Overlord

20 Kasım 2018
Çeviri: dmc3
Düzenleme: Kyuuseishu
4776 Görüntülenme
Bu bölümü 37 Kişi beğendi.
Cilt 10

Ainz Ooal Gown'un Büyü Krallığı - 10

KISIM 2

İşleri hallolduktan sonra üçü de Elder Lich’ler ile birlikte Ainz ve Fifth’i arkalarında bırakarak odadan ayrıldılar. Sekiz Bıçaklı Suikastçılar da tavanda duruyorlardı bittabi.

İşin aslı, Ainz’in bugünlük yapacağı başka bir işi kalmamıştı. Günün geri kalanında boştu. Az önce tatlıya bağlanması gereken konuları da halletmesiyle birlikte boş vaktinin olduğunu hissetmişti. Bu boş vaktinde neler yapacağını şöyle bir düşünürken Ainz’in kafasına aniden bir fikir gelmesiyle doğruluverdi.

“Pandora’s Actor’ı görmeye gideceğim.”

Bu emirle birlikte Ainz yürümeye başladı. Fifth de ses çıkarmadan peşine düştü. Doğal olarak Sekiz Bıçaklı Suiksatçılar da keza.

Evden çıkar çıkmaz havanın mevsim dolayısıyla hâlâ oldukça serin olduğunu fark etti. Rüzgâr bir nevi bıçak gibi kesiyordu ancak Ainz soğuktan hiç etkilenmiyordu. Üşümediğinden emin olmak için Fifth’e şöyle bir bakıp adımlarına devam etti.

 Bölgede üç tür yapı görülüyordu; Ainz’in ikametgâhı, envaiçeşit hükûmet binaları ile misafihaneler. Pandora’s Actor, yani Momon ise misafirhanelerden birinde kalıyordu.

Normalde hükümdar sıfatına yakışan bir şekilde Momon’u huzuruna çağırmalıydı fakat fikrini değiştirdiğinden böyle buluşmayı uygun gördü.

Misafirhaneye yaklaşırken “Hı? Bu da ne?” diye mırıldandı Ainz. Misafirhaneye şüpheli bir şekilde eklenmiş ahırlara bakıyordu. Ahır dendiğine göre güçlü kısraklar olması beklenirken içerisinde yalnızca Hamsuke vardı. En azından öyle olması gerekirdi.

Kafası karışmış bir şekilde ahırlara yanaşan Ainz alçak sesle hyu~hyu~  şeklinde bir horultu işitti. Uyku, canlıların sahip olduğu bir ayrıcalık olduğundan Hamsuke içeride olmalıydı.

Güneş tam temeye çıkmış olmasına rağmen Hamsuke mışıl mışıl uyuyordu.

Hamsuke kediler gibi karanlıkta net bir şekilde görebilmesine karşın kendi deyimiyle ne gündüz ne de gece hayvanıydı. Karnını tıka basa doldurur ve tekrar acıkana kadar zıbarırdı. Böyle bir hayat sürüyordu.

Ainz bu durumu ilk öğrendiğinde “Böyle bir hayatın neresi Ormanın Bilge Kralı’ndan beklenir ki?”. Sivri zekâlı bir canlı gibi davranışlar sergilemesini umduğu için kendini saf hissetmişti.

“Neredeyse burnunun dibinde olduğumuz hâlde bizi fark etmedi. Vahşi içgüdülerini de mi yitirmiş? Asimile olmanın da böylesi! Belki de tüm gece çalışmıştır ama.”

“Alakası yok. Hamsuke-sama dün de gün boyunca bu şekildeydi.”

“Demek öyle.”

Fifth’in dobra cevabına rağmen Ainz, Hamsuke ile konuşmak istiyordu ama nasıl başlayacağını bilmiyordu.

Alt tarafı bir evcil hayvan gerçi. Ondan bir şey beklememeliydim. Kendini bu kadar alçalttıysa da benim için fark etmez. O değil de, ben işten kafamı kaldıramazken burada gününü gün ediyor. Bu durum cidden sinirlerime dokunuyor… Her ne kadar sinirimi ondan çıkarmaya çalıştığımın farkında olsam da.

Kafasını ahıra soktuğunda dev hamsterın yerde alık gibi yattığını gördü. Burnundan bir de sümük balonu şişip dursa tam bir uykucu gibi dururdu.

Fakat Hamsuke’nin orta yaşlı bir adam(her ne kadar vücudu buna müsait olmasa da) gibi yatışının yanı sıra Ainz’in dikkatini bir şey daha çekmişti.

 Hamsuke’nin kuyruğunu karnına sarmış vaziyette bir Ölüm Şövalyesi vardı. Daha ilk başta Ainz’i ahıra çeken şey de bu namevt mahluku olabilir.

Kendi elleriyle yarattığı bir namevt mahluku olduğundan dolayı aralarında bir bağ vardı, bu yüzden de konumunu aşağı yukarı belirleyebiliyordu. Fakat E-Rantel’de nice namevt olmasından mütevellit bu sezgisi belirli bir mahluku veya yerini tam olarak seçemiyordu.

Esasen kendi elleriyle vücut verdiği namevtlerin konumunu eliyle koyduğu gibi bulması işten bile olmazdı. Yine de bu ahıra bir namevt gönderdiğini anımsayamadığından dolayı içeride bir namevt olduğunu net biçimde algılayamamıştı.

“Uyan Hamsuke.”

“Muuu, evet…”

 Koca çehresini hareket ettirirken insanlar misali göz kırpmasıyla Ainz’i görüverdi.

“Ohhhh! Ben de kim acaba diyordum ki lordum teşrif etmişler!”

“Kim olduğum bir ehemmiyet teşkil etmiyor. Normalde bana ‘Ainz-sama’ şeklinde hitap etmen gerekmiyor mu hem? En nihayetinde Momon’un binek hayvanısın, benim değil.”

“Bittabi lordum!”

“İyi de yine… Neyse, kafan aldıysa sorun yok…”

Demesine karşın Hamsuke’den aldığı tepkiyle Ainz, Cidden anladı mı ki? diye düşündü.

Ayrıca büyülü mahlukatın zihin kontrolüne karşı belirli bir savunmaları yoktu. Bu sebeple de Ainz, zihin kontrolüne karşı zaafı olmasın diye Hamsuke’ye bir eşya dahi vermişti, lakin büyüden başka yöntemler aracılığıyla da Hamsuke’ye istediklerini yaptırabileceklerine dair çekinceleri vardı.

“Şimdiye kadar bir yanlışın olmadı madem, sana güveneceğim. Konuya gireyim öyleyse. Ölüm Şövalyesi ne ayak?”

“Ohhh! Bununla eğitim yapan bir arkadaşım olur, lordum!”

Ainz o an hatırlamıştı.

Hamsuke bir savaşçı olmak için talimler görürken savaş sanatları öğrenimine dair bir deney gerçekleştirmişti. Özetle, bir savaşçı gibi seviye atlamaya devam edip edemeyeceğini görmek için bu Ölüm Şövalyesi’ni kullanmıştı.

Ölüm Şövalyesini XP(Tecrübe Puanı) kazanımını artıran antik eşyalarla donatmıştı fakat bu sefer de şövalye büyük oranda güçsüzleşmişti. Nitekim Ölüm Şövalyesi hiç seviye atlayamamıştı. Neticeyi öngördüğünden Ainz de küplere binmişti. Lakin nedendir bilinmez, Hamsuke Ölüm Şövalyesi üzerinde aralıksız çalışmaya devam ettiğinden antik eşyaları çıkarıp şövalyeyi onun yanında bırakmıştı.

 

 

O girişimimden kalan Ölüm Şövalyesi’ymiş demek… Sahi, zırhındaki çiviler aşağı doğru bükülmüş görünüyordu… Sarılıp uyulacak bir yastık olmasından ziyade savaşçı yapmak veya bir sanatta ustalaşması için o çivileri takmıştım. Neyse ya, dert değil. Yeterince Ölüm Şövalyesi var zaten. Birini vermekten zarar gelmez.

İşin aslı, Ainz her gününü namevtler yaratarak geçirdiğinden dolayı gerektiğinden ziyadesiyle fazla sayıda Ölüm Şövalyesi vardı, bu yüzden de onlardan imal etmiyordu artık.

“ Öyle mi? Peki. Yine de, n’olursa olsun bir zamanlar vahşi bir büyü yaratığıydın. Birinin bu kadar yanına yaklaştığını ruhunun dahi duymaması oldukça büyük sıkıntı. Aura gibi görünmez değiliz, haksız mıyım? Bu işi biraz daha ciddiye alsan olmaz mı?”

Hamsuke morali bozulmuş bir şekilde bıyıklarını düşürdü.

“Bendeniz özürlerimi sunarım efendim. Bendeniz malum ormanın en kudretli varlığı idim. Kimseler bendenize pusu kurma cüreti gösteremediği için hiçbir zaman ihtiyatlı davranma gereği duymadım efendim.”

“İllaki bi’ çocukluk… dönemin… falan olmuştur ama, değil mi? Evvelinde Doğu’nun Devi ile Batı’nın Engereği yok muydu?”

“Onlar kim? Sözünü ettiğiniz beyefendiler… Doğu? Batı? Kimlerden bahsediyorsunuz?”

Ainz’in kafasında bir soru işareti belirdi.

“Senin gibi ormanın efendisi olduğunu iddia eden canlılardı.”

“Hoho~ Ormanda öylelerinin olduğundan haberim bile yoktu! Sizden de bu beklenirdi lordum! Muhakeme yeteneğiniz çok gelişmiş. Bendeniz naçizane evinden başka yerlere dair asgari bilgiye sahibim.”

“Kendine… Ormanın Bilge Kralı diyorsun bir de…”

“Mazide bendenizin bölgesine izinsiz giriş yapan insan bir savaşçı bendenize bu şekilde hitap etmişti. Bahsi açılmışken, bendeniz işittiğim hitabet şeklini ziyadesiyle beğendiğimden mütevellit işbu savaşçıyı sağ bırakmıştım. Ah o eski günler ah…”

Ainz nihayet kafasını kurcalayıp duran belirsizliği giderdiğini düşündü.

Malum savaşçı köyüne sağ döndüğünde hasmı olan Hamsuke hakkında abarta abarta hikâyeler anlatmış olmalıydı. Tüm yoldaşları can vermişken bir tek kendisinin sağ dönmesini bu şekilde haklı nedenlere bağlamak istemiştir.

Bu da anlaşılır bir durumdu.  Zira Hamsuke oldukça güçlü bir varlıktı. Ainz’in şu ana dek tanıştığı insan savaşçılardan yalnızca Clementine ile Gazef, Hamsuke’yi yenebilirlerdi.

Ainz’in aklına ansızın Gazef düşüverdi.

“Ohh? Bir sorun mu var lordum?”

“Hayır… Yok bir şey… Şey… Doğru… Hakikaten de Ormanın Bilge Kralı olmaya layık değilsin, Ormanın Hamster’ından ibaretsin.”

“Hamster diyorsunuz… Sahi, daha evvel de bu yaratıklardan dem vurmuştunuz lordum! Öyleyse bendeniz gerçekten de bir hamster mıyım?”

“Sapına kadar dev bir hamstersın.”

“Hadi ya! Bendeniz dev bir hamstermışım meğer! Peki naçizane hizmetkârınız türünün kalanını nerede bulabilir lordum?”

“Orasını ben de bilmiyorum işte.”

Terslenircesine bir cevap işittikten sonra Hamsuke’nin suratı bir kez daha mahkeme duvarını aratmaz hâle gelir. Üzerine fazla mı gittim acaba? diye düşünen Ainz, Hamsuke’nin gönlünü almak için şöyle der:

“Nazarick’e hizmet eden herkesin layıkıyla ödüllendirileceğini garanti etmiştim. Dolayısıyla Nazarick adına gayret etmeye devam ettiğin sürece günün birinde senin türünden başkalarını da bulacağım.”

“Ohhh!”

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-08 06:19:34
Bölüm için teşekkürler
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-21 23:40:56
Bakarsın şansı yaver gider de onu da bulur
Wickedleopar (1864 puan) Üye
2021-11-19 17:56:47
Teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-05 16:29:38
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-25 15:13:10
çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-20 18:13:44
Çeviri için teşekkürler
stakr (27 puan) Üye
2021-01-05 20:39:20
elinize sağlık
ozant40 (42 puan) Üye
2020-09-24 10:13:08
Ağam mükemmel bölüm ağam
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-05 18:20:37
Bölün için teşekkürler. :d
Bazil (1684 puan) Üye
2020-06-26 11:19:17
Emeğiniz için teşekkürler
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 01:05:00
emeğinize sağlık
Artorius (3 puan) Üye
2020-02-24 21:22:43
çeviri için teşekkürler
deden18 (428 puan) Üye
2019-10-20 08:59:40
çeviri için teşekkürler
Vampire (369 puan) Üye
2019-04-19 17:51:49
Teşekkürler
czkombo (15 puan) Üye
2019-03-04 17:17:36
çok sağolun elinize sağlık :) paralel evren vardıda biz mi gitmedik :D
blade (3267 puan) Üye
2019-02-03 02:29:40
Çeviri ve edit için teşekkürler