Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

10 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1414 Görüntülenme
Bu bölümü 30 Kişi beğendi.
Cilt 2

Takatsuki Makoto, Prenses ile Konuşuyor

“Makkaren Maceracısı, Takatsuki Makoto, Prenses Noel'i bekletme!” 

Beni her seferinde tam adımla çağırmanıza gerek yok. Sizi duyuyorum.

“Gitmek zorunda mıyım?” (Makoto)

Yoldaşlarıma sormaya çalışıyordum.

“Tabii ki zorundasın!” (Lucy)

“Takatsuki-sama, dikkatsiz bir hata yapmamalısınız.” (Nina)

“En iyisini yap~” (Aya)

Bir elinde sığır eti tutan Sa-san bana el sallıyordu.

Kahretsin, sanki başkasının işi gibiydi.

Şövalye düzeninin ve asil benzeri grubun toplandığı yere doğru ağır adımlarla yürüyordum. 

Masalar ve yemekler Kahraman Barı’nkinden tamamen farklı gibi hissediyordum.

Karmaşık tasarımlı masalar, abartılı görünümlü şarap şişeleri ve sıra dışı yemekler. Birkaç tane alabilir miydim?

“Selam, Takatsuki-kun.” (Sakurai)

“Aah, Sakurai-kun. Bir sebepten dolayı buraya çağrıldım.” (Makoto)

“Takatsuki-kun hakkında Prenses Noel ile konuşuyordum ve seninle konuşmaktan hoşlanacağını söyledi.” (Sakurai)

Demek bu senin hatandı!

Ona kızgın gözlerle baktım ve ‘Özür dilerim.’ diyerek benden özür diledi. Sonra zarif bir kadının önüne götürüldüm.

Onun yanında bir süredir bu olayları yöneten yaşlı bir adam vardı.

Doğru hatırlıyorsam başbakan danışmanı mıydı?

“Sen Takatsuki Makoto'sun ha. Hmm, bunlar bir prensesin önüne çıkmak için uygun kıyafetler değil.” 

“…”

Bu yaşlı adam beni aniden buraya çağırdıktan sonra ne diyordu?

“Mesleğin nedir?” 

“…Büyücü çırağı.” (Makoto)

Ben bir Ruh Kullanıcısıydım, ama bu Beceriye sahip olsam bile bir meslek olarak kabul edilmiyordu.

Bu yüzden, Ruh Kitabı’mda yazan mesleği söyledim.

“Çırak, öyle mi?! Paralel dünyadaki kahramanlarla gelen yoldaşlardan değil misin?! Daha çok halktan birisi gibisi—” 

“Robert, onu ben çağırdım. Geri çekil.” 

“Evet, özür dilerim.” 

Robert adlı yaşlı adam isteksizce geri çekildi.

O adamla iyi geçinebileceğimi sanmıyordum.

“Tanıştığımıza memnun oldum Makoto-sama. Ben Güneş Prensesi, Noel Dağlık. Tabu Ejderhalarına boyun eğdirilmesinde yardımınız büyük bir başarıydı.” (Noel)

Temiz sesi bir müzik aleti gibiydi ve kulaklarımdan hoş bir şekilde geçti.

Güzel sarı saçları ve iri mavi gözleri vardı.

Tablolarda çizilen bir prenses tam önümdeydi.

“Ben Takatsuki Makoto. Çok teşekkür ederim. Fakat Sakurai-kun, Tabu Ejderhalarını kendi başına yendi.” (Makoto)

“Bu doğru değil. Takatsuki-kun sayesinde tek bir yaralı çıkmadı.” (Sakurai)

Sakurai-kun yandan taraftan geldi.

“Aman tanrım, ikiniz iyi geçiniyorsunuz.” (Noel)

Noel-ojousama tamamen gülümsüyordu.

Gülümsemesi büyüleyiciydi hatta üzerinde cazibe büyüsü olup olmadığını merak ettim.

Onun bu kıtadaki en büyük ülkesinin en etkili insanlardan biri olduğunu duydum, ama hayal ettiğimden daha basit bir insandı.

“Sonunda sana teşekkürlerimizi ileteceğim. Bu seferki sadece selamlamak içindi.” (Noel)

“Uhm, Sizinle konuşabildiğim için onur duyuyorum.” (Makoto)

İyi değil, ne diyeceğimi bile bilmiyordum.

Sakurai-kun! Kurtar beni!

Sınıf arkadaşıma baktım.

“Prenses Noel, o yetenekli bir büyücü. Onu krallığa konuk olarak davet etmeye ne dersiniz?” (Sakurai)

Hayır! İstediğim şey bu değildi, Sakurai-kun.

Ruh halimi oku!

“Ryousuke-sama'dan bunu duymak nadirdir. Ancak Rozes, Su Ülkesi vatandaşıdır. Sofia-sama tarafından azarlanabiliriz, anlarsınız. Öyle değil mi, Sofia-sama?” (Noel)

Geh, şimdi bahsettiğine göre gerçekten buradaydı.

Biraz baktım ve orada Su Oracle’ı, Prenses Sofia ve Rozes prensesi duruyordu.

“Evet, ülkemizin bir parçası. Tanıştığımıza memnun oldum, Takatsuki Makoto. Bu durumda gösterdiğiniz sıkı çalışma için teşekkür ederiz.” (Sofia)

“…”

Bu kız, beni unutmuş muydu?

Aslında, bir prensesin tanıştığı her insanın yüzünü hatırlamasının hiçbir yolu yoktu.

Burada 'Tanıştığımıza memnun oldum.' demeli miydim? Bunu düşünürken, onun yanındaki şövalye bana bağırdı.

Aah, o adam.

Uzun süre oldu.

“Ne kadar küstah! Prenses Sofia'nın huzurundasın! Diz çök!” 

Ah, prensesin önünde ayakta durmak yanlış mıydı?

Prenses Noel'e bakıyordum.

“Bugün resmiyetsiz bir gün,” Prenses Noel'in gülümsemeyle söylediği şey buydu.

Hm, ne kadar yardımseverdi.

Prenses Noel'in çok esnekliği vardı.

Prenses Sofia konuşurken tek bir gülümseme göstermiyordu.

“Sorun değil, Takatsuki Makoto. Örnek bir büyücü olduğunu duydum. Sana Tanrıça'mızın ilahi korumasını vereceğim. Seni şerefli Su Ülkemizin büyücüsü olarak ağırlayacağız.” (Sofia)

Hah? Bu kadın ne diyordu?

“Prenses Sofiaa'nın cömertliğine minnettar ol! Bugünden itibaren seni terden sırılsıklam yapacağım.”

Yanındaki kibirli şövalye bir şey söylüyordu.

Beni kızdırıyordu.

2 yıl önceki öfkem geri geldi.

“Hayır teşekkürler.” (Makoto)

“…Ne?” 

Prenses Sofia’nın şövalyesi yaklaşıyordu.

“Piç seni, şu anki konumunu biliyor musun?” 

“Takatsuki Makoto, memnun olmadığın şey nedir?” (Sofia)

Ah, bu insanlar…

Bütün bunları yüzsüzce söylüyordum.

“2 yıl önce, Su Tanrıçasına inanmak için umutsuzca yalvardığımda bana bir kez bakmadınız bile, ama yine de bu sefer bana müttefikin olmamı mı söylüyorsunuz? Bu yüzsüzlük.” (Makoto)

Hayır, öyle değil.

Bu kişiler kraliyet ailesi ve soylulardı, tüm bu şeylerden dolayı önemli insanlardı.

Bu yüzden istedikleri şekilde hareket etmeleri doğaldı ve burada onlara karşı çıkmak iyi bir fikir olmazdı.

Ama burada kuyruğumu sallamak ve onların astları olmak... dört gözle beklediğim bir şey değildi.

“…Muhtemelen şey olabilir misin…” (Sofia)

Prenses Sofia bir şey hatırlamış gibi görünüyordu.

“Seni piç! Prenses Sofia ile nasıl konuşuyorsun?! Rozes'te kalabileceğini düşünme!” 

Yanındaki şövalye beni açıkça tehdit ediyordu.

“O zaman gidiyorum. Sizinin gibi bir grup uğruna çalışmamın bir yolu yok.” (Makoto)

Aah, söylemiştim.

(Amanın, Makoto, çabuk öfkelenen birisin, ha.) (Nuh)

Tecrübem yok, Tanrıça-sama.

“Takatsuki-sama. Gidecek bir yerin yoksa Dağlık’ta her zaman memnuniyetle karşılanırsın, haberin olsun.” (Noel)

Prenses Noel bir gülümseme ile öneride bulundu.

Yandaki Prenses Sofia hoşnutsuz bir yüz ifadesi takındı.

“Takatsuki-kun… eğer bir şeyden rahatsız olursan lütfen istediğin zaman bana söyle.” (Sakurai)

“Tamam… teşekkürler, Sakurai-kun.” (Makoto)

Kafamı Prenses Noel ve Sakurai-kun'a doğru hafifçe indirdim.

Prenses Sofia ve onun yanındaki şövalye ile görüşmemden sonra orayı terk ettim.

Hmm, acaba orada işleri batırmış mıydım?

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
FiLUcTuBaBy (98 puan) Üye
2022-02-07 22:11:18
Fena bir hareket değildi yani kıza saldırmadın kız ölmedi ve savaş falan açmadık iyi böyle
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-01-17 23:48:54
yok iyi yaptın devam
shypax (132 puan) Üye
2020-09-28 21:08:30
Gölge mangal yapılcak kadar büyüdü bakıyorum da
agamoneypls (207 puan) Üye
2020-09-27 23:08:37
manda o p** şovalyenin taaaa neyse Noel i sevdim umarım serefsiz çıkmaz.
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 23:38:41
Hiç batırmadın hiiiiiiç 🌝🌝. ... Bölüm için teşekkürler
İbocan42 (61 puan) Üye
2020-06-13 19:36:19
Az da suikastci tokatlıyalım
Eyisha (198 puan) Üye
2020-06-09 23:26:43
İşte masaya çıkarıp böyle vuracaksın adamın çok güzel ilerleme kaydettin
Karafon (1269 puan) Üye
2020-05-31 12:50:14
Geçmiş olsun artık suikastçiler peşimizde
Datosu (28 puan) Üye
2021-04-06 15:34:18
@Karafon, Suikastçiye suikast düzenleyelim o zaman?
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-11 08:51:41
Lafların tokat gibi çarpılması ohh, teşekkürler
Ker!m (339 puan) Üye
2020-05-10 19:42:06
İçimin yağları eridi. Çeviri ve edit için teşekkürler.
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-10 15:36:21
Çeviri için teșekkürler.