Theoden

26 Mart 2020
Çeviri: 238
Düzenleme: AntiYasuo
551 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Müzakere 5

Turganın salona girişiyle beraber, dengeler alt üst olmuş, hesapta olmayan ancak fazlasıyla ürkütücü görünen bir ittifak kurulmuş gibi gözüküyordu. İntibah Tugayı üyeleri dayak yedikten sonra babası gelip olaya müdahil olmuş bir çocuklar gibi mutlularken, Turgan bir kez daha söze girmişti.  

“ Nyu ve aile üyelerimle beraber buradan gidiyoruz. “ 

Cümlesini söyledikten sonra arkasını dönüp odadan ayrılmaya yeltenmiş ancak Karia bu duruma kayıtsız kalmamıştı.  

 “ Nereye gidiyorsun oğlum? Sence baban anlattığın kadar kötü biri mi, buna cidden inanıyor musun? “ 

“ Sözümü yok sayıyorsa bana kıymet vermiyor demektir anne. Üzgünüm ama gideceğim, kıtada hala başıbozuklara ait olmayan bir şehir vardı değil mi? Orayı kendi ailemin toprağı yapacağım... “ 

“ İyi de orası kuzeyin hakanının bölgesi. Kendini düşünmesen bile yanındaki herkesi ölümle burun buruna mı getireceksin? Ayrıca zaten aylardır burada değilken yeniden mi annenin yanından ayrılacaksın? “ 

“ Yıllardır yanımda olmayan sizdiniz anne. Bugün iki karar verdim, ilki imparatoru gebertecek olmamdı ve ikincisi de kendi şehrimi kuracak olmam. Kararlarım değişmeyecek... “ 

Turgan adımlamaya kaldığı yerden devam ederken, Karia üzgün bir suratla Attilanın yüzüne bakmış ve yalvaran bir ses tonuyla bir kelime söyleyebilmişti.  

“Abi....” 

“ Ne abi, çocuk haklı ve şu anda kocanı dövmek istiyorum... “ 

“ Abi lütfen bir şeyler yap. “ 

“ Kararım değişmeyecek dedi duymadın mı Karia, neden üzerine gidiyoruz ki poff her neyse ben de onunla gideceğim madem. Hem hakanı da tokatlarım biraz ha ha ha“ 

“ Olmaz usta. “ 

“ Ne demek olmaz? “ 

“ Olmaz işte. “ 

“ İyi de gerekçen nedir? “ 

“ Hakan beni öldürecek olursa sen izin vermezsin... “ 

“ Bak böyle deyince hak verdim. Gelmeyeyim de rahat rahat öldürsün seni. “ 

“ Anlayışın için teşekkür ederim usta. “ 

“ Saçmalama lan böyle dediğin için kesin geleceğim. Neden seni öldürüyormuş o sünepe? “ 

“ Sen olursan sana güvenirim usta ancak sadece tanrıya güvenip güçlerimi geri kazanmak istiyorum... “ 

“ Hiç bir şey anlamadım... “ 

“ Salonda bu kadar karaktersiz varken tanrının adını kirletmek istemiyorum usta, daha sonra konuşsak olur mu? “ 

“ Bak bunu iyi dedin işte evlat. Nasıl istiyorsan öyle yaparız ama o zaman önce konuşmamız gerekiyor ve bu yüzden de hemen ayrılmana izin veremem. Hem küçük kardeşim üzülecek görmüyor musun lan dur işte biraz daha… “

Turgan için ustasının sözlerinin dahi belirleyiciliği yoktu zira kararını bir kez vermişti ve aile üyelerinin sözünün hiçe sayıldığı bu toplantıda kendi işinin olmadığını düşünüyordu ancak Attilayı düşmanlarının önünde ezip geçmek istemediğinden iyimser yaklaşacaktı.

“ Babamın yaşattığı yalnızlık duygusunun ardından bir büyüğüm olarak sözünü dinleyeceğim usta ama bu toplantı salonunda değil zira sözümün hükmü yoksa varlığımın da bir anlamı yoktur. “

Dragut “ Yani muhafızına güvenip buraya hüküm vermeye gelen şu çocuğu da mı yalnız bırakacaksın? “

Turgan “ Onun hükmünü uygulayacağım. Ne söylediyse benim sözümdür. “

Eleanor “ Yani oğlumu üzebileceğini mi düşünüyorsun seni sümüklü velet? “

Edward “ Adam beni öldüreceğini söylüyorken bir tümgenerale mi takıldın Eleanor? “

Karia “ Bir anne için oğlu imparatordan daha kıymetlidir. Neden şaşırdınız genç imparator? “

Edward homurdanarak devam etmişti.

“ Öyleyse sizin için de oğlunuz aynı şekilde kıymetli olmalı ve sözüm olsun; eğer beni öldürme fikrinden vazgeçmezse, ölümü yaşayan kendisi olacak. “

“ Sanmıyorum, hem oğlum ölmeyi hak edecek bir şey yapsaydı, onun karşısına dikilebilirdim. Eleanorun yapması gereken de buydu. Bir anne olarak sana bir teklif yapacağım Eleanor; çocuğun ablasını teslim edin ve oğlunun bir tutsak olarak yaşamasına izin verelim. Tabi hükmü uygulayacak olan oğlum da uygun görürse… “

Turgan Rafizin gözlerine bakarak onun düşüncesini almak istedi.

“ Sizin için uygun mudur Kralım? “

“ Ablam dönecekse olur ama kendini herkesten üstün gören o herifin zayıflığının farkına varmasını istiyorum. Çünkü o zaman bizi defalarca aşağılamıştı hem de tüm ülke insanlarını… “

Karia “ Kralın sözlerini duydun Eleanor ve fazlasıyla adil görünüyor. Belki de çocuklarını biraz daha düzgün yetiştirmeliydin. Seçimi sana bırakıyorum, son çocuğunun da öldürülmesi ya da hayat garantisiyle, biraz hırpalandıktan sonra tutsak edilmesi. “

Eleanorun kafasının içinden düzinelerce düşünce geçiyordu. Oğlunu bir yerlere kaçırmak istese, egosu oldukça yüksek olan Richard bunu kabul etmezdi. Ondan teslim olmasını istese, muhtemelen ciddiye bile alınmazdı. Oğlunun özgür hayatına devam edebilmesi adına bir harbe girmek istese, hem imparator bunu istemiyordu hem de başıbozuklara karşı savaşırlarken de oğlunun ölme ihtimali mevcuttu. Bu yüzden iç güdülerini dinledi ve kararını açıkladı.

“ Dediğiniz gibi olsun ama oğlumu haftada bir kez ziyaret edebilmeyi istiyorum. “

Karia “ Bunu sorun etmeyeceğiz. “

Edward “ Neden bir tümgeneralimin durup dururken tutsak edilmesine göz yumuyormuşum? Bu zayflık göstergesidir ve Theodenin en büyük gücünün lideri olarak, buna izin vermeyeceğim… “

Turgan “ Ölü bir imparator için fazla sinirlisin taht hırsızı. Sadece seni tahtında ziyaret edene kadar sabretmen gerekiyor. “

Edward “ Yüceler buna müsaade etmeyeceklerdir. “

William “ Başka bir kukla buldukları sürece ölümünü umursayacaklarını sanmam kardeşim. “

Edward “ Böyle müzakere olmaz Serdar Dragut… “

Turgan “ Söyleyeceğim başka bir şey kalmadığından toplantıdan ayrılıyorum. “

Dragut “ Saygısızlık yaptıysam üzgünüm oğlum ancak son sözü ben söyleyeceğimden, o zamana kadar sabretmek istemiştim. Lütfen sözlerimi bitirene kadar bekle. Ardından nereye ve kiminle gideceğini sorgulamayacağım… “

Turgan babasının yüzüne bakmasa da olduğu yerde duraksamış ve arkası dönük bir şekilde Dragutun son sözlerini dinlemeye koyulmuştu.

“ Şu ana kadar imparatorun teklifini dinledim ve üzülerek söylemek isterim ki sizler buraya gelirken anlaşma yapmak gibi bir niyetim yoktu. Nasıl olabilir ki? Oğlumun da açıkça söylediği gibi binlerce yoldaşım imparatorlukla savaşırken öldüler ve ben onların aziz hatırasına ihanet edemem. Edwardın ölüm hükmünü vermek gibi bir niyetim yoktu ancak bir müttefikim buna karar vermişse, destek olmaktan başka türlüsü bana yakışmazdı… “

Dragut bunu söylediğinde Edwardın gözleri büyümüş ve ölüm korkusunu çok daha net bir şekilde yaşamaya başlamıştı. Bunu fark eden Dragut devam edecekti.

“ Ürkmenizi istemem imparator zira topraklarımda olduğunuz sürece misafirimsiniz ve güvendesiniz ancak kendi topraklarınızda güvenliğinizi sağlayabileceğinizden emin değilim. Nyu olayının bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum ve öylesine söylenmiş bir söz sanıyordum, bu yüzden oğlumun ekibine bir özür borçluyum. “

Dragut, intibah tugayı üyelerinin yüzlerine tek tek baktıktan sonra gönüllerini alabildiğine kanaat getirmiş ve Edwarda dönüp devam etmişti.

“ Sizinle görüşmemin iki sebebi var. İlki bundan sonra yapacaklarımı ilan etmek. Edward, Theodeni beraber yönetmek istiyor ancak Theoden benim için yeterli değil. Başıbozuk adaletini dünyanın en ücra köşesinde yaşayan bir insana götüremedikten sonra ne kadar toprağınızın olduğu önemli değildir ki oğlumun söylediklerine göre; fethettiğimiz topraklarda dahi sorun yaşıyoruz. Theodenin sırrına erdim ve dünyanın Theodenden ibaret olmadığının artık farkındayım. Özetle kırılması gereken, dünyamızı sınırlayan bir mühür var ve bu mührü kırmanın yöntemine de vakıfız. Mührün dışında ne olduğunu henüz bilmesek de başıbozuk içgüdülerim, dışarıda da adaletsiz topraklar olduğunu söylüyorlar. Özetle Yüceler meclisinin başındaki adamı ve hakanların tamamını öldürüp mührü kıracağım. “

Dragutun söyledikleri şok etkisi yaratmıştı zira Adal dışında olaya vakıf olan kimse bulunmuyordu. İlk tepki veren Edward olacaktı.

“ Ne mühründen bahsediyorsun Dragut, Theoden topraklarından fazlasını istemek de ne demek? “

Sezar “ Mühürün yapılma amacını bile bilmiyorken, sebepsiz yere onu kaldırmaya çalışma. Ayrıca onu kaldırabilmen için yüceler yücesini öldürebilmen gerekir ki bu da…. “

Dragut çevik bir söz hamlesiyle araya girmişti.

“ Bu da zaten yapacağım şey. Tüm Theodene adaleti getirdikten sonra, hem hakanları hem de yüceler yücesi dediğiniz gizemli herifi gebertip mührü kıracağım. Bundan sonrası için de planlarım hazır. William ve Adelina gibi güvendiğim yoldaşlarıma buradaki yönetim işini bıraktıktan sonra, mührün dışındaki topraklara adaleti getirmek için yola çıkacağım… “

Sezar “ Hayal kuruyorsun pis terörist. Bahsettiğin adamlarla karşılaştığında, tek bir saniye bile hayatta kalacağını zannetmiyorum. “

“ Öyle mi dersin? Oysa kuzeyin hakanı Buga benimle karşılaşırsa kimin galip geleceğini hesap edemediğini söylemişti… “

Bu cümlenin üzerine odada bir ölüm sessizliği peyda olmuştu. Attila detayları öğrenmek için sabırsızlanıyor ve bir an önce imparatorun ekibinin oradan ayrılmasını istiyordu ve bunu belli ederken pek de diplomasiden anlayan bir hali yoktu.

“ Anlaşma falan yokmuş işte. Hadi herkes köyüne o zaman… “

Dragut “ Hıah hıah cidden hiç sabrın yok değil mi Attila abi? Ayrılmadan önce onları davet etme sebeplerimin ikinci aşamasına geçmek istiyorum. Daha doğrusu görüşme isteklerini reddetmememin diyeyim. Tüm Theodeni ve dışında kalan dünyayı fethedeceğimi söylemiştim ve bunu yapmadan önce imparatorluğu yıkmış olacağım… Size bir şans veriyor ve bir çağrıda bulunuyorum. İmparatorluğun darmadağın olmuş molozlarının arasında kalan cesetler olmak istemiyorsanız, başıbozuklara katılın ve gerçek özgürlüğün tadını çıkarın generaller. “

 


Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar