Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

02 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1424 Görüntülenme
Bu bölümü 35 Kişi beğendi.
Cilt 10

Yan Hikaye: Mutfakta Bir Gece Yarısı

“Hadi Lefi, bunu yapmak zorundasın! Bugün kutsal sevgi günü!” dedi coşkulu bir şekilde şikayet eden Illuna.

“Bahsettiğin şu “kutsal sevgi günü” tam olarak nedir?” dedi ejder kız. Her zamanki gibi hiçbir şey yapmıyordu.

“Bu, herkesin bildiği gerçekten çok özel bir gün!”

 

Illuna’nın bahsettiği kutsal aşk günü, tüm dünyada en çok kutlanan günlerden birisiydi. Kimsenin çalışmadığı, herkesin aileleriyle vakit geçirdiği bir gündü. Bugün de kızlar ve kadınlar, hayatlarındaki erkeklere tatlı hediyeler verirdi. Tatlı yiyecekler zor bulunabilen şeylerdi ve herkesin onlara erişimi olamayabiliyordu. Bunları dışarıdan edinemeyenler, normalde kullanılan malzemelerden daha süslü şeyleri kullandıkları evde pişirilmiş şeyleri verirler. Ve sonra, bütün günlerini birlikte, mutlu bir şekilde geçirirler. Eğer biri Yuki’den bugünü anlatmasını isteseydi, muhtemelen Noel ve Sevgililer Günü’nün karışımı olduğunu söylerdi.

 

“Yuki kalenin etrafındaki işlerini hallederken, herkesi toplamalı ve birlikte çalışarak ona bir sürü tatlı yapmalıyız! Ve böylece eve geldiğinde hepsini yiyebilir!”

“Sanıyorum size katılmamı istiyorsun?”

“Evet evet! Kesinlikle katılmalısın! Çünkü, kutsal sevgi gününün amacı, sevdiğin ya da teşekkür etmek istediğin kişilere tatlı bir şeyler vermek! Ve senin Yuki’yi çok sevdiğini de biliyorum!”

“S-sevmiyorum!” Lefi, bu iddiayı panikle karşılamıştı ama soğukkanlılığını kaybetmesinin bunu ima ettiğini fark edince öksürerek boğazını temizledi ve hiçbir şey olmamış gibi konuşmasına devam etti. “P-Pekala. Eğer katılmam için bu kadar ısrar ediyorsan sen bilirsin, katılacağım. Buna cesaret etmişsin ve davetini reddedecek bir sebep de göremiyorum. Ben de kendi ellerimle bir atıştırmalık yapmayı denemeliyim.”

 

Bugün hakkında hiçbir fikri olmayan Lefi, kendi kendine düşündü. Eğer kutsal sevgi günü gibi bir gün gerçekten varsa, ben de kendi eğlencem için ona tatlı bir şey yapabilirim. Sanki kendim yapma... Ejder kız düşüncelerini tamamlamadan önce yarıda kesmek zorunda kalmıştı ve önündeki kıza baktı. Katılmasının tek sebebinin Illuna’nın ısrarları olduğunu özellikle belirtmesine rağmen küçük kızın umurunda olmamıştı. Hatta, ablası olarak gördüğü kıza en büyük gülüşlerinden biriyle başını sallamıştı.

 

“Hıhı! Hadi elimizden gelenin en iyisini yapalım!” dedi.

 

***

 

Zaman geçti. Illuna, Lefi’den katılmasını istediğinde tepede olan güneş, çoktan ufuk çizgisinin altına batmıştı.

 

Kimse uyanık değildi. Lefi yanına baktı ve hem Yuki hem de ebeveynlerinin arasında uyuyan bir çocuk gibi aralarına yatmış Illuna’nın hala uyuduğunu doğrulamıştı. Emin olmak için tekrar kontrol ettikten sonra, yüce ejderha sonunda yataktan sıvışabilmiş ve bir yan kapıya, mutfağa gidebilmişti.

 

“Tekrar başarısız olmayacağım.” Önlüğünü giyip arkasından iplerini bağlarken kendini cesaretlendirdi. İhtiyacı olan bütün aletler önündeydi. Bütün malzemeler hazırdı. Ve en önemlisi, iş için giyinmişti. İşe koyulma zamanıydı.

 

Mutfakta o kadar geç bir saatte bulunuyordu ki, kafalarda beliren bir dizi soru hep aynı kelimeyle başlıyordu: neden? Neden bu kadar geç saatte ayaktaydı, neden gizli gizli dolanıyordu ve hepsinden daha da önemlisi neden bir şeyler pişiriyordu? Bu üç sorunun cevabı bir hatalar zinciriyle alakalıydı.

 

Gün içinde yaptığı hiçbir şey yenilebilir bile olmamıştı. Felaket üstüne felaket, başarısızlık üstüne başarısızlıktan başka bir şey olmamıştı. Hiçbir denemesi başarılı olmamıştı, hem de Leila ve Lyuu yardıma gelmesine rağmen. Diğer herkes istedikleri sonuca ulaşmıştı. Hatta Illuna ve Shii basit bile olsa bir şeyler yapabilmişti. Ama Lefi yapamamıştı.

 

İblis Lordu’nun, onun kabiliyetsiz olduğunu düşünmesini istemiyordu, bu yüzden başarısızlığını kabullenmek yerine başka bir şey denemeye karar verdi. Ona bir şey yapmakla uğraşmak için bir sebep görmediğini söylemiş ve başından beri doğru düzgün uğraşmamış numarası yapmıştı. Lefi, kenarda tek başına oturup, diğer herkesin Yuki’ye, çabalarının meyvelerini yedirdiğini izlemek zorunda kalmıştı.

 

Ve bu yüzden, gecenin bir yarısı kalkmış ve başarısızlıklarını telafi etmek istemişti. Gümüş saçlı kız, açıkçası doğuştan tembeldi. Tembellik yapmaktan keyif alıyordu. Ama başarısızlıktan almıyordu. O başarısızlıktan gerçekten nefret eden bir kızdı. Ve her şeyi düzeltmek için fazladan çaba harcamaya bu yüzden karar vermişti. Kutsal sevgi günü geçmişti. Ama onun pes etmeye niyeti yoktu. Yarın, diye düşündü. Yarın, ona öyle lezzetli bir atıştırmalık vereceğim ki, yüzü şaşırmış bir şekilde buruşacaktı.

 

Bu gece mücadele edeceği titan, kurabiye ismiyle bilinen korkunç canavardı. Dünyası, fazla tatlının bulunmadığı, ama buna rağmen kurabiyenin her yerde bilindiği bir dünyaydı. Diğer şekerlemelere göre daha yaygın olan kurabiyeler, mutfak sanatına yatırım yapanların bir iki tarif bileceği kadar yaygındı. Ve mükemmel bir aşçı olan Leila’nın elinde de bir tane vardı. Boynuzlu iblis kız Lefi’ye, önündeki bu dev görevi halledebilmesi için gerek duyduğu her şeyi detaylıca anlatan bir not bile bırakmıştı.

 

Hazırdı. Her şey yerli yerindeydi. Zamanı gelmişti.

 

Yüce ejderhanın suratındaki ifade, en büyük rakibiyle karşılaşmak üzere olan bir savaşçının yüzüne benziyordu.

 

Hal böyleyken, her ne kadar kararlı olsa da sonunda yine başarısız olmuştu.

 

“Khh...” yüzüne bulaşmış olan hamuru elinin tersiyle silerken canının sıkkınlığını gösteren bir ses çıkarmış, istemsiz bir ah çekmiş ve kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı “Görünüşe göre beklediğim kadar iyi gitmemiş. Bu kadarından şüpheliydim.”

 

Ejderhanın yemek yapmada bu kadar başarısız olmasının sebebi aslında çok basitti. Çok güçlüydü. Dış görünüşü olarak bir sıkıntısı yoktu. Konu görünüş olduğunda Lefi, nazik, şirin küçük bir bakireydi.  Öyle güzel ve zarifti ki, en güzel çiçekleri bile kıskandırırdı. Ama aslında gerçek bu değildi. O bir ejderhaydı. Hem de yüce ejderhaydı. Bu dünyadaki her bir canlının korktuğu bir yaratıktı.

 

Yeni insansı vücudunda gücünü, asıl formundaki kadar verimli kullanamıyordu, ama yine de, onun gücü, sözle tarif edeceksek “kesinlikle saçmalık” denebilecek seviyenin bile birçok kat üzerindeydi. Zarif kız formunda bile inanılmaz fazla seviyede güç saklıydı.

 

Basit bir örnek olarak Yuki ve her gün yaptığı görevlere bakarak çıkarım yapılabilirdi. Sıradan birisine göre, kullandığı güç miktarı, kabaca bakacak olursak, üç kategoriyle sınıflandırılabilirdi: düşük, orta ve yüksek. Lefi’nin yaşadığı problemse, Yuki’nin hem düşük hem de orta seviye güç kullanımı, ona göre en düşük seviyenin bile altında kalıyordu. Uyguladığı en ufak güç bile Lefi’ye, kendinden birkaç kat kalın ağaçları bile tamamen parçalayacak kadar kaba kuvvet sağlıyordu. Her ne kadar bu, kulağa, günlük hayatını olumsuz etkileyen bir şeymiş gibi gelse de öyle değildi. Ejderin mükemmel dokunma duyusu, gücünü neredeyse her görev için ayarlamasını sağlıyordu. “Neredeyse”.

 

Yemek yapmak bu sınıflandırmanın dışında kalıyordu. Alışık olduğundan daha hassas seviyede kontrollü olması gerekiyordu. Kurabiye pişirmek, ona son derece zor gelen birkaç adımı içinde barındırıyordu. Bir örnek olarak, yumurta kırmak. Ne zaman bir yumurtayı ikiye kırmayı denese, bütün yumurtayı tamamen ezmiş oluyordu. Malzemeleri karıştırmakta da kötüydü. Her zaman çok fazla kuvvetle karıştırmış oluyor ve kasenin içindeki her şeyin her yere saçılmasına neden oluyordu. Bir de bu yetmezmiş gibi, yanlışlıkla fazla miktarda güç kullanması sebebiyle, kullandığı aletler yamuluyor ve tasarlandığı hallerden bambaşka hallere dönüşüyorlardı. Ve hepsi de bu değildi.

 

Asıl en kötü kısımsa, Lefi’nin mutfağa hiçbir zaman bir şey yapmak isteğiyle adımını atmamış olmasıydı. Bin yaşından fazla yaşamış olmasına rağmen, bir şey pişirmek için ilk defa bu öğleden sonra mutfağa girmişti. Tembel kişiliği de yardımcı olmuyordu, hatta onun sakarlık yapmasına neden oluyordu.

 

Dünya çok büyük bir yer. Üzerinde yaşayan türlü türlü insan vardı ve aslında, bir şeye diğerlerine göre hiç yatkın olmayan birisi her zamanolacaktı. Ve konu yemek pişirmekse, bu kişi Lefi olurdu.

 

Tekrar denemişti. Ve tekrar. Ve tekrar. Sonunda, bir anlamda başarılı denebilecek bir şey yapmayı başarana kadar denemeye devam etmişti.

 

“Hah...” ama yine de emeklerinin karşılığını gördüğünde, yine iç çekmişti. “Bu seferkine, başka bir başarısızlık demekte aceleci olamam. Ama yine de, demek zorundayım. Bunlar, ona yedirmek istediğim herhangi bir şeyden çok daha kötü.”

 

Kurabiyeler çirkin, topak topak ve şekilsizdi. Ve bir tanesini denediğinde de varabildiği tek sonuç, berbat olduklarıydı. Kararının bir kısmı taraflıydı. Lefi’nin damak tadı, Yuki’nin ona her gün sunduğu tatlı atıştırmalıklar yüzünden bozulmuştu. Onları dünya dışından gelmiş bir şey olarak görüyordu, ki aslında öylelerdi de. Gerçekten de başka bir dünyadan gelmişlerdi. Ama iyi bir kurabiyenin tadının nasıl olduğunu bildiği için, kendi yaptıklarının ne kadar berbat olduğunu anlayabiliyordu.

 

“Sanırım, bırakmaktan başka çarem yok.” Çalışmaya devam etmek istiyordu. Ejder kız, iblis lordunu şaşkına çevirmek istiyordu. Ama yapamıyordu. Bu gerçekten imkansızdı. Bir tepsi daha yapmasına yetecek kadar malzeme kalmamıştı. Ve olsa bile, denemek istemiyordu. Çoktan bir sürü yiyeceği boşa harcamıştı.

 

Tek seçeneği pes etmekti. Yapmak istediği harika kurabiyeler, onun ulaşabileceği gerçeklikten çok uzaktaydı.

 

Bu yüzden iç çekti.

 

“Demek sonunda işin bitti.”

 

Tanıdık bir ses duyan Lefi, panikle arkasını döndü. Tam arkasındaki kişi Yuki’ydi. Yüzünden uyku akan bir şekilde duvara yaslanmıştı. Lefi ona baktığında bir de esniyordu.

 

Lefi şok olmuştu. Normal şartlarda onu çoktan fark etmiş olması gerekirdi, ama tatlı yapmaya kendini öyle kaptırmıştı ki, arkasından sinsice ona birinin yaklaştığını fark edememişti.

 

“N-ne kadar süredir oradasın!?” diye kekeledi.

“Açıkçası, yataktan çıktığından beri.”

 

Bunca zamandır beni mi izliyordu. Yüzü birden kıpkırmızı olmuştu. Berbat, rezil olduğu bir şeyi yaparken onun izlemesine izin vermişti. Gerçi o, Lefi’nin zarar görmüş gururunu pek umursuyor gibi gözükmüyordu. Onun kızgınlığını görmezden gelmiş, doğrudan tezgaha gidip Lefi’nin yaptığı deforme olmuş kurabiyelerden birini ağzına attı.

 

“O-onlardan yemeni tavsi--”

“Aynen, ben de etmem. Bunlar gerçekten rezalet.” Lafı dolandırmadan, dürüst bir tepki vermişti.

“Farkındayım.” diye homurdandı. “Onları keyfine yaptığım için kendini yemeye zorlamana gerek yok. Şimdi onları bana ver de hemen ortadan kaldırayım.”

 

Lefi olabildiğince normal ses tonuyla konuşmaya çalışmıştı ve bunu başarmıştı da, ama bu iyi hissettiği anlamına gelmiyordu. Aslında, Yuki’nin verdiği tepki yüzünden keskin bir acı hissetmişti, sanki ciğerlerinden bıçaklanmış gibi bir acı.

 

Ama, Lefi karşı çıkmasına rağmen, Yuki onun söylediklerini yapmıyordu.

 

“Yoo, gerek yok. Hepsini yemeyi planlıyorum.”

“Ne...?” İyice aptallaşmıştı. Ve ona bakmak için yüzünü kaldırdığında, onu kocaman sırıtırken bulmuştu.

“Illuna’dan duydum. Benim için bunları yapmaya çok emek harcamışsın,” dedi kendini beğenmiş bir sırıtışla. “Ve bu yüzden hepsini yiyeceğim. Onları atmak, hem harcadığın emeğe he de yiyeceğe yazık ederdi. Özellikle sevgiyle dolu olduklarını hesaba katarsak...”

“K-kesinlikle öyle değil!” Lefi birden iblis lorduna öfkelenmişti ama o geri kalan bütün kurabiyeleri hızlıca yiyip kahkaha atmıştı.

 

Onu tekrar tekrar durdurmaya çalışmıştı ama kendisi berbat olduğunu söylemesine rağmen, hepsini yemişti. İşi bittiğinde, bir elini Lefi’nin başının üzerine koymuştu ve olabildiğince kaygısız bir şekilde gülümsemişti.

 

“Çok lezzetliydi Lefi. Teşekkür ederim.” dedi ve parmaklarını saçlarının arasında gezdirdi.

 

Yüzündeki ifade, Lefi’nin göğsünü ısıtmıştı. Ve şöyle düşündü, yüzümdeki ifadeyi biliyorum, ama bu yüz ifadesini başkalarına göstermemem gerektiğini biliyorum.

 

“Bir çocuk bile bu aptal numaranı anlardı.” dedi. “Ve bana böyle davranmanı istemiyorum.”

 

Şikayet etmesine rağmen, Yuki’nin elini başından çekmesi için bir şey yapmamıştı. Aksine, yüzünü onun göğsüne yaslamayı tercih etmişti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Yaoi'den_nefret_ederim (137 puan) Üye
2023-03-22 22:22:17
Hm ilerde en değerli madenler ile mutfak eşyaları yaparız
İners (132 puan) Üye
2022-06-06 17:02:04
Evet seriyi 2. Defa okuyorum
Kumpir (44 puan) Üye
2023-10-19 17:28:02
@İners, 2? Benim en az 7 oldu bi yerden sonra saymayı bıraktım
İners (132 puan) Üye
2021-07-14 00:39:56
Çeviri ve edit için teşekkürler
... (26 puan) Üye
2021-02-03 21:46:32
Yan hikayelerle sorunum yok ama aksiyonun ortasındayken de olmamalı yani...
Damocles (222 puan) Üye
2020-07-31 12:41:34
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 01:03:41
Bölüm için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-06-26 01:34:26
😻😻😻
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-05-03 06:43:35
Yan hikaye... 😟😟😟
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-02 19:16:05
Çeviri için teșekkürler. Güzel bölümdü.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-02 19:02:53
çeviri için teşekkürler
Sadecesama (301 puan) Üye
2020-05-02 18:18:56
Yaa~ Yerim sizii! Çok tatlış bi bölümdü. Ellerinize, emeğinize sağlık. Çeviri için teşekkürlerr