o adam için üzgünüm. “

Turganın söylediklerinden Konstantin hiçbir şey anlamamıştı.

“ Nasıl yani, neden üzgünsün ki? “

“ Onun gibi yetenekli bir adam… “

Turgan böyle söyleyip susunca Konstantin daha çok heyecana gelmiş ve cevabı daha önce öğrenmek adına ısrarcı olmuştu.

“ Ne olmuş onun gibi yetenekli bir adama? “

“ Adam o kadar yetenekliymiş ki otururken ölebilmiş. Tanrı günahlarını affetsin… ”

“ Cidden bunu mu anladın? “

“ Evet. O adam kesinlikle ölmüş. Attığım ikinci tokat bir beygiri devirebilecek şiddette olmasına rağmen yerinden bile kıpırdamadı. “

Turganın farkına varamadığı şey şuydu. Adam ölseydi ilk tokatta yere yığılırdı ancak öylesine odaklanmış, yaptığı işin içine o kadar girmişti ki dış dünyayla tüm bağlantısını koparabilmişti. Hayal kırıklığına uğramış, dili ağzından sarkmış olan Konstantin konuşacaktı.

“Bu kanıya varabilmene hayran oldum ama sana doğrusunu anlatacağım evlat. Umarım anlattıklarımdan bir şeyler öğrenebilirsin. İlk adam burada yeni ve tanrının varlığı konusunda şüpheleri var bu yüzden de şimdilik meditasyonda gözlerini kapatmaktan başka bir şey yapmıyor. İkinci adam üç yıldır burada ve senin vurduğun tokadı bir fiske şiddetinde hissetti. Karşılık vermek için değil, tanrıyla arasına girmeye çalışan kişinin yüzünü merak ettiğinden dönüp baktı. Son adamsa on yıldır burada. Kibrinden kurtulabilip dünyevi arzularından sıyrılabilmiş gerçek bir tanrı aşığı ve meditasyona başladığında neredeyse tanrıyla bir oluyor bu yüzden de attığın tokadı hissetmedi bile. Zaten tanrının gücünü hissedebildiğinden, senin attığın tokat fazlasıyla zayıf kalıyor. “

“ Hmmm anladım adam ölmemiş yani…. Peki sen onların lideri olduğuna göre, meditasyon yapınca üçüncü adamdan bile daha mı çok odaklanabiliyorsun? “

“ Benim durumum özel olduğundan hiç odaklanamıyorum desem yeridir ancak bunu sana daha sonra anlatacağım. Belli ki bu eğitimler işimize yaramıyor ve başka bir yöntem denemek, doğrudan sahaya çıkarmak istiyorum seni. “

“ Benim için sorun yok Konstantin amca, kibirden kurtulmamı sağlayacaksa yapalım gitsin. “

“ Tamamen kibrini ezmeye yönelik olacak ve eğer bu kez istediğim gibi sonuçlanırsa senin için kıymetli bir hediye vereceğim. “

“ Vuhuu ne zaman yapıyoruz? “

“ Yarın gece. O zamana kadar istediğin gibi takılabilirsin ama kimseye zarar vermediğinden ve kimsenin kalbini kırmadığından emin ol. “

.

.

.

Ertesi gece şehrin tam merkezinde olan parlak ışıklara sahip bir binanın önüne gelmişlerdi. Bina bir tavernaya benziyor olsa da kapının önünde dahi neredeyse çıplak kadınların varlığı burayı farklı bir kategoriye koyuyordu. Turganın üzerine eski ve yamalı kıyafetler vermiş olan Konstantin bu kez ki planının işe yaraması için dua etmeye başlamıştı bile.

“ Burası da ne Konstantin amca, kibrimi yenmek için çıplak kadınları mı izleyeceğim?”

“ Burası bir pavyon ve sen de buraya sarhoşlara hizmet etmek için geldin. Müşteriler tahmin edebileceğinden daha kabadırlar ve kadınlar da dışarıda gördüğün kadınlardan farklıdırlar. Ağızları bozuktur ve aynı kadının birden fazla erkeğin kucağında oturduğuna şahit olursan da şaşırma. Özetle tanrıyla alakası olmayan adamlardır buradakiler, en azından buradayken tanrıyı unuturlar diyebiliriz. “

“ İyi de biz tanrının tarafındayken neden bunlara hizmet ediyoruz ki yoksa tapınağın paraya mı ihtiyacı var? “

“ İki duble içtikten sonra kendini tanrı sanan aciz adamların karşısında kibrine kapılmamayı başarırsan iyi ilerleme kaydetmişiz demektir evlat. Bu yüzden de seni olabildiğince ezeceğiz ki kibrin de ezilsin. Bununla ilgili bir sorunun var mı? “

“ İşin sonunda kıyım ruhlarını tekrar görebileceksem ne yaptığım umurumda bile değil. “

“ Bu söylediğini unutma evlat. “

Turgan ve Konstantin kapıdan içeriye girdiklerinde, alaycı bakışlar üzerine çevrilmiş, dışarıdan duyulabilecek kadar yüksek sesli müzik bir anda kesilip, insanlar fakir görünüşlü bu ikiliyi süzmeye başlamışlardı. Turgan heriflere sinir olmaya çoktan başlamıştı ki pavyon sahibinin sesiyle neye uğradığını şaşırdı.

“ Baş keriz yeni bir keriz getirmiş beyler zahagagahahahahah “

Adamın söylediği cümlenin üzerine herkes kahkahaya boğulmuş, cümleyi kuran adam yanındaki birkaç kişiyle beraber Turganın önüne kadar gelmişti.

“ Bugün biraz fazla dağıttık, bu genç çocuğun ağlayıp kaçmayacağına emin misin babalık? “

“ Neye ihtiyacınız varsa karşılayacak. İşi bittiğinde de minnettarlık göstermeye çalışmayın, gerçi bunu söylememe gerek bile yoktu... “

“ Aynen öyle babalık. Sizin gibi kerizler sayesinde pavyonda kadınlar dışında kimseyi çalıştırmama bile gerek kalmıyor zagahagahagah “

Konstantin cevap vermedi, Turgana döndü ve arkasını dönüp gitmeden önce son kelimelerini sıraladı.

“ İşin sabaha kadar sürecektir, kibrine karşı kazanmak istiyorsan ne söylerlerse yap ve buradaki diğer herkesin senden üstün olduklarını düşün. Aksi taktirde işin kolay olmayacaktır evlat. Yakınlarda çıkışını bekliyor olacağım. “

Konstantin oradan ayrılıp birkaç yüz metre ötede Turgan’ın çıkışını beklemeye koyulmuştu. Turgan ise yanındaki adamın yönetiminde, insanların aşağılamaları arasında yürüyordu. Mutfak kısmının önüne kadar gelip oradan bir peçete almış olan pavyon sahibi, o peçeteyi Turgana uzatmış ve yerdeki taze insan kusmuğunu işaret ederek konuşmuştu.

“ Bunu temizleyerek başla, sonrasındaysa tuvaletler var. “

“ Önce tuvaletleri görmek istiyorum. “

Meyhanedekiler bu cevap üzerine bir kez daha kahkahaya boğulmuşlardı.

“ Bu seferki hem keriz hem de geri zekalı sanırım. Tuvalete girdikten sonra orayı temizlemeden çıkma şansı olmadığını bilmiyor ve bugün Büyük Belly o tuvaletleri kullanmıştı zahagahagah “

“ En azından orada bir paspas olmalı değil mi? “

“ Gidince görürsün… “

Turgan, pavyon sahibi ve olayın devamını merak eden birkaç kişi daha tuvaletlere gelmişler, Turganın vereceği tepkiyi görmek istiyorlardı. Pavyon sahibi ayağıyla tuvaletin kapısını ittirdikten sonra buruşmuş bir yüz ifadesiyle her yanına bok sıçramış, gideri tıkanmış ve ayak bileğini geçecek kadar suyun yükseldiği alaturka tuvaletleri ve kapağının dahi her yani pislik içindeki alafranga tuvaletleri işaret ederek konuşmuştu.

“ İşte bunları temizleyeceksin. “

“ Neyle? “

Adam duvarda asılı ancak bok işinde kalmış olan tuvalet kağıdını eliyle işaret ederek cevaplamıştı.

“ Onunla. Tuvalet kağıtları ve peçeteler çok pahalı olduğundan kerizlere daha fazla veremiyoruz zhagahagahagh “

“ Ama onu temizlemem için bir şey gerek. “

“ Nasıl yaptığın umurumda değil ama eğer orayı temizlemezsen… “

“ Ne olur ki temizlemezsem, Konstantine mi zarar verirsiniz, yoksa tapınağa mı? “

Adamın söyleyecek bir cevabı yoktu zira Konstantinin müritleri buraya kibirlerinden kurtulmak, nefislerini köreltmek için gönüllü olarak gelirler ve uğradıkları tüm muameleye katlanırlardı. Bu yüzden pavyon sahibinin tehdit edebileceği bir durum görünmüyordu. O cümlesini tamamlayacağı kelimeleri seçmeye çalışırken onu bu dertten kurtaran Turgan olmuştu. Üzerindeki eskimiş kıyafetleri ufaktan çıkarıp, kaslı vücudunu gözler önüne sererken konuşmuştu.

“ Bir şekilde temizlemem gerekiyor değil mi? Eğer bunu yapmam beni tanrıya yaklaştıracaksa, yapacağım. “

Turgan kararlı gözleri ve gülümseyen suratıyla bu cümleyi kurduğunda herkes rahatlamış, kırklı yaşlarında görünen bir kadın elindeki içki bardağını tuvaletin duvarına atıp kırdıktan sonra bir cümle de o kurmuştu.

“ İşin bittiğinde de benim evime gelmen gerekiyor, böyle zinde vücut sahibi bir gencin yataktaki performansını da görelim bakalım ha ha ha “

“ Olur, öyle yapmam gerekiyorsa gelirim. “

.

.

Konstantin tavernadan ayrıldıktan kısa süre sonra duyduğu cam, bardak, çanak kırılma seslerini fark edebilmiş olsa da şaşırmamıştı. Pavyon halkı oraya gelen müritleri aşağılamaya bayılırlar, ücretini karşılayarak onların üzerine tabak, çanak fırlatmaya kadar işi ileri götürürlerdi. Bu kez de öyle olmuş olmalıydı. Bir hizmetkarı bu hale düşürdüğü için üzgün ancak yapmak zorunda olduğunu düşündüğünden vicdanı rahattı.

Tabak kırılma sesleri kısa sürmüş, ardındansa koyu bir sessizlik başlamıştı. Genelde böyle olur, insanlar yeterince eğlendikten sonra müridi temizlik yapması için rahat bırakıp eğlenmeye devam ederlerdi. Müzik her an yeniden başlayabilirdi…

On dakika geçmiş olmasına rağmen müziğin halen başlamamış olması şaşırtıcıydı. Turganla dalga geçmek hoşlarına gitmiş ve o faslı uzatmış olmalıydılar.

On beş dakika, yirmi dakika derken bir saat olmuştu ve müzik halen başlamamıştı. Bu duruma daha önce şahit olmayan Konstantin durumu kontrol etmeye karar vermiş ve seri adımlarla pavyona yönelmişti.

Pavyondan içeri girdiğinde ağzını kapalı tutması mümkün görünmüyordu. Şaşkınlıktan dili bir karış kadar dışarıya çıkmış, canla başla bir şeylere koşuşturan insanları anlamaya çalışıyordu. Durumun cevabını alması için Turganı bulması gerekiyordu ve onu bulması uzun sürmemişti. Turganı gördüğünde, Konstantinin dili insan limitlerini aşacak kadar dışarıya çıkmış, gözbebekleri yuvalarından fırlamaya yeltenmişlerdi.

Konstantinin gördüğü manzara;

Turgan bir adamı sol eliyle ayak bileklerinden tutmuş, ellerini biraz önce yırttığı kumaşla arkasına bağlamış, saçları yere değecek şekilde adeta bir el arabası gibi sürüyor, tuvaletin koridorunu bu şekilde temizliyordu. Adamın saçları ve yüzü pislik içinde kalmış, sık sık öğürüp, arada da kusuyorken bir başkası dikkatini çekmişti Konstantinin.

Kafası alaturka tuvaletlerin birinin üzerindeki suyun içinde olan bu adamın başının üzerinde Turganın ayağı duruyordu. Turgan ayağının suya temas etmemesine dikkat ederek, adamın ara sıra nefes alması için ayağını kaldırdığında, zavallının konuşması için fırsat bulduğu anlar oluyordu.

“ Efendim, ne olur biraz ara vermeme izin verin. Bu şekilde açılması mümkün görünmüyor, nolur biraz düşünüp, başka bir yol bulalım. “

“ Olmaz. Neyle temizleyeceğimi umursamadığını söylemiştin değil mi? Ben de sizinle temizlemeye karar verdim hınh hınh “

“ Ama bu iğrenç sudan bir sürü yutmak zorund glu glu… “

“ Nasıl olduğu da umurunda olmadığından lütfen seçtiğim yöntemlere karışma pavyoncu hıyar hınh hınh “

Konstantin etrafına baktığında pavyon halkının neden bu kadar şevkle temizliğe koşturduğunu anlayabilmişti. Turgan on dakika bile sabredememiş olmalıydı. Gördüğü manzara ve Turganın savunmalarının hoşuna gittiğini inkar edemezdi zira genelde bu adamlar temizlik için malzeme bile vermediklerinden, Turganın söyledikleri mantıklı gelmişti. Turgan kibrini yenemese de bu adamlara güzel bir ders vermişe benziyordu. Sesindeki kıpırtıyı gizlemeye çalışarak konuştu.

“ Ne yapıyorsun evlat? “

“ Hemen geldin mi Konstantin amca, daha işimiz bitmemişti oysa. Dediğin gibi temizlik yapıyorum işte ama buradaki insanlar dediğin gibi kaba çıkmadılar. Kendime iki tane temizlik malzemesi bulduktan sonra diğerleri de hep bir elden yardım etmeye başladılar hınh hınh. “

“ Bu senin kibrini yenmek için bir sınavdı evlat ama görüyorum ki… “

“ Bir hizmetkar cimri olmamalı değil mi? Sadece kendi kibrimi yensem ve bu adamlar da kendi kibirleriyle müritleri eziklemeye devam etseler haksızlık olurdu. Bu yüzden onların da kibirlerini ezmeye karar verdim değil mi pavyoncu amca? “

“ Glu glu “

“ Devam etmek istediğine emin misin peki evlat? İstiyorsan yarıda bırakabiliriz zira iş amacından şaştı.”

“ Buraları pırıl pırıl yapana kadar devam edeceğim, sonrasında da bu teyzenin yatağını tamir edeceğiz, tabi benim yöntemlerimle hınh hınh “

Turganın bu kararlı sözleri üzerine Konstantin beklenenden çok daha zayıf bir tepki vermiş, arkasını dönüp giderken tembihlemekle yetinmişti.

“ İşin bittiğinde üzerine pislik sıçramadığına emin ol. Ben de bir sonraki yöntemi düşüneyim… “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar