Theoden

21 Mart 2020
Çeviri: 222
Düzenleme: AntiYasuo
609 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Usta Senden İsteğim..

Attila, Jeonun yanında geçip gitmesine izin vermişti. Onunla henüz adam akıllı selamlaşmamış ve kolu hakkında da bir yorum yapmamıştı. Sesindeki tınının değişmesi bile Jeo’nun kendini kötü hissetmesine neden olabilirdi ve bu hissiyatı ona yaşatmak istemiyordu. Sessiz bir odaya çekilmiş, nefes alışverişlerini dinlerken odasının kapısının vurulmasının ardından Turgan’ın sesi duyulmuştu.

“ Usta burada olduğunu duydum. Uyanıksan biraz konuşmamız gerekiyor. “

“ Gir içeri…”

Turgan içeri girdiğinde ustasını bir sandalye üzerinde oturur halde bulmuştu. Penceresi olmayan odayı aydınlatan tek şey zayıf mum ışığıyken, Turgan bu ortamın ustasıyla konuşmak için fazlasıyla uygun olduğunu düşünmüştü.

“ Hayırdır evlat, hile kullandığın için özür dilemeye mi geldin? “

“ Aslında kazandığımdan dolayı yapmanı istediğin şeyi söylemeye gelmiştim usta. “

Attilla homurdanmaya başlamıştı ki Turgan konuşmayı sürdürecekti.

“ Kazanmasam da bunu senden isteyecektim usta. Babam ve senden başka kimsenin başarabileceğini sanmıyorum. Babam fetihlerle meşgul olduğundan da geriye sadece sen kalıyorsun. Gerçi ikiniz arasında seçim yapacak olsam da bunu senden isterdim, nedense senin her koşulda bana yardım edeceğini düşünüyorum Usta. “

Attilanın duydukları keyif vermeye başlamıştı ve geriye sadece mevzuyu öğrenmek kalıyordu.

“ Ne istediğini söyleyecek misin peki? ”

“ En başından uyarmam gerekir ki eğer söylediğim şeyi yapmakta başarısız olursan, bunu öğrendiğinden dolayı seni öldürmek zorunda kalabilirim ama. “

“ Beni tehdit edebilecek kadar güçlendin mi cidden? “

“ Öyle değil usta sadece bunu öğrenenleri öldüreceğime dair bir söz vermiştim. “

“ Kime? “

“ Şahmerana işte. “

Attila bu cümlenin ardından Turganla anlaşamayacağına emin olmuş ancak öğrencisinin yardım isteğini de karşılıksız bakmayacak kadar sevgi doluydu.

“ Muhtemelen anlattığın şeyler bana saçma sapan geleceğinden sadece yapmam gereken şeyi söyle. “

Turgan tüm detayları ve ustasından istediği şeyi anlattığında, Attila şaşırmış ve bazı noktaları inanılması güç şeyler olarak değerlendirse de Turgan’ın sözlerine itimat ederdi ve tek bir harfin bile yalan olduğunu düşünmüyordu. Ona yardım etmek konusunda sözünü vermiş ve kahvaltı sonrasında beraber yola çıkmayı kararlaştırmışlardı. Turgan’ın planına göre Ragnossa da onlarla beraber gidecek, ilk önce tanrı adamını ziyaret edecekler, ardındansa Şahmeranı görmeye…

.

.

.

Turgan ustasıyla konuştuktan sonra odadan ayrılmış ve bir bilgiye ulaşabilmek adına birkaç ayrı başıbozukla konuşmak durumunda kalmıştı. Sonunda aradığı bilgiye ulaşabilmiş ve bilginin ışığında adımlamıştı. Saray dışında bir evin tarifini almış, oraya yaklaştığında aradığı kokunun belirginleşmesiyle beraber doğru yolda olduğuna kanaat getirmişti. Evin kapısına ulaştığında, içeride hiç ışığın olmadığını fark etmiş olmasına rağmen kapıyı tıklatmıştı.

On dakika boyunca, aralıklarla kapıyı tıklatmış olsa da hiçbirine yanıt alamamış ve son bir kez daha ama her zamankinden daha güçlü bir şekilde vurmuştu kapıya.

Tak Tak

“ Yalnız kalmak istediğimi söylemedim mi? Serdarımdan izin aldım ve savaş tekrar başlayana kadar da kimseyi görmek istemiyorum. “

“ Ama ben seni görmek istiyorum. “

Turgan cümlesini bitirdiğinde, evin içinden tatlı bir telaşa ait olan ayak sesleri ve hışırtılar gelmeye başlamıştı. Bir dakikanın sonunda ayak sesleri iyice yakınlaşmış ve kapı açılmadan hemen önce biraz önceki umutsuz sesteki neşe anlaşılabiliyordu.

“ Peşin söylüyorum eğer Turgan’ın sesini taklit eden bir şakacıysan, ben kapıyı açana kadar hayatta kalabileceğin bir mesafeye kaçmış olsan iyi olur. “

Nyu kapıyı açar açmaz gecenin karanlığında güç bela seçilebilen ancak gülümseyişi o haldeyken bile görülebilen Turgana içten bir şekilde sarılmış ve nedense ağlamaya başlamıştı. Turgan da onu sararak karşılık veriyorken ağlamasına anlam veremediğini her haliyle yansıtıyordu.

“Üzüleceğini bilseydim gelmezdim Nyu. “

Nyu Turganı bırakıp aceleyle gözyaşlarını silerken cevaplamıştı.

“ Hüzün ve mutluluk göz yaşlarımı anlayacak kadar tanımıyor musun hala beni? İçeri gel ve mutluluğun ötesine geçmek için hazır ol. “

Turgan, Nyunun sözünü dinlemiş ve arkasından içeriye girmişti. Nyu zifiri karanlık bir odaya girdiğinde bir şamdan yakmış, iki gecedir ilk kez odasını aydınlatmıştı. Üzerinde dizlerinin biraz üzerine gelen beyaz renkli tek parça bir gecelik vardı ve Turgan’ın karşısında giymeye alışık olduğu diğer kıyafetler kadar dekolte barındırmıyordu. Odadaki yatağın üzerindeki çarşaf biraz kırışmış ve çarşafın üzerinde duran bir battaniye dikkati çekiyordu. Nyu’nun o battaniyeyi omuzlarına alıp, karanlıkta öylece oturduğu depresyon hallerini hayal etmek zor olmasaydı gerek.

Nyu ne yapacağını bilemez halde odanın içinde oradan oraya koşturuyor, yastıkların yerini değiştiriyor ve Turgan’ın önüne her geldiğinde yüzüne bakıp gülümsüyorken Turgan bir şeyi merak etmişti.

“ Neden sarayda kalmıyorsun? Tüm komutanlara yetecek kadar oda olmalı orada. “

Nyu, Turgan’ın başını ellerine almış ve burnunun ucuna bir öpücük kondurduktan sonra samimi, titrek ve yumuşak bir ses tonuyla cevaplamıştı.

“ Yeterince oda var ama sen yoksun. Senin içinde olmadığın bir sarayın da benim için mezardan farkı yok. “

Cevap yeterince açıktı ve bu cevaptan sonra Turgan’ın omuzlarının kabardığı gözle görülebiliyordu. Turgan utanmış ve konuşmaya girmek için yeni bir cümle düşünüyorken, kendisini bu dertten kurtaran Nyu olmuştu.

“ Henüz dolabım pek dolu olmasa da gelme ihtimalini düşünüp, senin için bir şeyler almıştım. Bakalım beğendiğin ve giymemi istediğin bir şeyler var mı… “

Nyu arkasını dönmüş dolabına ilerliyorken, Turganın ellerini karnında hissetmiş ve yerinde öylece kalakalmıştı. Turganın parmakları Nyu’nun karnında birleştiğinde, onu kendisine çekmiş ve ikisi birden yatağa oturuvermişlerdi. Tabi Nyunun yarısı Turganın kucağına oturmuştu.

“ Ev halinle çok güzelsin ve dolap o kadar uzaktayken gitmene izin veremem. “

Dolap üç buçuk metre kadar uzaktaydı ve Turganın bu cümlesi Nyunun fazlasıyla hoşuna gitmiş, kikirdemesine sebep olmuş, kadınsı gülüşlerini göstermeye başlamasıysa psikolojisinin tamamıyla düzeldiğini gösteriyordu.

“ O kadar mı özledin yani? İstiyorsan dolaba da beraber gidebiliriz ha ha “

“ Ne yani, seni özledim diye benimle dalga mı geçeceksin? “

“ Geçeceğim tabi. Ben hiç özlemediğim için bu kadarını yapmak hakkımdır. “

“ Neee!!! Ciddi misin sen, ben de beni özlediğinden kendini eve kapattın sanmıştım. Cidden aptalım galiba… “

Turgan cümlesini bitirir bitirmez paniklemiş bir halde yeniden söze girmişti.

“ İyi de ondan değilse bir şey olmuş demektir. Ne oldu, kim üzdü seni bu kadar? Onu bulup gazaba uğratacağım. “

“ Nasıl, yaft bile kullanamıyorken mi? “

“ Yaft kullanamayınca seni koruyamayacağımı mı düşünüyorsun Nyu? “

Turganın son cümlesinde sesi soluklaşmış, yaft kullanamıyor oluşu değil de bu durumun Nyu’nun kendisine bakışını değiştirmesinden endişelenmişti. Durumu fark eden Nyu öylesine söylediği cümleden dolayı hayıflanmış ve durumu toparlamaya karar vermişti.

“ Öyle demek istemedim. Sadece mutluluktan ne söylediğimi bilmiyorum ve zaten seni özlediğimden bu haldeyim yani özlemediğime nasıl ikna oldun ki zaten, her şey ortada değil mi? Saflığına zaman zaman halen şaşırabiliyorum. “

“ Yani sen de beni özledin ve gazaba uğratmam gereken birisi de yok öyle mi? “

Nyu geriye dönüp Turgana yüzü dönük şekilde onun kucağına oturmuşken, ellerini ensesine götürüp, Turgan’ın başını kendine çektikten sonra kulağına fısıldamıştı.

“ Birilerine ceza vermek istiyorsan, senin gazabına uğramak için gönüllü olacağım. “

Gluk

Turgan yutkunduktan sonra bir süre sessiz kalıp işleri Nyuya bırakmaya düşünmüş ve Nyu da bunun farkında olsa gerek ki o zaman söze girmişti. Sözlerini artık fısıldar halde söylüyor, aynı anda Turgan’ın saçlarını okşayan parmaklarının dokunduğu her nokta adeta içine çökecek kadar etkileniyor ancak bu hissi fiziksel olarak değil duygusal olarak olumlu bir şekilde yaşıyordu.

“ Eee hala canım yanmıyor. Gazabın o kadar da korkutucu değil mi yoksa… “

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar