Zanaatkâr Teknobaz

26 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
741 Görüntülenme
Bu bölümü 3 Kişi beğendi.
Cilt 1

Taçsız İmparatoriçe

Zanaatkâr Teknobaz – 52. Bölüm: Taçsız İmparatoriçe

 

Taçsız İmparatoriçe, Prenses Viscellia’nın hikâyesi, von Skoll hanedanında uzun zamandır yasaklı bir konuydu. Günümüz Arkadya’sında geçmişteki bu olayı bilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. O zamanlar Klaus henüz doğmamış olmasına rağmen, çocukluğunda babasının en büyük zaafını öğrenmişti: Prensesi Viscellia’yı.

 

Sıradan bir asile göre Prenses Viscellia, imparatorun gizemli bir olay sonucu ortadan kaybolmuş nişanlısı, zeki ve güzel bir kadındı. Öldüğü varsayılan o olay Niklas’ı o günden sonra berbat hâle getirdi, yalnızca siyah kıyafetler giydi ve nazik bir prensken gaddar, güce aç bir tirana dönüştü.

 

Tahta oturduğunda Niklas, onu ölümünden sonra Arkadya’nın İmparatoriçesi ilan etti ve hiç evlenmedi. Bütün çocukları resmi metreslerinden doğmuştu, bu yüzden taht üzerindeki iddiaları biraz sarsaktı.

 

Ama ortalama bir asil bunu ölümsüz bir tutku ve romantizm hikâyesi olarak görse de gerçeği daha iyi bilen birkaç kişi vardı. Niklas’ın bu hareketi yapmasının esas sebebi kadının ona çektirdiği acıları sürekli hatırlamaktı, bu acı ruhunun derinliklerine kadar işlemişti.

 

Boş imparatoriçe tahtına her baktığında, Niklas geçmişte yediği hakareti hatırlıyordu. Yani Jezebel o adamı bugünkü canavar hâline getirmişti.

 

Jezebel’in asil Fehl doğası, özel becerileri ve imparatorla olan tanıdıklığı, Klaus’a o kadın olduğunu düşündürüyordu.

 

Ama ona geçmişteki unvanıyla hitap etmesine rağmen, Jezebel hiç tepki vermedi.

 

“Hesaplaşma Döngüsü mü? İlginç, acaba böylesine vahşi bir lanete maruz kalmak için kimi gücendirdin. Hayır, sen yapmış olamazsın. Niklas’ın laneti, değil mi? Babanın suçlarının cezasını ödemek nasıl bir his?” Jezebel cevap beklemeden sordu ve ellerini kavuşturup dua ediyormuş gibi yaptı.

 

Klaus’un bakışları bir saniyeliğine sertleşti, ama hemen kendine geldi elleriyle büyü işaretleri yaptı ve dudaklarıyla duyulamaz sözler okudu.

 

Beş kırmızı, dönen çember yanında belirdi, korkunç radyoaktif enerji yayıyorlardı.

 

“Senin seviyende bir fehlin sınırı %10’dur. Bunu aşarsan Fani Düzlem’de dayanabileceğinden fazla hasar alırsın ve vücudun Fehl Düzlemi’nde yeniden cisimleşir. Ama esas gücünün %10’dan azıyla bir Eksarh’a karşı koyabilir misin? Haydi öğrenelim!

 

Üçüncü Çember Büyüsü: Termonükleer Patlama!” diye bağırdı Klaus ve emrindeki radyoaktif enerjiler kırmızı bir küre hâlini alıp yere çöktü.

 

DAN!

 

Küre kristal zemine değer değmez Klaus’un elli santimetre yakınındaki her şey termonükleer güçlerle patladı, en azından olması gereken buydu.

 

Ancak patlama çarpışma anında engellendi, içe çöktü ve sanki hiç var olmamış gibi kayboldu. Klaus’un gözleri şaşkınlıktan fal taşı gibi açıldı. Henüz bu gerçeği kabullenemeden Jezebel’in sesi yankılandı:

 

“Sana %6 yeter.

 

Beşinci Çember Büyüsü: Mühürleme Kılıcı.”

 

Klaus’un arkasınd üç metrelik bir kılıç belirdi, onu daha tepki veremeden şişledi. Klaus’un göz kapakları titredi ve kadnı akmasa da gözbebeği genişledi.

 

Kapatılmış bir sayborg gibi dizlerinin üstüne çöktü ve bu sefer ayağa kalkmadı.

 

“Orospu çocuğu, ölemezsen ne olmuş? Mühürlemek yine de işe ya-” diye başladı Jezebel, ama sözlerini bitiremeden organları kontrolden çıktı, yüzü soldu ve bir ağız dolusu kan kustu.

 

*ÖHÖ* *ÖHÖ* *ÖHÖ*

 

Her öksürüşünde Jezebel’in boğazından daha fazla kan çıktı, kristal zemini kırmızıya boyadı. Göğsünü tutan Jezebel, pencereye doğru yürüdü, kızıl bir küreye dönüştü ve ışık hüzmesi olarak kayboldu.

 

...

 

Bu esnada İmparatorluk Şehri’nde devasa salonu dolduran saray mensuplarıyla birlikte altın tahtında oturan Niklas’ın gözkapağı titredi ve gözleri kan çanağına döndü!

 

“Bu ne cüret? Beşinci Çember Büyüsü: Büyük Işınlanma!” diye bağırdı imparator ve şaşkınlıktan dili tutulmuş saray mensuplarının önünde kayboldu. Niklas anında von Karsten kalesinin karşısında belirdi ve Klaus’un odasına indi.

 

Sevgili oğlunu bir kılıçla kesilmiş hâlde buldu. Alarma geçen Niklas hemen Klaus’un yanına koştu, kılıcı sırtından çıkarmaya çalıştı, ama çabaları beyhudeydi. Kaşlarını çattı ve Büyülü Görüş ile odayı taradı.

 

“Ne bir özellik ne bir enerji imzası var, bu fehl büyüsü olmalı,” diye fark etti Niklas, ufak bir incelemeden sonra. Ancak bu gerçek onu biraz bile korkutmadı.

 

“Fehl Lordu olsan bile oğluma zarar vermeye cüret etmenin cezasını canınla ödeyeceksin!

 

Beşinci Çember Büyüsü: Karma Vahiyi!” Sağ elini Klaus’un alnına koyarak hırladı. Bir Eksarh olan Niklas, iradesiyle büyü yapabiliyordu, yani fehl şeytanlarıyla aynı beceriye sahipti.

 

Klaus’un kafasından beyaz sis çıktı, beyaz, büyülü bir bulut yaratıp az önceki karşılaşmaya dair görüntüler oynattı. Niklas’ın gözleri yakut gözlü iblisin büyüleyici vücuduna takıldı ve kalbi kontrolden çıkıp küt küt atmaya başladı.

 

“Sen. Sen misin? Nasıl olur?! SEEEEEEEEEN!!!” Niklas çıldırmış hâlde hırladı!

 

“Yüz kırk yıldır tabutunu sıcak tutup toz kondurmuyorum. Jezebel, geri dönmeyi seçtiğine göre hesabını sorma vakti geldi! Yaşarken de ölürken de yanımda kalacaksın!

 

ALTINCI ÇEMBER BÜYÜSÜ: KARMA CEZASI!”

 

Dra bütün drasını tek bir büyüyle patlattı, gökyüzü, toprak, atmosfer, her şey eşi benzeri görülmemiş bir güçle sallandı! Beyaz bulut, Jezebel’in peşine düşen bir mızrağa dönüştü!

 

Şimdiye Orloth’un yarısını çoktan geçmişti. Ama mızrak yıldırım hızında uçarak kalbine saplandı!

 

En azından neredeyse saplanacaktı.

 

Karmik mızrak sırtına saplanmak üzereyken Jezebel şeytani bir tebessümle dönüp mızrakla yüzleşti!

 

“Altıncı Çember Büyüsü: Karmik Dönüş.”

 

Mızrak görünmez bir duvara tosladı ve görünmez güçler tarafından saptırıldı, Niklas’ın kalbine doğru geri uçtu!

 

Kan çanağına dönmüş gözleri fal taşı gibi açıldı!

 

“Karmik büyü Astral Efendi seviyesidir. Bu seviyeye çoktan ulaşmışsın Niklas, beklentilerimi boşa çıkarmıyorsun. Ne yazık ki bu hayatın boyunca varacağın son seviye.

 

Tebrik ederim, hahahahaha!”

 

Jezebel’in şeytani gülümsemedi Niklas’ın zihninde yankılandı ve tıpkı Klaus gibi o da diz çöktü gözbebeği karmik darbeden ötürü genişlemişti!

 

...

 

Hiç rahatsız olmayan Jezebel, Ostria'ya geri döndü ve Olaf’ın çalışma odasına kırmızı bir sis olarak sızdı. Ancak Kilian’ın onu orada bekliyor olmasını hiç beklemiyordu.

 

“Hesaplamalarıma göre yeni evcil hayvanını sikiyor olmalıydın. İşini çoktan bitirdin mi?” Jezebel şakacı bir ses tonuyla sordu. Ancak Kilian hiç etkilenmedi.

 

“Eğlendin mi?” diye dümdüz sordu.

 

“Sayılır,” diye yanıtladı Jezebel ve Kilian’ın karşısındaki maun masaya doğru yürüdü. Ama üç adım bile atamadan sanki önden, arkadan, sağdan ve soldan dört kamyon çarpmışa döndü. Şaftı kaydı ve az kalsın yere yığılıyordu.

 

O da darbeyi hissetmiş olmasına rağmen, Jezebel’in aksine Kilian hâlâ bilincini koruyordu, ortadan kayboldu ve tam dibinde yeniden belirip düşmesini engelledi. Bir saniyeliğine bilinçsiz şekline baktı. Gözlerinden bir sürü duygu geçti ve onu kollarında tutarak odadan çıktı.

 

O gece bütün Arkadya’da fırtınalar esti. Dedikodulara göre gizemli bir olay sonrası İmparator Niklas ve Kars Dükü komadaydılar. Uyanıp uyanmayacakları gizemini koruyordu.

 

Yasalara göre prens Ayden von Skoll kral naipliğine başladı.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-26 23:36:13
Biri anlatırsa sevinirim jezebel niye birden Klaus a saldırdı olay ne anlayamadım yaw beyin eridi gitti