Overlord

08 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
3590 Görüntülenme
Bu bölümü 42 Kişi beğendi.
Cilt 10

Baharuth İmparatorluğu -4

Jircniv’in sorusu, iki şövalyenin de yüzünde acı dolu bir ifade belirtti. İfadeleri, söyleyebilecekleri her şeyden daha fazla şey anlatıyordu. Jirchiv, bilinçsizce ifadelerini kopyalamaya başladı.

 

“Majesteleri, lütfen öyle bir ifadeye bürünmeyiniz. Güçlü olmayabiliriz, ama yine de görevimizi yerine getirmek için kalbimizi ve ruhumuzu ortaya koyarız.”

 

“Aynen öyle Majesteleri. Lütfen kendine güvenen, fiyakalı tavırlarınıza geri dönün. Böyle narin görünmek size hiç yakışmıyor.”

 

Bu nazik sözler, Jircniv’in kalbini deldi geçti ve kendinde “Bu sizin için de geçerli değil mi?” diyecek gücü bulamadı.  Yine de onları şikayetçi olmadan kabullenmeye karar verdi. Bu sözlerin, çöle serpiştirilmiş su kadar etkisi olabilirdi, ama gönlündeki çölde süzüldükleri kesindi.

 

“...Beni affedin. Samimiyetiniz için teşekkür ederim. O hâlde... Hazır siz ikiniz de buradayken, ahmaklığımı dinler misiniz?”

 

İki şövalye de sessizce başını salladı.

 

“Sizce ne yapmalıyım? Neden böyle bir canavar, İmparatorluk’un karşısına çıktı? Neden? Bunu hak edecek ne günah işledim? O canavarı katletmek veya mühürlemek için ne yapmam gerek? İmparatorluk’un kozu bile düşman tarafından çalınmışken, bu durumu tersine çevirmenin bir yolu var mı gerçekten?”

 

Bu kadar konuşmayı planlamıyordu.

 

Eğer Jirchiv başlarında durmasaydı, halkı onu takip edemezdi. Kendisini başkalarından yukarıya yerleştiren kişinin, diğerlerinden üstünmüş gibi davranması gerekiyordu. Bu özellikle de bir sürü asili katleden Kanlı İmparator için geçerliydi.

 

İmparator, zayıflık göstermeyi göze alamazdı. Bu, güvenilir babasının ona öğrettiği bir dersti.

 

Ancak her insanın kaldırabileceğinin bir sınırı vardır.

 

Jircniv, bu insan tarafını yalnızca sevgililerine gösterirdi. Şimdiyse bu tarafı resmen çığlık atıyordu.

 

“Ondan bize bir büyü yapmasını istediğim doğru. Ama yapacak bir şey yoktu! Eğer yeteneklerinin ne olduğuna dair bir fikrimiz olmazsa, herhangi bir karşı önlem alamayız! Bu benim suçum mu? Yanlış giden her şeyin sorumluluğunu üstlenmek zorunda mıyım? Herkes öyle düşünüyor!”

 

Jircniv dudağını ısırdı ve saçını tuttu.

 

Aslında bu, buzdağının yalnızca görünen kısmıydı. Eğer Jircniv kendini kalbindeki duygulara tamamen kaptırsaydı, muhtemelen şu an ağlayıp, çığlık atıp yerlerde yuvarlanıyor olurdu. Yalnızca İmparatorluk’un imajını korumaya çalışırdı.

 

Hâlâ kendisini öylece bırakamayacak kadar özfarkındalığı vardı.

 

Bu bir alışkanlığa dönüşüyor gibiydi, bu yüzden Jircniv normal hâline döndü.

 

“Özür dilerim. Biraz heyecanlandım sanırım. Son zamanlarda fazla stres altındaydım.”

 

Aşağı baktı, parmaklarında birkaç saç teli gördü.

 

Portrelere bakıldığında, atalarının hiçbirinin ince saçları yoktu. Jircniv, İmparatorluk tarihindeki kelleşecek ilk imparator olduğunu düşünmeden edemedi.

 

Astları fark etmesin diye ellerini sallayıp durdu. Bazen acınmak, azar işitmekten daha çok acıtırdı, aynısı saç kaybı konusunda da geçerliydi.

 

“Bu tarafımı gördükten sonra bu, o kadar da inandırıcı olmayabilir. Ancak siz ikinizin endişelenmesine gerek yok. Bir şekilde bu işin icabına bakacağım. İmparatorluk’a istediğini yapmasına izin vermeyeceğim.”

 

Yüzündeki kendinden emin gülümseme, astlarının yüzünü yumuşattı.

 

Ancak hiçbiri gerçekten sakin değildi.

 

Onlar da Jircniv’in sözlerinin yalnızca geçici süreliğine rahatlatmak amaçlı olduğunu biliyordu.

 

Ne düşünürlerse düşünsünler, o canavarla başa çıkmanın bir yolunu bulamıyorlardı.

 

Aslında Jircniv’in içinde namevtleri kalıcı olarak öldürebilecek bir silah olmadıkça veya çok güçlü başka bir insan ortaya çıkmadıkça, bunun imkânsız olduğu yönünde bir his vardı.

 

Bu yüzden Slaine Teokrasisi’ne güvenmemiz gerekiyor. Tarihleri bizden daha eski, belki namevti tek bir darbede öldürebilecek bir silah bulabilirler. Hayır, onlarla yalnızca bilgi paylaşmak bile, savaşmaya devam etmemizi sağlayacak!”

 

Şu an yapabileceği tek şey, öyle olması için dua etmekti.

 

Hem Jircniv’i hem de Jircniv’in son umutlarını taşıyan at arabası, usulca ilerlemeye devam etti.

♦ ♦ ♦

Arena yuvarlak şekildeydi. At arabasının girdiği tarafta devasa bir giriş vardı. Bu giriş, VIP odalarına gidiyordu ve yalnızca birkaç kişi bu girişi kullanırdı. Diğer girişler, sıradan patronların giriş çıkışı için veya kargo taşıması için kullanılırdı. Bunlar arenanın üç ana girişiydi.

 

At arabasından ilk inenler, doğal olarak, muhafız görevi yapan iki şövalyeydi. Onlar mekânın güvenliğini onayladıktan sonra Jircniv, at arabasından indi.

 

Orada onları beş kişi bekliyordu.

 

Kıyafet tarzları, VIP girişine hiç uygun değildi.

 

Jircniv, bir bakışta herhangi bir sanat eserinin değerini ölçebilirdi, ama ekipman ve teçhizatlarından böyle bir bilgiyi tahmin edemedi. Bunun sebebi, hem sanat eseri hem de savaş teçhizatı giyiyor olmalarıydı. Giydikleri şey asillerin ev muhafızlarının üniforması değil, savaşta katılaşmış gazilerin zırh takımlarıydı.

 

Normal adab-ı muaşeret kurallarına göre, alçak konumdaki ekip kendini önce tanıtmalıydı. Ancak bazı maceracılar mevkii veya rütbeyi umursamıyordu ve bunlar da öyle maceracılardı.

 

Yine de o, İmparatorluğun hükümdarıydı. Maceracılara karşı başını eğmesi gerçekten münasip mi?

 

Bu tuhaflığa rağmen, beş kişilik grubun merkezindeki adam konuşmaya başladı:

 

“Majesteleri, İmparator Jircniv Rune Farlord El-Nix. Sanırım ilk kez tanışıyoruz ve bu bir şereftir. Bizler adamantit seviyesi maceracı ekibi Gümüş Kanarya’yız ve size güvenlik hizmeti sunma isteğini kabul ettik. Bendeniz takım lideri Freivartz. Tanıştığımıza memnun oldum.”

 

Asil sesi etrafta yankılandı.

 

Sırtında bir ud ve belinde de ince kılıç vardı. Bedenini tuhaf ışıklarla kaplamış bir zincir zırh giymişti.

 

Bütün ekipmanları yalnızca ışığı yansıtmakla kalmıyor, içinden büyülü parlaklık da yayıyordu. Zırh takımının her parçası tıpkı birinci seviye büyülü eşya gibiydi, özellikle de Yıldız Senfoni’si olarak bilinen o ud.

 

Adamın kendine güvenen tavrını dikkatle inceledikten sonra, Jircniv birkaç ay önceki hâlini hatırladı ve kıskanmadan edemedi.

 

“... Siz beylerin yaptığı faaliyetlerden haberim var. Parlak Sürüngen’i katletme efsaneniz kanımı kaynatıyor. Bu yüzden sizleri bir nebze de olsa tanıyorum. Ancak bu nadir bir fırsat olduğundan, sizlerden ülkemin kahramanlarını bizzat tanıtmanızı isteyebilir miyim?”

 

“O hâlde izninizle, bir ozan olarak...”

 

“―Hadi ama şef, biraz rahat ol, olmaz mı? Söylemekten nefret ediyo’m, ama duyduğuma göre, ben de patlak verece’m. Parlak kısa kılıç ya da her neyse... Bu kısmı atlayabilir miyiz? Ayy, Majesteleri. Konuşma tarzım için özür dilerim, doğuştan böyleyim. Endişelenmeyin, olur mu?”

 

Freivartz’ın yanındaki adam ileri çıktı ve başını nazikçe eğdi.

 

Bodur ve kısa bir adamdı. Yüzünde bir gülümseme olmasına rağmen, o orantısız şekilde küçük gözlerinde hiç neşe yoktu.

 

Adı Keila No Seydeshtin’di, “Plancı” olarak da bilinen, hırsız sınıfından bir adamdı.

(Çevirmen Notu: “Plancı” burada “Suikastçi”yle aynı şekilde kullanılmış)

 

“Plancı” hakkında bilinen pek bir şey yoktu, bu yüzden hakkındaki çoğu bilgi hâlâ bilinmezdi.  Muhtemelen yer altı dünyasına daha yakındı ve pusu kurma ve suikast işlerine sıradan hırsızlardan daha yatkındı.

 

Jircniv bu konuda endişelenmemesi gerektiğini gösterdi ve Baziwood kıkırdadı.

 

“Haha, önemli değil. Majesteleri bunlara alışıktır.”

 

“Oh ve bu da... Siz İmpartorluk’un Dört Şövalyesi’nden “Yıldırım Topu”-san olmalısınız. Yoksa sen de mi orada doğdun dostum?”

 

“Ha? Ahh, hayır, muhtemelen farklı bir yerdedir. Pis ve ufak bir arka sokakta fırlamışım. Benden derin ve karanlık bir yerden çıkmış olmalısın.”

 

“Öyle görünüyor. Çevrendeki hava farklı... Özür dilerim. Sanırım fazla aceleci davrandım.”

 

“Önemli değil, “Kara Bulut”.

 

“Kendime daha önce hiç ‘Kara Bult’ demedim. Bu senin suçun şefim.”

 

Freivartz, Kaila ona bakar bakmaz ağzının kenarlarını kaldırdı.

 

“Tuhaf takma isimler kullanmak yerine kendimizi tanıtmamız daha iyi olur. Özür dilerim Majesteleri. Öncelikle bu Seyde, gözlerimiz ve kulaklarımız. Sırada dövüşçümüz var. Onu gördüğünüzde biraz şaşırabilirsiniz, ama güçlü olduğunu garanti edebilirim.”

 

“Hayır, Majesteleri tabii ki ondan şüphe duymaz. Sonuçta benden güçlü olabilir.”

 

“Bunu güçlü bir adamdan duyduğuma sevindim. Bu Fan Rong.”

 

Tanıtılan kişi 170cm boylarındaki kırmızı tüylü bir maymundu. Beyaz tüylerden yapılmış gibi görünen bir zırh giyiyordu ve belinin iki tarafında savaş baltaları vardı.

 

O bir Maymun Yaratıkadamdı ve maymunların ruhunu savaşçı sınıfıyla odaklamış bir Yaratık Lorduydu. Bunu daha önce bir raporda okumuştu, ama ilk kez kendi gözleriyle görüyordu ve şaşkına dönmüştü.

 

Ve kesinlikle görünüş olarak Jircniv’in en güçlü astı Baziwood’an bile daha güçlü görünüyordu.

 

Fan Rong sağ elini kaldırdı ve Jircniv ve diğerlerine el salladı.

 

“O hâlde sırada yaralarımızı iyileştiren kişi var.”

 

Freivartz hemen sonraki tanıtıma başladı. Bunun sebebi Jircniv’in hoşnut kalmayacağından endişeleniyor olmasıydı.

 

Bu sefer Freivartz’ın solundaki adam öne çıktı.

 

“Özür dilerim” dedi tuttuğu tuhaf sopa çınlama sesi çıkarırken. Görünüşe göre bu silaha “shakujo” deniyordu.

 

“Bu mütevazı keşişin adı Unkei’dir ve kendisi Buda’nın bir takipçisidir. Tanıştığımıza memnun oldum.”

 

Tuhaf giyindiği hâlde az önceki Yaratık Lordundan daha medeni görünüyordu.

 

Fukaamigasa denen tuhaf koca şapkasını çıkardıktan sonra, üstünde saç olmayan kafası ortaya çıktı. Eğer adamın saçlarını kendisinin kestiğini bilmeseydi, Jircniv ona acıyabilirdi. Sonuçta oldukça genç biriydi.

(Ç.N: Fukaamigasa, keşişlerle özdeşleşmiş bir hasır şapkadır)

 

Kasa denilen tuhaf bir savaş cübbesi giyiyordu. Soryo denen, iyileştirme konusunda biraz eksik olan ruhsal büyü kullanıcılarından biriydi, ama namevtlerle karşılaşırken olağanüstü bir güç gösterirdi.

(Ç.N: Kasa, Budist keşişlerle özdeşleşmiş cüppelere denir.)

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-09 02:00:13
Çeviri edit için teşekkürler
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-22 17:35:47
Kel imparator ha.. ilk kez acıdım adama
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-08 21:29:47
Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-06 17:50:09
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-27 01:34:45
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-23 15:41:51
Çeviri için teşekkürler
Negra (1574 puan) Üye
2020-09-08 15:36:53
Güzel
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-07 02:16:49
Bölüm için teşekkürler.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-07 10:01:01
Aga bi benim mi tuhafıma gidiyor ya? Lan başka bi dünyadasın ama Budist Şaman ile karşılaşıyorsun! Aq cami imamı dese daha az şaşıracam.
YokTanVaR (35 puan) Üye
2020-05-29 18:43:47
Elinize sağlık :)
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 12:44:27
27 puanda kaldım neden yükselmiyor ki artık :( ellerinize sağlık
ozant40 (42 puan) Üye
2020-09-24 21:46:26
@Unknowobject07, neden yükselmiyormus ben de 24te kaldim
akatsuki03 (168 puan) Üye
2020-01-15 15:19:35
bazı yazıları görürüyorüm ainz kötü karakter diye ama bence seride ainz tek iyi lider çünkü diğer ülkeler yozlaşmış ve halk cançekisiyor örneğin kralıktaki soylular teokrasiye bil veriyorlar ,vergiler yüksek ,köylülerin kızları alınıyor (tsuare) tecavüz ediliyor , imparatorlu krallığa göre ekonomisi yüksek ama elfler köle olarak teokrasiden alınıp zülme uğruyor imaparator soyluları sindirmiş (soylu ailelerin kızlarını alıp ainze hediye edilir olmuş) teokrasiinsanı üstün tutup diğer ırkların onlara hizmet etmesi gerektiğini savunuyor elf kralığındaki elfler sistematik bir şekilde öldürülüp köleleştiriliyor elf kralını teokrasinin elflere yaptığı zülmü umursamıyor bile 5 cüce krallığının 4 yok olmuş ejderlerin savaşı yüzünden (buda arlan belediyeleri olabilir) yan, serideki tek iyi lider ainz
Vampire (369 puan) Üye
2019-07-19 16:41:34
Bölüm için teşekkürler
emircan (120 puan) Üye
2019-07-16 21:57:33
Çeviri ve edit için teşekkürler
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-07-11 21:41:14
Çeviri için teşşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2019-02-11 23:04:49
Çeviri ve edit için teşekkürler