Theoden

26 Mart 2020
Çeviri: 237
Düzenleme: AntiYasuo
558 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Müzakere 4

Y.N : https://www.youtube.com/watch?v=TH7KROMUspk  bu bölümü şu müzik eşliğinde okumanızı öneririm :=) Keyifli okumalar

 

Edwardın söyleyecekleri bitmemişti ancak ilk tepkiyi almak adına sözlerine ara vermiş, başıbozukların düşüncelerini duymak istemişti. Başıbozuklar zaten memnuniyetsiz şekilde homurdanıyorlar ve düşüncelerini az çok belli ediyorlardı ancak Edward yine de duymak ve bir orta yol bulmaya çalışmak istiyordu.  

Dragut  “ Ne diyorsun Adal? “ 

Adal “ Sorun olmayacaksa fikrimi seninkinden sonra belirtmek istiyorum. Farklı fikirlerdeysek sözlerimi sakınmayacağımdan emin olabilirsin dostum... “ 

Dragut “ Peki sen ne diyorsun Sancar Paşa? “ 

Sancar Paşa  “ Saygısızlık etmem serdarım ama Edwardın şu anki teklifi saçmalıktan başka bir şey değil. Şartların üzerinde ciddi değişimler yapmadan benim onaylamam söz konusu olamaz... “ 

 

Dragut “ Başka fikir belirtmek isteyen başıbozuk var mı?  “ 

Karia “ Kocamın, imparatorun astı, başıbozuk ailesinin de onların ordusunun bir kolu olmasını istemiyorum. Umarım yeterince açık olabilmişimdir… “ 

Dragut “ Sen bir şey demeyecek misin William? “ 

William  “ Konuşan herkesten daha olumsuz bakıyorum efendim... “ 

 Dragut “ Anlaşılan yoldaşlarım bu konuda pek hevesli değiller ve onlar istemiyorken de benim böyle bir karar almam mümkün değil. Zaten hedeflerim... “ 

Edward, konunun değişmesine müsaade etmek istemiyordu ve bu yüzden de Dragutun sözünü kesme ihtiyacı hissetmişti.  

“ Söylediklerim sadece ana hatlarıydı ve değişmez kurallar değiller. Yani iskeletine dokunmadan değişiklikler yapmayı kendi adıma sorun etmezdim. Şimdilik sadece bu konu üzerinde düşünün ve devam etmeme izin verin. Aile bağımızı kurduğumuzda aynı amaçlara hizmet eden ailenin üyeleri olacağımızdan ast ve üste çok takılmamak yanlısıyım. “ 

“ Sana çocuklarım tercihlerini yaptılar demiştim. “ 

“ Yanılmıyorsam tüm başıbozuklar sizin çocuğunuz gibidir değil mi? “ 

“ Öyleyse ne olmuş? “ 

“ En kıymetli olanlara da Ferik rütbesini veriyorsunuz, tıpkı kızınız ve Herdai prensesine yaptığınız gibi. Sizi babası gibi gören bir başıbozukla evlendiğim zaman ailelerimiz birleşmiş olacaktır. Esasında doğrudan kızınızla evlenmeyi isterdim ancak abimin yıllardır sevdiği kadını elinden alacak kadar gaddar değilim. “ 

“ Cidden cömertlikte çığır açmışsın imparator. Peki artık bir isim verebilecek misin? “ 

Edward olduğu yerden ilk kez kalkıp, yan yana duran intibah tugayı üyelerine doğru yürümeye başlamıştı. Adımlayışı kendinden emin olduğunu gösteriyordu. Birkaç saniye sonra Nyu ve onun koluna girmiş olan Ducianin iki metre kadar önüne gelmişti. Yürümeye devam etmek istese de Behmura tam önünde adeta bir duvar gibi duruyordu ve daha fazla ilerlemesine izin vermiyordu.  

Behmura “ Duciaya daha fazla yaklaşmana izin veremem, Turganın kesin emri var ve Nabe bile dikkat ediyorken, yabancı birisinin bu yasağı delmesine izin veremem... “ 

Adal “ Ne yaptığını sanıyorsun çocuk, sana konuşmaman söylenmedi mi? “ 

Behmura “ Sıkça tembihlendi, tıpkı Turganın, Duciaya herhangi bir erkeğin yaklaşmasına izin vermeyeceğini söylediği gibi. Konuşmama sözüm ya da aile reisime verdiğim söz, ikisinden birini seçmek zorunda kalırsam Turgana verdiğim sözü tutmayı tercih ederim. “ 

Behmura kendinden beklenmeyen bu hareketle başta Ducia olmak üzere herkesi şaşırtmıştı ancak Adal bu durumu ciddi olarak sevmemişti.  

 “ Dragutun oğlunun sözlerinin mecazi bir anlam taşıdığına eminim. Sadece imparatora sözünü bitirmesi için izin ver. “ 

“ Bunu cidden istiyorsanız beni buradan çekmeniz gerekecek... “ 

Behmura odadakilerle kıyaslandığında belki de en zayıflardan birisiydi ancak o haliyle hem başıbozuklara hem de imparatorluk temsilcilerine meydan okumaktan çekinmemişti. Bir an nefes aldıktan sonra devam etti.  

“ Tabi hiç bir şey yapmadan geçip gitmenize izin vermeyeceğim, Karanlık alan... “ 

Behmuranın bu soğuk kanlı duruşunun üzerine, harekete geçen başkaları da olacaktı. İlk önce Nabe, ardından da Ragnossa olmuştu imparatorun önüne, Behmuranın yanına geçen kişiler.  

Ragnossa “ Aslında Behmura bizi geçmeniz gerekecek demek istemişti değil mi üvey kara evlat?  “ 

Behmura cevap vermese de gülümseyerek durumdan memnuniyetini açığa vurmuştu. Ragnossa gibi asil bir üyenin, kendisinin arkasında durması onun için önemliydi.  

Dragut “ Ne yapıyorsun Ragnossa, cidden oğlumun öylesine söylediği bir şey için toplantının gidişatını mı değiştireceksiniz, bir şey söylemeyecek misin Ducia? “ 

Ducia “ Usta durmalarını söylersem Turganla... “ 

Nabe “ Durmamızı söylese de bir şey fark etmez. Sonuçta bizler intibah tugayıyız değil mi ve amacımız da ne istiyorsak onu yapmak, Büyük Patronun emri apaçık ortadayken müttefiklerimizin zor durumda kalmasını kendi adıma umursamayacağım... “ 

 

Dragut “ Haddinizi aşıyorsunuz... “ 

Ragnossa “ İmparator olduğu yerden konuşursa sorun olmayacaktır. “ 

Esasında Edwardın bulunduğu yerden sözlerine devam etmesi sorunu kesinlikle çözerdi ancak imparator egosu buna kesinlikle izin vermeyecekti.  

Edward “ Benitio, kaldır şu engelleri önümden, belli ki asilerin ittifakları da asi oluyorlar… “ 

Benitio tüm heybetiyle genç adamların üzerlerine doğru yürürken , bu çocukların tamamını tek başına yok edebilecek bu eski suçlunun( suç sıralaması 5), oğlunun arkadaşlarına daha fazla yaklaşmasını istemeyen Drqgut girmişti devreye.  

 

“*Boyut geçişi... “ 

Dragutun işi bir kaç saniye sonra bittiğinde Nyu ve Ducia, Edwardın tam karşısında duruyorlardı. İntibah tugayı üyeleriyse, Dragut tarafından salonun bir başka köşesine taşınmışlardı. Edward halinden fazlasıyla memnun bir gülümsemeyle ilerlemeye devam ederken, intibah Tugayı üyeleri, Draguta karşı durmayıp saygılarını bozmasalar da bu açık mağlubiyet sonrasında sinirden yaşaran gözleri, titreyen bedenleri görülebiliyordu.  

Edward   “ Abimin mutluluğuna engel olmak istemediğimden ve imparatora yakışır güzellikte bir kadınla evlenmem uygun olacağından, başıbozukların güzelliği dillere destan feriği Nyu ile evlenmemi uygun buldum... “ 

Edwardın cümlesi bittiğinde Nyu ile temas edebilecek kadar yakındı ve dolayısıyla Nyunun koluna girmiş olan Ducia ile de... Elini Nyu’nun saçlarına ilerletirken bir cümle daha kurmuştu.  

“ Hem güzel azrağımız fazlasıyla bitkin görünüyor. Bir başıbozuk sorumlusu olmak yerine, imparatoriçe olmak keyfini yerine getirecektir. İmparatorluk sarayı kesinlikle ona iyi gelecektir... “ 

Edward susmuştu zira Nyu’nun fikrini duymak istiyordu ancak Nyu korkmuş görünmenin ötesine geçemiyordu ve konuşan da o olmamıştı.

Behmura “ Yakında öleceğin için evlilik hesapları yapman saçmalık şehir mafyası... “ 

Adal “*Sana kes sesini demiştim saygısız velet. Şimdi hadsizliğinin bedelini ödeyeceksin. “ 

İşte o zaman durumu iyice karmaşıklaştıracak güçli ayak sesleri duyulmuştu ve bir kaç saniye sonra da ayak seslerinin sahibi görülebilmişti.  Adal yerinden öfkeli bir şekilde Behmuraya doğru atılmışken duyduğu ses duraksamasına sebep olmuştu zira bu ses herkesin susmasını, yaptığı işi bırakıp onu dinlemesini sağlayacak kadar etkileyiciydi.

“ Zaikanı böyle mi yönetiyorsun baba? “ 

Dragut doğrudan sorunun muhattabı olsa da mevzunun ne olduğunu anlamadığından sessiz kalıp, detayları duymak istemişti.  Sesin sahibi bir kez daha ancak çok daha yüksek bir tonda yöneltecekti aynı soruyu.

“ Sana ele geçirdiğin toprakları böyle mi yönetiyorsun dedim... “ 

“ Nasıl yönetiyormuşum? Ayrıca gelir gelmez atarlanmasana saygısız evlat... “ 

“ Misafirin hala yaşıyorsa bir saygısızlık yapmamışım demektir ama siz anlaşmaya varmadan müjdeyi vereyim. Sevdiğim kadınların yanı başında duran kafasındaki taçlı herifi geberteceğim. “ 

Turganın bu sözleri şok etkisi yaratmıştı. Dragutun oğlunu ilk kez gören Adal, üslubundan dolayı fazlasıyla şaşkınken, Attila bir mevzu çıkacağını düşünüp sırıtmaya başlamış, Ducianın yüzü kızarmışken, Nyu birden cana gelip, Turganın kollarına atmıştı kendisini. Ragnossa utanç içinde dişlerini sıkıyorken, Behmura’nın bozulmuş sinirlrleriyle gözleri nemlenmişken, Aile liderinin kendisini destekleyen bu halini gördüğü için gözyaşlarını birden salmış ve öyleyken haykırmıştı.  

“ Uyarmıştım seni gerizekalı piç... Umarım gebereceğin için mutlusundur... “ 

Adal “ Artık sesini kesecek misin yoksa seni dışarı çıkarmamı ister misin? “ 

Turgan, Nyunun saçlarını okşarken, Adala bakıp devam etmişti.  

“ Gücüne ve rütbene bakılırsa Başbozuk Adal olmalısın. Belli ki biraz toprakla başıbozukların ilk iki numarasının götü başı ayrı oynuyor. Ben yine de efendiliğimi bozmayacağım ve imparator Edwardın infazını şimdi değil, kendi sarayına ulaştığında yapıp sizi zora sokmayacağım ama şunu bilin ki buraya gelirken bir kaç başıbozuk kentine ve kasabasına uğradım. Kasabalar içler acısı haldeler. Bir çocuğun gözyaşlarını umursamayan başıbozuk yetkilileri ve zafer sarhoşu birkaç dangalakla karşılaştım. Babamın haberi olduğunda düzeleceğini ümit edip onlara ilişmemiştim ancak belli ki çürüme tepeden başlamış... “ 

Dragut “ Haddini aşıyorsun Turgan... “ 

“ Haddimi mi aşıyorum?  Sen binlerce yoldaşını katleden adamlarla müttefiklik toplantısı yapıp gülümseyebiliyorsun, arkadaşlarım kararımı söylemiş olsalar da onların savunduğu şeyi ve benim sözümü hiçe sayıp, ailemi küçük düşünüyorsun, senin de yoldaşın olan sevdiğim kadını pazarlık konusu yapıp sümsük bir herifin ona dokunmasına izin veriyorsun ve ben mi haddimi aşıyorum baba? “ 

Dragut böyle dişünmemişti zira toplantının sonucunda yapacağı konuşmayı en başından düşünmüş ve şu ana kadar ki olan konuşmaları sadece prosedür olarak görüyordu. Yine de bir açıklamaya yeltenmiş olsa da Turgan kararmış gözleriyle salondaki herkesi etkileyen konuşmasını sürdürecekti.  

“ Üzgünüm baba ama bu haddini aşmak değil, hakkını savunmaktır. Gelirken uğradığım başıbozuk yerleşkelerine adalet gelmemiş görünüyordu ve bu salonda da adalet göremiyorum. Söyleyeceklerimi herkes iyi dinlesin. Sarduk, Herdai, Bratina birleşik krallıkları ya da Theoden imparatorluğu, adına ne derseniz deyin sahip oldukları toprakları iyi yönetmiyorlardı ve yaptıkları zulumün ayarı kaçınca onlara karşı çıkan başıbozuklar, asiler olarak ortaya çıkıp, bir süre sonra birleşik krallıklarla aşık atabilecek kadar güçlü oldular.”

Turgan biraz duraksamış, Nyuyu Attilanın yanı başına bıraktıktan sonra, ağır adımlarla Ducia’nın yanına yürüyüp onun elinden tutmuş ve Ducianın kızaran yüzüne aldırmadan, biraz önce salonun ücra bir köşesine taşınmış olan İntibah Tugayının diğer üyelerinin yanına geçtikten sonra, o yöne bakan Adala bakıp devam etmişti.

“ Uyarıyorum; eğer başıbozuklar da tıpkı bu salonda yaptıkları gibi adaletten yoksun bir yönetim anlayışına sahip olurlarsa, onların karşısına çıkan isyankarların adının intibah tugayı olacağına emin olabilirsiniz. Eminim ki bizim de adalet anlayışımıza uygun müttefiklerimiz olacaktır...” 

Dragut duyduklarından dolayı ziyadesiyle şaşırmışken, Adal ise tam anlamıyla şok olmuştu. Turgan konuşurken sık sık Adal’ın yüzüne bakmış ve Behmuraya yaptığı muameleden dolayı bu adama karşı kin güdüyor gibiydi. Oysa Adal için Dragutun oğlu onun yeğeni gibi olmalıydı ve bu tanışma şeklinden dolayı kesinlikle mutlu değildi. Ayrıca bu çocuk, liderlik vasfını kesinlikle babasından almıştı ve onunla karşı karşıya gelmeyi istemezdi. Durumu toparlamaya çalışacakken, ilk ses hiç duymak istemeyeceği Attiladan gelmişti hem de hiç arzulamayacağı sözcüklerle.  

“ O durumda ilk müttefikin olarak intikam alayını yazabilirsin evlat. “ 

Jeo “ Bizi de listeye ekle Turgan... “ 

Sezar “ Zaten aynı ekipten değil misiniz siz, sadece şov yapıyorsun tek kollu Jeo... “ 

Jeo müzmin bir gülümseyiş takındıktan sonra, özgüvenli gözleriyle adeta meydan okuyarak girecekti söze.  

“ Aynı ekipteyiz ama burada temsil ettiğim grup intikam alayı değil kolsuz herif. “ 

Jeoo etrafındaki şaşkın gözleri tek tek inceledikten sonra en vurucu ses tonuyla cümlesini tamamlayacaktı.  

“ Azrak Kralın Ordusu... “ 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar