Theoden

09 Nisan 2020
Çeviri: 273
Düzenleme: AntiYasuo
591 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

İnfaz- 1.Cilt Finali

Turgan’ın merakının cezp edilmesiyle birlikte üç cellat da belirlenmişti. Dragut kendisinin cellat olarak görev alacağı kafese ilk giren olmuştu zira Antuan’ın canını almadan önce onunla konuşacakları vardı. İhtiyar yüce kendi kafesine girmeden önce asasını dışarıda bırakmıştı. Bununla da yetinmeyip kıyafetlerini çıkaran adam pantolonunu indirdiğinde Ducia’nın sesi duyulmuştu.

“ Neden soyunuyorsun Turgan? “

“ Dedemin soyunmaktaki amacını anladım çünkü. Verdiğimiz mesaj şu, çıplak ellerimizle bile bu infazı gerçekleştirebiliriz. “

Yüce “ Doğru. Aynı zamanda da kusursuz vücudumla gençlere meydan okuyorum. “

İhtiyar adamın vücudu gerçekten yaşından beklenmeyecek kadar fit duruyordu. Attila kadar iri olmasa da onun kadar kaslı ve heybetli göründüğü inkar edilemezdi. İhtiyar adam gülümseyerek girdiği kafesten sadece 10 saniye sonra hüzünlü bir yüz ifadesiyle çıkacaktı. Dajan’ın kemikleri ezilmiş, cansız vücudu adeta kafesin tabanına yapışmış haldeydi.

“ İlk ben öldürdüm. Yaptığım şey içten içe hüzünlenmeme sebep olsa da yapmak zorundaydım. İlk ben öldürdüğümden infaz düellosunu ben kazanmış oluyorum huah huah “

Jeo “ Ben öyle düşünmüyorum ihtiyar. “

Yüce, etrafındaki kafeslere bakındı. Dragut hala Antuan ile konuşuyordu. Söyledikleri dışarıya ulaşmasa da hayal kırıklığından bahsettiğini anlamak pek de zor değildi. Turgan ise kafese henüz girmiş ve karşısındaki adamın maskesini indirmek amacıyla elini uzatmıştı. Kısacası kendisi dışında kimse henüz infaz gerçekleştirmemişti.

Yüce “ Nasıl öyle düşünmüyorsun? Diğerleri hayattayken sadece benim mahkumum öldü işte. “

Jeo “ Öldürdüğün adamın yüzünde beliren rakama bak ihtiyar. “

Yüce, Jeo’nun söylediğini yaptığında fark etmeye başlamıştı. Dajan’ın cansız bedeninde 4 rakamı belirmişti.

Yüce “ Bu da ne anlama geliyor ? “

Jeo “ Şu anlama geliyor ki ihtiyar, benim patron senin Buga’yı çoktan öldürmüş ha ha ha “

Yüce “ Bu mümkün değil. Onun yanına varmış olsa bile bu kadar kısa sürede onu öldürebilmesi mümkün değil. Bu Atttila yasak yaft falan mı kullanıyor? “

Jeo “ Yooo. “

Yüce “ O zaman nasıl mümkün olabilir lan. Buradan ayrılalı sadece bir saat oldu ve Buga ya ulaşma süresi bile o kadar olmalı. Yanına gider gitmez Buga gibi bir hakanı nasıl öldürmüş olabilir? Yasak ölüm yaftı kullanıyor olmalı. Evet kesinlikle böyle “

Yasak ölüm yaftı denilen şey ölüm meleği tarafından öğretildiği söylenen ve yalnızca efsanelere konu olan bir tür yaft olduğundan gerçek olma ihtimaline Yücenin kendisi dahi inanmıyordu ancak bu yaftı kullanan kişinin ölüm emri verdiği kişi o anda muhakkak öldüğünden bir anlığına bu olasılığı düşünmüştü.

Turgan kafesin içine girdiğinde daha önce duyduğu bir sesin güçlü olmaya çalışan ancak bir o kadar da çaresiz bir tonuna tanıklık edeceğinden habersizdi. İlk duyduğunda fazlasıyla özgüvenli ve kibirli çıkan sesin bu kez eski tonundan eser dahi kalmamış görünüyordu.

“ Ciddi ciddi beni öldürecek misin? “

“ Öyle planlıyorum. “

“ Eğer hayatımı bağışlayıp beni saklarsan sana başıbozuklardan ve o ihtiyar yüceden daha fazlasını verebilirim. İnan bana o herif çıldırmış ve kendinden başka kimseyi umursadığını sanmıyorum. Anladığım kadarıyla amacı herkesi aradan çıkararak sadece kendisinin hüküm süreceği bir dünya kurmak. Buna alet olmak istemezsin değil mi? Lütfen beni kurtar ve Theodenin haksızlığa uğratılıp yok edilmek istenen meşru imparatorunun yanında ol. “

“ İhtiyarın ya da babamın ne istediği umurumda bile değil. Arkadaşlarımın uyarılarına rağmen Ducia ile Nyu’ya gereğinden fazla yaklaşmıştın ve seni sadece bu sebepten öldüreceğim. “

“ Onlardan özür dilerim ve… “

“ Özür dilemek iyi bir şey ama ben kararımı verdim ve bu değişmeyecek. Ayrıca meşru olan imparator sen değilsin. William abinin hakkını yediğini hepimiz biliyoruz değil mi? Hem ola ki seni bağışlamış olsam dahi dedem infaz kararını vermişken seni kurtarmaya falan çalışmazdım ki. Dedem bu hayatta karşılaşmak isteyeceğim son adam. Sızlanmaların bittiyse şimdi sözümü tutacağım. “

.

.

.

Kafesteki infazlar şu sırayla gerçekleşmişti; ilk önce Dajan, ardından Edward son olaraksa Eski ferik Antuan öldürülmüşlerdi. Edward’ın maskesinin çıkarılmış halini görenler gözlerine inanamamışlardı zira koskoca imparatoru hediye diye öldürmesi için torununun önüne atmıştı Yüceler Yücesi. Antuan’ın yüzünde 6 rakamının belirmesiyle beraber herkes mucizevi görseller beklemiş olsalar da beklentileri boşa çıkmış görünüyordu.

Dragut “ Eee hiçbir şey olmadı. Toplamda altı anahtar olduğuna emin misin ihtiyar? “

Yüce “ Birden göğün delineceğini falan mı zannediyordun? Elimdeki kağıtta yazdığına göre mührün tamamen etkisiz hale gelmesi anahtar sahiplerinin ölümünün ardından 96 saat içerisinde gerçekleşir, yani dört gün. Bu süreyi insanları durumdan haberdar etmek için kullanmalısın. “

Dragut “ Neden benim sorumluluğum gibi konuşuyorsun ihtiyar? Kimseyi bilgilendirmeye falan çalışmayacağım. “

Yüce “ Keyfin bilir evlat. Sonuçta adalet getireceğim herkesi eşit kılacağım deyip duran sensin. Bana  göre hava hoş ama mührün kırılmasından dolayı hazırlıklsızlıkları sebebiyle canları yanan topluluklar olursa da beni suçlama. Sonuçta mührü kırmayı isteyen sendin. “

William “ İmparatorluk gazetesini kullanarak herkesin bilmesini sağlayabiliriz. “

Dragut “ William doğru söylüyor. İmparatoru bir fare gibi hediye kutusunda torununun önüne atabiliyorsan imparatorluğa ait gazeteye istediklerini yazdırman çok da zor olmasa gerek. “

Yüce “ Söylediğin gibi bu oldukça kolay bir iş oğlum ama bunu yapmamın karşılığında mühür kırılmadan önce senden isteyeceğim birkaç şey var. “

Dragut “ Hayatta olmaz. “

Yüce “ Zaten şimdi söylemeyeceğim. Bu mektubu al ve yalnız başınayken oku. Eğer yazdıklarıma ikna olursan öğütlerimi dinlersin yoksa dilediğin gibi davranmakta özgürsün. “

Dragut mektupu alıp pelerinin cebine koymuşken söze giren ve en çok da içinde bulundukları durumu merak eden Ducia olmuştu.

“ Şimdi ne olacak? Mührün dışında ne olduğunu bilmiyoruz. Afritler hala oralardaysalar onlara karşı nasıl savaşacağımızı hakkında fikrimiz yok. Theoden toprakları darmadağın ve Adal amcanın kaybıyla başıbozuklar çok fazla güç kaybettiler. Yüce Attila’nın da inzivaya çekildiklerini düşünürsek afritlerin Theodeni ele geçirmesi fazla kolay olacaktır. Mührü kırdık ama Theodeni korumak için ne yapacağız ? “

Yüce “ Şimdilik oğlumun yas tutmasına izin vereceğim. Dragut kendi kıtasının başında durup savunmaya çekilecek kadar zeki bir adam değildir. Belli ki mührün dışında ne olduğunu görmek için sürenin sonunda Theoden den ayrılacak. Bu yüzden size bir teklifim var. “

Hediyesi imparator olan bu adamın teklif yapacak olması herkesin merakını cezbetmek için yeterli olmuştu.

Turgan “ Ben varım. “

Dragut “ Önce bir dinlesene lan. Bu kadar gönüllü görünürsen bu ihtiyar bunak altından kalkamayacağımız şeyler sunacaktır. “

Turgan “ İlki dedem iyi birisi. İkincisi de onu yenmemiz mümkün olmadığından anlaşmaya varmak akıllıca olacaktır. “

Dragut “ Sürekli ondan zayıf olduğumuzu söyleyip durursan gerçek sanacaklar. “

Turgan “ Zaten gerçek bu. Kraus’un dahi sahip olmadığı bir şeye sahip dedem ama adını bilmiyorum. Ayrıca kokusunda hiç düşmanlık ya da kötülük barındırmıyor. Beni de sevdiğine emin olduğumdan her türlü teklifini kabul edeceğim. “

Dragut asla kendisini sorgusuz sualsiz desteklemeyen öz oğlunun bu ihtiyar adama karşı benimsediği bu tutuma dişlerini sıkmaktan fazlasını yapamıyordu.

“ Güvenini kazanabildiğim için inan çok mutluyum evladım. Teklifim şu; Hakanlarım ve generaller Theoden’in savunmak için bekleyecekler. Başıbozuklarla anlaştığımızı ve bu anlaşmayı da William sayesinde yaptığımızı duyuracağız. Bu sayede yeni imparatorun William olmasına kimse ses çıkartmayacaktır. Buna karşılık başıbozuk tarafındaki mirliva rütbesinin üzerindeki herkesi de Theoden’in savunmasında görevlendirilmek üzere İmparator William’ın hizmetine vermeni istiyorum. Eğer mührün dışına çıkacaksan yalnız başına olacaksın Dragut. “

Dragut bu teklifi düşünmek için biraz zaman isteyecek ve sonunda da kabul edecekti. Sonuçta William kendisinden dahi daha iyi bir yöneticiydi ve ona Köklu’ya güvendiği kadar güveniyordu. İhtiyar adamın yalnız başına ayrılmasını istemesinin sebebiyse kaderinden kaçmak istemesiydi. Mektupta asla ama asla bir daha Turgan’ı görmemesini kesin bir dille söylüyordu. Ne Dragut ile kendisi arasındaki bir ölüm kalım mücadelesini, ne de Turgan ile Dragut arasındaki ölümüne bir savaşı istemiyordu. Dragut bir saat sonra teklifi kabul ettiğini açıkladığında onun da bazı şartları olacaktı.

“ Söylediğin gibi olsun ihtiyar. Sadece Kökluyu alıp buradan ayrılacağım ama ayrılmadan önce görmek istediğim bir şey var. Mühür bozulmadan hemen önce bunun gerçekleşmesini istiyorum. “

Yüce “ Nedir? “

Dragut “ William’ın tahta çıkışını ve kızımın düğününü görmek istiyorum. “

William “ Bu mümkün değil efendim. Adal babamı henüz gömmüşken düğün gibi bir eğlenceye katılmayı kabul edemem. “

Dragut “ Küçük kızım imparatorluk sarayına bir kez daha dönecekse bunu kraliçe olarak yapmalı. “

Uzun diyalogların sonunda herkesin kabul edeceği şekilde anlaşmaya varılmıştı. Tüm detaylar halledildikten sonra da Turgan oradan ayrılmaya karar vermişti.

Yüce “ Nereye gideceksin evlat, Senin ve grubunun planı nedir? “

Turgan “ Doğduğum yerdeki insanların yaşadığı krallığa gideceğim dede. Ondan sonra ne yapacağımıysa bilmiyorum. “

Yüce “ Theoden’in savunmasına katılmaya ne dersin? En azından bir süreliğine Theoden içinde olduğunu bilmek elimizi güçlendirecektir. “

Turgan “ Sen Theodende mi olacaksın dede? “

Yüce “ Evet. Her şey oturana kadar mührün dışına çıkmayı düşünmüyorum. “

Turgan “ O zaman bana ihtiyaç yok demektir hınh hınh. “

Turgan kısa süre sonra ciddi bir duruş alıp konuşmaya öyle devam etmişti

“ İntibah Tugayı sadece kendi istediğini yapar dede ve ben en azından kolum iyileşene kadar dinlenmek istiyorum. Kimle karşılaşacağımız belli değilken belki de sana dahi karşı koyabileceğim tek yer olan kendi bölgeme çekilip dostlarımı orada korumaktan başka bir şey düşünmemeliyim. “

“ Kolun ne zaman iyileşecek ki? “

“ Birkaç aydan kısa sürmeyecektir. “

“ Cidden kötüymüş. Ben komiklik olsun diye kolunu öyle tutuyorsun sanıyordum. İstiyorsan kolun iyileşene kadar yanımda kal ve kimsenin ne sana ne de dostlarına dokunmasına izin vermeyeyim. Hem kardeşinin düğününe katılmayacak mısın? “

“ Düğüne katılmayacağım zira belki de kıyametin arifesindeyken gülüp eğlenmek bana göre değil. Ben bir hizmetkarım dede. Başkalarına güven vermem gerekirken kendimin korunmaya ihtiyacı olduğunu kabullenemem. Bu afrit denilen adamlar insanlığa bu kadar büyük zarar verdilerse Tanrı onları pek sevmiyor olmalı ve en güçlü halime ulaşıp hizmetkar olarak görevimi yapmalıyım. Ragnossa, herkesi topla. Minnak hazırsan gidelim. “

Minnak, İntibah Tugayını Kitarya’ya ulaştırdığında ilk kez Turgan’dan bir şey istemişti. Genç aydakar utana sıkıla konuyu açabilmiş olsa da Turgandan tam destek almasıyla beraber niyetlendiği işte haklı olduğuna kanaat getirmişti. Minnağın arzusu şuydu ki; tüm aydakarları tek bir çatı altında birleştirmek istiyordu ve bunu da Köklu ile Simhar’ın yardımlarıyla gerçekleştirmeyi düşünüyordu. Turgan’ın desteklemesiyle beraber oradan ayrılmıştı Minnak.

Kitarya’ya vardıklarında kralın vaatlerini yerine getirdiğini görmüşlerdi. Kitarya topraklarında güler yüzle karşılanmış ve Seral ismi verilmiş olan bölgeye bizzat kral ve heyeti ekibinde götürülmüşlerdi. Ducia ailesiyle hasret gideriyorken içinde bir burukluk vardı zira bundan sonra ne olacağını hiç kimse bilmiyordu. Mührün kırılıp kafes kapılarının açılmasına saatler kalmıştı ve bundan sonra başlarına ne gelebileceği konusunda hiç ama hiçbir fikri yoktu. İntibah Tugayı kafesin içindeki son saatlerini neşe içinde geçirmişlerdi ve üçüncü günün sonunda beklenen hareketlilik yaşanacaktı. Kralın gönderdiği haberci doğrudan Turgana anlatacaktı durumu.

“ Doğu denizinin bittiği yerde hava ve deniz kırılmış. Normal bir doğa olayına benzemiyor. Muhtemelen gazetelerin yazdığı ve sizin de bahsettiğiniz mühür olmalı ve bu tarafta karanlık bir bölge olmamasına rağmen mührün kırılmasıyla beraber deniz genişledi. “

Turgan “ Krala söyle imparatorluğa katılsın. Yeni imparator William kendi bölgenizi yönetmenize izin verecek ve korunmanız için de güçlü kimseler gönderecektir. O benden daha doğru kararlar verir ama benim fikrimin bu yönde olduğunu belirtin. Bana güzel bir gemi verin. Denizin genişlediği yere bakmaya gideceğim. “

                                                                                ***Cilt Sonu***

 

 

Y.N : Detaylı bir bilgilendirme ve duyuru bölümü yakın zamanda gelecektir ama özetle ikinci cildi kurgulamak için sabırsızlanıyorum ve ilk cilt finalinin çoook etkileyici olmasına çaba göstermedim. Beni biliyorsunuz bir şeyleri yarım bırakıp insanları meraklandırmayı pek sevmiyorum :=)

 

İletişim İçin : https://discord.gg/UmjM9fN

Bağış İçin : TR 7100 0100 0615 4716 9570 5003   BEKİR MUTLU ERDEMİR Ziraat Bankası ( Bağış gelirse tamamını kitabın çevirisi için kullanmayı düşünüyorum )

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Redafornv2 (1278 puan) Üye
2020-04-11 02:50:59
Denizin kirilmasi mi antik miras... Afritler... Dargut yinr oglundan ayrilacak... final etkileyici deil demissin ama daha surukleyici ve duygulu bi finali hayal edemiyorum ki... hele ki Saif in gemi hazirlayin gidicem demesi gercekten bittim o kisma eline saglik yazar_sama
acolophotro (39 puan) Yazar
2020-04-11 03:59:56
@Redafornv2, Beğenmene çok sevindim Okur_kun :)