Sıfır İnananlı Tanrıça ile Isekai'yi Temizlemek - Sınıf Arkadaşları Arasındaki En Zayıf Büyücü

11 Mayıs 2020
Çeviri: deantrbl
Düzenleme: Residenttt
1309 Görüntülenme
Bu bölümü 27 Kişi beğendi.
Cilt 2

Takatsuki Makoto, Prenses Sofia ile Konuşuyor

Şu anda Büyük Bilge ile konuşmamız benim için zarar olsa da…

Tüm insanlar arasında o sen olmalıydın, ha.

“Takatsuki Makoto, zamanın var mı?” (Sofia)

İyi gelen net bir ses.

Kaynak suyunun soğukluğunu hissetmemi sağlıyordu.

Ve her zamanki gibi soğuk ve düşmanca bir ifadesi vardı. 

Prenses Sofia nedense masamıza gelmişti.

Koruması olarak bir şövalyesi vardı ama daha önceki kibirli şövalye değildi.

“Ne oldu?” (Makoto)

Bir prensesi görmezden gelemezdim, bu yüzden isteksizce sordum.

“Koruyucu Şövalyem olmasını bırakmasını istedim.” (Sofia)

İlk başta ne dediğini anlayamamıştım, ama bir süre sonra o kibirli şövalyeye atıfta bulunduğunu anladım.

Bekle, eh?

Onu kovmuş muydu?

“Laberintos'u kurtaran kahraman-sama'yı sevmemenin cezası. Bizi bununla affedebilir misin?” (Sofia)

“Affetmek mi…? İlk olarak, ben bir kahraman değilim…” (Makoto)

“Sen diğer dünyadan gelen kahramanlardan birisin. Bu yüzden lütfen, Rozes'te kalmaya devam etmeni istiyorum.” (Sofia)

Bu şaşırtıcıydı.

Bu kadar ileri gidebilir miydi?

Ben burada sadece bir büyücü çırağıydım.

“Hey hey.” (Lucy)

Lucy kolumu çekti.

Biliyorum. Ben böyle bir zorba olmayacağım.

“…Makkaren şehrini seviyorum, bu yüzden Rozes'te maceracı olmaya devam edeceğim.” (Makoto)

Bunu duyan Prenses Sofia rahatlamış bir ifade oluşturdu.

Fakat, anında önceki ifadesine geri döndü.

“Bir şey ister misin? Eğer yapabileceğim bir şeyse…” (Sofia)

Ah, ne kadar cömertti.

Ama gerçekten çok fazla dileğim yoktu…

Tamam bunu, bana tüm bu zaman boyunca yardım eden arkadaşlarıma verelim.

“Aslında, bu arkadaşım Fujiwara-kun.” (Makoto)

“T-Takki-dono?!” (Fujiwara)

Aniden irkilen Fuji-yan şaşırdı ama düşüncelerim ona iletiliyor olmalıydı.

“İşimi ilerletmek için onu destekleyip destekleyemeyeceğinizi merak ediyordum. Aynı zamanda diğer dünyadan gelen kahramanlardan biri. Başarılarım onun desteği sayesinde.” (Makoto)

“…Anlıyorum. Ayrıntılı olarak ne yapmalıyım?” (Sofia)

Fuji-yan, gündeme aniden seni getirdiğim için üzgünüm.

Bana 'Bu-desu yo hakkında hiçbir şey duymadım,' gözleriyle bakıyordu.

Ancak, ondan beklendiği gibi bir şey düşünmüş olmalıydı, konuşmaya başladı.

“O zaman lütfen Rozes'te iş yapma özgürlüğü tanıyın. Özellikle asil bölgelerde.” (Fujiwara)

“Peki. Sana ismimle bir izin vereceğim. Lütfen daha sonra başkente gel.” (Sofia)

““Çok teşekkür ederim.””

Fuji-yan ve ben başımızı indirdik.

Bu iyi mi?

“Peki o zaman tekrar görüşürüz.” (Sofia)

Prenses Sofia acele adımlarla yanımızdan ayrıldı.

◇◇

 “Takki-dono, aniden konuyu bana-desu zo'ya atmanı beklemiyordum!” (Fujiwara)

Beni arka arkaya defalarca tokatladı.

“Bunun için üzgünüm. Ama bu yeterince iyi miydi?” (Makoto)

“Bu harika! Rozes Prensesi adı altında serbestçe iş yapabilmek! Bununla birlikte, Su Ülkesi'ndeki tüm işletmelerin hepsini kazanacağım…” (Fujiwara)

Ooh, Fuji-yan şeytani bir ifade oluşturdu.

“T-Takatsuki-sama, korkunç şeyler yapıyorsun…” (Nina)

Nina-san sert bir ifadeye sahipti.

“Tuhaf bir şey mi söyledim?” (Makoto)

“Makoto… kraliyet sana ne istediğini sorduğunda normalde ilk başta çekinirsin.” (Lucy)

“Goshujin-sama da korkusuzdu.” (Nina)

Anladım, görgü kuralları böyleydi.

“Benim bildiğim gibi. Ben diğer dünyalıyım.” (Makoto)

“Her neyse, Prenses şu anda Takatsuki-kun'un kalmasını istemede oldukça ısrarcıydı.” (Aya)

Sa-san bunu geçerken söylüyordu.

“Aah, bu konuda, bu kadar kaba davranmış olsan bile yine de buraya geldi ve isteklerini dinledi.” (Lucy)

“Prenses Sofia kendine kızmış olmalı.” (Fujiwara)

“…”

Fuji-yan böyle söylüyorsa öyle olmalıydı.

Görünüşe göre Prenses Sofia'nın içi yanıyordu.

“Prenses Sofia'nın müriti olan savaşçılar ve büyücüler başka ülkelere kaçtı ya da yaralanıp savaş gücü olarak hizmet etmediler,” Nina-san açıkladı.

Hah, demek öyleydi.

“Ve bu sınıf arkadaşlarımızı da mı kapsıyor?” (Makoto)

“Evet. Su Ülkesinin kraliyet şatosundaki yaşam onlara pek uymuyor gibi görünüyor.” (Fujiwara)

“Bu sayede Prenses Sofia'nın insanları görmediğine dair söylentiler var. Öte yandan, Prenses Noel'in yerinde bir sürü yetenek toplandı.” (Nina)

Hohoh, bu çok utanç verici bir söylentiydi.

“Bu yüzden bir büyücü çırağına sahip olmak için çok umutsuzca uğraşıyor -bir zamanlar hiçbir endişe duymadığı- kalmam için, ha.” (Makoto)

“Sonuç olarak Makkaren'den sürgün edilmedin. Harika değil mi?!” (Lucy)

Doğru, Lucy'nin dediği gibiydi.

“O zaman Makkaren'e geri dönelim.” (Makoto)

“Tamam!” (Lucy)

Geri dönüp şiş yemek istiyordum.

Ve böylece Laberintos'a meydan okuyan maceramız sona erdi.

Ama kalbimde hala açıklığa kavuşmamış şeyler vardı.

Büyük Bilge'nin sözleri.

Tanrıça'ya yönelik şüphelerim devam ediyordu.

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar
Pika-sama (98 puan) Üye
2022-01-18 00:24:58
hmm...
DasanDra (148 puan) Üye
2020-08-02 23:54:25
Bölüm için teşekkürler elinize sağlık
MhmtSnmz (70 puan) Üye
2020-05-12 06:08:09
Prenses Sofia'nın olayı nedir?
Karafon (1269 puan) Üye
2020-05-31 13:09:34
@MhmtSnmz, Başta bu öğrencilerin mekana gelip adam topladı ama çoğu yaralandı veya kaçtı savaş güçleri azaldı bizimkinin gücünü görüncede bunu da kaybedemem dedi nede olsa şu an rozes vatandaşı
Shinnatsume61 (130 puan) Üye
2020-05-12 00:47:35
Nuh-chan biraz fazla alengirli işler çeviriyorsun 😈 Makoto alır façanı aşşağıyaaaaa 😈😈 Bölüm için teşekkürler 😊 👏
canavar (48 puan) Üye
2020-05-11 17:16:52
çeviri icin eyw
DeliDana (2871 puan) Üye
2020-05-11 16:44:17
Çeviri için teșekkürler.