Overlord

08 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
3199 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 10

Re-Estize Krallığı -11 Oku

Philip'in gözleri, Kraliyet Sarayı'ndaki kadar... Hayır, ondan da büyük bir salona dikilmişti.

 

Bunun diğer kişileri ne kadar kıskandıracağını düşünmeden edemedi. Hilma bu mekandaki tüm hazırlıkları kendisi ayarlamıştı. Ancak, daha önce Philip'e bir soru sormuştu. “Klasik bir balo salonu mu olsun yoksa eşi görülmemiş bir gösteri mi? Eğer ikincisini seçerseniz sonradan bana yapacağınız iyilik de daha fazla olur.” Philip hiç tereddüt etmeden ikincisini seçmişti.

 

Bir başka deyişle bu balo Philip'in iyilikleriyle ödenmişti. Yani bu, onun ne kadar efor sarf ettiğinin bir göstergesiydi. Ve ayrıca onun yüzünden burada toplanmış birçok soylu vardı.

 

Bu mükemmeldi. Ancak bunun yüzünden Philip belli bir şey yüzünden oldukça mutsuz hissediyordu kendini.

 

Her ne kadar başkalarının bilgeliğine güvense de son söz ona aitti. Davetiyelerdeki adresi o belirlemişti ve mühürler de ailesinin mühürleriydi. Daha da önemlisi, herkes, Büyü Krallığı'ndan gelen elçi ile tanışmak için buradaydı. Ve işte o elçiyi buraya davet eden kişi de Philip idi.

 

Diğer bir deyişle bunu düzenleyen ve mümkün kılan kişi o olmuştu. O yüzden övgüleri ve memnuniyet dolu bakışları toplaması gereken kişi de o olmalıydı. Onları böyle bir etkinliğe davet ettikleri için Philip'e teşekkür etmeliydiler. Ayrıca, başka kimsenin yaklaşmaya cesaret edemediği Büyü Krallığı'nın elçisini davet etme cesaretini de övmeleri gerekiyordu.

 

Peki ya şu an ne oluyordu?

 

Buraya gelen herkesin konuştuğu ilk kişi Hilma oluyordu. Ancak Hilma'dan sonra kendisini selamlıyorlardı. Ayrıca bunu, Hilma Philip'in adından bahsettikten sonra gönülsüz bir şekilde yapıyorlardı. Eğer Hilma öyle yapmalarını söylemeseydi ne yaparlardı acaba?

 

Hilma'ya bir iyilik borcu olduğu için onun kendisinden daha dikkat çekici olduğu gerçeğine katlanıyordu. Ancak o soylulara karşı şu an irite oluyordu. Soylu toplumunun kurallarına bakıldığında ilk kimi selamlamaları gerektirdiği aşikardı.

 

Bu yüzden hepiniz işe yaramaz salaklarsınız. Hıh, Hilma'nın önerisini kabul etmek kötü bir fikirmiş gibi görünüyor.

 

Soyluları buraya, Hilma'nın zekasıyla davet etmişti.

 

Philip'in seçtiği soylular Büyü Krallığı ile olan savaştan sonra ailelerinin başına yeni geçmiş ya da yakın zamanda geçecek olan kişilerdi. Başka bir deyişle, bu insanlar Philip'le benzer durumdaydı.

 

Hilma'nın önerilerini kabul etmesinin nedeni Philip gibi düşünen çok fazla kişinin olmamasıydı. Eğer ailelerinin liderleri değişmezse soylular Büyü Krallığı'nın sadece kötü taraflarını görecekti.

 

Ancak...

 

Tanrı aşkına, burada beceriksiz olmayan tek bir insan evladı yok mu?

 

Yeni gelmiş olan misafirlere baktı ve sonra Hilma'ya doğru yürüdü.

 

Ne boktan, diye düşündü Philip…

 

Soy ağaçlarına gömülen bu salaklar gerçekten aptaldı. Bu yüzden ilk önce konuşmaları gereken kişi konusunda sıçıp batırmışlardı. Daha doğrusu bunun için bir sebepleri yoktu.

 

...Yine de, bu iyi bir şey değil mi? Liderliği ele geçiremeyecekler, çünkü salaklar, değil mi? Burada benden daha iyi bir beyne sahip bir soylu olsaydı, kurmayı düşündüğüm yeni partinin komutasını alamazdım. Ailemin gücü de bunu yapmama izin vermezdi.

 

Bu onun için bir şans olabilirdi. Bu onların hatası olduğu için, ilk önce onunla konuşmadıkları gerçeğini gelecekte toplayacağı bir borç olarak sayabilirdi.

 

Hevesli bir şekilde bunları planlarken Hilma önünde belirdi.

 

Bir deri bir kemik kalmış bir kadındı.

 

Hastalık derecesindeki zayıflığı onu ölümcül bir hastalığa sahipmiş gibi gösteriyordu. Kemiklerinin üzerinde daha fazla et olsaydı muhtemelen güzel görünürdü.

 

“Philip-sama, tüm davetli misafirler geldi gibi görünüyor.”

 

"Öyle mi?"

Başka bir deyişle, hepsi onu burada iki numara olarak görüyordu, diye düşündü Philip. Bu aşağılık duygularını gizlemeye çalıştı ama Hilma bunu anlamış gibi görünüyordu.

 

Kıkırdadı.

 

“Memnun görünmüyorsun.”

 

“Hayır, bir şeyim yok.”

 

Philip gülümsedi. O bir soyluydu - böyle entrikalarla uğraşabilirdi.

 

“Yalan söylemeye gerek yok. Senin destekçinim çünkü bundan bir kazancım olacak, Philip-sama. Aramızda hiçbir sır olmamalı.”

 

Sözlerinden pohpohlama akıyordu.

 

Hepsi buydu.

 

Philip'in kalbi titredi.

 

Bu, halk tabakasından birinin bir soyluya karşı takınması gereken doğru tavırdı.

 

Nihayet uzun zamandır beklediği durumu deneyimliyordu ve yüreğinde mutsuzluk, bunların hepsi bir yalanmış gibi ortadan kayboldu.

 

"Bir şey mi oldu Philip-sama?"

 

"Hayır... Şey, düşündüm de... Mutsuz değilim. Sadece rahatsız oldum."

 

“Sizi ne rahatsız ediyor? Bir şey mi eksik? Eğer öyleyse, elçi-dono gelmeden önce hazırlatmalı mıyım?”

 

“Öyle değil,” dedi Philip ve yalandan öksürdü. “İnsanların burada böyle... Beklenmedik davranmasını beklemiyordum. Bütün bu insanları bir partiye toplasam bile, diğer gruplarla rekabet edip edemeyeceklerini merak ediyorum. Beni rahatsız eden şey bu.”

 

“Anlıyorum, demek öyle.”

 

Hilma gülümsedi.

 

Ona karşı şehvet hissetmesi için çok zayıftı. Öyle olsa bile, çekiciliği yutkunmasına sebep oldu.

 

"Ama tam da bu sebepten dolayı sizin liderliğinize ihtiyaçları yok mu, Philip-sama? Sizin bölgenizi düşünün mesela. Oradaki köylüler çok mu zeki?"

 

"Hayır."

 

“Bu yüzden bilge bir lidere ihtiyaçları var, değil mi?”

 

“Evet, gerçekten de doğru.”

 

“Eğer öyleyse, Philip-sama, eminim bu partiyi iyi idare edebileceksiniz. Elimden geldiği kadar yardım da sağlayacağım.”

 

“Çünkü bundan bir kazanç sağlayacaksın değil mi?”

 

"Elbette. Size yardımcı oluyorum çünkü bundan fayda sağlayacağımdan eminim.”

 

Hilma kıkırdadı.

 

Philip'in kalbindeki öfke tamamen gitmişti.

 

Hilma'nın söylediği her şey doğruydu.

 

Philip, Hilma gibi bir kadınla tanıştığı için şansına teşekkür etti.

 

Hilma'nın geniş bağlantıları ve büyük bir servetiyle beraber Philip'in Kraliyet Başkenti'nde asla yapamayacağı şeylere erişimi vardı. Onun gibi birinin ona neden böyle bir iyilik yaptığı da gayet mantıklıydı bu yüzden. Ayrıca, geri ödeme koşulları da çok basitti, bu yüzden de bu, Hilma'yı kullanmasını kolaylaştırıyordu.

 

“Bana yardım edersen, seni diğer tüm kadınlardan daha zengin yapacağım.”

 

Hilma'nın gözleri biraz genişledi ve sonra mutlu bir şekilde gülümsedi.

 

“Bu beni çok memnun eder. Soylu kadınlarda olduğu gibi büyük değerli taşlardan yapılma bir kolye takbbilmeyi çok isterim. Öyleyse, lütfen sıkı çalışın, Philip-sama.”

 

“Ah, onu bana bırak… O zaman, destekçime başka bir soru sorabilir miyim?”

 

“Evet, her şekilde sorabilirsiniz.”

 

“..."Neden bu kadar zayıf olduğunu sorabilir miyim? Vücudunuz hakkında bir sıkıntınız mı var?”

 

Onu desteklemeyecek duruma düşerse bu hiç iyi olmazdı. Eğer rahipler bile onu iyileştiremediyse, o zaman onun yerini alacak birini bulmalı ya da yerine bir halef seçmeliydi.

 

“Ah, bahsetmeye değer bir sorun değil, hayır.”

 

“Bazı varislerin zayıflamak için diyet yaptığını duydum. Sebebi bu mu?”

 

Hilma gülümsedi. Philip hayatında ilk defa, sözsüz olarak, sadece bir gülümsemeyle kendisine bu kadar rahatsızlık verildiğini görmüştü.

 

"Öyle bir şey değil." Gerçek şu ki, artık katı yiyecekler yiyemiyorum, bu yüzden sadece içecek tüketebiliyorum ve ondan da çok fazla içemiyorum… Evet. Lütfen endişelenmeyin. Eğer hastalıktan dolayıysa birine iyileştirme büyüsü kullandırtacağım."

 

Hiçbir şey olmamış gibi, ruh hali normale döndü.

 

“Philip-sama'dan borcumu almadan evvel kesinlikle ölmeyeceğim.”

 

“Oh, ohhh, o zaman iyi. Ancak… neden katı yiyecekler yiyemiyorsunuz?”

 

Bu düşünülmeden sorulmuş bir soruydu ancak yine de bir etki yaratmıştı. Sanki birden Hilma'nın yüzündeki tüm duygular yok olmuştu.

 

Az önceki değişimden bile daha büyüktü bu değişim, bu yüzden Philip endişelendi.

 

"Bir... Bir... Sorun mu var?"

 

“Ah, ahhh, özür dilerim. Sadece bazı şeyleri hatırladım."

 

Hilma bunu dediği gibi ağzını kapattı ve birden beti benzi attı.

 

"Ah... Size böyle hoş olmayan bir şeyi hatırlattığım için ben özür dilerim."

 

Katı yiyecekler yiyememesini sağlayacak kadar ne olmuş olabilirdi i? Şu anda geniş bağlantıları ve servetinin keyfini çıkartıyor olsa bile geçmişte düzgün yemek yiyemediği zamanlar olmuş olabilirdi. Daha fazlasını öğrenmek istedi ama muhtemelen bunu yapmak çok kötü bir fikir olurdu.

 

“Philip-sama, sanırım elçiyi çağırmanın zamanı geldi. Ona eşlik ederseniz herkesin size farklı gözlerle bakacağını düşünüyorum. Bu, organizatörün sizin olduğunuzu her şeyden çok kanıtlayacak ve buradaki en güçlü kişinin siz olduğunuzu gösterecektir.

 

"Ohh! Evet, cidden de öyle olur.”

 

Albedo, Kraliyet Ailesi'nin akşam yemeğinde yalnız kaldığı için, Philip bu tür şeylerin normal olduğunu düşünmüştü. Ancak değildi. Durumun böyle olmadığını bilmek onu utandırdı.

 

“Herkes kesinlikle şaşıracak. Seninle konuşmaya gelmeyen pek çok kişi, endişeli ve huzursuz hissedecek, Philip-sama. ”

 

Philip'in kalbinde sadistik bir keyif baş gösterdi. Buradaki soyluların çoğu andan daha üstteydi ve çok daha büyük bölgeleri yönetiyorlardı. Ailesine bir yük olmuş kendisine ne tür ifade takınacaklardı?

 

“Bu doğru, onu bekletmek olmaz. Gidiyorum o zaman.”

 

“O zaman, adamlarımdan biri size yol gösterecek.”

 

Hilma'nın hizmetkarlarından biri tarafından yönlendirilen Philip, Büyü Krallığı'nın elçisi Albedo'nun odasına doğru yola koyuldu.

 

Kapıyı çaldı ve açtı.

 

Kapının ardında gördüğü şey, güzelliğinin eşi benzeri olmayan bir kadındı.

 

Kraliyet sarayındaki karşılaşmalarından farklı olarak simsiyah bir elbise giymişti. Çıplak omuzları mermer gibi parıldıyor, kolyesi birbirine bağlı büyük değerli taşlardan oluşmasına rağmen rüküş görünmüyordu. Bunun yerine güzelliğini öne çıkarıyordu.

 

Ne kadar da güzel...

 

Philip istemsizce kızardı.

 

"O zaman... Gidelim mi?"

 

"Evet. Lütfen refakatçiniz olmama izin verin.”

 

Philip, Albedo'nun siyah dantel eldivenle sarılı elini tuttu ve kalkmasına yardım etti.

 

Yan tarafından bir koku geldi. Ne tür bir parfüm bu? Kalbimi çok hafif hissettiriyor. Bilinçaltı ona burnunu çekmesini söylemesine rağmen bu oldukça kaba bir davranış olurdu.

 

İkisi balo salonuna doğru yan yana yürürken, bu şekilde sessizlik içinde ilerlemeleri yüzünden atmosfer birden ağırlaşmış gibi göründü. Philip ortaya atmak için uygun bir konu düşünmek için kendini zorladı ama aklına bir şey geldiğinde neredeyse varmışlardı.

 

“Balo salonunda çok sayıda soylu var. Hepsi sizi görmek için toplandı Albedo-sama.”

 

Aceleyle aklına gelmişti ancak yine de hemen bir cevap alabilmişti.

 

"Cidden mi? Yardımınız için teşekkürler, Philip-sama.”

 

Albedo şefkatle gülümsedi ve Philip'in kalbi hızla çarpmaya başladı.

 

Her ne kadar böyle olmadığını bilse de, Albedo kendisini sevmeye mi başlamıştı?

 

Sonuçta yakında büyük bir partinin başındaki adam olacaktı. Buna karşın, Büyü Krallığı, ezici bir askeri güce sahip olmasına rağmen şimdilik bir şehir devletinden çok da farklı değildi.

 

Bu şekilde düşünüldüğünde, oldukça çekici biri gibi görünüyor olmalıydı.

 

Ayrıca bekardı da.

 

"Şimdi düşündüm de, evli misiniz Albedo-sama?"

 

Albedo donup kaldı. Şu ana kadar nazik gülümsemesini birkaç kere görmüş olmasına rağmen bu ifadesini ilk defa görmüştü.

 

Philip, uygunsuz bir soru sorduğunu fark etti ve utançtan yerin dibine girdi.

 

"Bu çok garip bir soru Philip-sama. Ne yazık ki, henüz bu kapasitede bir partnerim yok ve ne yazık ki bekarım.”

 

"Öyle mi? Güzelliğinize bakılınca çevrenizde birçok aday olmasını beklerdim Albedo-sama."

 

“Fufu - böyle taliplerin yoluma çıkmaması cidden şaşırtıcı. Yine de, bu tür teklifler benim için oldukça rahatsız edici, bu yüzden bence çok da kötü değil.”

 

"Demek öyle..."

 

Kapıya varmadan önce, Philip elini Albedo'nun hoş kokulu omzuna koydu ve onu yavaşça kendine çekti.

 

Değişik bir ses duyulmuştu. Philip nereden geldiğini görmek için sağına baktı.

 

"Bir şey mi oldu?"

 

Kalbindeki şüpheleri, Albedo ona gülümsemeyle bu soruyu sorduğunda yok olmuştu.

 

"Hayır, bir şey yok. O zaman lütfen izin verin.”

 

♦ ♦ ♦

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
DeDoS (42 puan) Üye
2022-11-22 13:50:05
İğrenç mahlukat
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-08 22:40:32
Aşağılık insan
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-08 20:37:37
Rip philip Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-06 02:06:07
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-26 22:07:47
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-23 11:28:51
Çeviri için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-06 23:42:39
Bölüm için teşekkürler.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-07-01 11:44:05
Emeğiniz için teşekkürler
YokTanVaR (35 puan) Üye
2020-05-29 11:07:16
Çeviri için teşekkürler elinize sağlık :)
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 03:53:04
as kes kopar o eliii
akatsuki03 (167 puan) Üye
2020-01-15 14:27:57
bazı yazıları görürüyorüm ainz kötü karakter diye ama bence seride ainz tek iyi lider çünkü diğer ülkeler yozlaşmış ve halk cançekisiyor örneğin kralıktaki soylular teokrasiye bil veriyorlar ,vergiler yüksek ,köylülerin kızları alınıyor (tsuare) tecavüz ediliyor , imparatorlu krallığa göre ekonomisi yüksek ama elfler köle olarak teokrasiden alınıp zülme uğruyor imaparator soyluları sindirmiş (soylu ailelerin kızlarını alıp ainze hediye edilir olmuş) teokrasiinsanı üstün tutup diğer ırkların onlara hizmet etmesi gerektiğini savunuyor elf kralığındaki elfler sistematik bir şekilde öldürülüp köleleştiriliyor elf kralını teokrasinin elflere yaptığı zülmü umursamıyor bile 5 cüce krallığının 4 yok olmuş ejderlerin savaşı yüzünden (buda arlan belediyeleri olabilir) yan, serideki tek iyi lider ainz
Vampire (369 puan) Üye
2019-07-18 16:06:31
Asıl salak sensin
emircan (120 puan) Üye
2019-07-16 17:40:05
aga çek elini elin gitcek lan :D o Ainz in malı yaşatmaz seni
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-07-11 00:03:54
Çeviri için teşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2019-02-09 00:12:16
Çeviri ve edit için teşekkürler
bust3d (3373 puan) Üye
2018-12-27 15:31:27
Çeviri için teşekkürler.