Overlord

03 Kasım 2018
Çeviri: Kyuuseishu
Düzenleme: -
2200 Görüntülenme
Bu bölümü 21 Kişi beğendi.
Cilt 9

Katliam - 10

Ainz iskelet elini yavaşça kaldırdı.

Bu hareketinde bir düşmanlık yoktu. Aksine, bir arkadaşlık jestiydi bu.

“Benim kulum ol.”

Gazef’in gözleri birden fal taşı gibi oldu.

O sırada Brain ve Climb’ın da yutkunduğu duyulabiliyordu.

Böylesine güçlü bir büyü kullanıcısının onun gibi birine böyle bir şey söylemesi nasıl beklenebilirdi ki?

“Eğer kulum olursan…”

Ainz parmaklarını şıklattı. Kemikten parmaklarıyla bunu nasıl yaptığıysa bir gizemdi.

Sanki ona bir şey yapmış gibi, Gazef irkildi.

Ancak bedeninde ya da zihninde bir değişiklik yoktu. Bir şey hissetmemişti.

“Etrafına bak.”

Gazef gözlerini etrafa çevirdi. Her şey…

“Anlıyorum. Durdular.”

Kara Oğlaklar oldukları yerde donmuş gibi duruyorlardı. Toynaklarının bazılarının ise hâlâ havada olması onlara bir heykel asaleti katıyordu.

“Bu geçici bir şey. Bundan sonra ne olacağı senin vereceğin karara bağlı. Eğer reddedersen oğlaklara tekrar emir vereceğim. Sanırım ne emri olduğunu söylememe gerek yok?”

 

Gazef aptalca bir ifadeyle Ainz’e baktı.

Eğer Gazef’i rehineler kullanarak kulu yapacaksa, aralarında kurulan bağda sadakat eksik olur ve ihanete açık bir ilişkileri olurdu. Ama Ainz bu teklifi yapmadan önce zaten bunları düşünmüş olmalıydı.

O yüzden bu sözlerinin ardında başka bir sebep olmalıydı.

Ama Gazef ne olduğunu bilemiyordu.

Yine de böylesine bir orduyu kontrol edebilen bir adamın neden Gazef gibi birini istediğinin bir sebebi olmalıydı.

“Ne diyorsun? Kulum ol, Gazef Stronoff.”

Ainz elini uzattı.

Eğer elini sıkarsa birçok hayatı kurtarabiirdi.

Gazef’in kalbi tereddütle doldu.

Ona Krallık’ın insanlarının hayatını kurtarma şansı verilmişti.

Ancak… Gazef elini sıkamazdı.

Bu kötü bir karardı.

Vereceği cevap sadece egosunu tatmin edecekti.

Yüzlerce, binlerce insan Gazef’e aptallığı yüzünden küfürler savuracaktı.

Buna rağmen Gazef, Krallık’a ihanet edecek bir şey yapamazdı.

Gazef elini reddetme anlamına gelecek şekilde salladı.

“Reddediyorum. Ben Kral’In kılıcıyım. Onun uğruna seve seve canımı veririm. O yüzden de bunu kabul edemem.”

“Hayatının sonunda bile verdiğin karar daha fazla hayata sebep oluyor. Carne Köyü’nü kurtarmak için çok güçlü düşmanlara karşı bile hayatını tehlikeye atan bu cesur adam, şimdi kurtarabileceği hayatların hayatını bir kenara mı atıyor?”

Gazef, kalbinin bir bıçak gibi kesildiğini hissetti.

Ama Gazef Stronoff, buna rağmen Ainz Ooal Gown’un elini sıkamazdı.

Krallık’ın Savaşçı-Kaptan’ı Kral’ına ihanet etmeyecekti.

Gazef böylesine sadık bir adamdı.

Gazef’in yüzünde rahatsız bir ifade oluşurken Ainz omuzlarını silkti.

“Ne kadar da aptal bir adam. O zaman…”

Gazef, Ainz’in cümlesini bitirmesine izin vermeden kılıcını doğrulttu.

“Ne?”

Kara Oğlak tarafından yaralanmıştı ve iyileştirme tılsımına rağmen tam olarak iyileşmemişti. Yine de bu durumda bile, Gazef’in savaşma ruhu bri güneş gibi parlıyordu.

“Gown-dono. Lütfen sizin kibarlığınızdan faydalanmış bu kişiye kabalığını bağışlaması için bir şans tanıyın. Sizinle düello yapmak istiyorum. Bire bir.”

Ainz’in suratı etsiz bir kafatasından ibaretti. Bu yüzden de ne düşündüğünü ya da nasıl bir ifadesi olduğunu kestirmek imkansızdı.

Ancak şu anda söyleyecek bir şeyi yokmuş gibi duruyordu. Brain ve Climb durumu izlerken böyle düşünmüştü. Sessiz kalmasına rağmen rahatsızlığı ok belliydi.

“Ciddi misin?”

“Evet.”

“Öleceksin.”

“Şüphesiz ki.”

“Madem biliyorsun, neden o zaman? Seni öldürmek gibi bir niyetim yoktu. İntihar etmek mi istiyorsun?”

“Hayır, istediğimi sanmıyorum.”

“Ne düşünüyorsun? Mantığını anlayamıyorum. Eğer bana karşı kazanabileceğini düşünüp meydan okusaydın anlardım. Bu durumda bile bir şansın olduğunu düşünsen bunu da anlardım. Ancak kesin olarak kaybedeceğini biliyorsun. Düşünme yetini falan mı kaybettin?”

“Düşmanın kralı hemen önümde, kılıcımın uzanabileceği bir yerde duruyor. Kendini bana göstermiş düşmanın liderini yenip yenmemeyi görmek çok doğal değil mi?”

“Fiziksel olarak oldukça yakın olduğumuz doğru. Ancak aramızda resmen bir uçurum var. Yanılıyor muyum?”

Bir voşş sesi ile Ainz’in arkasındaki Kara Oğlak dokunaçlarından biriyle Gazef’in yanına vurdu ve havaya bir toz bulutu kaldırdı.

Gazef’in gözleri bu hareketi takip edememişti.

“Öyle olabilir, Gown-dono.”

“Seni öldürmeyeceğim dediğim için mi şansını zorluyorsun?”

Gazef kalbinin derinliklerinden bir kahkaha patlattı.

“Kesinlikle hayır. Krallık’ın Savaşçı-Kaptan’ı olarak böyle yapmanın uygun olacağını düşünüyorum.”

“Eğer meydan okumanı kabul edersem kendimi tutmadan seni öldüreceğimi biliyorsun değil mi?”

“Evet biliyorum.”

“Demek öyle… Dediğim o kadar şeyden sonra bile fikrini değiştirmeyeceksin. Ne yazık. Bir koleksiyoner olarak senin gibi nadir birini yok etmek zorunda olmak kötü bir olay.”

Gazef’in geri adım atmaya niyeti yoktu.

Bu kesinlikle çok iyi bir şanstı. Normalde birçok harika astıyla gezen Ainz, şu anda karşısında hiç koruması olmadan duruyordu.

Ek olarak gururu yüzünden arkasındaki Kara Oğlak’a da hareket etmesi için emir vermeyecekti.

Böyle bir şansı bir daha bulamazdı.

Rakibi sürekli olarak erişemeyeceği kadar yüksek bir yerde bulunuyordu. Ancak şu anda aralarındaki boşluğu kapatma şansı vardı.

Bir sonraki karşılaşmalarında büyük ihtimalle etrafını, bir büyü kullanıcısının yakın dövüşte kötü olması sebebiyle on ya da 20 katlık bir koruma ordusu çevirmiş olacaktı. Gazef bir daha asla Ainz’e bir kılıç mesafesi kadar yaklaşamazdı. Bu yüzden de Ainz’i düelloya davet etmişti.

Ayrıca bu düello için bir başka sebebi de vardı.

Her ne kadar şansı çok düşük olsa da… Yine de…

Gazef resmi meydan okumasını dile getirdi.

“Büyücü Kral Ainz Ooal Gown-dono! Ben, Re-Estize Krallığı’nın Savaşçı-Kaptan’ı Gazef Stronoff, size meydan okuyorum!”

“Savaşçı-Kaptan…”

“Gazef!” Daha fazla kendini tutamayan Brain bağırmıştı. Ancak Gazef tereddüt etmeden devam etti.

“Eğer siz de uygun bulursanız buradaki iki kişiyi düellomuzun şahitleri olsun.”

Ainz omuz silkti.

Devam et, der gibiydi Ainz. Gazef bunu fark ettiğinde kafasını salladı.

“Bir dakika durun! Dur Gazef! Her zaman senin yanında ölebilirim! Yalnız yapma bunu! Büyücü Kral! Size yalvarıyorum! Bunun utanç verici olduğunu biliyorum ama içten bir şekilde rica ediyorum! Lütfen ikimizin birden size karşı savaşmasına izin verin! Sizi hiç zorlamayacağından eminim!”

Tam da beklediğim gibi, diye düşündü Gazef, Brain’in boğuk savunmasını duyduğunda.

Brain’in yüzündeki ifade, kaderini kabullenmiş bir savaşçının ifadesiydi.

Gazef’in yanında, Ainz Ooal Gown’dan öldürüleceğinden emin olmanın kararlılığını taşıyordu.

Ancak kabul etmedi. Kabul edemezdi.

“Brain Unglaus! Bir savaşçı olarak benim inancıma leke mi sürmek istiyorsun?”

Brain şoka uğramıştı.

“Sorun değil, Stronoff-dono. İkinizle birlikte dövüşmemde sorun yok.”

“Lütfen yapmayın, Büyücü Kral-dono. Bu düellonuz bana karşı. Umuyorum ki şuradaki ikisinin canını bağışlarsınız.”

Ainz’in kurukafasının göz yuvarlarındaki kırmızı ışık daha da parladı.

“Bu da ne? Bu gözleri daha önce gördüm. Ölümünü kabullenmiş ve ona doğru koşmakta olan bir adamın gözleri. Ne kadar takdire şayan…” Ainz’in sözleri aynı bir insanınki gibiydi.

“Pekala. Teklifini kabul ediyorum. Stronoff-dono ile tek başıma dövüşeceğim.”

Brain güçsüz bir şekilde dizleri üstüne çöktü.

Yüzü gözükmüyordu, ancak altındaki toprağa düşen birkaç damla görülebiliyordu.

Özür dilerim.

Gazef, kalbinin derinliklerinden özür dilemişti.

“Cesedin uygun bir şekilde muhafaza edilmek için alındıktan sonra teslim edilecek. Böylece yeniden canlandırma büyüsü için daha kolaylık sağl…”

“Buna gerek yok.”

Gazef’in sözleri arkadaşlarını da düşmanını da kelimesiz bırakmıştı.

“Hayata geri döndürülmek istemiyorum. İsterseniz cesedi burada bırakabilirsiniz.”

Yeniden canlandırma büyüsünün kötü olduğundan değildi, ancak Gazef bundan hoşlanmıyordu.

Herkesin tek bir hayatı vardı.

Bu yüzden de birinin hayatını feda etmesi anlamlı bir karar olmalıydı.

Bu yüzden de, Krallık’ı için bile olsa, öldükten sonra geri gelmeyecekti.

Eğer Gazef ölürse Kral önemli bir kulunu kaybettiğinin haberlerini yayabilirdi. Belki de böylece birçok kişinin ölümünden kaynaklı dargınlıkları az da olsa azalabilirdi.

Bu, kendi bencilliğiyle hareket etmeyi seçen, Krallık’ın Savaşçı-Kaptanı’nının sadakat dolu son hareketiydi.

Etrafındaki şaşkın bakışlarını umursamayan Gazef sakince gülümsedi.

“O zaman başlayalım. Siz ikiniz, umarım ki son savaşıma şahitlik edersiniz.”

Climb, Brain Unglaus denilen adamın bu kadar yumuşak ve duygusal biri olabileceğini hiç düşünmemişti.

Brain’in güçlü özgür ruhlu biri olduğunu biliyordu. Ancak şu anda kafasını eğmiş olan adam hiç de öyle gözükmüyordu. Ancak buna rağmen yumuşak ve zayıf da görünmüyordu.

“Brain. Görevini yapmayacak mısın?”

Gazef arkasına bakmadan konuşmuştu.

Brain hareket etmedi. Toprağı tırmalayan elleri, Climb’a, Brain’in ne kadar acı çektiğini göstermişti. Yine de Climb konuştu.

“Bu Stronoff-sama’nın son isteği.”

Gazef Stronoff’un kazanabileceğini hiç düşünmüyordu. Bu yüzden de Climb ve Brain’in Gazef’in son isteğini yerine getirmesi gerekiyordu.

Brain yavaşça ayağa kalktı.

Sıcaktı. Climb dönüp kaçmak istedi.

Sanki Brain’den yayılan bir sıcak hava dalgası var gibiydi.

“Utanç verici yanımı görmene sebep oldum, Climb-kun. Sorun yok. Gazef’in bu soylu hareketini zihnime kazıyacağım.”

“Teşekkür ederim.”

Brain Unglaus ve Gazef Stronoff’un ne tür bir ilişkileri var böyle?

Climb ikisi arasındaki bağı anlayamıyordu. Özellikle Brain’in tarafından baktığında.

Gazef’e kaybettikten sonra kılıç yeteneklerini geliştirmek için bir yolculuğa çıkmıştı. Climb’ın bildiği Brain böyle biriydi. Ancak olaların bu kadar basit olmadığını hissediyordu.

“Peki o zaman, Stronoff-dono. O kılıca bakmama izin verirsiniz? Bilmek istediğim bir şey var.”

Ainz bu isteği sanki havadan sudan konuşuyormuş gibi dile getirmişti. Tılsımlanmış kılıçların her türden yetenekleri olabilirdi. Birisini incelemek kullanıcısının stratejisini anlamak için çok iyi bir yöntemdi. Normalde kimse bu teklifi kabul etmezdi.

Climb böyle düşünen tek kişi değildi. Brain’in gözleri de fal taşı gibi açılmıştı.

 

 

 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Jester (1457 puan) Üye
2021-08-31 14:09:32
Ceviri icin tesekkurler
maahhaam (4749 puan) Üye
2021-01-20 12:27:10
Çeviri için teşekkürler
ozant40 (42 puan) Üye
2020-09-23 22:27:29
Harika bölüm ağam. Kılıç neymiş bakim
ARS (1843 puan) Üye
2020-08-05 01:56:26
Bölüm için teşekkürler. A a kılıç bir bakayım.
Bazil (1684 puan) Üye
2020-06-25 11:51:21
Emeğiniz için teşekkürler
Vampire (369 puan) Üye
2019-03-08 11:08:36
Bölüm için teşekkürler bakalım neler olacak
Devilman (2387 puan) Üye
2018-11-20 09:24:35
Ders 1: nasıl tek yenir
shypax (132 puan) Üye
2020-10-01 23:31:36
@Devilman, vurmadan tek attı adam.