Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

31 Mayıs 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1321 Görüntülenme
Bu bölümü 44 Kişi beğendi.
Cilt 12

Evden Ayrılış

“Pekala, gidiyorum.” Gizli servisle iletişime geçtikten sonraki sabah, zindan sakinlerine yola çıkışımı haber vermek için onlara yüzümü döndüğümde gülümsüyordum

“Herkese güle güle.” dedi Enne.

“İyi yolculuklar!” diye bağırdı Illuna.

“Ve iyi eğlenceler!” diye ekledi Shii.

“Sanırım zaten bunun farkındasındır Yuki, ama bir an evvel--”

“Evvel eve döneyim ve ayartılıp oralarda takılmayayım, değil mi?” Lefi’nin cümlesini onun için tamamladım. “Biliyorum zaten. Ayrıca, Leila’yı benimle yollaman içini rahatlatmıyor mu?”

“Merak etme Lefi. Efendime kesinlikle göz kulak olacağım.” dedi hizmetçi.

 

Elimde olmadan yarım gülümsedim. Kızlar dün gece, özellikle dışarıda bırakıldığım bir konuşma için tekrardan toplanmıştı. Sohbetlerinden, tek başıma gönderilmemem gerektiği sonucu çıkmıştı. Ellerimi iblis diyarında karşılaştığım kadınlardan uzak tutmamdan emin olmaları için, iblis lordu görevi Leila’ya verilmişti. Hadi ama. İblis lordu görevi mi? Gerçekten mi...?

 

Her ne kadar böyle bir görev için en iyi seçenek Lefi olurmuş gibi hissetsem de kızlar bu görevi iblis hizmetçiye vermişti. Görünüşe göre Lefi bu seferlik gelemiyordu. Ondan bir açıklama kopartmaya çalışsam da, bana herhangi bir şey söylemeyi reddetmişti. Ve bu yüzden bu görev, altından başarıyla kalkabilecek diğer kişiye düşmüştü. İblis diyarı şu anki haliyle onlar için çok tehlikeli olduğundan, çocuklardan hiçbirini yanımda götüremedim. Ve Leila’nın aksine Lyuu, baskıya dayanıksızdı. Kızlar, ona beni yalnız bırakması için ısrar etmeye başladığım anda muhtemelen pes edeceğine karar vermişti.

 

Açık olmak gerekirse, Leila’nın yanımda gelmesinin de iyi bir fikir olmadığını düşünüyordum, ama bu yetersiz olduğundan değildi. Yeteneklerinin saf yoğunluğu, tam da kalması gerektiğini hissetmemin sebebiydi. Evi gerçekten çekip çevirebilecek tek kişi Leila’ydı. O olmadan zindanın bir ev olarak işlevini yürütmeyi keseceğinden korkuyordum. Yine de herkes ve herkesi kastediyorum, onun benimle gelmesi için ısrar etmişti, çünkü bu bana, diğer alternatiflerimden daha büyük bir rahatlık hissi verecekti. Ve bu yüzden, kendimi, karşı çıkmaya cüret edemeyeceğim bir bekçi köpeğiyle yan yana bulmuştum. Yine de... Neden ya? Bana biraz güvenseniz ölür müsünüz? O kadar kötü biri değilim, değil mi?

 

Yanımda sadece Leila gelmiyordu tabii ki. Enne de benimleydi. Ama Enne benim silahım olduğu için benim irademe boyun eğmek temel görevlerindendi ve bu yüzden diğerleri onu, iblis lordu görevine sorumlu olabilecekler listesinden diskalifiye etmişti.

 

“Mükemmel.” dedi Lefi. “Anlaşmaya vardığımızı görmekten memnunum.”

“Ne evhamlısın Lefi. Hadi ama, sadece ve sadece sana sadık olduğumu göremiyor musun?”

 

Ejder kızın etrafına kollarımı doladım, onu havaya kaldırdım ve onu çevirdim.

 

“Ş-şunu hemen kes Yuki!” diye kekeledi yüzü kızarmış bir şekilde.

“Ah. Ben de dönmek istiyorum!” dedi Illuna.

“Ben de!” dedi Shii.

“O zaman ikiniz de buraya gelin.” diye güldüm.

 

Lefi’yi indirdim, kızları kollarıma aldım ve karımı döndürmeme benzer bir şekilde ikisini de döndürdüm. Onlardan sonra sıra Enne’e gelmişti. Bir şey dememiş olsa da, kılıç kızın kıskanç bakışları ne istediğini çok belli ediyordu.

 

Dönenler tek biz değildik. Uğurlamaya katılan heyula kızlar da biz daireler çizerken etrafımızda dönüp durdu. Dönüyordum. Etrafım dönüyordu. Her şey dönüyordu. Kısa süre sonra dönmeyi kestim. Bütün bu dönüş işi beni sersemletmişti.

 

“Pekala Lyuu.” dedi Leila. “Sanırım gidiyorum. Döndüğümde her şeyi kontrol edeceğim için, eşinden geleni yap.”

“E-emin olabilirsin Leila! Beni merak etme! Bunca zaman bana verdiğin dersleri pratiğe dökebileceğimi sana göstereceğim!”

 

İki hizmetçi birbirlerine baktı ve diğer herkes bir sürü gürültü içindeyken işleri hakkında konuşmuşlardı. Hizmetçilerden biri gülümserken etrafa baskılı bir hava yayıyor, diğeri ise her ne kadar gergin olsa da meydan okumayı kabul ettiğini belirten şekilde yumruklarını birbirine çarpıyordu. İlişkilerinde garip bir şey vardı. Leila ve Lyuu tam olarak aynı anda bize katılmıştı. Pozisyon bakımından ikisi de eşit düzeyde olmaları gerekirdi, ama çoktan bir tür emir komuta zinciri oluşturdukları belliydi. Leila sorumlu ve Lyuu onun altında çalışandı. Doğrusu, Lyuu’nun nasıl hissettiğini tamamen anlıyordum. Leila korkutucuydu. Kendimi, hiç onun dediğine karşı çıkabilecekmiş gibi göremiyordum gerçekten.

 

“Pekala çocuklar, ben yokken zindanı güvende tutmak size düşüyor.” Kızlarla vedalaştıktan sonra evcil hayvanlarıma dönmüştüm. Rir ortada, diğerleri etrafında olacak şekilde, beşi grup halinde oturuyordu.

 

Her biri söylediklerimi başlarıyla onayladı ve ben yokken çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Aramıza yeni katılanlara göre, bu, ilk büyük işleriydi ve bu işi doğru düzgün yapmaları gerekiyordu. Güzel! Kendilerini işe vermelerini görmekten memnun olmuştum.

 

“Ah tabii ya, Rir, Orochi, ikiniden bizim için bir iyilik yapmanızı, bizi götürmenizi isteyeceğim.” dedim. “Bütün yol boyunca değil de, bizi bırakabileceğiniz güzel bir yer bulana kadar bizi götürmenizi istiyorum.”

 

Konuştuğum her iki hayvan da emirlerimi anladıklarını gösteren bir şekilde başlarıyla onayladı.

 

“Ş-şey... Gitmeye hazır mısınız?” Birbirimizle vedalaşmamızı izlemek dışında bir şey yapmadan öylece dikilen ajan, gergin bir şekilde konuşmuştu.

“Evet, benim hatam. Hazır mısın Leila?”

“Her zaman efendim.”

“O zaman hadi gidelim.”

 

Ve böylece son kez güle güle dedikten sonra arkamızı döndük ve çimenlikten ayrıldık.

 

***

 

“İşte gittiler.” Eşi ve yol arkadaşlarının arkasından kapı kanadıktan sonra, Lefi kendi kendine mırıldanmıştı.

“Patronu Leila’yı yanında götürmesi için ikna etmeyi başarmamız iyi oldu, değil mi?”

“Kesinlikle.” dedi Lefi başını sallayarak. “Doğası gereği karşı cinse karşı nazik davranmak zorunda kalıyor. Bu özelliği, erdemli olmasından kaynaklanıyor. Ancak, şu anki özel durumda bir sorun görüyorum.”

 

Her ne kadar Lefi, Leila’yı bir tür bekçi köpeği olarak Yuki’nin başına dikmiş olsa da, aslında sorun ondan kaynaklanmıyordu. Yuki’ye güveniyordu. Lefi, Yuki’nin kendisini tek bir kadına adamaya hazır olan türde bir adam olarak düşündüğünü biliyordu. Ve bunu gayet iyi biliyordu. Ancak, ona sunulan bu senaryoda, ejderha sadece kocasının sözüne güvenemezdi.

 

Lefi, Leila ile uzun uzun konuşmuş, misafirlerinin Yuki’yi kendi taraflarına çekebilmek için her şeyi yapmaya niyetli olduğunu öğrenmişti. Bu sadece kanıtla destekli bir iddiaydı. Gönderilen haberci, görevini tamamlamak için ortaya vücudunu koymaya hzır olan türde, casuslukta uzmanlaşmış genç bir kadındı.

 

Adamlar, genel olarak, kolayca ayartılabilir yaratıklardı; kendilerine asılan kadınları geri çevirmekte zorluk yaşarlardı. Yuki daha da zorlanırdı. Çok fazla nazikti. Bu yüzden Lefi’nin gözleri, genç istihbarat görevlisinin azmi, endişesinin sebebiydi. Ve o, Yuki’nin yolculuğu sırasında karşısına çıkacak bir sürü kadından sadece biriydi.

 

Eğer onun peşini bırakmazlarsa, bir ihtimal kendisini bir kadının ağına düşmüş ve yatağında tuzağa düşmüş bir halde bulup, bir süre sonra baskıya dayanamayacağını hissetmişti. Duygusal açıdan, eşinin geceyi bir başka kadınla geçirmesi düşüncesinden midesi bulanmıştı, ama bunu yapsa bile onu affetmeye hazırdı--ama iyice bir haşladıktan sonra.

 

Ancak, bu en son endişelendiği şeydi. Karakterini ve ahlaki kurallarını biliyordu. Diğer partinin ondan faydalanmayı başardığı bir şey yaparsa, suçluluk ve sorumluluk hissedeceğinden, kendini affedemeyeceğini biliyordu. Eşiyle bir keman gibi oynayacaklar ve onu kendi istedikleri gibi oynatacaklardı.

 

Ve bu, Lefi’nin kitabında, başka biriyle yatmasından daha da kötü bir şeydi. Bu asla affedemeyeceği bir şeydi. Ona eşlik etmesi için Leila’yı seçmesinin sebebi buydu. İblis diyarındakilerin onun nezaketini kendi avantajlarına kullanmasından endişeleniyordu. Yapabilse kendi giderdi. Ama yapamazdı.

 

Ejderha, eğer dünyasındaki tek kişi sadece o olsaydı, durumu ne olursa olsun kendini ona eşlik etmeye zorlardı.

 

Ama şu anda durumlar farklıydı.

 

Lefi kendine, can-ı gönülden güvenebileceği dört arkadaş bulmuştu. Leila yanında olduğu sürece onun zihnine zarar gelmeyeceğinden, Leila’nın Yuki’yi onu manipüle etmek isteyenlerden koruyabileceğini biliyordu. İblis lordunun hizmetçisiyle bir macera kovalaması her zaman ihtimal dahilindeydi, ama bu, alternatif sonuçlardan çok daha kabul edilebilirdi. Çok saygı duymadığı, kalbine yakın olmayan biriyle yatmasını daha çok tercih ederdi. Bu, seçimden memnun olacağı anlamına gelmiyordu. Bu hala bir sadakatsizlik problemiydi ve yine de yüzü iki katına şişecek kadar sert bir şekilde ona vururdu. Ama bu, çok çok daha rahat hissedeceği bir şey olurdu.

 

“Biliyor musun Lefi, patron biraz mutsuz görünüyordu.” dedi Lyuu. “Ona güvenmediğini düşündürdüğün için olduğuna eminim.”

 

Hizmetçinin sözlerini duyan gümüş saçlı bakirenin dediğini duyduğunda ilk yaptığı şey homurdanmak olmuştu. Kızın ne demek istediğini biliyordu.

 

“B-bunun gayet farkındayım.” dedi. “Ancak, geldiğinde ona istediği şeyleri yapıp şımartarak keyfini yerine getireceğimden eminim.”

“Eminim öyle olur.” diye kıkırdadı Lyuu. “Sanırım bu onu kötü moralden kurtarır ve bayağı mutlu eder. Senin için çıldırıyor sonuçta.”

 

Lefi kızarmıştı, ama kısa süre sonra bıkkın bir şekilde utangaçlığının izin verdiği kadar bu hisleri kafaya takmadı.

 

“Onu rahatlatmayla, aşırı gelişmiş bir çocuğu rahatlatmanın hiç farkı yokmuş gibi geliyor.”

“Değil mi? Patronun biraz çocuksu bir tarafı var gerçekten.” dedi Lyuu. “Ama zaten tam da bunun için ona aşık olmadın mı?”

 

Yanında oturan suratı domatese dönmüş ejderha ile bakışırken savaş kurdu kocaman sırıtmıştı.

 

“P-peki, sana sormam gereken bir şey var Lyuu.”

“Hıhı?”

“Leila’nın yardımı olmadan hiç sorun yaşamayacağından emin misin?”

“Merak etme Lefi! Bunu bana bırak! Her şeyi halledeceğim. Leila’nın bana öğrettiği her şeyi bir yere yazmıştım. O olmasa bile buradaki işleri her zamanki gibi yürütebileceğim.”

“O zaman bunu yapmanı bekleyeceğim.” dedi Lefi. “Illuna, Shii ve heyula kızlar. Sizlerden Lyuu’nun çabasına yardımcı olmanızı istiyorum!”

“Tamam! Elimden geleni yapacağım!” dedi Illuna.

“Ben de!” dedi Shii.

 

Aşırı derecede güçlü ejderhadan korkmayı henüz yakın zamanda bırakmış üç heyula kız, konuşamadıkları için, heveslerini, yumruklarını birbirine vurarak göstermişlerdi.

 

Ve böylece, herkesin ruhları yanmış bir şekilde, zindan sakinleri asıl taht odasına geri dönmüştü.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-08 19:31:56
Aslında yandere ejderha oldukça ilginç olabilir
Shin (95 puan) Üye
2021-04-20 20:03:15
Çeviri ve edit için teşekkürler.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-27 23:20:51
Bölüm için teşekkürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-03 13:14:20
Yine ortalığı karıştırmaya gidiyoruz
STERBEN (225 puan) Üye
2020-06-24 03:46:16
Çeviri ve edit için teşekkürler. Ellinize emeğinize sağlık
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-06-03 14:43:49
Güzel gidiyor şimdilik ama eminim ki yazar ilerleyen bölümlerde kesin boş yapacak.
Kitsuneoni (16 puan) Üye
2020-06-01 15:51:53
Haha Yuki gezmeye gidiyor Ellerinize sağlık
darkrai (79 puan) Üye
2020-05-31 20:24:29
çeviri için teşekkürler
Sato55400 (1592 puan) Üye
2020-05-31 20:11:56
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-05-31 19:12:16
Çeviri için teşekkürler
Oppaisama (23 puan) Üye
2020-05-31 17:00:11
Teşekkürler
ilgin (71 puan) Üye
2020-05-31 14:23:08
Bölüm için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-31 13:51:17
Çeviri ve edit icin tesekkurler.