Overlord
Bilinmeyen Topraklara Hazırlık -5
2
Kertenkeleadam ile görüşmesinden iki saat sonra
Ainz, odasında iç çekti.
Bunun sebebi [Mesaj] ile Fluder ve Ainzach’la konuşmuş olması ve
konuşmasının daha yeni bitmesiydi.
Neden kimliğimi kanıtlamak için bizzat ışınlanmam gerekiyor ki? Özellikle
de Fluder’a. Şu ana kadar alışmış olabileceğini düşünüyordum ancak görünüşe
göre yanılmışım.
[Mesaj] kullandığında ikisi de onun Ainz olduğuna inanmamıştı, o
yüzden bizzat konuşmak için [Işınlanma] kullanmaktan başka çaresi kalmamıştı.
Zahmet verdikleri için ettikleri özürler ve Ainz’den [Mesaj]’ı
sadece acil durumlarda kullanmasını istemeleri sanki bunu daha önceden
anlaşarak planlamışlar izlenimi veriyordu.
Ainzach bir yana, Fluder, ona verdiğim kitap yüzünden başka hiçbir
şeye zaman ayırmak istemiyor.
Elbette Ainz, sessiz kalmakla bilgelik ediyordu.
Konusu açılmışken, geçmişte [Mesaj] kullanımına dair başka
trajediler olduğunu duymuştu. Bu yüzden şu ana kadar neden bu büyüye
güvenmediklerini anlamakta sıkıntı çekmişti. Ancak bu büyük ihtimalle öyle
kolayca kabul edemeyecekleri bir şeydi. Ek olarak iş birlikçileri olarak böyle
bir konuda kandırılırsa oldukça zararlı olurdu. Bu yüzden tek yapabileceği
ışınlanmanın mana bedelini gerekli bir harcama olarak görüp gözden çıkartmaktı.
Keyifsizliğins ebebi aynı zamanda bu ikisiyle yaptığı konuşmayla
ilgiliydi. Eğer güzel bilgiler elde edinmiş olsaydı ışınlanmayı kullanmaya
değebilirdi. Ancak durum böyle olmamıştı.
Ainzach, Azellisia Sıradağlarında bir Cüce Krallığı olduğunu
biliyordu ancak yerinden emin değildi. Krallık ise cücelerle herhangi bir
ulusal seviyede bağ kurmayı denememişti. Kurmuş olsalar bile bunlar da büyük
ihtimalle küçük bir madenci şehri olan Re-Brumelashul ile sınırlı küçük
ticaretlerdi. Bunun gibi bağlar şehrin kazançları ile bağlantılıydı ve her
durumda bu bağları kesmek oldukça zor olurdu.
. .
Fluder da aynı şekilde hissediyordu.
Her ne kadar cüce kültürünü duymuş olsa da işin aslı, onlar
hakkında hemen hemen hiçbir şey bilmiyordu. Güçlü bir ejderhanın bir cüce
şehrine çok büyük zararlar verdiğine dai bir şeyler vardı, fakat ne o şehrin
adını ne de ejderhanın adı ya da yeteneklerini ibliyordu.
Görünüşe göre Fluder, bu iş ilgisini çekmediği için
araştırmamıştı. Ancak büyük ihtimalle İmparatorluk bağlantılarıyla araştırmaya
başlayabilirlerdi. En azından Fluder bunu önermişti, fakat Ainz bu öneriyi
kabul etmemişti. Hem çok zaman alırdı, hem de Fluder gibi açığa çıkmış bir
hainin böyle bir araştırma yapması bir sürü sorun çıkartırdı.
İşin sonunda güvenebileceği tek kişi kertenkeleadam Zenberu idi.
O ikisine [Mesaj] ile ulaşıp cüceler hakkında konuşsam iyi olacak.
“İlk önce Shalltear ile konuşacağım. Hm... Bu iş için doğru kişi
mi ki?”
Bu hem büyük bir övgü, hem de aynı zamanda acımasız bir
eleştiriydi.
Her ne kadar göz kapakları olmasa da Ainz, gözlerini kapadı ve
birkaç dakika boyunca bu meseleyi düşündü. Ardından gözlerini açtı ve [Mesaj]
büyüsünü gerçekleştirdi.
“Shalltear Bloodfallen.”
『Bu... Bu siz misiniz Ainz-sama.? Bu sefer
[Geçit]’i nereye açmanız gerekiyor?』
Shalltear, Kat Muhafızları arasında en güçlüsüydü ve birden çok
katı yöneten tek kişiydi. Ancak ilk sorduğu şeyin [Geçit]’in nereye açılacağı
olması oldukça üzücüydü. Aynı zamanda Ainz, ona böyle bir görev yüklediği için
kendini biraz suçlu hissetti.
“Hayır, bu sefer sana yükü ağır bir görev vereceğim.”
『Yükü... Yükü ağır bir görev mi?』
“Evet. Seyahatlerimde bana eşlik edeceksin ve güvenliğimden emin
olacaksın.”
Birkaç saniye boyunca süren bir sessizlik yaşandı.
Sakın bana söylediklerimi duymadığını söyleme. Neler oluyor? Tam Ainz bir şeylerin ters
mi gittiğini merak ederken Shalltear’ın sesi -detone olmuştu, ki bunun sebebi
büyük ihtimalle fazla heyecandandı- kafasının içinde yankılandı.
『Hizmetkarınız olarak, canımdan vazgeçmem
gerekse bile bu görevi yapacağım!!! 』
“-Evet. O zaman meseleyi daha detaylı anlatayım. E-Rantel’deki
odama gel.”
Eğer bunu belirmeseydi, Ainz’in Nazarick’teki odasına ışınlanma
ihtimali çok yüksekti. Ancak bu sadece bir kere olmuştu. Narberal’a odasına
gelmesini içeren bir [Mesaj] göndermişti ve bir ömür bekledikten sonra bile
gelmemişti. Ardından tekrar bir [Mesaj] yolladıktan sonra Nazarick’teki
odasında beklediğini anlamıştı.
Ainz bundan ders alıp hatanın verdiği emirlerde olduğunu
anlamıştı. Bu sebepten ötürü de bir daha asla böyle bir hata yapmazdı.
『Anlaşıldı! Hizmetkarınız hemen geliyor!!!』
“Ayrıca Nazarick'in Yüce Yeraltı Mezarı’nın denetimini sağlama
görevini de Mare’ye ver. Görevini teslim ettiğinde bilmesi gereken her şeyi de
söyle. Bunun için biraz zamana da ihtiyacın olacaktır... İşlerini bitirdiğin
zaman gelebilirsin. Odamdan çıkmamı gerekecek bir işim yok, o yüzden sen gelene
kadar beklerim.”
『Tamam!! Ben, Shalltear Bloodfallen,
emirlerinizi geciktirmeden yerine getireceğim!!』
“Görev alma ve görevini başkasına teslim etmek oldukça önemlidir.
Sırf ben bekliyorum diye acele edip işleri batırma. Anladın mı? Mare’ye senin
odana, yani Adiposir Odası’na gelmesi için emir vereceğim.”
『Anlaşıldı!! O zaman bana verdiğiniz görevi
kağıda aktarmaya girişeceğim!!』
“Ayrıca, söylememe gerek olmadığını biliyorum, ancak yüzüğünü de
Mare’ye ver.”
『Elbette!! Bir süreliğine onun himayesi altında
olacağını biliyorum!!』
Bu yüzük, Nazarick’in dışına çıkartılmak için çok tehlikeliydi.
Diğer bir yandan, o ve Ainz Ooal Gown’un Asası alınmadığı sürece tüm
Muhafızların toplanması için yeterli zaman olacaktı. Bu yüzden de, Ainz’in ve
Nazarick’teki birkaç kişinin taktığı yüzükler hariç diğer yüzükler Hazine’deki
altın yığınlarının içinde saklanıyordu.
Her ne kadar çok tehlikeli olduğunu bilse de Ainz’in bu yüzüğü
takma nedeni, giyecek kimse olmazsa ve düşmanlar Nazarick’in girişini kapatmış
olsa içeri girmesinin imkansızlaşacağıydı.
“Pekala. Hazırlıklarına başla o zaman.”
『Tamam!! Peki, odanıza gelirken getirmem gereken
bir şey var mı, Ainz-sama?』
“Mantıklı bir soru, fakat hayır, getirmen gereken bir şey yok.
Zamanı geldiğinde sana planlarımı anlatacağım ve hazır olman için sana zaman da
vereceğim.”
『Anlaşıldı!!』
Büyü kaybolurken, Shalltear’ın hevesli cevabı da onunla birlikte
kayboldu.
Ardından Mare’ye bir [Mesaj] gönderdi. Konuşmalarının az
öncekinden çok farkı yoktu. Ainz ona Nazarick'in Yüce Yeraltı Mezarı’nın
koruyucusu olarak Shalltear’dan görevi alacağını söylemişti.
Mare’nin sessiz ama anlaşılır sesini duyduktan sonra Ainz
[Mesaj]’ı bitirdi.
Son olarak Ainz, Aura’ya [Mesaj] yolladı.
“Aura, benim.”
『Buyurun, Ainz-sama. Ne yapmamı istiyorsunuz?』
“Evet. Senden istediğim şey benimle Cüce Krallığı’na gelmen.”
『Anlaşıldı!』
“İlk olarak, Shalltear’ı beklerken, E-Rantel’deki odama gelmeni
umuyorum.”
『Shalltear mı?!』
Bu şüphe dolu bağırışı duyan Ainz, kulak zarı olmadığı için
şükretti.
“Aura, sesini alçalt.”
『Ben... Çok özür dilerim, Ainz-sama!』
Sesini alçalt demedim mi
ya... Ainz
bunu düşünse de sesli bir şekilde dillendirmedi.
『Ah, Cüce Krallığı’nı yok etmeye mi gidiyoruz?』
“Hayır, neden böyle tehlikeli bir şey düşündün ki? Sadece dostane
görüşmeler yapmak istiyorum.”
『Ah, anladım! O zaman çoktan bu dostane
görüşmelerin sonunun kötü biteceğini öngördünüz?』
“Aura sen...”
『Buradayım, Ainz-sama!』
“Ne? Çoktan odama vardın mı yani?”
『Evet, aynen öyle!』
Tam bunu dediği anda kapıda bir tıklama meydana geldi.
