Theoden

24 Temmuz 2019
Çeviri: 71
Düzenleme: AntiYasuo
862 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Turgan Generale Karşı

Turgan ve Oshina yerlerini almışlardı. Oshina bulunduğu durumdan haz etmese de yapmak zorunda olduğunun farkındaydı. Ne kadar acınası bir durum diye düşündü dünyanın en büyük oluşumunun bir generali, eski bir suçlunun keyfi için bir yeni yetmeyle dövüşmek zorundaydı. Uzun sürmesine izin vermeyeceğim tek bir darbeyle sona erdireceğim diye karar verdi.

Turgan kıyımı çıkarmış ve tehditkar bir şekilde rakibine doğru bakıyordu. Aralarında on metre kadar bir mesafe vardı ve kimse zarar görmesin diye Ryo insanları çok daha uzak noktalara kadar götürmüştü. Bir generalle karşılaşacağı için fazlasıyla heyecanlıydı Turgan. İçinden tuhaf düşüncelerin geçmesine mani olamıyor ve ne düşündüğü anlaşılmasa da sırıtışı suratına yansıyordu. Rakibinin sesiyle bir anda irkildi.

 

                “ Yerin kudreti- 50 kat yer çekimi. “

Turgan yerçekimi baskısını hissediyordu. Dizlerinin üzerine çökmemek için fazlaca enerji harcıyor ve bunu ucu ucuna başarabiliyor olsa da; tüm enerjisini buna harcadığından, geriye dövüşebilmesi için hiçbir şeyi kalmıyordu. Halen durumu ve bu durumdan nasıl kurtulacağını hesaplamaya çalışıyorken rakibinin bir çığlık atıp üzerine doğru sıçradığını gördü. Oshina kılıcını neredeyse öldürme amacıyla Turganın yüzüne doğru savurdu ancak Turgan kıyımla karşılamayı başardı. Oshina’ya göre daha yavaş kalıyor olsa da, saldırıyı önceden gördüğünden kıyımla durdurmayı başarmıştı.

                “ O silahı bu yerçekimi altında bile savurabilmene şaşırdım. Yaşına göre fazlasıyla güçlü bir bedenin var genç adam. Attila’ nın neden senin bir generalle dövüşmeni istediğini şimdi anlıyorum. “

Turgan hiçbir şey söylemedi. Zira bedenini taşımakta zorlanıyordu ancak kılıcı her zamanki ağırlıkta gibi görünüyordu. Bu herif cidden hızlı diye düşündü. Deminki saldırıyı ucu ucuna karşılayabildim eğer bir saniye bile gecikmiş olsaydım şu an yüzümde bir savaş çiziği olurdu. Oshinanın bir kez daha sıçradığını gördü. Bu kez ki saldırısı çok daha hızlıydı ve karnını hedef almış gibi görünüyordu. Turgan yine kıyımla rakibinin kılıcına doğru hamle yaptı ancak birazcık geç kalmıştı. Kılıç ve kıyım birbirine temas ettiler buna rağmen Turgan geç kaldığından dolayı kılıcın ucu Turgan’ın karnına küçük bir çizik atmayı başardı.

Çizik küçük olmasına rağmen fazlasıyla can yakıcıydı ve Turgan adeta sinirleri kesilmişçesine acı dolu bir çığlık attı. Acının bu kadar büyük olma sebebi yerçekimi etkisiydi. Kılıcın açtığı yaranın üzerine yerçekimi baskısı oluşuyor ve ateda birinin açık yarasının üzerine basmasıyla aynı hissiyatı uyandırıp acı veriyordu.

                “ General; kılıcında zehir falan mı var neden bu kadar acı verdi? “

                “ Güçlenmek isteyen bir genç olarak bunu kendin anlamalısın. Ayrıca bu darbelerin çok daha fazlasını ve çok daha derin yarıkları bedenine alan Mirliva hiç böyle çığlık atmamıştı. Bu kadar acıya dayanıksızken bir savaşçı olmak istediğine emin misin ? “

Turgan surlardan indirilmiş ve Rudolf’un başında durduğu Yavuzun bedenine uzaktan baktı. Artık sargılar içinde olsa da surların üzerindeyken gördüğü şey; kesikler içinde bir bedendi ve son olarak kolunda açılmış bir delikten duman tütüyordu. Tüm bunlardan daha fazla darbe ve kesik alıp, Verdiği büyük acıya sesini bile çıkarmamış mı diye düşündü. Bozuntuya vermek istemediğinden toparlmaya çalıştı.

                “ Yanlış anladın general amca. Sadece bu küçük kesikten böyle etkileyici bir acı hissi duymama şaşırdım. Yoksa Jeo abiyle çalışırken aldığım darbelerle bunlar kıyaslanamaz bile hınh hınh. “

Oshina biraz aşağılanmış olarak hissedip bir kez daha rakibini yaralamak üzere üzerine doğru koştu. Kılıcını her zamankinden daha hızlı bir şekilde savurdu ve bu kez deminkinden çok daha derin bir yarayı Turgan’ın koluna açmayı başardı. Turganın canı fazlasıyla yanıyor olmasına rağmen Yavuz’un bedenini hatırladı ve acıdan gözleri dolmuş olmasına rağmen hiç ses çıkarmadı.

                “ Böye savunmaya çalışmak çok sıkcıı oluyor. Şimdi benim sıram Tabiatın İnsanoğluna cezası- Yıkıcı Deprem “

Zemin titremeye başlamıştı. Ancak her zamankinden farklıydı. Çevredeki insanların altındaki zemin hiç hareket etmiyor, Generalin ayak bastığı alan ve çevresindeki topraksa şiddetle sarsılıyordu. Turgan kıyımla pozisyon aldı yerinden sıçramaya hazırlandı ancak yer çekimi bu kadar arttırılmışken başaramadı. Adım bile atamıyor sadece ayakta kalmayı başarabiliyordu. Bu durumda hiç saldırı yapamayacak sadece rakibinden gelen saldırıları savunmaya çalışacak gibi görünüyordu ki bu hiç adil değildi.

                “ General yaftın cidden güçlüymüş. Zıplamama bile izin vermiyor baksana. “

                “ Ha ha . Rakibini övmeni beğendim çocuk. Belki de yanlış tarafta duruyorsun ha. Ama emin ol bu daha hiçbir şey. O zaman biraz daha övgüyü hak edeceğim. Yerin kudreti- 100 kat yer çekimi. “

Bunu yaptığında Turganın dizleri büküldü ve istemsizce yere çöktü. Ayağa kalkmayı başaramıyor ve durduğu yerde acı çekiyordu. Adeta toprak onu içine çekmek istiyor gibiydi ancak ayakları toprağın altına geçmiyordu. Bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyorken etraftaki tecrübeli savaşçıların dikkatini çeken bir şey oldu.

Turgan’ın kıyımı tutan eli halen havadaydı. Tüm bedeni yerde sürüklenmesine rağmen Silahını tutan kolu tuhaf bir şekilde havada duruyordu. Normalde metalden yapılma silahları yerçekimine karşı kullanması çok daha zor olurdu ve bu etkiye maruz kalanlar, silahlarını ellerinden bırakmak zorunda kalırlardı ancak Turgan’da olan şey tam tersi gibi görünüyordu.

Ducia biraz önce ayılmıştı ve Turgan’ın bir generalle dövüştürülmesinden olan hoşnutsuzluğunu her haliyle gösteriyordu. Attilanın yanına doğru ilerledi.

                “ Sizin öğrenciniz olduğundan daha iyi biliyorsunuzdur, ben şu anki gücünün farkında değilim ancak yine de bir generale karşı kazanabileceğine emin misiniz Attila ? “

Attila gözlerini kapattı. Kollarını karnında bağladı. Savaşlarda olan tecrübesini gösteren bir ifadeyle ve özgüvenli bir ses tonuyla söze girdi.

                “ Kazanamaması gerekiyor. Kazansaydı cidden sürpriz olurdu ha ha .”

Ducia öfkelenmişti. Sağ kolunu çemreyip öfkeyle suratını kendinden en az 30 cm uzun olan Attila’ nın suratına yaklaştırmaya çalıştı.

                “ Peki o zaman neden kazanamayacağı ve zorunda olmadığı bir dövüşe soktunuz onu Attila ? Öğrenebilir miyim ? “

                “ Tecrübe kazanması ve kimlerle karşı karşıya olduğunu bilmesi için. Ayrıca bak Turgan’ın silahı yer çekiminden etkilenmiyor. Şimdiden bir şey öğrenmiş olduk bile “

Ducia fazlasıyla sinirlenmişti ancak elinden bir şey gelmiyordu. Attila’nın son söylediği şey de doğru görünüyordu. Arkasını dönüp bu hiç istemediği dövüşü izlemeye koyuldu.

 

Turgan halen yere kapaklanmış vaziyette durup silahını havada tutuyordu. Bedenini hareket ettirmiyordu bile. Yüzü yere değdiğinden dudaklarının üzeri toprakla dolmuştu ve bu hiç de iyi hissettirmiyordu. Yere kapaklanmış rakibini gören Oshina bir kez daha harekete geçti.

                “ Bunu hemen bitireceğim çocuk. Bu darbeden sonra kaybettiğini kabullensen iyi olur zira seni daha fazla yaralamak istemiyorum. “

Oshina kılıcını bir kez daha savurdu ve Turgan’ın sırtında derin sayılabilecek bir yara açtı. Turgan acının boyutunu hesaplayamıyordu bile ancak ses çıkarmadan yerde öylece durmayı başarıyordu. Turgan’ ın teslim olmaya dair hiçbir şey yapmadığını fark eden Oshina kılıcını bir kez daha kaldırdı ve Kıyım’ı rakibinin elinden düşürmek için ona hedef aldı.

Kılıcı indirdiğindeyse beklemediği bir şey oldu. Normalde yer çekimi etkisiyle savrulmasını hatta belki de kırılmasını beklediği kıyım hiç etkilenmemiş gibi duruyordu. Turgan sadece öylece elinde tutuyor olmasına rağmen, sanki karşılamak için silahı savurmuş gibi büyük bir tepki kuvvetini kılıcında hissetti Oshina.

Çevirmen Notu

-

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar