Overlord

13 Ocak 2019
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2264 Görüntülenme
Bu bölümü 35 Kişi beğendi.
Cilt 11

Yaklaşan Kriz- 6

Hayır, bu bir çığlık olmayabilirdi. Bir yaratık tarafından çıkarılan tehdit edici bir ses de olabilirdi. Yer altında olmanın en büyük problemlerinden biri sesin nereden geldiğini anlamanın oldukça zor olmasıydı.



Ancak bu sefer hemen anlamıştı.



Çünkü quagoa saldırı ekininin kaleden kaçtığını ve avazları çıkana kadar bağırdığını görebiliyordu.



Yozu'nun etrafındaki quagoalarda bir curcuna baş gösterdi.



Geri dönen quagoaların durumlarına bakılırsa korktukları ve şaşırdıkları aşikardı. Arkadan abzı quagoalar dostlarını itip kakıyordu, hatta birisi Büyük Yarık’a bile düşmüştü.



“Sorun ne? Acil bir durum mu var?”



Yozu'nun astlarından birisi cevap verdi: “Emin değiliz.  Cücelerin karşı saldırısı olabilir mi?”



Bu mümkün değildi. Cücelerin karşı saldırısı beklenilebilen bir şeydi. Saldırı ekibinin böylesine panik halinde kaçmalarına sebep olmazdı.



Bir tür özel saldırı olmalıydı. Yozu bir keresinde kaynamış yağın oldukça acı verici olduğunu duymuştu.



“Adamları topla ve neler olduğunu öğren. Eğer bir cüce saldırıysa ilerlemeye devam edin. Kaleyi tekrar almalarına izin veremeyiz.”



Bu emirler üstüne Yozu'nun adamları bir oldu ve köprüyü geçmeye başladı.



Çığlıklar ve saldırı ekibinin kaçışı hâlâ devam ediyordu.



Neyden kaçıyorlardı? Büyü denilen gizemli gücün bir sonucu muydu bu?



Yozu bu konu hakkında düşünürken kalenin kapısında bir çift siluet belirdi.



Büyük, siyah... Bir şeylerdi.



“Bunlar... Bunlar da ne? Dev cüceler mi? Cüce Lordları mı?”



Yozu daha önce hiç böyle bir varlık görmemişti. Her ne kadar cücelerin ekipman olarak zırh kullandığını ve bazı setlerin tüm vücudu kapladığını bilse de gördüğü şey şu ana kadar gördüklerinden tamamen farklıydı.



Sağ ellerinde büyük, dalgalı kılıçlar taşıyorlardı. Sol ellerinde ise devasa kalkanlar vardı.



Klanların Lordu’nun normal quagoalardan çok az farklı gözüktüğü düşünüldüğünde Cüce Lordları da büyük ihtimalle sıradan cücelerden çok farklı değillerdi.



Yozu, kalenin kapısında muhafız heykeller gibi duran bu varlıkların gerçek kimliğini bilmiyordu. Ancak hayvansı iç güdüleri ona bunların tehlikeli varlıklar olduklarını söylüyordu.

 



Aynı zamanda saldırı gücünün neden tüm gücüyle o yaratıklardan kaçtığını da anlıyordu.



Etrafındaki astları şaşkınlıktan donup kalmıştı Tıpkı Yozu gibi. Hala hareket eden tek şeyler kaleden kaçan quagoalardı. Araklarına bakmıyorlardı Tüm güçleri asma köprüyü geçmeye odaklanmıştı.



Kara zırhlılar kükredi.



Böylesine uzak bir mesafeden bile ses havayı yarmıştı ve Yozu'nun tüylerini diken diken etmişti. Yozu’nun karnına bir soğukluk yayıldı. Sanki bir ejderin kükremesini tüm vücudunda hissediyormuş gibiydi.



Tam o sırada kara zırhlıların etrafından çıkmakta olan quagoaları gördü.



Kaçmışlar mı? Yoksa bize ihanet mi etmişler? Hayır öyle deği...



Yozu'nun gözleri fal taşı gibi açıldı.



Gördüğü quagoalardan birinin kafası yoktu.



Şaşıp kaldı ve bazı quagoaların beraberinde bağırsaklarını da sürüklediğini gördü. Bazılarının ise, ikiye ayrılmış gibi sağ ile sol tarafları alakasız şekillerde hareket ediyordu.



Hayatta olmadıkları halde hareket edebilmeleri...



Büyü! Ölüleri kontrol eden bir büyü!



“Bu cücelerin gizli silahı mı?”



Yozu astının söylediğine katıldı.



Yıldırım efsunlu silahlar dışında başka bir kozları daha mı vardı?



“Bunlar golem falan mı?”



Ejderhaların, Sarayı ele geçirirken bu isimle çağırılan yaratıklarla dövüştüğü söylenirdi. Görünüşe göre zırhlı heykellere benziyorlardı.



“Bu cücelerin golem dediği şey mi?”



Yozu kafasını iki yana salladı.



“Hayır, golemler canavardır. Bunları büyük ihtimalle cüceler yetiştirmiş.”



“Bizim evcilleştirdiğimi Nuklar gibi mi?”

 



Nuklar büyülü hayvanlardı.



Erkekleri 3.5 metre kadardı ve kiloları 1200 kilo civarındaydı. Tüylü, küçük bir yosun ile bile hayatta kalabilen dört ayaklı otçul hayvanlardı. Şiddetli kar yağışlarından bile sağ kalabilirlerdi ve Azellisia Sıradağlarındaki birçok hayvan onlarla beslenirdi.



Bu siyah golemlerin ne kadar iyi savaştığını söylemelerinin bir yolu yoktu ancak quagoaların kaçışına ve saldırı ekibinin azalmış sayısına bakıldığında... Hatta Yozu’nun tüylerinin diken diken olmasına ve sırtından akan soğuk terlere bakılırsa her şey ortadaydı.



Onları yenmek kolay olmayacaktı, ancak şans eseri köprüyü geçmeye çalışmıyorlar, sadece uzaktan izlemekle yetiniyorlardı.



“Görünüşe göre kaleyi geri almaya gelmişler.”



“E-evet, öyle. Pekala, hala duruyorlarken birleşin. Aynı anda kendinizi ha... Hareket ediyorlar!”



Kara zırhlılar asma köprü boyunca koşmaya başladılar.



“Kimdi o?! Kim onların kaleyi almaya geldiğini söyledi?!”



“Kumandan! Şimdi bunun sırası değil! Ne yapmalıyız?”



Yozu'nun gönderdiği quagoalar pençelerini çıkarttılar ve savaşa hazırlandılar.



Kara zırhlılar kalkanlarını hazırladı ve çarptıkları tüm quagoaları havaya fırlattı.



Bu ezici güç ile havaya uçan birçok quagoa asma köprüden aşağı düştü. Kara zırhlılar durmadı. Biraz yavaşlasalar da kalkanlarını kaldırmış bir biçimde ilerlemeye devam ettiler. Tıpkı kudurmuş birer duvar gibi.



Eğer böyle devam ederse yakında köprüyü tamamen geçecekler ve buraya varacaklardı.



Ve o olduğunda da... Ne olacaktı? Bu ölümcül tehlikeyi fark eden Yozu bağırdı.



“Köprüyü... Köprüyü kesin!”



Eğer köprüyü yok ederlerse ana kuvvetleri sadece dieğr rotayı kullanabilirdi ve çok fazla zaman kaybederlerdi. Cüceler de o sırada büyük ihtimalle savunmalarını güçlendirirdi. Bu sebepten ötürü ilk hedefleri olan kaleyi ele geçirmenin başarısız olduğu söylenebilirdi.



Verdikleri bunca kayıptan sonra bahane olarak basit bir sitem kullanamazdı. Ancak bu, o kara zırhlıların köprüyü geçmesine izin vermenin yanında hiçbir şeydi.



Eğer buraya gelirlerse buradaki herkes ölürdü. Kara zırhlılar böyle yaratıklardı.



“Köprüyü kesin demedim mi?!”



Quagoalar kendilerini kara zırhlıların adamlarını inanılmaz bir kuvvetle sağa sola fırlatmasını izlemekten alamıyordu. İkinci bağırışta anca harekete geçebildiler. Ancak geriden gönderilmiş çoğu quagoa boşluğa uçmuştu ve köprüde kara zırhlıları karşılayacak sadece birkaç quagoa kalmıştı.



Tüm bu quagoa umutsuzca köprünün çelik asma halatlarını kemirmeye ve pençelemeye başladı.



“Saldırı ekiplerinden birisi onların ilerlemesini kessin!”



Köprüyü yok etme emrinden sonra golemleri durdurmalarını söylemek bir intihar görevinden farksızdı. Yine de bir intihar ekibi anında cesurca kendilerini öne attı.



Beklenildiği üzere, bu intihar ekibi de kalkanlarından sekmişti. Ancak bazıları onları geçmeyi başardı ve kendilerini kara zırhlıların üstüne çıkardılar. Fakat kara zırhlılar onlara aldırış bile etmedi. Isırılmak onlara zarar veriyor gibi görünmüyordu ve ilerlemelerine devam ediyorlardı.



Köprü de hala düşmemişti.



Eğer böyle giderse kara zırhlılar karşıya geçecekti.



Yozu bunu fark ettiği anda bedeni kendi kendine hareket etmeye başladı. Yukarıdaki kumanda makamından atladı ve momentumunu kullanarak keskin pençeleriyle köprünün çelik kablolarından birine vurdu.



Ping diye bir ses havaya yayıldı.



Asma köprü sallandı ve dev bir dalga gibi düşerek kırıldı.



Yozu, yılan gibi hareket eden kablolara direnemedi ve havaya fırlatıldı. Ancak bir şekilde, havada dans eden kablolardan birini yakaladı ve aşağısındaki karanlığa düşmekten son anda kurtuldu. Yozu bedenini havada kontrol edemediğinden bu oldukça şanslı bir olaydı. Bedeni havada sallanırken kendini kablo boyunca çekti ve uçurumun ucuna değmeyi başardı.



Ancak nefesini toparlayacak vakti bile yoktu. Bedenini kötücül bir soğuk kapladı. Yozu iç güdülerini dinledi ve kendini yere attı.



O anda, çığlık atan bir nesne Yozu'nun sırtındaki kürkü sıyırıp geçti. İnanılmaz bir şekilde, bu uçan bir quagoaydı. Bu şartlar altında bile kara zırhlılar, intihar ekibinden birini inanılmaz kol gücüyle Yozu’ya fırlatmayı başarabilmişti.



Fırlatılan quagoa Yozu’nun, şaşkınlıktan donmuş adamlarından birine çarptı. İkisi acı bir çığlıkla paramparça oldular.



Ancak hepsi bu kadardı, çünkü intihar ekibi ve kara zırhlılar Büyük Yarık’ta kaybolmuştu.



Havayı sessizlik kapladı.



Yozu yavaşça Büyük Yarık’ın kenarından karanlığa baktı. Böyle yapan tek kişi o da değildi, hayatta kalan herkes, her şeyi yutan karanlığa bakıyordu. Hepsi biliyordu ki bu düşüşten kurtulmak imkansızdı, ancak yine de kara zırhlıların yarığın kenarından tırmanabileceklerinden korkuyorlardı.



Sonsuzluk gibi geçen bir süre sonra Yozu sonunda rahat bir nefes aldı.



Geri gelecek gibi durmuyorlardı.



Etrafına baktığında hayatta kalan birkaç değerli adamını gördü.



Yine de o kara zırhlılara karşı hayatta kalmış olmaları bile övgüyü hak eden bir oalydı.



“Geri çekiliyoruz!”



Eğer bu golemleri üstlerine iletmezlerse işler onlar için kötü olurdu.



Eğer bunlar seri üretime geçirilirse, katledilecek taraf quagoalar olurdu. Yozu onlardan sadece iki tane olduğunu düşünmüyordu.



“Bu cüceler ne kadar da korkutucu.”



Yozu, cüceleri hafife aldığı için derin bir pişmanlık duydu. Böyle canavarlar üretebileceklerini düşünmek...



“Her durumda, asıl ekibi bu konuda uyarmalıyız. Elçiler!”



Yozu'nun çağrısına cevap verip gelenler, hareket kabiliyeti konusunda sıradan quagoaları aşan quagoa süvarileriydi Depardan kaynaklı yorgunluğa karşı bağışıklık sağlayan özel bir yetenekleri vardı.



Sayıca birçoğunu çağırmasının nedeni, eğer az sayıda gruplar halinde giderlerse yaratık pusularına düşebilirlerdi. Bu bir güvenlik önlemiydi ancak mesajı ana karargaha götürecek tek bir kişi bile hayatta kalsaydı yeterdi.



“Pekala! Gidin! Göreviniz çok önemli, sakın unutmayın!”



Yozu onların gitmesini izlerken bir başka emir verdi.



Bu emrin, Klanların Lordu ile buluşmak için bir an önce geri çekilme emri olduğunu söylemeye gerek yoktu.

 

3. Bölüm Sonu

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
CodeKX (1676 puan) Üye
2022-08-12 16:09:30
Çeviri edit için teşekkürler
tsuyomi (1601 puan) Üye
2021-08-12 00:21:18
Çeviri için teşekkürler
Overlord (32 puan) Üye
2020-12-26 13:37:25
Elinize sağlık
blade (3267 puan) Üye
2020-10-11 21:21:27
Çeviri ve edit için teşekkürler
KingWd (37 puan) Üye
2020-07-16 16:57:08
Emeği geçen herkese teşekkürler.
Unknowobject07 (679 puan) Üye
2020-05-07 05:26:00
emeklerinize sağlık
ARS (1843 puan) Üye
2020-04-20 10:47:28
Bölüm için teşekkürler.
Vampire (369 puan) Üye
2019-12-04 12:13:29
Bölüm için teşekkürler
deden18 (428 puan) Üye
2019-09-24 21:46:32
allah allah
Ulaş (1600 puan) Üye
2019-09-24 18:03:19
Temiz iş
Devilman (2387 puan) Üye
2019-01-20 15:12:48
Bir bilseler arkalarında ainz sama nın olduğunu
bust3d (3373 puan) Üye
2019-01-14 19:56:05
çeviri için tesekkurler