Zanaatkâr Teknobaz

19 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
981 Görüntülenme
Bu bölümü 10 Kişi beğendi.
Cilt 1

Fehl Olarak Yeniden Doğmak

Zanaatkâr Teknobaz- 21. Bölüm: Fehl Olarak Yeniden Doğmak

 

Lukas çok sıkıcı bir hayat sürüyordu. Ostria’nın aynı isimli başkentinde doğmuş, yedi yaşında annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda kalmıştı. Orloth Krallığı, halkı dört sınıfa ayırıyordu. En düşük sınıftan en yükseğe doğru: köylüler, zanaatkârlar, tüccarlar ve yöneticiler.

 

Köylüler kendilerinin olmayan tarlaları işliyordu veya üzerlerinde hiçbir haklarının olmadığı alanlarda avlanıyorlardı. Yıl sonunda kazandıklarının %35’ini derebeylerine ve diğer %35’ini de devlete ödemeleri gerekiyordu, geriye harcayabilecekleri yalnızca %30 kalıyordu. Zor hayatlar sürdüklerini belirtmeye gerek dahi yoktu. Eğer Dra yemek ihtiyaçlarını azaltmamış olsaydı, çoğu açlıktan ölürdü.

 

Zanaatkâr ve tüccarlar daha az vergi ödüyordu, vergi zanaatkârlar için %32 ve tüccarlar için %30’du. Ama yalnızca asiller toprak sahibi olabildiğinden, vergi ödemeleri gereken bir “derebeyleri” vardı.

 

Üstlerinde tıpkı adlarından da anlaşılabileceği gibi aristoklara ait büyük işletmeleri ve fabrikaları işleten yöneticiler vardı. Eşsiz mevkilerinden ötürü yalnızca devlete %25’lik bir vergi ödüyorlardı ve servetleri nesiller boyunca biriktiğinden halkın geri kalanından ayrılıyorlardı. Ancak halk olduğu yerde saymaya devam ediyordu.

 

Bunlar kayıtlardaki dört sınıftı. Hepsinin altında beşinci bir sınıf daha vardı: kanunsuzlar.

 

Kanunsuzlar yemek zincirinin en dibindeydiler, hiçbir kayıtlı gelir kaynakları yoktu. Dilenciler, hırsızlar, sakatlar, köleler ve fahişeler, hepsi bu sınıfa aitti. Lukas’ın ailesi nesillerdir yöneticilik yapıyordu. Servetleri asil efendilerininkiyle aşık atamazdı, ama yine de iyi yaşıyorlardı.

 

Ne yazık ki babası kumar bağımlısı bir ayyaş olduğundan onları batırmıştı. Başka hiçbir seçeneği kalmayan Lukas da gasp etmeyi öğrenip böyle hayatta kalmıştı. Hırsızlığın cezası ilk yakalanmada tırnak koparılması, ikincisinde parmağın kesilmesi ve üçüncüde de elin kesilmesiydi... Tabii eğer üçüncü kez hırsızlık yapabilirse.

 

Bu yüzden yasalar, hırsızların çok becerikli olmasını gerektiriyordu. Lukas yalnızca bir tırnağının kopmasıyla hayatta kalmıştı. Ama çoğu durumda hırsızlık evi geçindirememeye başlardı ve başka suçlara yönelinirdi. Suçtan suça atlayan Lukas, on iki yaşında bir suikastçı mezhebine katıldı: Issız Bıçak Mezhebi.

 

Dört yıl boyunca öldürme sanatları eğitimi aldı, sevdiklerinden sakladığı etkileyici büyülü beceriler gösterdi. On altı yaşında Küçük Casus olarak suikast görevleri üstlenmeye başladı ve iki yıl sonra en iyilerinden biri oldu.

 

Küçük Casusluk basit bir iş değildi ve anında asillik unvanı alabilirdi. Ama halktan olanların büyücü olarak büyümesine izin verilmiyordu. Eğer büyülü yetenekleri olduğu ortaya çıkarsa, hükümet onlara iki seçenek sunuyordu:

 

1) Akrabalarını terk edip büyü eğitimi almak.

 

2) Ölmek!

 

Doğal olarak çoğu kişi ilk seçeneği seçiyordu.

 

Ancak Lukas daha da şanssız olabileceğini düşünmemişti. Vikontun tek çocuğunu öldürme görevi ona verilmişti!

 

Bu bir tuzaktı. Görevin sonu çok kötü bitti, altı Küçük Tapınakçı pusuya yatmıştı. Ortalama bir Küçük Tapınakçı, bir Küçük Casusa denk olamazdı, ama aradı boşluk çok açıktı.  Sonuçta Küçük Casuslar, büyü yapmak ve büyü yapma hızı konusunda oldukça sınırlıydı.

 

Lukas yine de pusudan kaçmayı başardı ve sağ çıktı, berbat bir hareketti. Mezhep başarısızlığı için onu suçladı ve oracıkta bağırsaklarını çıkarıp onu bir Fehl İblisi çağırmak için kurban etti!

 

Üzülmüştü!

 

Hem de çok üzülmüştü!

 

Kurban ateşinde kül olurken, sırf üzüntüsünün kaderini değiştiremeyeceğini biliyordu. Son anlarında o olmadan açlıktan ölecek kız kardeşi ve annesini düşünüyordu.

 

Ne berbat bir hayat.

 

Lukas’ın eti yanıp kül oldu, geriye etrafında Kara Büyü dolanan bir iskelet kaldı.

 

Çoğu kişinin inancının aksine Kara Büyü’nün Fehl Büyüsü'yle hiçbir alakası yoktu. Bu delilik ve olumsuzluktan güç alan, kullanıcıyı yok eden bir sanattı. Öfke, keder, nefret, fedakarlık, delilik, bunların hepsi Kara Büyü'yü güçlendiren kuvvetlerdi. Ve her ne kadar güçlü olsa da yüksek seviye asiller için hiçbir çekiciliği yoktu.

 

Doğal olarak hükümet de bunu ağır şekilde yasaklamıştı. Ancak bu doğaüstücülerin ve büyücülerin gizli gizli bu sanatı çalışmasına engel olmamıştı.  Fehl olmayan büyücüler için Kara Büyü Ritüelleri, Fehl İblisleri çağırmanın tek yoluydu.

 

Lukas dışında ateşe verilmiş 65 ergen daha vardı, odaya iğrenç bir koku hakimdi. Bütün fehllerin tek bir ortak noktası vardı, en sevdikleri rakam altıydı.

 

6, 66, 666, fehllerle alakalı bütün ayinlerde altılı kurbanlar verilmeliydi. Kural buydu. Ama bu insanlar anlamıyorlardı. Etkinliğin baş kurbanı Lukas’ın iskeletinin önünde diz çökseler de doğaüstü ilahiler okusalar da kollarını yalvarırcasına havaya kaldırsalar da anlamıyorlardı.

 

Fehller katliamı, yıkımı umursamıyordu. İlk ve öncelikli amaçları her zaman zevk olmuştu. Zevkin kaynağı ve şekli iblisten iblise değişirdi, ama en nihayetinde en büyük dürtüleri zevkti.

 

Bu manzarada zevk falan yoktu. Kendisini katliamlarda ortaya çıkan bir Fehl İblisi’yle bağlantılı olmadığı sürece ayinin başarısız olması gerekiyordu. Düşük seviyeli büyücülerin böyle bir yaratığın adını bulmasına imkân yoktu.

 

Ayinin başarısız olması gerekiyordu... Ama olmadı.

 

İlahiler ve büyüler söylenirken, Lukas’ın iskeletini saran alevler daha da parladı, rengi değişti ve turuncudan kırmızıya döndü.

 

Bu değişimin farkına varan ve ayinlerinin eşi benzeri görülmemiş bir başarıya ulaştığını düşünen güce aç büyücüler ilahilerini daha da yüksek sesle okumaya başladılar! Gönülleri mutlulukla doldu, kızıl ateş yeraltındaki ayin çemberine yayıldı ve fehl enerjisi rüzgârları Lukas’ın iskeletinin etrafında toplandı!

 

Alevler, duman, rüzgâr, tüm kuvvetler tek bir darbeyle ilahi okuyan yedi büyücüyü havaya uçurdu! Hepsi duvarlara tosladı.

 

Bu esnada bir mucize gerçekleşti. kırmızı ışık Lukas’ın yok olmuş etini sarıp iskeletinin etrafında yeniden oluşmasını sağladı ve kusursuz bir insan şeklini aldı. Hatta zaten yakışıklı olan yüzü daha da güzel bir hâl aldı ve omuzlarına kadar gelen, simsiyah rastalarıyla heykel gibi yontulmuş bir yüz yarattı.

 

Yeniden yapılan adam gözlerini açtı, buz gibi bakan, elâ gözleri ortaya çıktı ve kıvrımlı dudaklarıyla insanın kanını donduran bir görüntüsü vardı. Kilian oturur hâle geldi, kendisine doğru sürüklenen yedi kara büyücüye baktı.

 

“Ey fehl efendimiz, hizmetkârlarınız sizi selamlıyor!” Kapkara cüppeler giymiş yedi büyücü Kilian’a seslendi. Yüzlerinde tebessüm belirdi, ama yeni vücudu sanki elektrik çarpmış gibi titredi ve gözlerini kapattı.

 

Etrafı değişti, artık ölü Lukas’ın çökmüş ruhunun önünde duruyordu.

 

“Bİr isteğin var mı? Mantıklı bir şey istediğin sürece yerine getireceğim,” diye doğrudan sordu Kilian. Lukas’ın anılarını sindirdiğinden, deneyimlerinde birçok benzerlik görmüştü. Ayrıca yaşlarının yakın olması da muhtemelen Ashera’nın yeniden doğumu için onu seçmesinin sebebiydi.

 

“Üç şey istiyorum. Babamı öldür, kız kardeşimi kurtar ve annemi göm,” dedi Lukas nazikçe eğilerek, sanki üç gün ortada olmasa evinin nasıl mahvolacağını biliyordu. Ama bunu duyan Kilian kaşını kaldırdı. “Onları öldürmemi istemiyor musun?” Bu soru biraz merak içeriyordu.

 

Lukas belini doğrulttu, doğrudan Kilian’ın gözlerine baktı ve yanıtladı:

 

“Gerek yokmuş gibi hissediyorum.”

 

Kilian bu cümle karşısında onaylarcasına başını salladı ve daha da parlak biçimde güldü.

 

“Pekâlâ. Bu gayet mantıklı bir istek.” Tatmin olan Lukas’ın ruhu kayboldu ve Kilian’ın bilinci ayin alanına döndü. Şu anki çıplaklığından hiç rahatsız olmadan ayağa kalktı ve diz çöken büyücüye doğru yürüdü.

 

Altısı Küçük Casus’tu ve liderleri de düşük seviye bir Öz Casus'tu. Büyü veya yeterli güçte korumaları yoksa bir Öz Tapınakçı’nın saldırısı bir şehri yok edebilirdi.  Ancak Kilian gözlerini liderlerine çevirdiğinde, biraz bile ilgisini çekmedi.

 

“Mmm... Yoksa biri ninni mi söylüyor?” diye merak etti Kilian, yedi büyücü de şaşkınlık içinde gözlerini açtı. Ama onlar bu cümleyi anlayana kadar tırnakları keskin pençelere dönüştü, sağ eli havayı kesti ve bir yırtma sesi yankılanıp altı büyücüyü de kıymaya çevirdi.

 

Öz Casus bu saldırıdan sağ çıkmadı.

 

Kilian’ın gözleri geriye kalan tek büyücüye, şaşkın, orta yaşlı adama döndü. Bir adımda karşısına çıktı.

 

“Kıyafetlerine ihtiyacım var,” dedi Kilian ve büyücüden soyunmasını istedi. Durumun farkına varan büyücü secdeye yattı!

 

“Lord hazretleri, lütfen beni bağışlayın! Bizler yalnızca sizin sadık kullarınız! Eğer sizi gücendirdiysek, lütfen bizi aff-”

 

*Keser*

 

Bir yırtma sesi daha yankılandı ve adam daha cümlesini bitiremeden Kilian’ın pençeleri boğazını paramparça edip tek hamlede işini bitirdi.

 

“Ortalığı bok ettin, seni pis domuz,” dedi Kilian, adamın bütün işe yarar eşyalarını çaldı, adam kanında boğulurken Kilian da cüppesini giyip dışarı çıktı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-08 08:40:29
Elinize sağlık
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-16 18:09:23
Çeviri ve edit için teşekürler elerinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-26 03:31:16
Çeviri için teşekkürler.
Syke (3572 puan) Üye
2020-06-19 22:21:51
Seri premium olacakmı?
Residenttt (54059 puan) Yönetici
2020-06-19 23:48:10
@Syke, Evet, 1. cildin sonundan itibaren premium olarak devam edecek.
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-20 02:30:49
@Residenttt, 1. Cilt kaç bölüm
Residenttt (54059 puan) Yönetici
2020-06-20 02:47:35
@Eyisha, 60larda bitiyor.
Kiriyodx (69 puan) Üye
2020-06-19 18:02:38
Oh be sonunda başladı hikaye haremi kurcak bizim vampir kızı alcak daha da ordaki beden ne oldu göz yaşının içindeki beden noldu
murat1habib (33 puan) Üye
2020-06-19 16:56:24
Acaba şuanda hangi canavar? Kurt adam falan çıkar herhalde