Kuzeyli Asilzade ve Yırtıcı Kuş Hanımının Kar Ülkesindeki Avcılık Hayatı

19 Haziran 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
724 Görüntülenme
Bu bölümü 5 Kişi beğendi.
Cilt 1

Büyük Özdüşünüm

Suçumun farkına vardıktan sonra eve ağır adımları ile gittim.

Sadece günlerce böyle, eşim verandada beni dönerken karşılıyordu.

“…Ee, şey.”
“Geç kaldın.”
“Evet. Henüz gelebildim. Çok geç olduğu için üzgünüm.”
“……”

Bu kez, Sieg bile bilmiyormuş gibi davranmadı. Gri gözleri beni kınayan bir bakışla deldi.

Dışarısı soğuk olduğu için bana oturma odasına gelmemi söyledi. Şöminenin üzerinde kaynatılan su, kapağın tıkırdamasıyla kaynamış gibi görünüyordu.
Sieg biraz kahve hazırladı. Üç küp şeker koyup bana verdi.

Sieg’in kahvesi dünyanın en iyisiydi. Ona her zamanki izlenimi söylememe rağmen, ‘Anladım,’ diye cevap verdi, soğuk bir sesle bir yabancıyla konuşuyormuş gibiydi.

Sieg'in öğle vakti olan şey için beni azarlayacağından korkuyordum ama Sieg hiçbir şey söylemedi.
Ona bir göz ucuyla baktığımda o da bana bakıyormuş gibi hissettim bu yüzden gözlerimi çevirdim.

“Sieglinde.”
“……”

Bundan sonra hiçbir şey söyleyemedim.
Uzun bir süre sonra beraber yediğimiz bir yemek olmasına rağmen sessizce yedik. Ağır atmosferden boğulacağımı hissettim.

Ama böyle devam etmesine izin veremediğim için bir bahane dile getirdim.

“Sieg, gündüz vakti olan şey hakkında.”

Sieg hala beni görmezden geliyordu ama yine de devam ettim.

“Sanırım seninle yeterince zaman geçiremediğim için garip davrandım.”
“……”

Bu fenomeni isimlendirseydim bu, 'Sieglinde eksikliği' olurdu. Yeterli Sieglinde olmamasından kaynaklanıyordu.

Bunu söylediğimde şaşkın görünüyordu.

“Ne kadar aptalca.”
“Söylediğin gibi.”

Sieg'in dediği gibi bu gerçekten aptalca bir düşünceliydi. Bunu kabul ettim.

“Dürtü ile yapıldığını itiraf ediyorum ama rahat değildim.”
“……”

Yine de tek taraflı aşk her zaman karşındaki için can sıkıcıydı. Bunun için özür dilerim.

“Hey, aklımda olan bir şeyi söyleyebilir miyim?”
“Bunun gibi şeyler, her şeyi saklaman bir problem olur.”
“Teşekkür ederim, Sieg.”

Burada dursaydım sadece küstah bir adam olurdum, bu yüzden aklımdakini söyledim.

“……”
“……”

Kalbim daha önce hiç olmadığı gibi titriyordu.
Derin nefes alıp verdim ve söyledim.

“Sieglinde-san, lütfen gerçek eşim ol.”
“!?”

Ah, onu sevdiğimi söylemeli miydim? Hayır, aslında, kulağa daha saçma geliyordu.

Hemen pişmanlık duydum. İlk teklifimden daha kötü olabileceğini düşündüm.

Bakışlarımı yavaşça Sieg'e çevirdiğimde yüzünde şaşkın bir ifade olduğunu gördüm.

“Neden……?”
“Üzgünüm, maalesef belirlenen tarihe kadar bekleyemedim.”

Sözleşme, bir yıl boyunca birbirimizi iyi tanıyacağımız ve sonra evliliği düşüneceğimizdi.

Sözümüzü bozmuş olsam bile ona teklif ettim.

Keyfi olarak yaptığımın bilincindeydim. Sieg'in gelmesinden bu yana birkaç ay geçmişti. Düzgün bir şekilde dinlenemeyeceği zamanlar olduğu için üzülüyordum.

Bununla birlikte, o olmadan yaşayamayacağım bir varlık haline gelmişti.
Sadece bir süreliğine ayrılınca bile onu özlüyordum.

Birisi onun neyini sevdiğimi ya da onun neyine düştüğümü sorarsa çok fazla şey vardı, ama nedense cevap verebileceğimi sanmıyordum.

Sieglinde, seni gerçekten seviyordum. Ya da dürüstçe söylemek istiyordum, ama reddedilmekten korktuğum için kalbim kendini sıkıca kapatmıştı.

Sieg'e tekrar baktığımda, sorunlu bir ifadesi vardı.
Ona ilgi gösterdiğimde takındığı ifadeydi.

“——I”
“Bekle, Sieg!”
“!?”

Onu durdurdum daha sonra cevap vermesini istedim.

“Balonun aksine, bunu iyice düşünmeni istiyorum.”
“……”
“Yine de zamanın geri kalanını keyifli bir şekilde geçirmek istiyorum.”

Her şeyi yeşile çeviren bahar henüz gelmemişti.
Ne canlandırıcı yaz ne de kısa sonbahar henüz gelmemişti.

Mümkünse bu mevsimleri Sieg ile geçici bir çift olarak keyifli bir şekilde geçirmek istiyordum.

Bu yüzden daha sonra cevap vermesini istedim.

“…… Peki.”
“Teşekkürler ve…”
“Hala söyleyecek bir şeyin mi var?”
“Evet, üzgünüm.”

Sevmediği bir şey yaparsam bana tam güçle vurmasını istedim.

Onun önünde olabildiğince beyefendi olmaya çalışıyordum ama sevdiğim kişiyle yaşıyordum, ne olabileceğini söyleyemiyordum. Bugünkü gibi şeylerin olmayacağını güvenle söyleyemezdim.

Neyse ki Sieg kendini nasıl koruyacağını biliyordu. Yetişkin bir adamı dövmesinin çok kolay olacağını tahmin ediyordum.

“Bunu da anladım.”
“Üzgünüm, teşekkürler.”
“Ama yine de yumruklarımı her zaman kaldıracağımı sanmıyorum.”

…… Yani yumruklar yerine bacaklar ha, Sieglinde-san.

Onun döner tekme vuruşunu hatırlayarak titredim.
Asker olan Emmerich, defansif bir eylemde bulunarak bunun etkisini azaltabilirdi ancak Sieg’in vuruşunu ben alırsam bir daha asla ayağa kalkamayabilirdim.

O gün, Sieg'e dokunmadan önce doğru ortamı yaratacağım konusunda karar verdim.

◇◇◇

Her nasılsa turizm mevsiminde hayatta kalmayı başardık. Auroranın bu dönemde ortaya çıkma şansı en yüksek olduğu için, bu mevsimde daha fazla turist vardı.

Bu yıl, Sieglinde etkisi sayesinde çok daha fazla turist vardı, bu yüzden günler tahmin edilemezdi.

Ancak bu, misafirlerin gelmeyi bıraktığı anlamına gelmiyordu.

Ve bugün özel bir konuk bizi ziyaret etmişti.

“Uzun zamandır görüşemedik! Aslında bu kadar uzun oldu mu?”
“…… Evet.”
“Çok yakında döneceğini sanmıyordum, mutlu oldum Emmerich.”

Misafir, Sieg’in ordudaki eski meslektaşı Emmerich David idi.
Mektuplaşırken iki hafta önce geleceğini söylediği bir mektup gelmişti. Bugün geleceğini söyleyen mektup dün gelmişti. İnanılmaz bir hızdı.

Ona evimde bir oda teklif ettim ama bu sefer zaten bir yer ayırdığını söyleyerek reddetti.

Mektubunda konuşmak istediği bir şey olduğunu söylediğinden konuşmak için evimde toplandık.

Ne hakkında konuşmak istediğinden emin olmasam da.

Bunun erkekler arasında bir şey olduğunu düşündüm ama Sieg'in de oturmasına izin verdi.

Emmerich gergin görünüyordu, Sieg ve ben de ona baktık.

“——Ee, konuşmak istediğin şey nedir?”
“……”

Hiçbir konuşma belirtisi göstermediği için sordum.
Konuşması gereken Emmerich, yabancı dilde yavaş konuşmaya başladı.

“Konuşmak istediğim şey——“

Mektupta sormanın utanç verici olduğunu söyleyerek başladı ve köyde sevdiği biri olduğunu söyleyerek sona erdi. Son buydu.

“……”
“……”
“……”

Emmerich başka bir şey söylemediğinden sessizlik oluştu.

“Hayır, bizzat söylemek daha utanç verici değil mi?”

Sieg dikkatsizce bunu belirtti.

Bunu duyan Emmerich başını eğdi.

Emmerich David, canlandırıcı ve samimi bir kişiliğe sahip gibi görünüyordu ama gerçekte nazik ve hassastı. Sieg, ona alışmış olsa da onunla rahatça konuşabilse de henüz onunla bu şekilde konuşamazdım.

Deminki sözlerle genç Emmerich’in gözleri doldu ama görmemiş gibi davrandım.

O tepeden tırnağa adam için son darbeyi yine Sieg indirmişti.

“Bunu sana önceden söyleyeceğim ancak bu köydeki kadınlar taşınamıyor. Bu aşkı yaşamak istiyorsan bu köye taşınman gerekiyor.”
“!?”

Emmerich şaşkınlıkla solgunlaştı.

"Sevdiğin kişi kim?"
“......”
“Bize söylemedikçe bilemeyiz.”
“…… Beyaz saçlı, mavi gözlü.”

Sieg bana baktı. Hayır o ben değildim. Başımı iki yana salladım.
Buradaki köylülerin çoğunun, cinsiyete veya yaşa bakılmaksızın beyaz saçları ve mavi gözleri vardı.

“Daha fazla ayrıntı söyle.”
"……Örgü saçlı."

Sieg tekrar bana baktı. Hayır hayır, gerçekten, o ben değildim. İnkar etmek için elimi salladım.
Köylülerin çoğu saçlarını örüyordu. Ruh ibadetinin bir parçasıydı.

"Başka?"
"……Çok tatlı."

Sieg buraya tekrar baktı…… bekle ne? Ona tatlı olmadığım için uygun olmadığımı söyledim. Sieg kaşlarını çattı ve mırıldandı, “Öyle mi?”

Emmerich'in sevdiği kız hakkında şaşırtıcı derecede az bilgi vardı.

“Ne yazık ki, pes etmelisin.”
“!?”
“......”

Emmerich'in kimi aradığı hakkında bir fikrim vardı ama ona söylemenin iyi bir fikir mi yoksa kötü bir fikir mi olduğundan emin değildim.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FikFik (110 puan) Üye
2021-02-09 14:25:48
Çeviri için teşekkürler
ŞahiTopu (56 puan) Üye
2021-01-20 17:43:52
Sieg sayende şu kış günü kalbim sımsıcak oldu
Waga na wa Megumin (136 puan) Üye
2021-01-06 14:42:59
sieg aşkım kahkaha attım ya her seferinde kocacığına bakması = kalp :D emeği geçenlerin ellerine sağlık...