Overlord

08 Aralık 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
3503 Görüntülenme
Bu bölümü 38 Kişi beğendi.
Cilt 10

Baharuth İmparatorluğu -5

Takipçisi olduğu Buda, uzak güneyden çıkmıştı ve çok az takipçisi vardı. Bazıları onu, Dört Tanrı’nın takipçilerinden biri olarak görüyordu. Hakkında bilinen çok az şey vardı ve İmparatorluk Başkenti’nin içinde öyle bir Tanrı için tapınak inşa etmeye niyeti yoktu. Ancak Jircniv, adamın varlığının bir çeşit rahatsızlık olarak göründüğünü biliyordu.

 

Tapınaklar iyileştirme büyüsü yapma fiyatını belirlerdi. Ancak yalnız, kimseye bağlı olmayan bir iyileştirme büyüsü kullanıcısı ortaya çıkarsa, onunla nasıl baş edeceklerdi? Ayrıca bu adam en yüksek seviye olan adamantit seviyesi bir maceracı çıkarsa ne yaparlardı?

 

İmparatorluk hükümeti ve dini arasında hiçbir bağlantı yoktu. Jircniv’in onlarla hiçbir bağının olmaması, iyi talih olarak görünebilirdi.

 

Daha fazla can sıkıcı soruna bulaşmak istemiyordu.

 

Ancak adamın geçmişine bakınca, namevte karşı olağanüstü bir performans sergilediğini buldu ve bu da Jircniv’in dikkatini çekti. Eğer gerekirse, tapınaklara baskı kurabilirdi. Tabii ki bu yalnızca yetenekleri etkili olursa geçerliydi.

 

“Anladım. O hâlde sonuncusu Powapon olmalı.”

 

“Tıpkı dediğiniz gibi Majesteleri.”

 

Freivartz’ın sona sakladığı yabancı, öncekilerden daha da tuhaftı. Beş adam arasında en tuhaf giyinmiş kişi oydu ve Jircniv’in karşısında başını eğdi.

 

Çıplak üst bedeni, yanarak siyahlaşmıştı ve üstüne beyaz desenler çizilmişti. Bunun sebebi muhtemelen Totem Şamanları isimli tuhaf bir sınıra mensup olmasıydı.

 

“...Üşümüyor musun?”

 

Beni havadaki tüm değişimlere karşı koruyan bir büyülü eşya donandığımdan hiçbir sorun yok.”

 

Jircniv bu cevaba şaşırmadan edemedi, beklediğinden daha normaldi. Tuhaf görünüşüne ve ardındaki sıradan insana dair raporlar almıştı. Yine de bu uyumsuzluk onu şaşırtmıştı. Yakından bakınca oldukça yakışıklı ve genç de görünüyordu.

 

Neden bu sınıfı seçmişti ki? Bir yanı cevabı öğrenmek istiyordu, ama aynı zamanda öğrenmek istemiyordu da.

 

Jircniv, karşısındaki Gümüş Kanarya’ya dikkatle baktı.

 

Tuhaf üyelerden oluşan tuhaf bir ekiplerdi. Ortak tek yanları, bütün takımın taşıdığı gümüş kanarya tüyüydü. (Totem Şamanıysa belinde taşıyordu.)

 

Bu tüyler gümüş renkte parlıyordu.

 

“Anlaşıldı beyler. O hâlde bugün size emanet olacağız.”

 

“O işi bize bırakın Majesteleri. Bunu gemimize binmişsiniz gibi düşünün.”

 

Jircniv, Freivartz’ın sözlerine alaycı bir şekilde gülmeden edemedi.

 

Ancak...

 

"Biraz bekleyin, Majesteleri," dedi Seyde yavan bir sesle.

 

"Sizi korumah için tutulduk Majesteleri, o yüzden çok fazla önümüzden yürümeyin. Oluur?"

 

"Olay olup olmaması değil. Beni korumak için işe alındınız, o yüzden ben neyi gerekli görüyorsam onu yapacaksınız. Ayrıca, güçlerini kullanmanız gerektiğini düşünüyorsanız, lütfen emir vermekten çekinmeyin. Ancak, mümkün olduğunca yakınımda tutulmalarını istiyorum.”

 

“Şey, bu konu hakkında... İmparatorluk'un Dört Şövalyesi'ne istediğimiz gibi emir verebiliyoruz, sanırım cidden artık büyük adam olduk he. Yine de, siz ikiniz Majestelerinin yanında kalın ha. Bir şey olursa size talimat verdiğimiz anda koşuverin. Bu işe yaramalı. O zaman biraz bir şeyler tıngırdat, şef.”

 

"Anlaşıldı. Seyde'nin konuşma tonundan dolayı özür dilerim Majesteleri. Ona ne kadar söylersem söyleyeyim hep böyle yapıyor..."

 

"Endişelenmenize gerek yok. Ancak bunu halkın içinde bir yerde yapmış olsaydı sıkıntı çıkabilirdi..."

 

Freivartz mesajı almış olmalıydı, ancak hafifçe başını sallamakla yetindi. Bu, bu tür şeyler için doğru yer ve zamanı bildiğini gösteriyordu.

 

Ardından şarkı söyledi. Hayır, bu bir şarkıdan ziyade tuhaf seslerin birleşimi gibi bir şeydi. Bunun nedeni duyabildiği ancak anlayamadığı bazı bölümlerin olmasıydı. Her ne kadar birkaç saniye sonra dursa da şarkı kalplerinde duruyordu. Sonra Seyde harekete geçti.

 

Birisi bu hareketleri tanımlayacak olsa “ağırbaşlı” ve “iğrenç” kelimeleri uygun olurdu. Her iki durumda da Jircniv bu hareketlere sahip değildi.

 

“Öyleyse, lütfen yaklaşık on metre geride kalın ve beni takip edin.”

 

Seyde’in dediği gibi, aralarında on metre bırakarak yürüyorlardı. Jircniv, Freivartz'a şarkıyı sorma fırsatını buldu.

 

"O da neydi bu arada?"

 

"Majesteleri bilmiyor mu? Bu bir ozan yeteneği, bir büyü şarkısı idi. Kullanıcıdan kullanıcıya farklıdır ve çeşitli enstrümanlar ile yapılabilir, fakat benim durumumda, etkilerini şarkı yoluyla uyandırıyorum.”

 

"Demek öyle ha."

 

Freivartz, Jircniv'in kendi kendine mırıldandığını gördükten sonra gülümsemesini engelleyemedi. Tam o sırada Jircniv, öğrenmek istediği bir şeyi hatırladı, ancak şu an bunu ulu orta söyleyemezdi. Yine de bu fırsatı kullanmaya karar verip sordu:

 

“...Sana bir şey soracağım. O büyü şarkısı insanları kontrol edebilir mi?"

 

"Büyü şarkıları da tıpkı büyülerin yaptığı gibi bir öneriyi gerçekleştirir. Yani mümkün olmalı. Ayrıca, insanları, belli bir dereceye kadar etkileyebilir.”

 

Jircniv Freivartz'a baktı.

 

“Anladım… Demek öyle…”

 

"Öyle olması gerek, evet."

 

Yani bu canavar bir ozanın gücüne sahipti. Tabii ki...

 

“Peki kurbağaya benzeyen canavarlar hakkında ne biliyorsun?”

 

Tabii ki bir canavar olarak doğuştan gelen bir yetenek değildiyse. Bu olasılığı tamamıyla silip atamazlardı. Bundan emin olmaları oldukça önemliydi.

 

"Kurbağalar mı? Dev kara kurbağaları gibi mi?"

 

"Yok, onlardan değil. Daha akıllı bir şey. İki ayak üzerinde duran bir canavardan bahsediyorum. O büyü şarkısı gibi bir şeyi anında aktif hale getirebilen bir şey.”

 

“..."Bir kurbağa adamdan mı bahsediyorsunuz? Ozan bir kurbağa adam tariflerinize uyabilir... Ancak hafızam beni yanıltmıyorsa kurbağa adamlar çok da seçkin yarı insanlar değil. Belki de çok eski, kabile lideri sınıfında bir kurbağa adamdır... Düşmanlarının kafasını karıştırmak için özel yetenekler kullandıklarını duymuştum."

 

Bu olanlar çok da karışık değildi.

 

Kurbağa adam olarak bilinen yarı insanlar hakkında bir şeyler okumuş olsa da görünüşleri Demiurge denilen yaratıktan biraz farklıydı. Bir mutant mıydı? Yoksa bir piç mi? Belki de kral sınıfı bir kurbağa adam? Bu olasılıklar göz ardı edilemezdi, ancak büyük olasılıkla durum böyle değildi.

 

"Öyle değil gibi. En derinden özürlerimi sunuyorum, Majesteleri. Elimizdeki bilgiler oldukça az. Belki, eğer söz konusu yaratık hakkında daha fazla şey söylerseniz, bu gizemi sizin için çözebilirim.”

 

Bu tıpkı boğulan bir adama bir can simidi atmak gibiydi.

 

"Cidden mi? Öyleyse, size bu canavarın görünüşünü anlatacağım. Eğer mümkünse, bana yardım etmek için bilgeliğini kullanabilir misin? Ayrıca bana büyü şarkıları hakkında detaylı bilgi verebilir misin?”

 

Muhtemelen İmparatorluk'ta canavarlar hakkında daha fazlasını bilen, adamantit seviyeli maceracılar dışında kimse yoktu.

 

"Majesteleri, bu onlara ceza vermek gibi bir şey olur. Sonuçta bahsettiğiniz bu şeyler onların geçim kaynağı."

 

Freivartz, Baziwood'un sözlerine karşılık olarak kıkırdadı.

 

"Şey, kozlarımız hakkında çok fazla konuşmamızın doğru olmadığı bir gerçek. Yine de az önceki soruyu cevaplamakta bir sorun göremiyorum. Yine de... Bu soruyu o yüce büyü kullanıcısı-dono'ya sormanız daha iyi olmaz mıydı? Eminim bizden daha fazlasını bilirdi...”

 

Konu Fluder'a geldiği anda Jircniv hiçbir bilgi vermemeye çalıştı.

 

Çoktan Fluder'ın ihaneti hakkında bir konuşma yasağı koymuştu, bu yüzden hiçbir bilgi sızdırılmamıştı. Şimdilik, Fluder hâlâ baş büyücü pozisyonundaydı, ancak ayrıcalıkları ve güçleri fark ettirilmeden yavaş yavaş ortadan kaldırılıyordu. Aynı zamanda Jircniv, Fluder'ın oluşturacağı boşluğu doldurmanın bir yolunu arıyordu.

 

Bu boşluğun büyüklüğünden Jircniv, Fluder'ın İmparatorluk için ne kadar önemli olduğunu fark etti, ama artık çok geçti.

 

"O moruğa güvenip duramayız. Bunu bir öğrencinin ev ödevi olarak düşün. Eğer öğrenci sırf öğretmeni iyi diye tüm her şeyi cevaplayabileceğini düşünürse şımarır."

 

Jircniv'in sözleri birkaç kahkaha ile karşılandı.

 

"Cidden haklısınız Majesteleri. Anladım. Şey, yapacağımız şeye kıyasla bize verilen ücretler ortalamanın oldukça üstündeydi. O yüzden büyü şarkılarını başka bir zaman sizin için özetlerim."

 

“Anladım. Bunu sana bırakacağım o zaman.”

 

Arenada birkaç VIP oda vardı. Biri arenanın yatırımcıları için ayrılmıştı. Biri yüksek rütbeli soylular için ayrılmıştı. Ve de İmparator için ayrılmış olan oda olmak üzere toplam üç VIP oda vardı. Şu anda nesiller boyudur imparatorlara tahsis edilmiş odaya doğru gidiyorlardı. Belki de Seyde önceden bu rotalarını incelemişti, ancak grubu yönlendirirken hiçbir şey söylemedi.

 

En sonunda, odaya dönecek olan köşeye vardıklarında Seyde elini Jircniv'e uzatıp durmasını işaret etti.

 

"İlk benim gitmeme izin verin. Bu köşede biraz bekleyebilir misiniz?”

 

Fısıltılı kelimelerine bir cevap beklemiyordu, onun yerine bir gezintiye çıkar gibi köşeyi döndü. Merakı çelinen Jircniv meraklı bir ifadeyle olayı incelemeye başladı.

 

Adam kapıya ses çıkarmadan yaklaştı ve bir şey yaptıktan sonra kapıyı yavaşça açtı. Her ne kadar çok azıcık aralamış olsa da kendisinin gireceği kadar bir aralık bırakmıştı. Bedeni anında odanın içinde kayboldu.

 

Bir süre sonra kapı açıldı ve Seyde'nin yüzünü görüldü.

 

"Sorun yok. Oda güvenli."

 

Grup, güvenli olarak doğrulanmış odaya girdi.

 

Jircniv etrafına baktı.

 

Biraz küçüktü, ama odadaki zarif mobilyalar birinci sınıf kaliteydi. Oda, çok nadiren ziyaret eden İmparator için tertemiz edilmişti.

 

Odanın yan tarafında, arenaya panoramik olarak üstten bakan büyük bir pencere açılmıştı. Eğer birisi gözlerini kısarsa sıra sıra oturup çılgınca tezahürat yapan seyircileri görebilirdi.

 

Bu kalabalığın sebebi Savaş Lordu'nun bugün görünecek olmasıydı.

 

Ringlerin kralı, Savaş Lordu, muazzam derecede güçlüydü. Gerçek gücüyle savaşmasını gerektirecek kadar güçlü kimse yoktu. Bu nedenle Savaş Lordu ile doğru dürüst bir maça çıkan biri olmayalı uzun zaman olmuştu.

 

Savaş Lordu'nun uzun zamandır ringe çıkmamasından dolayı, seyirci aynı zamanda karşısındaki cesur dövüşçüyü de merak ediyordu.

 

Tabii ki bunun en büyük sebebi izleyicilerin güce olan hayranlığıydı. İmparatorluk'un şövalyeler adını verdiği profesyonel savaşçıları olmasından dolayı İmparatorluk Şehri'nin sakinleri için savaş alanı başka bir dünyaymış gibi geliyordu. İşte bu yüzden ölümüne bir savaş için sabırsızlanıyorlardı.

 

Hayır, arenadan keyif alan şövalyelerin olduğunu bile duymuştu.

 

Başka bir deyişle seyirciler, bir gösteriyi ve vahşetin ortaya çıkmasını dört gözle bekliyorlardı.

 

Jircniv bu düşüncelere dalmışken Gümüş Kanarya odayı taramayı bitirmişti.

 

"Bir keşif ya da gözlem büyüsüne dair bir iz bulabildiniz mi?"

 

"Bir büyüye dair hiçbir iz bulamadık Majesteleri. Böyle mi olması gerekiyordu?"

 

"Evet. Eh, büyüleri fark edip fark etmemek benim için oldukça zor o yüzden etrafa şöyle bir bakıverdim ama hiç büyü eşyası falan çıkmadı. Yine de bende bir hırsızda olduğu kadar fazla algı yeteneği olmadığını unutmayın. Lütfen buranın kesinlikle güvenli olduğunu düşünmeyin. Yine de eh, şefimiz büyü şarkısı ile için algılama yeteneğimizi artırdı, bu yüzden sorun çıkmamalı.”

 

“Büyü alanıyla ilgili olarak, bu alçak gönüllü keşiş çevreyi araştırmak için bir kehanet kullandı. Ancak burada büyü yapıldığına dair bir iz yok. Her halükârda, keşif büyüsüne engel olan sihirli bir engel oluşturdum, bu yüzden sorun çıkmayacağını varsayabiliriz.”

 

Unkei shakujo'sunu yere bıraktı ve açık bir zil sesi tüm odada yankılandı.

 

“O zaman başka bir istekte bulunabilir miyim? Yakındaki insanların varlığını tespit edebilen bir büyü var mı? Görünmez bir insanı bile algılayabilen bir büyü olsaydı çok iyi olurdu.”

 

“Ne yazık ki, bu alçak gönüllü rahip, repertuarında böyle büyüler barındırmıyor. Ancak, liderimizin böyle bir büyüye sahip olduğuna inanıyorum.”

 

İsmi anılan Freivartz, anladığını belirtti ve odadan çıktı.

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
baonfelidas (1560 puan) Üye
2022-07-19 05:36:45
koskoca kanlı imparatoru paranoyak oldu
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-02-22 17:42:50
Önlem alsa neye yarar ki
Turşu (1552 puan) Üye
2021-10-08 21:38:05
Çeviri için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-06 18:10:04
Çeviri için teşekkürler
Demiurge (3142 puan) Üye
2021-01-27 01:52:02
Çeviri için teşekkürler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-23 15:44:04
Çeviri için teşekkürler
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-07 02:29:13
Bölüm için teşekkürler. Acı çekmesi çok güzel.
Demiurge (1721 puan) Üye
2020-07-07 10:13:14
İmparator bana piç dedi! Sen kim köpek laan😂
YokTanVaR (35 puan) Üye
2020-05-29 18:48:56
Elinize sağlık :)
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-06 12:47:08
çeviri ve edit için teşekkürler
akatsuki03 (167 puan) Üye
2020-01-15 15:20:53
bazı yazıları görürüyorüm ainz kötü karakter diye ama bence seride ainz tek iyi lider çünkü diğer ülkeler yozlaşmış ve halk cançekisiyor örneğin kralıktaki soylular teokrasiye bil veriyorlar ,vergiler yüksek ,köylülerin kızları alınıyor (tsuare) tecavüz ediliyor , imparatorlu krallığa göre ekonomisi yüksek ama elfler köle olarak teokrasiden alınıp zülme uğruyor imaparator soyluları sindirmiş (soylu ailelerin kızlarını alıp ainze hediye edilir olmuş) teokrasiinsanı üstün tutup diğer ırkların onlara hizmet etmesi gerektiğini savunuyor elf kralığındaki elfler sistematik bir şekilde öldürülüp köleleştiriliyor elf kralını teokrasinin elflere yaptığı zülmü umursamıyor bile 5 cüce krallığının 4 yok olmuş ejderlerin savaşı yüzünden (buda arlan belediyeleri olabilir) yan, serideki tek iyi lider ainz
Vampire (369 puan) Üye
2019-08-01 12:35:30
Bölüm için teşekkürler bakalım neler olacak
emircan (120 puan) Üye
2019-07-16 22:12:19
Çeviri ve edit için teşekkürler
☆JUDAL☆ (57 puan) Üye
2019-07-11 22:00:21
Çeviri için teşşekkürler
blade (3267 puan) Üye
2019-02-11 23:17:07
Çeviri ve edit için teşekkürler
bust3d (3373 puan) Üye
2018-12-27 16:58:35
Çeviri için teşekkürler.