Theoden

31 Mart 2020
Çeviri: 247
Düzenleme: AntiYasuo
508 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Yüzleşme 2

Ducia olduğu yerdeki bir taş parçasının üzerine oturmuş, Turgan ise onun hemen karşısına çömelmişti. Şehri aydınlatan ışıklar sönmüş, yıldızsız geceyi sadece ay ışığı aydınlatıyordu. Turgan, Ducia’yı kendisini tacizle suçlamayı düşünecek kadar kızdırdığı için kendisinden nefret ediyorken, Ducia ise Turgan’ın aldığı karardan ve haftalardır içinde tuttuğu öfkesinin bir anda hayıflanmaya dönmesinden dolayı duygu değişimini kaldıramayıp gözyaşlarını salıvermişti. Turgan, Ducia’nın ağlamasına anlam veremese de onu ağlarken görmek istemiyordu.

“ Aldığım karar da yanılmadığımı biliyordum. Baksana varlığım dahi ağlamana sebep veriyor… “

Ducia bir bebek kadar masum görünürken, zayıf yumruklarını ardı ardına Turgan’ın göğsüne birkaç kez vurmuş, hemen ardından Turgana sarılırken girmişti konuşmaya.

“ Senden nefret ediyorum Turgan… “

“ Biliyorum ama yine de bana sarıldığın için mutluyum. Annesinden korkan bir bebek kadar masumsun Ducia… “

“ Nasıl yani? “

“ Annesinden yediği azardan dolayı ondan korkup yine annesine sığınan bir bebek kadar masum görünüyorsun. Sana bu kadar yakın olmak dünyanın en güzel şeyi. “

Ducia duyduklarını sevmişti zira Turgan’ın bu kadar mantıklı bir örnek vermesi, onunla konuşmanın tam zamanı olduğunu gösteriyordu. Turganla konuşabileceğine emin olmuştu Ducia ancak birkaç sorun vardı. İlki söze nasıl gireceğini bilmiyor oluşuydu. Turganın kurduğu son cümleden devam etmeye karar verdi.

“ Bana bu kadar yakınken nedense ulaşamayacağım kadar uzaktaymışsın gibi hissettiriyor olmana ne diyeceksin peki? “

“ Neden ulaşamayacaksın ki? Buradayım işte. Kendi bölgemize hakim olduğumuzda hep orada kalabileceğiz Ducia. “

“ Ben ustamın bölgelerinde misafir gibi hissetmiyorum zaten... “

“ Aslında ben de ama yine de kendi bölgeme sahip olacağım zira güçlerimi geri almak için yaptığım planın ilk parçası bu. Sen neden bu kadar kızdın peki bana? “

“ Söyleyemem “

Ducianın sesine tekrardan hüzün çökmüş, Hali bir sırrı saklamaya çalışan bir çocuğunkini andırıyordu. Turganın hayatta isteyeceği en son şeylerden olan Ducianın üzülmesi öylece geçebileceği bir sorun değildi ve meselenin temeline inmeye kararlı görünüyordu.

“ İyi de söylemezsen ben aynı eşekliği bir daha yaparım ve kesinlikle seni üzmeme sebep olan şeyi bir daha yapmak gibi bir niyetim yok. “

Ducia’nın özlemi baskın gelmiş, eliyle Turganın sakallarını karıştırırken girmişti söze.

“ Ne olduğunu açık açık söylesem bile yine yapardın. Ne de olsa zevkine düşkünsün değil mi? “

“ Cidden merak ettim ama Ducia. Söylemezsen kendimi bıçaklayacağım.. “

“ Benim söylemem uygun olmaz. “

“ İyi de senin bana neden kızdığını kimden öğrenebilirim ki? “

“ Yakında öğrenirsin... “

“ Bilmece gibi konuşmasana. Eğer bana neden kızdığını söylersen ne istersen yaparım. “

“ Demin aldığın kararı değiştirir misin peki? “

“ Seni mutlu göreceksem değiştiririm. “

Ducia bunun üzerine kararsız kalmıştı. Turgana haberi vermesi gereken kişi kesinlikle kendisi değildi ancak şimdi söylerse Turgan canına kıymaktan vaz geçebilirdi. Sesindeki hüzün iyice yoğunlaştı, yüzü hafif beyazladı, ellerini ve bedenini Turgan’ın üzerinden çekti ve dudakları titrerken söze girdi.

“Nyu abla hamile... “

Turgan bu cümlenin üzerine biraz afallamıştı. Haberin kısa süreli şokunu atlattıktan sonra gözleri patlamış, kocamam gülümsemesini takınmış ve haykırmıştı.

“ İyi de bu süper bir haber değil mi? Nyu hamile kalmayı çok istiyordu...”

Ardından düşünme pozisyonunu almış ve sesli olarak düşünmeye başlamıştı Turgan.

“ Azrakların hamile kalması çok zor diyorlardı bir de. Helal olsun Nyuya. Nasıl başardı acaba... “

Ducianın bir gözü çoktan seyirmeye başlamıştı. Turgan sanki olayla hiç alakası yokmuş gibi merakla ama aynı zamanda da sevinçle durumu sorgulamaya devam ederken, Ducia gücünü bir gram dahi esirgemediği bir tokadı Turgan’ın suratına indirmiş, şeytani bakışlarını Turgana yöneltmişken, kısık sesle ancak haykırmaktan daha etkili bir şekilde bağırmaya başlamıştı

“ Nyu abla kendi kendine yapmış gibi şaşırmasana. Senin çocuğuna hamile sonuçta... “

Turgan işte o zaman hayatında duyduğu en tuhaf şeyle karşılaşmış gibi bir çığlık atmıştı.

“ Neeee benim çocuğuma mı? İyi de ben bir şey yapmadım ki. Sadece her zamanki gibi eğlendik ve bu kez her zamankinden daha fazla zevk aldığı... “

ŞLAKKK

“ Kes sesini Turgan. Daha fazla detay duymak istemiyorum. “

“ İyi de sadece bu kez çıplaktık ve... “

ŞLAAAKK

“ Kes sesini demedim mi ben sana? “

“ İyi de çocuk öyle mi yapılıyormuş? “

“ Cidden bunu mu soruyorsun? “

“ Yani evlenmeden önce çocuk olduğunu bilmiyordum ben değişikmiş. Eğer son gecede yaptıklarımızdan dolayı hamile kaldıysa da çocuk yapmak çok zevkliymiş hınh hınh “

ŞLAKKKK

Turgan’ın yüzünde patlayan üçüncü tokada rağmen yüzündeki gülümseyiş kaybolmamıştı ve kısa süreli sessizlikten sonra bir kez daha çığlık atıvermişti Turgan.

“ B-bi-bir da-dakika, o zaman ben baba mı oluyorum? “

Turgan’ın ayarsız yükselişleri, her an nöbetçilerin gelme ihtimalini arttırıyordu ve Ducia bir kez daha onlarla uğraşmak istemediğinden, ayağa kalkmış, Turganı da soğuk bir şekilde kolundan tutup kendisini izlemeye davet etmişti.

“ Gerisini evde konuşuruz zira karın seni bekler... “

Turgan bu tabiri garipsemiş olsa da Ducia’nın peşine düşmüş ve kısa süre sonra Nyunun evine varmışlardı. Ducia bir süredir orada kaldığından evin anahtarına sahipti ve eve girdiklerinde Nyuyu uyurken buldular. Turgan uyandırıp birkaç şey sormak istese de Ducia buna izin vermemişti zira Nyu uyanık olduğu her saniye acı çekiyordu. Bir başka odaya geçtikten sonra bir süre sessiz kalmıştı ikili ve sessizliği bozan, gözyaşları içinde konuşmaya başlayan Ducia olmuştu.

“ Nasıl hissettirdiğini biliyor musun Turgan? “

“ Neyin? “

“ O kadar fazla şey var ki sen de haklısın... “

Ducia nefeslendikten sonra, gözyaşlarına ara vermeden, kısık ve acıklı bir ses tonuyla devam edecekti konuşmaya.

“ Sevdiğim adam abla dediğim birisini hamile bırakıyor. İki ay boyunca bundan bihaber şekilde bir yerlerde geziyor ve bu süre boyunca ben sevdiğim adamın hamile bıraktığı kadına bakıcılık yapmak durumunda kalıyorum. Yine sevdiğim adama onun sevdiği kadının hamile olduğu haberini veriyorum ve esasında buradan kaçmak istiyorum. Aptal saif olduğun günlere geri dönüp, mutlu bir şekilde Seral kasabasında yaşamak istiyorum. “

“ Dilediğin buysa... “

“ Dilediğim oysa ne olacak, zamanı geriye çevirebilecek misin Turgan, arenadaki taşın gücünü özümsediğim anı değiştirebilecek misin? “

“ Dilediğin şey oysa bir şekilde yapacağım. “

“ Yap o zaman. Beni azrak güçlerimin uyanmadığı ve asla da uyanmayacağı bir geçmişe götür. Bak gözlerimi kapıyorum, açtığımda o gün ve devamında yaşadığım her şey bir rüya olmuş olsun. “

Ducia gözlerini bir dakika kadar kapalı tutmuş, o süre boyuncaysa Turgan tek bir cümle kurmuştu.

“ Zamanla kumar...“

Ducia bu cümleden sonra gözlerini açmış, etrafını bir anlığına tereddüt edip süzmüş ancak tıpkı tahmin ettiği gibi hiç bir şey değişmemişti.

“ Ne oldu, yapamadın mı? “

Turgan ayağa kalktıktan sonra kararlı bakışlarını takınmış ve kendinden emin bir ses tonuyla girmişti söze.

“ Geçmişe etki edebilir miyim bilmiyorum ama sabahtan önce Nyunun uyandığı bir gelecek göremedim. Burada olmak sana acı veriyorsa kendi evine git Ducia. “

“ Şimdi de kovuyor musun beni? “

“ Hayır ama kendini hiçbir şey yapmak zorunda hissetme Ducia. Madem Nyu’nun acı çekmesine ben sebep oldum acıyla başa çıkmasını da ben sağlamalıyım değil mi, bugüne kadar onun yanında olduğun için teşekkür ederim. “

Turgan’ın bu kararlı cümlesi, Ducia’nın geri adım atmasına sebep olacaktı zira Nyuyu kendisi de seviyor ancak Turgan’ın çocuğunu taşıdığı için de aynı zaman da ondan nefret ediyordu. Gözyaşlarının sıklığı azalmış olsa da halen sona ermemiş ve o haldeyken söze girmişti Ducia.

“ Nyu ablayı ben de seviyorum Turgan. Acısını dindirmeyi de kendi istediğim için yapıyorum ama seni paylaşmak da istemiyorum ve o senin çocuğuna hamileyken ondan uzak kalmanı bekleyemem bile. Sence ne yapmalıyım? “

Turgan başını hafif eğmiş, ellerinin başının arkasına götürmüş, kısa süreliğine düşündükten sonra ciddiyetle söze girmişti.

“ Beni seviyor musun Ducia? “

“ Evet ama nefret de ediyorum. “

“ Öyle olmaz ya evet seviyorum de ya da hayır nefret ediyorum de. “

Kısa süreli sessizlikten sonra Ducia sıkılmış bir halde ve kısılmış bir sesle cevaplayacaktı.

“ Evet seviyorum. “

“ Madem öyle, neden yanımdayken mutsuzsun Ducia? Seni anlamam mümkün değil çünkü bir başka erkeğin seninle yakın olma ihtimali bile beni çıldırtıyorken, ben ikinizi de seviyorum. Yine de ben hem seni hem de Nyuyu sevdiğimi açık açık söyledim ama bunu en başından yaptığımdan şimdi bana tavır yapmanı anlayamıyorum. Nyunun hamile olması neyi değiştirir ki sonuçta aynı Nyu değil mi? “

“ O senin çocuğunu taşırken kendimi ailenin dışından biri gibi hissediyorum Turgan. “

Turgan, Ducia’nın başını bir baba şefkatiyle kendi omuzuna yatıracak ve o haldeyken konuşmaya başlayacaktı.

“ Seral kasabasındaki haset şelalesini hatırlıyor musun Ducia? “

Ducia, kendisini tamamen salmış, huzur içinde sevdiği adamı dinlemeye koyulmuşken, sorusunu başını hafifçe oynatarak cevaplamış, onaylamıştı.

“Kendimce o şelaleyle ilgili şöyle bir hikaye kurgulamıştım. Haset şelalesi denmesinin sebebi çok kıskanç olmasıydı ve kuşkusuz kasabamızdaki en güzel şeydi ancak sen büyüdükçe suları azalmaya başladı. Yanından yürüdüğünde sularının çekildiğine yemin edebilirdim ve sen 14 yaşına gelene kadar dayanabildi. Kendinden güzel birinin varlığı şelalenin sularının kurulmasına sebep olmuştu. “

Ducia’nın gururu okşanmış, hikayeden fazlasıyla etkilenmiş olsa gerek ki sesine yansımasına engel olamadığı mutluluk fark edilebilir olmuştu.

“ Cidden öyle mi düşünmüştün? “

“ Aslında halen öyle olduğuna inanıyorum. Bir insan gözünün şahit olabileceği en güzel şeysin ve ben seni üzmek istemiyorum. Dediğin gibi Nyu hamile ve bunun için çok mutluyum zira anne olmayı çok istiyordu ama bu durumun seni üzeceğini bilseydim inan bana farklı olurdu. Gerçi evlenmeden hamile kalması hala şaşırtıcı. “

“ Cidden üzüleceğimi bilsen Nyu ablanın tüm arzusuna rağmen çocuk yapmaz mıydın? “

“ Yapmazdım. “

Ducia iyice yayılmışken, kar beyazı elleriyle Turgan’ın yüzünü okşamaya başlamış ve öyleyken duygu yüklü bir ses tonuyla girmişti söze.

“ Aslında kızdım mı bilmiyorum. Yani tabi ki benden başka birini daha seviyor olmana kızıyorum ama üçümüzü çoktan bir aile olarak kabul etmişim gibi hissediyorum. Sadece ben olsaydım belki asla çocuğun olmayacaktı ve bu yüzden baba olacağın için muyluyum Turgan ama… “

Ducia bu noktadan sonra sesi iyice yoğunlaşmış ve gözlerinden bir kez daha birkaç damla yaş süzülmüşken, güçlükle tamamlayabilmişti cümlesini.

“ Ama yine de benim çocuğumun babası olmanı isterdim Turgan… “

“ Dert ettiğin şeye bak. Madem o kadar istiyorsun hemen bir tane yapalım hınh hınh “

Turgan eliyle Ducia’nın göğsünü kavramış ve çok daha fazlasını hayal etmiş olsa da Ducia tüm arzusuna rağmen kararlı bir duruş sergilemeye karar vermiş, Turgan’ın elini naifçe ama kendinden emin bir şekilde bedeninden uzaklaştırırken, yerinden doğrulmuş, gözyaşlarını silmiş, ağlamasının hemen ertesinde ortaya çıkan sevimli ve mahmur ses tonuyla kararını açıklamıştı.

“ Çocuğun doğana kadar sana iki kural koyuyorum Turgan. İlki beni mutsuz da görsen, başka bir şey de olsa hayatınla ilgili olumsuz kararlar vermeyeceksin. İkincisi de benimle en ufak bir cinsel münasebet kurmayacaksın. Anlaştık mı? 

“ Gulk, yanına bile yatamayacak mıyım yani Ducia? “

“ Yanıma bile yatmayacaksın. Nyu abla hamileyken tek düşündüğün şey çocuğunun ve Nyu ablanın sağlıklı bir şekilde bu işin sonuna ulaşabilmeleri olmalı tamam mı? “

“ Pofffff tamam… “

Ducia, onay aldıktan sonra tüm özlemine ve arzusuna rağmen yavaş adımlarla odadan ayrılmıştı. Turgan ise Ducia’nın arkasından hayran hayran bakmaktan fazlasını yapamamıştı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar