Overlord
Re-Estize Krallığı -10
Yine
de babasının endişelenmesi oldukça doğaldı. Bu sebepten, eğer ona aksini
ispatlarsam... Yine de bu konuyu Albedo-sama ile tartışmamız daha iyi
olacaktır.
"Yoruldum artık...
Akşam yemeği için Kont'a teşekkür ettin mi? Seni yeni aile reisi olarak kabul
edip etmediğini soruyorum. ”
Philip'in kabul edemeyeceği
tek şey buydu.
Partinin başında bile
olsa, neden yabancı bir konta karşı kafasını eğmek zorunda olsundu ki?
Ailenin bir sonraki
liderinin kim olacağına karar vermek, aile başkanının göreviydi. Bunun Kont ile
hiçbir ilgisi yoktu. Eğer ki kardeşi daha hayattayken Kont onu üçüncü oğul
olarak desteklemiş ve varis yapmış olsaydı ona karşı minnet duyabilirdi. Ancak
durum öyle olmamıştı. Philip şimdiki pozisyonunu tamamen kendi şansı ile elde
etmişti.
Bu yüzden de ona
dalkavukluk yapmak için bir sebebi yoktu.
Bu nedenle, Philip,
Kont'a başını eğit teşekkür etmeye gitmemişti.
Ancak bunu söylerse babasının tekrardan
tedirginleşeceği şüphesizdi. Babasının sağlığı için yalan söyleyecekti.
"Elbette."
"Anlıyorum. Güzel.
Bunu yaptığına göre bir yolu olmalı. Zamanı geldiğinde, tek yapmanız gereken
Kont'tan yardım istemek.”
Tam Philip rahatlamış
hissediyordu ki arkadaşı uşak tekrardan laflarını böldü.
"Yine de bir sorun
daha var. Philip-sama'nın ilk bahsettiği konu hala çözüme kavuşmadı.
Philip-sama Büyü Krallığı'nın elçilerini bu aile tarafından düzenlenmiş bir
baloya davet ettiğini söylemişti. Bu konuda ne yapacağız?"
“Bu doğru Philip! O
haltı ederken, derdin neydi? Ailemizin balo yapacak bir yeri yok! ”
Tüm derebeylerin
Kraliyet Başkenti'nde bir mülkleri vardı.
Bunlar Başkent'e yapılan
ziyaretler için küçük konaklardı.
Tabii ki halk
tabakasındaki kişilerinki kadar küçük değillerdi. Yılda sadece birkaç kez
kullanılmasına rağmen bir soylunun gücünü temsil ediyordu bu konaklar. Bu
nedenle lordların yanlarında getirdiği kişileri ağırlayacak kadar büyük olması
gerekiyordu. Ancak sadece bu kadardı, içerisi bir balo yapacak kadar büyük
değildi.
Yine de bu problemi
çoktan halletmişti.
"Sorun değil. Bizim
mülkümüzün böyle bir olayı kaldıramayacağı doğru, ama ben zaten başka bir yer
kiralamayı başardım. ”
"Ah, Kont olabilir
mi?"
Philip, babasının
yüzünde bir neşe açarken kafasını salladı.
"Hayır, Kraliyet
Başkenti'nde tanıdığım birine ait bir yer. Ev sahibesi bana ödünç
verebileceğini söyledi. Gerçek şu ki, geri dönmeden önce onunla konuştum ve
bana sorun olmayacağını söyledi.”
“Bunun için ne
ödeyeceğiz peki?”
Philip, uşağın sorusuyla
beraber iç çekti.
İlk sorduğu şey bu mu
cidden?
"Bir şey vermeyeceğiz."
"Bir şey vermeyecek
miyiz? Böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyor?"
"Evet
ücretsiz."
Ev sahibesinin söylediği
şeyleri hatırladı Philip: "Gelecekte sizin için oldukça büyük umutlarım
var, o yüzden size yatırım yapacağım. Ancak umarım iyiliğimi gelecekte
hatırlarsınız.”
"Böyle iyi bir
şansın öylece önüne düştüğüne inanmıyorum. Kandırılmış olabilir misin?"
Philip'in içinde bir
öfke belirdi, ancak babası uşağına güvendiğini dışa vurmuyordu. O yüzden şu
anda onu azarlayamazdı.
“Bir iyilik borcum
olacak, ama bu iyiliği geri ödeyeceğime dair söz verdiğimden sorun olmayacak.”
“..."Demek mekan
orası olacak. Peki ya davetiyeler? Onları Kont'a göndertelim mi?"
Ne diyor bu? Diye düşündü Philip. Bu etkinliği, ailelerinin nüfuzunu artırmak için
gerçekleştiriyorlardı. Bütün bu sıkı çalışmaları ve hazırlıkları yaptıktan
sonra neden işin kaymağını başkasına vermek zorunda kalsınlardı ki?
Köle gibi konuşuyor. Ne
kadar üzücü… Onun gibi olmak istemiyorum.
"Sorun değil.
Mekanı bana veren ev sahibesinden hazırlıklar için yardım istedim. Elbette ki
misafir listesine ben karar vereceğim."
“...Yine de Kont'un bu
listeyi incelemesine izin vermemek oldukça kaba olurdu. "Kont'tan yardım
istemek için hâlâ çok geç değil. Ayrıca, cidden hangi ailelere gönderilen
davetiyelerin onları gücendirmeyeceğini biliyor musun?"
"Bir dereceye kadar
biliyorum evet, ayrıca bu sefer birkaç özel kişiyi de davet etmeyi planlıyorum.
Ev sahibesi bana isimlerini çoktan verdi. ”
"Sen..."
Babasının gözlerinde bir
şüphe belirdi.
“..."Ev sahibi
sözleriyle seni manipüle mi etti?"
"Baba! Bunu nasıl
söyleyebilirsin? Aklıma bu geldi ve şu an gerçekleştiriyorum! Bunu yapmak için
biraz yardım almak zorunda kaldığım doğru. Ancak ev sahibesi, planımı duyduktan
sonra faydaları olduğunu düşünüp kabul etti. Bu da demektir ki o da planımın
işe yaracağını gördü! Ne düşünüyorsunuz cidden böyle? Normal şartlar altında,
ailenin sonraki lideri olarak tüm desteğinizi bana vermelisiniz!"
Bu doğruydu. Ev
sahibesi, “Bana yakın olan birkaç soylunun da gelmesine izin verirseniz
memnuniyetle yardım ederim,” demişti. İkisinin de bu işten karşılıklı
kazançları vardı. Kesinlikle manipüle edilmiyordu.
Ev sahibesi, babasını
kontrol eden, tüm kazançlarını çalıp ona bir şey bırakmayan o Kont'tan tamamıyla
farklıydı.
Asıl kontrol edilen sensin, demek istedi Philip.
“..."Affet beni.
Ama bana bu ev sahibesinin adını söyleyebilir misin?”
Philip öfkesini
bastırdı. Sonuç olarak konuştuğu kişi köle ruhunu geride bırakamayan biriydi.
Kalbini serbest bırakıp tüm bunların akıp gitmesini sağlamalıydı.
“İsmi Hilma Cygnaeus.
Daha önce duydun mu?"
“Hayır, daha önce hiç
duymadım. Peki ya sen?"
Uşak kafasını salladı.
Philip kendisini, soylu toplumda uzun zamandır geçirmiş olan babasının bile
bilmediği biriyle tanışmayı başardığı için gurur duyuyordu.
"Kont konusunda ev
sahibesinin fikrini alacağım. Onu umursamayıp direkt Kont'tan yardım istersek
sorun çıkabilir. Başka bir şey var mı baba?”
Yorgun babasının buna
bir yanıtı yoktu.
Philip çok hoşnut olmasa
da planını harekete geçirmeye başlamıştı. Bir sonraki adım Büyü Krallığı'nın
elçisi, Bayan Albedo'ya davet göndermek ve pozisyonunu nasıl daha fazla
sağlamlaştırabileceğini düşünmekti.


