Theoden

03 Temmuz 2019
Çeviri: 51
Düzenleme: AntiYasuo
853 Görüntülenme
Bu bölümü 4 Kişi beğendi.

ATTİLA İSMİNİN ETKİSİ

Bunu duyunca Andri Doria’ nın yüzünde belirgin bir endişe ortaya çıktı. Ancak doğrudan geri adım atmak istemedi.

                “ Saçmalama Sarduk o herifi yıllar önce öldürdüğünü duyurdu. Hem ölmemiş olsa bile bu katada hatta bu sikindirik adada ne işi olur ? “

                “ Ha ha keşke öldüğümü bana da haber verselerdi. Demek intikam alayını bir defa bile mağlup edememelerine rağmen tek bir dostumu bile yakalayamamalarına rağmen beni öldürdüklerini söylediler. Cidden acınası haldeler. “

                “ Ne yani şimdi sen cidden Attila mısın? “

Attila özünü salmaya devam etti. Bir yandan da Andri’ nin suratına bakıyordu. Andri ufaktan korkuya kapılmaya başlamıştı ancak süreci hızlandırmak adına ayağa kalkıp Andri’ ye doğru ilerledi. Sadece üç adım sonrasında Andri yere kapaklanmış daha fazla yaklaşmaması için yalvarır bir ifadeyle duruyor, sanki görmediğinde Attila’nın özünün etkisi kırılacakmış gibi ellerini yüzüne kapatıyordu. O sırada kendi adamlarından birisi yaklaşıp kulağına bir şeyler fısıldadı. Tam olarak kendisinin eski bir asker olduğunu ve bu adamın arananlar defterindeki İntikamın kılıcı Attila’nın resmine birebir uyduğunu söylemişti o korsan.

                “ Tamam inandım. Sen Attilasın, lütfen canımı bağışla. Ne istersen yaparım hatta adanın kontrolünü tüm gelirlerini bile sana bırakırım. Ne olur daha fazla yaklaşma. Bu güç farkı, böyle bir güç farkı olması nasıl mümkün olabilir ? “

Attila özünü salmayı durdurdu ve elmasından bir ısırık aldı. Ada halkı şoka girmiş vaziyetteydi ve biraz önce Attila’yı tehdit eden esnafta oradan sıvışmanın bir yolunu arıyordu. Onlarca haydut ve korsan grubunu bozguna uğratmış olan Doria korsanlarının lideri, hiç tanımadıkları bir adamın ismi karşısında eziliyor hayatı için ona yalvarıyordu.

                “ Fazla bir şey istemiyorum. Burada yaşadığını öğrendiğim eski bir dostumun yerini öğrenip ziyaret etmek dışında. Bir de öğrencime uygun bir silah seçtikten sonra buradan ayrılacağım. “

                “ Dostunuzun adı nedir yüce Attila ? “ 

                “ Ganhar. İntikam alayının Silah sorumlusuydu. Gösterişli kıyafetler giyinen hemen hemen ben yaşlarda bir adam. “

                “ O adamı hiç duymadım Yüce Attila ama öğrencinizin silahı için tüm dükkanlar emrinize amadedir. Hatta arzu ederseniz kendi altın silahımı bir hediye olarak sunabilirim. “

Sözde heybetli korsan bir anda güçlü olanın yalakasına dönmüştü. Bu durum hem ada halkını hem de bizzat Attila’yı fazlasıyla rahatsız ediyordu. Ama en çok huzursuz olan şüphesiz Turgandı. Mike’ın ailesini öldüren adam şimdi masum bir bebek gibi ne istenirse yapmaya hazır olduğunu söylüyordu.

                “ Silahını kendi seçecek. Ganhar da buralardaysa gelişimden haberi olduğunda beni bulacaktır. Bu durumda  seninle işim kalmadı sefil korsan şimdilik uza. “

Turgan öfkeli görünüyordu ustası kendisine verdiği sözü unutmuş olmalıydı. Yok sayılmayı kabullenemedi mutsuz bir suratla dudaklarını ısırarak ustasının yanına ilerledi ve tek bir cümle kurdu.

                “ Bana bir söz vermiştin usta. “

                “Doğru ya neredeyse unutuyordum evlat.( ayrılmasını söylemesine rağmen, hali hazırda emirleri için bekleyen Andriye döndü ve aşağılayıcı bir ifadeyle). Öğrencim seninle dövüşmek istiyor. “

                “Ama buna ne gerek var yüce Attila? Zaten sizinle anlaştık değil mi? Yine de arzunuz buysa seve seve gerçekleştiririm “

Turgan’ın yüzüne baktı Andri. Kendisine göre zayıf bir cüssesi vardı ve özünün dengesizliğini hissedebiliyordu. ‘Sadece bir velet en büyük savaşçılardan birisinin öğrencisi de olsa bu onun velet olduğu gerçeğini değiştirmez’ diye düşündü. Turgan ise halen öfkeliydi hem ustasına hem de korsanlara karşı.

                “ Sadece dövüşmek istemiyorum. Seni bu adadan yollayacağım. Eğer kazanırsam bu adaya bir daha uğramayacaksın. “

                “ Ha ha ben buradan ayrılırsam ada halkı için daha kötü olur. Yıl da iki defa gelen anlaşmalı ülke devriyeleri bu halkı korumakta yeterli mi olacak sanıyorsun? “

                “ Umurumda değil. Mike a bir söz verdim ve bu değişmeyecek seni buradan göndereceğim. Zaten buradaki insanlar kıtanın en iyi demircileri iyi silah yapabiliyorlarsa iyi de kullanabilirler. Bu yüzden kimsenin korumalığına ihtiyaçları yok. Gerçi korkak yetişkinler umurumda değil ama sadece Mike bile bunu istese benim için yeterli ve o seni istemediğini çoktan söyledi. “

Andri zaten anlaştığını düşündüğü Attila’ nın yüzüne doğru baktı ve heyecanlı bir genç için kendisini harcayıp harcamayacağını görmek istedi. Attila kendi sözünün beklendiğini fark edip konuştu.

                “ O zaman şöyle yapacağız. Öğrencimle bir düello yapacaksın ve eğer sen kazanırsan burayı dilediğin gibi yönetmeye devam edebilirsin zira bu kadar korkak yetişkin adaları için savaşmıyorken; bir çocuğun üzüntüsünü ben umursamam ve o cesur çocuğun sadece yanlış yerde doğduğunu düşünürüm. Mike içinde böyle. Eğer yetişkin olsaydı çok daha farklı olabilirdi çünkü o çocuğun gözlerinde korku yok. Yetişkin adalılarsa başlarına gelen her şeyi hak ediyorlar. “

Ada halkı başlarını öne eğmişlerdi. Mike’ın anne babası dışında kimse bugüne kadar adalarına yapan saldırılara karşı koymamışlardı. Mike’ın anne babası karı koca savaşıyorlar; kazandıklarında kasaba kurtuluyordu. Kaybettiklerindeyse yağmalamanın önüne geçemiyorlardı. Ada halkı her kaybedişlerinde dükkanlarının yağmalanmasından sıkıldı ve Doria korsanları ile anlaşma yaptılar ancak Mike’ın ailesi kabul etmeyip onlara karşı da savaştılar ve bu ne yazık ki son savaşları oldu.

                “ Peki ya kaybedersem ? “

                “ O zaman öğrencimin dediği gibi olacak. Pılını pırtını ve pis adamlarını toplayıp bu adayı terk edeceksin. “

Andri anlaşmayı kabul etti. Zira Turgan’ın kendisine karşı kazanma ihtimalini düşünmüyordu bile. Bu herifler gittikten sonra istediğim gibi takılmaya zengin hayatımı kaldığı yerden yaşamaya devam edebilirim diye düşündü. Ancak kalabalık Attila’ nın sözlerinden etkilenmişlerdi ve gerçeklerle yüzleşmek zorlarına da gitmişti. Birisi ortaya atıldı.

                “ Yüce Attila. Siz Theoden’ in en güçlü adamlarından birisiniz. Ölümünüz duyurulmadan önceki başınızda bulunan ödülle bizimki gibi onlarca ada şehri bile satın alabilirdiniz. En çok aranan adamlardan biriydiniz ki bu da gücünüzü gösterir. Bizim gibi zayıfların nasıl hissettiğini anlamanız mümkün değil. Bu yüzden sürekli başımızda durup bizi soyacak sözde bir koruyucu korsan yerine sadece Attila adı bile insanların buraya zarar vermelerine engel olacaktır. Sizin sancağınızı taşıyan bir bölge olmayı tercih ederiz. Andri karşımda durmasına rağmen bunları söylememi lütfen kararlılığımın bir göstergesi olarak alın. “

Attila bu kadar zaman sonra isminin hala bu kadar ağır olmasına sevinmeli miydi bilmiyordu. Ada halkından birinin bu teklifi yapması, Attila’nın mert bir adam olduğunun kulaktan kulağa söylenmesiyle bilindiğini düşünmesine sebep oldu. Bu yüzden de ne yaptıysam doğru yapmışım diye düşündü. Satılmış çığırtkanların ne söyledikleri umurumda değil hiç tanımadığım insanlara bile güven vermiş ismim. Tam adama cevap verecekti ki Turgan ondan önce davrandı.

                “ Neden zayıfmışsınız ?”

Adama döndü. Ciddi ve bir o kadar da öfkeli bir yüz ifadesiyle cevabını bekledi. Ardından diyalog devam edecekti.

                “ Çünkü bizler sadece zanaatkarız. “

                “ Yani yaft öğrenemiyor musunuz ? “

                “ Şey öğrenebiliriz ancak. “

                “ Ancak ne ? Öğrenebiliyorsanız onu kullanıp savaşabilirsiniz de “

                “ Ancak şu ki delikanlı. Yaft öğrensek bile onlar kadar güçlü olmamız mümkün değil. Onların işi savaşmak bizimse işimiz silah üretmek. “

                “ Saçmalık. Sadece bahanelerin arkasına sığınıyorsunuz. Attila güçlü deyip geçiyorsunuz ama nasıl güçlendiğini umursamıyorsunuz. Çünkü bu bir kadermiş gibi söylemek işinize geliyor. Grubumda bir su yaftı kullanıcısı var ve daha 17 yaşında olmasına rağmen 4. Seviye yaft kullanabiliyor. “

                “ O çok yetenekli olmalı. Bu biraz tanrının seçimi “

                “ Saçmalık. İşinize gelmediğinde hep Tanrıya suç atıyorsunuz. O zaman size kendimi anlatayım. İlk yaftımı 16 yaşımdayken yapabildim. O zamana kadar hiçbir yaft yapamadım birinci seviye olanlar da dahil. Ama umurumda bile olmadı denemeye devam ettim ve başardım. Tüm hayatımın yalan olduğunu öğrendiğimde yaşadığım kasabanın en güçlü iki adamlarına karşı meydan okudum. Evet hiç yaft kullanamıyordum ve dördüncü seviye yaft kullanıcılarına meydan okudum. “

Adam sanki bir hikaye dinliyormuş gibi beklenmedik bir tepki verdi.

                “ Eee kazandın mı? “

                “ Tabi ki de hayır aptal neredeyse ölüyordum hınh hınh.”

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar