Zanaatkâr Teknobaz

17 Haziran 2020
Çeviri: Lohengramm
Düzenleme: Lohengramm
1019 Görüntülenme
Bu bölümü 9 Kişi beğendi.
Cilt 1

Nargoz Canavarı (1. Kısım)

Zanaatkâr Teknobaz – 8. Bölüm: Nargoz Canavarı (1. Kısım)

 

Eleonora von Veidt, Nargoz Prensesi. Olağanüstü büyü yeteneğiyle doğmasına rağmen, büyücülük yolunu reddetti ve kendisini dövüş sanatlarına adadı.

 

Yaptığı bu anlaşılmaz seçim, yüce asilleri kahkahalara boğsa da o yolundan şaşmadı ve olağanüstü bir dövüş sanatı yeteneği olduğunu kanıtlayıp on dokuz yaşında Yüce Tapınakçı oldu. Kraliyetin ve asillerin çoğunun aksine Eleonora, İmparatorluk Akademisi’nde öğrenim görmeyi reddetti ve onun yerine kan soyundan gelen atalarının öğretilerini benimsedi. Bu azminden etkilenen babası kendisini kraliyet muhafızlarının başı yaptı.

 

 

 

Yine de Tapınakçıların Hükümdar olamayacağını bildiklerinden kimse onu ciddiye almadı. Gözler daha sonra eşi benzeri olmayan zarafetine ve güzelliğine çevrildi, bir sürü Dük Varisi ve Prens kendisine talip oldu. Bu gülünç hikâyeler artık Kilian’ı şaşırtmıyordu.

 

 

 

Arkadya aristokratları sıkıcı embesillerden oluşuyordu. Çeşitli sınıflardaki halk tabakası bütün işi yapıyor, ekonomiyi asil efendileri için döndürüyor ve devrimleri önlemek için mutlak askeri gücü sağlıyordu. Teknobazlık gibi Eşsiz Eğitimlere veya sanatlara yönelmedikleri sürece aristokların çoğu hayatlarını sahip oldukları güçleri kötüye kullanarak geçiriyordu. Eleonora kaçınılmaz bir şekilde büyük bir öncelik olmuştu.

 

 

 

Ancak kimse terfisinden iki yıl sonra dövüş sanatları kraliçesinin depresyona gireceğini, mevkisinden istifa edeceğini, siyah saçlarını mora boyayıp göz önünden kaybolacağını öngörememişti. Etekleri tutuşan önceki kral, Eleonora’yı odasından çıkarmak için elinden geleni yaptı, ama bütün çabaları başarısızlıkla sonuçlandı.

 

 

 

Yardım isteyeceği hiçbir şey kalmayınca ona koca buldu, ama bütün kocaları teker teker ortadan kayboldu. Eleonora kendini içeriye kapattığı dört yıl boyunca dört defa evlendi ve hepsi de düğün gecesi ortalıktan kayboldu. Belki de evliliğin kızının çaresi olmadığını fark eden kral ondan umudu kesti ve birkaç ay sonra da İmparator Niklas tarafından öldürüldü.

 

 

 

Şimdi Kilian’ın, lanetli kız kardeşinin yerini sorması, Oliver’ın kalbinin küt küt atmasına neden olmuştu. Kars’ın Varis Dükü, kız kardeşini mi istiyordu? Bunun gerçek olmaması için Tanrılara dua etti.

 

 

 

Bu tuhaflığı sezen Kilian içten içe güldü.

 

 

 

“Beklendiği gibi Kalarac’ın Gözyaşı hakkında hiçbir şey söylemiyor, Eleonora’yı benimle evlendirmek istemiyor. Ama Oliver, bunun kararını sen veremezsin,” diye düşündü Kilian ve gelecekteki kayınçosuna zararsız bir şekilde gülümsedi.

 

 

 

“Endişelenmene gerek yok. Endişelerini anlıyorum ve yalnızca merakımdan sordum. Eğer benimle evlenmek istemiyorsa, öyle olsun. Anlaşmayı imzaladıktan sonra Kars’a bir mesaj göndereceğim ve babam sana istediklerini verecektir. Bu esnada biz de bu toplantıya son verelim,” dedi Kilian daha resmi bir ses tonuyla ve ayaklandı. Bütün kozlarını kullandıktan ve Nargoz’u tıpkı inek gibi sağdıktan sonra Oliver’ın niyetlerinden şüphesi yoktu.

 

 

 

Klaus beklediğinden daha fazla fayda kazanacak olsa bile, Kilian bunun hiçbir şeyi değiştirmediğini biliyordu. Şu anki Kars için Nargoz ekonomisini kontrol etmek en iyi ihtimalle bir dikkat dağıtıcıydı. Hatta onlar farkında olmasalar bile Nargoz’un bu işteki kârı Kars’ınkinden fazlaydı.

 

 

 

Ayağa kalkan Kilian’a iki hizmetçi odasına giden yolu gösterdi, ama odadan çıkarken Oliver’ın kraliçesine bir bakış atmayı da ihmal etmedi. O kadar gizli bir bakıştı ki yalnızca kraliyet çifti gördü. Oliver bir anda gözlerini kıstı ve Kilian gittikten sonra Kathrin’e doğru eğildi.

 

 

 

“Aldığım istihbaratlara göre usta bir bilgin olmasına rağmen Kilian von Karsten hayatı boyunca maruz kaldığı sayısız suikast girişiminden dolayı mental olarak çökmüş ve aklını yatıştırmak için şehveti kullanıyormuş. Kars’ın asillerinin çoğunun kızlığını bozmuş ve hatta evli çiftlerin bile yataklarına girmiş. Belki de bunu kullanabiliriz,” diye fısıldadı Oliver, karısının kulağına ve karısı bir anda kaşlarını çattı.

 

 

 

“Yani beni mi?” diye karşılık verdi Kathrin, Oliver’a sert bir bakış atarak.

 

 

 

“Normalde kendinden ödün vermene izin vermem, ama şu anda hassas dönemlerden geçiyoruz. Yarın çocuğun şerefine bir ziyafet vereceğim ve yanına oturmana izin vereceğim. Aynı zamanda ziyafete en çekici hizmetçilerimizden birkaçını da getireceğiz. Eğer gerçekten ilgilenirse, onu etkileyene kadar eğlendirmeni ve o büyüyü kullanmanı istiyorum. Ardından hizmetçileri kullanıp ona şantaj yapabilir ve daha fazla kazanç sağlayabiliriz. Bunun Kars’ın sınırı olmadığı kesin.” diye yanıt verdi Oliver ve kraliçesini yanağından öptü.

 

 

 

Uzun bukleleri ve Kan Meclisi’ne has kan rengi gözleriyle Kathrin gerçekten çok çekiciydi, Eleonora’nın yokluğunda çoğu kişi onu Nargoz’un Mücevheri olarak görüyordu. Bunların çoğu övgü amaçlı olsa da güzelliği bu sözlerin hakkını veriyordu ve Oliver da Kars’ın ergen varisini onun sayesinde ele geçirmeyi umuyordu. Yine de Kathrin rahatsız oldu ve başını geri çekti.

 

 

 

“O adam Klaus’un varisi, Rulweil’in gelecekteki damadı. Askeri güç açısından Arkadya’nın en güçlü dükleri. Prestij açısından yalnızca imparatorluk ailesinin üst sınıflarındakiler onlarla aşık atabilir. Gerçekten benden dedikodular gerçek mi diye kontrol etmemi ve onu kışkırtmamı mı istiyorsun? Klaus’un ebedi üstünlüğünü asla kabullenemediğini biliyorum, ama hıncını oğlundan çıkaramazsın,” dedi Kathrin ve karısının çocukluk rakibinin “ebedi üstünlüğünden” bahsetmesi Oliver’ı hislere boğdu.

 

 

 

Derin bir nefes aldıktan sonra sandalyesine yaslandı ve odayı süzdü.

 

 

 

“Bunun Klaus'la alakası yok. Şu sözde Kan Meclisi’ne bir bak. Bugün imparatorluğun korkusundan kuş sürüsü gibi toplandılar. Ama Nargoz güvenliğine kavuştuğunda ilk bizi ısıracaklar.” dedi Oliver ve sözleri sanki Kathrin’in aklına girmiş gibi gözlerini bir asilden ötekine çevirdi.

 

 

 

“Nargoz tarihindeki hükümdar olmayan birkaç kraldan biri olacağım. Kan soyundan gelenler insanlardan iki kat fazla yaşarlar, ama büyü yeteneği ve eşsiz ırksal yetenek konusunda onlara denklerdir. O zaman neden onların gölgesinde saklanıyoruz? Sayımız az diye mi? Hayır, içsel çatışmalarımız olduğu için. Kan Meclisi kendi geleceğini yok etmekte iyi olduğu için burada duruyoruz.

 

 

 

Kars’ın Kristal Lordları bizleri dış tehditlerden koruyabilir, ama iç çatışmalardan koruyacak mı? Hiç sanmıyorum. Bu yüzden daha fazla güce, daha fazla anlaşmaya ve daha fazla güvenceye ihtiyacımız var. Şu anda Kilian’ın tersine gitmeyi umursamıyorum. Klaus erkenden ölmediği sürece birkaç yüzyıl boyunca Kars Dükü olmayacak zaten. Varis Dük’ün tekinin öfkesini kaldırabilirim. Sen yalnızca beni dinle.”

 

 

 

Oliver’ın ses tonundan bunun tartışmaya açık olmadığını anlayan Kathrin, ona karşı gelmedi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-07 10:28:46
Karısını pazarlıyor pezevenge bak
DeliDana (2871 puan) Üye
2021-03-29 01:49:20
Çeviri ve edit için teșekkürler
Bayoku (55 puan) Üye
2021-03-03 20:35:40
Teşekürler
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-07-16 18:06:07
Çeviri ve edit için teşekürler elerinize sağlık
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-25 23:00:27
Çeviri ve edit için teşekkürler
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-19 00:54:21
Bu seri tam anlamıyla şeref sizlik üzerine kurulu gibi daha ne tür tip karakterler olaylar var bilmiyorum en iyi şeref siz kazansın tarzı bir kafa yapısıyla gidecek %200 yazar.
darys045 (56 puan) Üye
2020-06-18 12:34:28
Çeviri ve edit için teşekkürler
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-17 21:38:26
Vaaayyy karıyı tuzak olarak kullanacak ama yermi MC olllluuummm