Bir İblis Lordunun Hikayesi: Zindanlar, Canavar Kızlar ve İç Isıtan Bir Mutluluk

22 Ağustos 2020
Çeviri: zibillionbytes
Düzenleme: Residenttt
1158 Görüntülenme
Bu bölümü 33 Kişi beğendi.
Cilt 18

Çok Becerikli Hizmetçinin Bir Günü

 

Mutfaktaki işlerini çabucak halleden Leila, Yuki dışında herkesin oturma odası dediği odaya kafasını uzattı ve odada kaç kişi bulunduğunu saydı. Beklediği gibi tam üç kişi olduğunu doğruladıktan sonra içeri girdi. Bir elinde, üzerinde önceden kesilmiş bir kek bulunan bir stant, diğerinde keki servis etmek için kullanacağı tabaklar ve mutfak eşyalarının bulunduğu şeyleri taşıyordu.

 

“Herkese tünaydın. Size ikindi atıştırmalıkları getirdim.”

“Demek nihayet atıştırmalık saati geldi! Bu anı heyecanla bekliyordum.” hizmetçi geldiğini haber verdiği anda Lefi’nin başı birden dikilmişti. “Bugün ne yiyeceğiz? O şey... bir kek mi!?”

“Evet.” Ejderhanın çocuksu tepkisi, masayı kuran iblis hizmetçinin gülmesine sebep olmuştu.

“Vay canına, güzel görünüyor. Teşekkürler Leila.” dedi Yuki.

 

Hizmet ettiği lord, çalışma masasının üzerinde en yeni yaratımını kurcalamak için odanın bir köşesine sokulmuştu. Ne üzerine çalıştığını tam olarak saptamak, imkansız olmasa bile inanılmaz zordu. Masası, uğraştığı şeyi görmesine izin vermeyecek kadar dağınıktı. Normal şartlar altında, Leila atölyesinin çevresine dağılmış eşyalara göre bazı çıkarımlar yapabiliyordu, ama son zamanlarda yaptığı bir çok şeyi henüz temizlemediği için, bu sefer bir şey söyleyemiyordu.

 

Farklı gözlü iblis lordu, çalıştığı şeyi masaya bıraktı, ayağa kalktı ve masaya doğru gelmeye başladı, ama eşi olan ejderha, kendini onunla varış noktası arasına sokarak ilerlemesine engel oldu.

 

“Bir adım daha atmana izin vermiyorum Yuki.” dedi. “Tatlı atıştırmalıklar hakkında kötü konuşan ve hatta tatlı düşkünlüğüm için benimle uğraşan biri olarak, senin tatlı yemeye hakkın yok. Ama endişelenme, porsiyonun boşa gitmeyecek. Sana büyük bir iyilik yapıp yerine ben tüketeceğim.”

“Ne saçmalıyorsun şimdi sen? Yuki gözlerini devirdi. “Her şeyden önce, senin tatlıya düşkünlüğün hakkında abuk subuk konuşmadım. Tek dediğim, bıkmadan bu kadar fazla tatlı tüketebilmene şaşırdığımdı. Sevmediğim hakkında da hiçbir şey söylemedim.”

“Olayı bütünüyle hatırlayamıyorsun. Seni şekerin harikaları hakkında eğitirken nasıl ilgisiz kaldığını hatırlamıyor musun!? Bu, yapmak için kendi boş zamanımı feda ettiğim bir iyilik davranışıydı ve buna karşın sen, bunu savuşturdun ve beni göz ardı ettin. Tatlılara hiçbir saygın yok ve bu yüzden onları tüketmeye hakkın da yok!”

“Ah, lütfen. Tatlılar için saygı duymak mı? Şu anda saçmalıyorsun.”

“Eğer ikiniz tartışmaya devam ederseniz, kekin hepsini ben yiyeceğim.” dedi Nell. “Bir dilim alabilir miyim Leila?”

“Tabii ki.”

 

İki tarafın da yumuşamadığı, bir ileri bir geri dönüp duran tartışmayı sonlandırmak için tek cümlesi yeten kahramanın, ikilinin garip davranışlarını halletmeye alıştığı açıktı.

 

“Sağ ol Leila.” Son darbe olarak kumral kız, eline bir çatal aldı ve ona verilen dilimden bir parça yedi.

“Y-yapmamalısın Nell.” dedi Lefi, panikle. “Hay lanet! Senin gibilerle harcayacak varktim yok Yuki! Elden bir şey gelmez, bağışlayıcı olmaya devam edecek ve şekeri takdir etmemene rağmen bir dilim yemene izin vereceğim!”

“Pfffft. Lanet şeye sahipmişsin gibi davranmayı kes. İkimiz de biliyoruz ki bunu pişiren kişi Leila. Tepeden bakmayı bırakmaya ve atıp tutmak ve hak iddia etmek yerine ona teşekkür etmeye ne dersin?”

“Aptal.” diyerek küçümsedi ejderha. “Leila’ya asla saygısızlık yapmayacağımı sen de benim kadar biliyorsun. İçimizde böyle leziz bir yiyeceği yapabilecek tek kişi o. Benim için o, bu zindanın hiyerarşisinde en üst noktadayken sen en alttasın.”

“Öyle diyorsun ama, başında Leila’ya tatlı yapmayı öğreten kişi benim.”

“Onları sadece zindanın güçlerini kullanarak yapıyordun. Hiçbir zaman kendi başına yapacak yetide değildin. Ona verdiğin karmaşık tariflerden bir şeyler yapan kişi Leila’nın kendisi.”

“Eh. Evet, doğru.” Yuki omuz silkti.

“Ama ben merhametli birisiyim. En azından onları Leila’nın dikkate almasını sağlayan kişinin sen olduğunu tanıdığım için onur duyman gerek. Senin müdahalen olmadan onları hiç duymamış olacağı doğru.”

“Ah tanrım... teşekkür ederim...” iblis lordu gözlerini devirdi. “Senin tarafından tanınmak öyyyle büyük bir onur ki... Tamaaaamen umurumda.”

 

Ağız dalaşları nihayet sonlanınca, ikili masadaki Nell’e katıldı ve ikindi atıştırmalıklarını yemeye koyuldu. İkisi de pek bir şey söylememişti, ama yüzlerindeki memnun ifadeler---ve bu şekilde keyif aldıklarını bilmek---Leila’nın yüzünü gülümsetmeye yetmişti.

 

“İkinci keki de getireyim mi Leila?” Lyuu, aynı diğer hizmetçinin daha önceden sorusunu sorarken yaptığı gibi başını mutfaktan çıkarmıştı.

“Evet. Onları lütfen kızlara servis eder misin? Dışarıda oynuyor olmalılar.” dedi Leila. “Ve yemeye başlamadan önce ellerini yıkadıklarından emin olur musun?”

“Tamamdır!”

 

Keki ve yemek ve servis için gerekli eşyaları alırken enerjik bir şekilde cevap verdi ve kalenin dışına açılan en yakın kapıya doğru ilerledi.

 

***

 

Leila’nın gün ortası atıştırmasından sonrasında bitirmeye koyulduğu ilk görev, sabah kurumaya astığı çamaşırları toplamaktı. Bir elinde sepet, kalenin sınırlarından çıktı ve içinde bulunduğu çimenlik araziye doğru ilerledi. Zindan bir elin parmaklarından daha fazla insana ev sahipliği yaptığından, haliyle yıkanacak çok fazla çamaşır oluyordu, ama Leila, cesareti kırılmamış bir şekilde devam ediyordu. Yüksek verimlilikte, pratik hareketlerle çamaşırları katlamaya başladı.

 

“Yardıma ihtiyacın var mı?”

 

Efendisinin tişörtlerinden birini çamaşır sepetine koyduktan sonra, tanıdık, tiz sesli biri tarafından selamlanmıştı. Başını çevirdiğinde sesin kaynağını, saçları tepedeki yapay güneşin ışığı altında altın gibi parlayan saçlara sahip genç bir vampiri görmüştü.

 

“Teşekkür ederim Illuna, ama ben iyiyim.” dedi Leila. “Saklambaç mı oyunuyorsunuz?”

 

Soru, genç kızın bulunduğu yerden kaynaklanıyordu. Kendini olabildiğince küçük ve göze çarpmacak şekilde gösterebilmek için, çamaşır askılıklarından birinin yanına çömelmişti, ama Leila’nın onu hemen fark edememesinin sebebi bu değildi. Büyükçe bir çarşafın ters taraflarında olduklarından, ilk başta ikisi de birbirini görememişti.

 

“Evet evet! Normalde kalenin avlusunda oynuyoruz, ama herkes zaten bütün güzel saklanma yerlerini bildiği için artık o kadar eğlenceli gelmiyor. Şimdi Iryll de burada olduğundan, içeride oynamak yerine dışarda oynamaya karar verdik!”

“Bence bu alan saklambaç için biraz fazla büyük.” dedi Leila gülerek.

“Bence de. Başlamadan önce nereye gidip gidemeyeceğimize karar vermiştik, ama bunun o kadar da iyi bir fikir olduğunu düşünmemeye başladım.” Illuna iç çekti. “İki ebemiz var, ama ikisi de hiç bu tarafa gelmedi.”

“Belki bir dahaki sefer sınırları biraz daha küçültebilirsiniz.” diye öneride bulundu hizmetçi, gülümseyerek. Her ne kadar Illuna’ya bakıyor olsa da elleri durmamıştı--ya da yavaşlamamıştı. Çamaşır katlamaya öncekiyle aynı hızda devam etmişti. “Eminim diğer herkes aynı şeyi düşünüyordur.”

 

Sözleri neredeyse bir işaret görevi görmüştü; Leila’nın sözü biter bitmez, Illuna adının çağırıldığını duydu.

 

“Illunaaaa!” diye bağırdı Shii.

“Neredesiiiiiiiiin?” diye arkasından bağırdı Iryll.

“Ah! İşte oradalar!” dedi vampir, neşeli bir şekilde. “Teşekkürler Leila! Dediğini deneyeceğiz. Kolay gelsin!”

 

Pıtır pıtır koşarak arkadaşlarının yanına giderken el salladı.

 

Son çamaşırı da sepete koyan Leila, grubun hızla uzaklaştığını görünce, kendi kendine, çamur içinde geri geleceklerini düşünmüştü. Bu, sonraki görevine karar vermesine sebep oldu: akşamın ilerleyen saatlerinde kullanmak için banyoyu hazırlamak.

 

***

 

Güneş batınca Leila kendini mutfakta yalnız bulmuştu. Bu nadir bir olaydı. Nell ve Lyuu, neredeyse her zaman, her yemekte ona yardım etmek için buralarda olurdu. Diğer kızlar ara sıra gelir ve yapabildikleri konularda yardımcı olurlardı, ama bugün hiçbiri ortada yoktu. Diğer bütün dişi sakinler misafirle banyo yapmaya gitmişti. Ayrıca Leila da etkinliğe davet edilmişti, ama fazla kalabalık olacağını düşündüğünden geri çevirmişti. Her ne kadar lordunun inşa ettiği banyo kesinlikle büyük olsa da, koyun boynuzlu İblis varlığının, küvetin kapasitesinin üzerine çıkaracağından şüphelenmiş ve bu yüzden herkesin aynı anda rahatça girebilmesi için geri çekilmişti.

 

“Hey Leila, yardıma ihtiyacın var mı?” Zindanın yöneticisi, mutfağa girerken hizmetçinin dikkatini çekmek için el sallamıştı.

“Meşgul değil miydiniz Lordum?” diye sordu. “Bir şeyler yapmanın ortasında olduğunuzu düşünüyordum.”

“Bir yüzük işiyle uğraşıyordum evet, ama şu anda işi bitti sayılır.” dedi. “Kimse sana yardım etmeye gelmemiş gibi göründüğünden, ben geleyim dedim.”

 

Yemek yapmak basit bir işti. Leila özellikle bir yardıma ihtiyacı varmış gibi hissetmiyordu, ama teklif etme zahmetine girdiğinden onu geri çevirmek için hiçbir sebep görememişti.

 

“Eğer sorun olmayacaksa, tabii ki, lütfen edin.” dedi başını eğerek.

“Sorun değil. Sorun olacağını düşünsem teklifte bulunmazdım.” dedi Yuki. “Bir bakalım...” tezgaha serili malzemeleri gözüyle taradı. “Sanırım bu akşam köri yemeği yiyeceğiz.”

“Iryll’in daha önce böyle bir şey yemediğinden emin olduğum için, bunun iyi bir fikir olacağını düşündüm.”

“İyi fikir. Bütün çocuklar köri yemeğini seviyor.”

“Gerçekten de öyle. Burada yaşyan bütün çocuklar bayılıyor.”

“Değil mi?” İblis lordu bir bıçak ve birkaç malzeme alırken durakladı. “Pekala, sebzeleri doğramakla başlayacağım.”

“Lütfen ve teşekkür ederim.” dedi Leila.

 

Görevlerine karar verdikten sonra, hizmetçi ve efendisi yan yana çalışmaya başladı. Hizmetçiler genellikle hizmet ettiklerinden çok daha düşük bir statüde olduklarından, hiçbir normal şart altında akla gelmeyece kbir olaydı. İkisi arasındaki sosyal etkileşim çok nadirdi. Ve buna karşın omuz omuza, yanyanalardı.

 

Durumun garipliği, karakterlerin kim olduklarıyla daha da vurgulanıyordu. Efendi bir iblis lorduydu, herkes tarafından korkulan büyük bir tehditken, hizmetçi ise elbette ki bir hizmetkardan çok bir bilim insanıydı. Her ne kadar dünya kocaman olsa da, Leila böyle alışılmamış bir durumun başka bir yerde gerçekleşebileceğinden şüpheliydi.

 

Şüphesi, bir minnettarlık hissini alevlendirmişti. Gizemle dolup taşan dünya için. Ve böyle bir gizemin bir parçası olmasına izin veren olasılık dışı koşullar silsilesi için.

 

Ruh halindeki değişikliği fark eden Yuki, “Bir şey mi oldu?” diye sordu.

“Bir şey olmadı Efendim. Hiçbir şey olmadı.”

 

Efendisi şaşkın bir ifadeyle baktı, ama Leila etkilenmemişti. Bakışlarını umursamadı ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle çalışmaya devam etti.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
İners (132 puan) Üye
2021-07-19 00:57:00
Çeviri ve edit için çok tşk
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 11:41:17
Efendisi şaşkın bir ifadeyle baktı, ama Leila etkilenmemişti. Bakışlarını umursamadı ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle çalışmaya devam etti. gayet güzel :)
STERBEN (225 puan) Üye
2020-10-15 17:43:09
Çeviri için teşekkürler.
Kunai 52 (151 puan) Üye
2020-09-18 02:37:30
Çeviri için teşekkürler.
Kaptan bijon (103 puan) Üye
2020-09-06 16:20:32
Bölüm için teşekürler
Ulaş (1600 puan) Üye
2020-08-23 18:06:59
New wife unlocked
yusuf (157 puan) Üye
2021-04-01 11:41:03
@Ulaş, Harem +1
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-23 00:29:34
Leila ile ne zaman evlenecek acaba...🤔
Ker!m (339 puan) Üye
2020-08-22 22:55:00
E. S. Galiba yeni arc leila ile ilgili olucak.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-22 22:31:02
Çeviri ve edit için teșekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-08-22 22:30:50
Bununla da evlenmesin be.
ASİLZADE (3982 puan) Üye
2020-08-23 00:28:18
@DeliDana, evlensin boşa gitmesin bu bizden 😂 ,daha kim bilir neler çıkacak 😂
maahhaam (4749 puan) Üye
2020-08-22 22:23:11
Çeviri için teşekkürler
Oburcuk (733 puan) Üye
2020-08-22 21:01:57
çeviri için teşekürler hizmetçiyi bilim adami olarak kulansa baska hizmetciler alsa ne guzel olur