Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

26 Temmuz 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1302 Görüntülenme
Bu bölümü 40 Kişi beğendi.
Cilt 17

Mola Yeri - Kısım 1

Kaliteli taş büstler ve pahalı resimler, soylunun malikanesinin duvarlarına dizilmişti. Zeminden eşyalara, eşyalardan avize taşıyan tavana kadar her şey, sahibinin aşırı zenginliğini açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Tepeden tırnağa şık bir şekilde süslenmiş tek şey malikane değildi. Hem sahibi hem de misafirleri, kendilerini en şık kıyafetleriyle donatmıştı--davetlileri sadece yüksek sosyetenin üyeleri olan etkinliklere katılan herhangi biri için gayet normal olarak.

 

Partinin çoğu davetlisi güzel şaraplar içiyor, konuşuyor ve yüzlerinde samimiyetsiz gülümsemelerle birbirlerine sorular soruyorlardı. Etkileyici, ipeksi gece elbiseleri, aldatıcı karakterlerini düzeltecek bir şey yapmıyordu. Özellikle kötücül bir grup, üç adamdan oluşuyordu. Kısık seslerle konuşuyorlar ve birbirlerine yakın durup konuştuklarının başkaları tarafından duyulmadığından emin olmaya çalışıyorlardı. Hatta, potansiyel gözlemciler için sadece havadan sudan konuşuyorlarmış gibi anlaşılsın diye sıradan ifadelerini koruyorlardı.

 

“Emin misin?” Gür sakallı bir adam, komplocu dostlarından birine doğru bakarken şarap kadehini indirdi.

“Evet.” Cevap, centilmen bir aristokrat tarafından, tilki gibi kurnaz bir gülümsemeyle verilmişti. “Adamlarımdan biri haber gönderip, onun Alfyro’da olduğunu bana haber verdi. Başkente gitmek üzere bir arabaya bindi, ve büyük ihtimalle yakında burada olur.”

“Alfyro mu? Hah! Ne uygun.” Grubun diğerler ikisinden daha geniş olan üçüncü üyesi, uygun görmediğini gösteren şekilde hıhladı. “O geri kalmış acınası kasabayı yöneten sonradan görme, kralın en yeni köpeği. Hem o, hem de lanet olası kilise, yaşlı aptalın hükümdarlığına destek vermeleri gerektiğini hissediyor. Bilmemiz gerekirdi. Beceriksiz başkan ve işe yaramaz ‘kahraman’ kesinlikle nahoş bir ikili oluşturuyor.” Ağzında imalı bir gülümseme belirdi. “Bazı zamanlar, o ikisinin ortadan kaybolması için yeterince şanslı olmayı diliyorum.”

“Şöyle ki sevgili dostum,” tilkiye benzeyen adam, kendine özgü gülümsemesiyle diğerinin gülümsemesine karşılık verdi, “Sanırım, yakın zamanda göz zevkimizi bozan bir şeyden kurtulduğumuzu bize haber vermesi için, çoktan gerekli... önlemleri aldığımı öğrendiğine memnun olacaksın.”

“Aah, bu kulağa harika geliyor.” diye gevrek gevrek güldü şişko adam. “Sanıyorum, bunun geçen gün edindiğiniz suç ortağınızla bir alakası var, öyle mi?”

“Suç ortağı biraz sert bir kelime. Kafa dengi bir arkadaş olarak çağırılmayı tercih ederiz. Şöyle ki, ikimiz de ülkenin mevcut bulunduğu durumdan memnun olmayan gerçek vatanseverleriz.”

“Kapitalizmin eylem çağrısına cevap verecek kadar şovenist olan herhangi bir vatansever, güvenilir, hakiki bir vatanseverdir, kesinlikle.” Sakallı adam güldü. “Ama seni beslediği bilgilerin bir değeri olduğundan emin misin? Bizi destekleyen çoğu din adamı, ne yazık ki, en bilgili ya da nüfuzlu değil.” [1]

“Aah, o konuyu merak etmeyin. Kafa dengi bir arkadaş derken, ciddiydim. O da benim gibi, geniş bir nüfuza sahip bir şahsın altında çalışıyor.”

“Bunu duyduğuma memnun oldum.” dedi sakallı adam. “Ve şüphem size kaba geldiyse özür dilerim.”

“Hayır, hayır, hiç de bile. Talihsiz olasılıkları dikkate almakta haklısınız. Müttefiklerimizin hepsi güçlü pozisyonlarda olacak kadar şanslı değiliz.”

 

Şişman adam şarabından bir yudum alırken, sakallı ve tilkiye benzeyen adam birlikte bir kahkaha patlattılar.

 

“Önetkin olduğunuzu görmekten memnun oldum, ama her şeye hazırlıklı olmanız gerektiğini hatırlatmak zorundayım. Kahramanın hala birçok müttefiki var ve o döndüğü anda kesinlikle etrafına toplanacaklardır.”

“Endişeye gerek yok.” dedi tilki, başını eğip anladığını göstererek. “Çoktan planlarımdan birini devreye soktum bile. Başkente dönmek, boynuna doladığımız ilmiği daha da sıkılaştıracak. Mahvolacak.”

 

***

 

“Lanet olsun, bu yer çok süslü.” Hana adımımı atar atmaz ıslık çalarak yeri beğendiğimi gösterdim. “Her ne kadar kaleden birkaç kat daha kötü olsa da, yaşlı başkanın neden soyluların sık kullandığı bir yer olduğunu söylediği gayet iyi anlaşılıyor.”

 

Büyük harflerle: SÜSLÜ. Düzenlemelerin her bir parçası, sadece ve sadece zengin ve ünlüler için yapıldığını bağırıyordu. Koridorlar şatafatlı ve muhafızların sunduğu güvenliğe yardımcı olması için ek olarak özellikle kalın yapılmıştı. Yolcu indirme yeri bile, önce güvenlik diye bağırıyordu. Dört duvarı, büyük bir çift kapısı ve güzel bir çatısı vardı. Hatta, misafirlerinin anonim kalmasını sağlamak ve gerekirse onları halkın gözünden uzakta tutmak için doğrudan hanın iç kısmına bağlanıyordu.

 

“Yuki, kalenin gerçekten de çok iyi süslenmiş olduğunu biliyorum, ama sırf övünmek için bundan bahsetmene gerek var mı?” diye sordu Nell, iç çekerek.

“Yorum yapmanı beklemiyordum.” dedim. “Nihayet iyi hissetmeye başladın mı?”

“H-Hı-hı...” gözlerini yerde tutmaya devam ederken, çekingen bir şekilde başını salladı. “Sanırım şimdi iyiyim. Gerçekten utanmış hissediyorum, ama kesinlikle iyiyim.”

 

Yanakları hafif bir pembelikle boyanmıştı ve bu ağladığı için değildi. Tersine, yorulana kadar ağladıktan sonra yolculuğun büyük bir kısmını kollarımda uyuyarak geçirdiğini fark edince beliren bir tondu. İçini döküp, duygularını boşaltmak ona iyi gelmişti. Düşüncelerini düzenlemek ve sakinliğini geri kazanmasını sağlamıştı.

 

Aynı şekilde ben de kendimi daha az endişeli bulmuştum; gülümsemesinin geri döndüğünü görmekten mutluydum.

 

Küçük araba yolculuğumuz bütün bir güne yayılmıştı. Güneş çoktan batmış ve ay çoktan yerini almıştı. Rir’e binmiş olsaydık çoktan başkente ulaşmıştık, ama böyle bir marifet, atlarımız için biraz uzun boylu bir emir olurdu. Arabalarımıza bağlı zavallı koşum atları bir yana, en üst seviye yarış atları bile onunla aşık atamazdı. Bu yüzden geceyi, yola çıkış noktamızla varış noktamızın ortalarında bir yerde olan bir şehirde geçirmeye karar verdik.

 

Kaydımızı yaptırdığımız han, yaşlı başkanın sık geldiği bir yerdi. Şeyyy, sanırım bizi kaydettiren daha çok adamlarıydı ve onlar evrak işlerini hallederken biz öylece dikilmiştik, ama her neyse. Olay şu ki, anahtarlarımız için bekliyorduk.

 

Onun şehri ve başkent arasında gidip gelmek, kelleşen adamın sürekli yapmaya zorlandığı bir şeydi. Ve bugünkü yolculuk da istisna değildi. Bize eşlik ediyordu, çünkü kahramanın dönüşüyle ortaya çıkacak kaosu yatıştırmak için gücünün yettiği her şeyi yapmaktan kabullenmekten başka seçeneği yoktu. Sürekli yolculukları, kendi öneminin artmasının bir sonucuydu. Bir durumun kontrolden çıkmasını engelleyebilme yeteneği, hızla bilinmeye başlamıştı. Hey dostum, terfi mi aldın? Çok iyi dostum, çok iyi, bunu hak ettin. Ama sadece söylüyorum, beeeeelki de bir adım geriye çekilip işleri ağırdan alabilirsin. İş-hayat dengesi diye bir şey duydun mu? Benim bakış açıma göre, deli gibi fazla çalışıyorsun.

 

“İbl--” başkan, kimliğimi açığa çıkarmasını engellemek için yalandan öksürdü. “Bay Yuki, bir saniyenizi alabilir miyim lütfen?”

“Evet? Ne oldu?”

“İkinizin evlenmeyi planladığınızı anlıyorum. Aynı odayı paylaşacak mısınız?”

“Tabii, neden olm--” bir parmağımı kaldırıp kendimi yarıda kestim ve herhangi bir şeyi kabul etmeden önce ona danışmamın benim için daha iyi olacağını hatırladığım anda kahramana doğru döndüm. “İtirazın var mı Nell?”

 

Gözleri yere bakmaya devam ederken, yüzü koyu bir kızıl rengine bulanmıştı. Yavaşça, ama kesin bir şekilde başını sallamıştı. Bu hareketi, kollarımı birleştirip içten bir kahkaha atmama sebep olmuştu.

 

“B-bu kadar utanmamam gerektiğini biliyorum. Sen, Lefi ve ben her zaman birlikte uyuyoruz. Ama kalbim hızla çarpıyor. Çünkü bu sefer sadece ikimizin olduğu ilk sefer olacak.”

“Pardon, bir şey mi dedin? Pek dikkat etmiyordum.”

 

Kahkahalarım, mırıldanarak söylediği şeyleri kaçırmama sebep olmuştu.

 

“B-bir şey yok!” dedi belirgin bir yüksek sesle.

 

Garip tepkisi ve ona eşlik eden büyük gülümsemesi, şüphelenmeme sebep olmuştu, ama konuyu daha fazla irdelememeye karar verdim ve bunun yerine söylediği her şeye kesinlikle dikkat ederek, aklıma gelen bir soruyu sordum.

 

“Şöyle ki, kiliseyle çalışıyorsun falan ya.”

“Hıhı?”

“Evet, düşünüyordum da. Bu, senin ruhban sınıfının bir parçası olduğun anlamına mı geliyor?”

“Evet?”

“Peki şeyyy... bu sorun olmaz mı? Tanrının emirlerinden birini ihlal etmene sebep oluyor mu? Çünkü en son duyduğumda, ruhban hayatı berbatmış ve olabildiğine katıymış.” dedim. “Ve sonra, benimle halihazırda evlenmiş olma olayı da var. Çok eşlilik hakkında ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, hoş görüleceğini hiç beklemiyorum.”

 

Dini bilgimin çoğu, dünyada yaşadığım zamanda öğrendiğim kadarından geliyordu. Bu dünyanın eski dünyamın orta çağdaki haline çok fazla benziyor oluşu, bir yanım, bir kişinin namusunu tanrıya adamasının çok garip bir dini uygulama olmayacağını düşünüyordu. Aptal bir tanrının Nell’in namusunu benden uzak tutmasına izin vereceğimden değil. O benim. Neyin normal olup olmadığını anlayabilmek ve durumu devam ettirdiğimizden emin olmak istiyorum.

 

Nell’in ilk tepkisi, gözlerini ardına kadar açmak olmuştu. Kaygılı bir şekilde konuşmam onu hazırlıksız yakalamıştı. Ama kısa süre sonra kendine geldi ve anlayamadığım sebeplerden ötürü kıkırdamaya başladı.

 

“N-ne oldu?” Diye sordum, bilinçli bir şekilde.

“Sadece, böyle bir şeyi sormak için biraz geç gibi.” Yine kıkırdamıştı. “Çünkü bu kulağa, çoğu kişinin ilişkinin çok çok öncelerinde düşünmesi gereken türde bir şey gibi geliyor.”

“Pekala, diğerleri gibi olmadığım için üzgünüm.” Gözlerimi devirmiştim. “Bunu hiç adam akıllı düşünmediğimden, daha az önce senin bir tür rahibe olabileceğini fark ettim.”

“Öyle olsam bile senin için sorun olacağını sanmıyorum.” dedi muzip bir gülümsemeyle. “Hiçbir aklı başına iblis lordu, bir kahramanla evlenmez sonuçta.”

“Ah, kapa çeneni. Bana gelen asıl sendin.” diye homurdandım.

“Biliyorum.” Dilini çıkardı. “Soruna gelecek olursak, problem olmaz. Diğer dinlerin bazıları çok eşlilik ve evlilikte türlü sınırlamalar koymuş olsa da, benim tanrım senin kadar umursamaz. Tanrıma göre, gerçekten önemli olan tek şey sevgi".

“Pekala, eğer durum buysa, yeşil ışığı aldık demektir.” dedim.

“Hı-hı.”

 

Nell ve ben birbirimize baktık. Gülümsememe kendi gülümsemesiyle karşılık verdi. Dostum, çok sevimli. Büyük ikramiyeyi vurmuştum.

 

Yavaşça elimi kaldırdım ve yavaşça yanağına doğru hareket ettirdim, ama tam demir alıp flört diyarlarına yelken açmak üzereyken bir öksürük tarafından durduruldum.

 

Nell ve ben, sesin geldiği yöne doğru döndüğümüzde, yaşlı başkanın hala kanlı canlı yanımızda olduğunu fark ettik. Yüzündeki ifade, afallama ve keyifsizliğin arasında bir yerlerdeydi. Hangi tarafa daha yakın olduğunu söyleyemesem de durum her neyse, bize odamıza gitmemizi söylediği açıktı. Gerçekten. Kelleşen yaşlı adamın yanında duran askerlerden biri, bir çift anahtarı bize doğru sallıyordu.

 

“...İlişkinizin hala sağlıklı olduğunu görmek güzel.” Kelimelerini dikkatli seçmiş ve manzara karşısında olabildiğince efendi ve etkilenmemiş kalmak için elinden geleni yapmıştı. “Adamlarım size odanızın anahtarlarını getirdi.”

“Şeyy...benim hatam.

“Ü-üzgünüz Başkan.” diye mırıldandı paniklemiş Nell.

“Aranızın bu kadar iyi olduğuna neredeyse inanamayacağım.” Sesi, şaşkınlık sebebiyle her zamankinden biraz daha sessiz ve yumuşak çıkmıştı. Umursamaz bir şekilde güldükten sonra devam etti, “En acayip rüyalarımda bile, bir kahramanla bir iblis lordunun aşk içindeki halleri yüzünden kendimi böyle eğlenmiş ve tatmin olmuş hissedeceğimi beklemezdim.”

Çevirmen Notu

[1] Şovenist: Abartılı, saldırgan bir vatanseverlik ve ulusal üstünlük inancına sahip olan kişi.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-09 21:52:13
Hmm.. olsa bile genellikle trajik sonla biter herhalde ama bu bir istisna sanırım :D
Shin (95 puan) Üye
2021-04-25 08:12:30
Çeviri ve edit için teşekkürler.
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-12 15:00:43
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık.
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-07 22:40:11
Açıklama ve çeviri için teşekkürler.
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-10 11:05:00
Çeviri için teşekkürler
DasanDra (148 puan) Üye
2020-07-30 00:15:06
Edit ve çeviri için teşekkürler
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-07-26 22:17:32
çeviri çin teşekkürler.
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-07-26 21:58:40
çeviri için teşekürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-07-26 20:11:16
Her şey için teşekkürler
darkrai (79 puan) Üye
2020-07-26 19:52:28
bölüm için teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-07-26 17:25:54
E. S.
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-07-26 16:36:41
Elinize sağlıkda keşke günde 2 bölüm gelse (önceki gibi)
Ellas (919 puan) Üye
2020-07-26 17:02:39
@ThisIsTurk, günde 1 bölüm de iyidir önemli olan istikrarlı olmak.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-07-26 20:09:43
@ThisIsTurk, aman dikkat et günde 2 bölüm gelsin yazma bir daha, ben bunun için ban yemiştim sende yeme
ThisIsTurk (88 puan) Üye
2020-07-26 22:10:14
@ASİLZADE, parantez ekledim