Theoden

26 Mart 2020
Çeviri: 239
Düzenleme: AntiYasuo
540 Görüntülenme
Bu bölümü 1 Kişi beğendi.

Müzakere 6

Dragutun sözlerinden sonra salonda çok kısa süreli ancak odadakilerin birbirlerinin nefeslerini duyabileceği kadar şiddetli bir sessizlik olmuştu. Sessizliğin akabindeyse iki tarafın temsilcileri de homurdanmaya başlamışlardı.  

Sancar Paşa “ Ne yani ciddi ciddi generallere açık bir davette mi bulunuyorsunuz Serdarım? “ 

Dragut “ Onlara mevki sözü vermiyorum Sancar paşa ama hayatta kalma ve onurlu bir hayat yaşama şansı veriyorum. Teklifimi kabul edenleri yüksek rütbelerden başlatma gibi bir niyetim yok ve kararınızı bu doğrultuda vermeniz gerekecek beyler... “ 

Edward “ Saçmalık... İmparatorluğun sadık generallerinin bir terörist ile aynı tarafta olmalarının mümkünatı yok. Seni karşımıza alıp konuştuk diye kendini olduğundan çok daha yüksekte sandın başıbozuk komutanı... “ 

Sezar “ Aynen öyle iblis insan. Herhangi bir generalin senin safına geçme ihtimali yok. Değil mi generaller? “ 

Benitio “ Eskiden aranan bir adamken, imparatorluk saflarına geçmemi kabul edebileceğim avantajları vardı Dragut. Nüfuz, para, güç, özgürlük ve resmen bana ait olan geniş topraklar gibi... Peki sen ne vaat ediyorsun? “ 

Dragut yüzündeki babacan gülümsemeyi biraz daha abartıp, dişlerinden birkaçı görülebiliyorken cevaplayacaktı.  

“ Başıbozuk olmanıza izin vermek dışında mı, iyi de bundan daha fazla ne verebilirim ki, dünyanın en onurlu ekibinin bir parçası olmak başlı başına yeterli değil mi? “ 

Orgeneral Benitio belli ki bu cimri vaatten hoşlanmamıştı ve teklifi bu haliyle kabul etmek gibi de bir niyeti görünmüyordu.  

“ Öyleyse ben almayayım, en azından imparatorluk tekliflerinde daha cömert... “ 

“ Umarım son nefesini verirken pişmanlık yaşamazsın Benitio... “ 

Korkut Reis  “ Peki kabul edersek rütbelerimiz ne olacak? “ 

Dragut “ Sıfırdan başlayacaksınız ve hak ettiğiniz ölçüde yükseleceksiniz Korkut Reis “ 

Korkut Reis “ Yani imparatorluktaki nüfuzumu, topraklarımı ve aile servetim olan seçilmiş elitliği bırakıp sıradan bir başıbozuk olmamı mı teklif ediyorsunuz? “ 

Korkut Reis böyle söylediğinde, Dragut kabul etmesi imkansız bir teklif sunduğunu fark etmişti ancak yıllardır imparatorluğun yaptığı zulme alet olan adamlara çabucak güvenebilmesi mümkün değildi.  

“ Öyle söylediğinde kulağa tuhaf geliyor olsa da evet, tam olarak bunu teklif ediyorum. “ 

Edward “ Ha ha ha tam bir saçmalık. Böylesi önemli ve güçlü adamların şu saçma teklifi kabul edeceğine cidden inanıyor musun? “ 

Generallerden birkaçı da imparatoru destekler şekilde, kahkahalarıyla ona eşlik etmeye başlamışlarken, kahkaha atmak yerine söz söylemeyi seçen yine Korkut Reis olmuştu.  

“ Rafiz’in babası Kral Hectoru yakinen tanırdım ve ziyadesiyle kıymetli bir adamdı. Halkını kendinden önce düşünürdü ve taht diye de sıradan bir sandalyeye oturuyordu. Hem de üzerinde tek bir kıymetli taş olmayan bir sandalye. Onun topraklarına sefer düzenleneceğini öğrendiğimde hem Sezar aracılığı ile yücelere, hem de makamına çıkarak İmparator Edwarda seferde görevlendirilmem için yalvardım ancak umursamadılar bile. Tümgeneral Richardı oraya gönderdiler ve sonuç ortada. Benzer şeyler bir kaç kez tekrarlandığından ailem isyan etmeyi dahi düşündü zira sözümüz yok sayılıyordu ve ele geçirilen topraklara adalet yerine zulüm götürülüyordu. “ 

Derin bir nefes alıp, imparator Edward’ın ve Sezar’ın gözlerine baktıktan sonra devam edecekti Korkut Reis. 

“ Ne yazık ki buna cesaret edemedik ve bunun için utanç içindeyim. Kazanma şansımız yoktu ve imparatorluk askerleri isyan edip başarısız olma durumunda, çoluk çocuk bakmadan tüm sülalemizi katledeceklerdi. Buraya en başından başıbozuklara katılmak istediğimizi söylemek için gelmiştim ve şanslıyım ki siz benden önce davrandınız. Bu söylediklerimden sonra imparatorun bana kin duyduğuna eminim ve bu şartlar altında arzularımı size iletmek istiyorum Serdar Dragut. “ 

“ Açıkçası şaşırmadım ve arzularını duymak için sabırsızlanıyorum Korkut Reis “ 

“ Fazla bir şey değil, topraklarımdaki insanlara verdiğimiz vaatlere ve getirdiğimiz adalete engel olmayın ki buna imparatorluk dahi büyük ölçüde müsaade etmişti. Bir de yeni alınan topraklarda zulmetmeyin. Savaş bittikten sonra zulme devam etmenin manasız olduğunu düşünüyorum. “ 

İşte o zaman Dragut beklenmedik şekilde, içten bir kahkaha atmaya başlamıştı.  

“ Hıah hıah hıahahahahaha “ 

Korkut reis anlamsız gözlerle etrafı süzüyorken, Attila ve diğer başıbozuk ittifakları, Dragutun yüzüne öfkeyle bakıyor, bu saygısızlığının amacını öğrenmeye çalışıyorlardı.  

Attila “ Pis pis sırıtmasana Dragut, adam ne güzel anlattı işte isteklerini. İmparatorluğa arkasını dönüp sana gelmiş bir adama böyle mi davranıyorsun lan saygısız? “ 

“ Hıahaha üzgünüm ama engel olamıyorum hıahahaha “ 

“ Karanlık son vücudunda bir kaç kesik açarsa kendine gelirsin belki “ 

Attila bunu söyledikten sonra cidden silahını eline alıp zıplamış ve Draguta ciddi ciddi saldırmıştı.  

“ Boyut geçişi hıah hıah ahaha “ 

“ Duru görü.... Lan orası olmaz, Karianın arkasına saklanmasana... “ 

Attila cümlesini kurduğumda Dragutun çıkacağı kapı henüz açılmamıştı ancak Attilanın cümlesinden sadece bir saniye sonra Karianın arkasında açılan boyut kapısı ve oradan sırıtarak çıkan Dragut herkes tarafından görülebilmişti.  

“ Üzgünüm Attila abi ama karanlık sonla temas etmek istediğimi sanmıyorum. Hıahahha her neyse ciddiyetsiz duruşum için üzgünüm Korkut Yoldaş ama şartlarından sonra tek bir şey düşündüm ve bu bana fazlasıyla komik geldi. En başından beri bu kafadaysan, sen zaten bir başıbozukmuşsun hıah hıah hıah. Artık resmi olarak bir başıbozuksun, aramıza hoş geldin. “ 

Korkut reisin bu sözlerinden ve Dragutun onu başıbozuklara kabulünü açıklamasından sonra fazlasıyla morali bozulan Edward, öfkeli bir ses tonuyla söze girmişti.  

“ Bunun için pişman olacaksın Korkut Reis, derebeyliğinizin halen imparatorluk topraklarında olan üyelerinin tamamını katledeceğim. “ 

“ Sanmıyorum evlat zira onların çoktan adamdan ayrılmalarını sağlamıştım, hem de her birinin. Dragut teklifimi reddetseydi bile Tospitti kıtasında kendimize uygun bir ada bulacaktık ama gerek kalmadı... “ 

Dragut “ Eski dostlarını aileleriyle tehdit etmek bir imparatora yakışıyor mu? “ 

“ Kes sesini Dragut. Benim heyetimdeki adamlara taraf değiştirmeleri için teklif yapacak kadar aşağılık bir adamın tavsiyelerine ihtiyacım yok. Bundan sonra eskisinden daha çetin bir şekilde siz teröristleri yok etmek için çalışacağıma emin olabilirsiniz. Esirleri alın, dönüyoruz... “ 

Edward arkasını dönüp afilli bir çıkış hayal etmiş olsa da arkasından gelen adım seslerinin cılızlığı ile geriye dönüp bakma ihtiyacı hissetmiş ve bunu yaptığında da üzücü gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Arkasından gelenler Sezar, Ivan, Orgeneral Benitio, Orgeneral Maggie, Korgeneral Zulu, Korgeneral Miltiades olmuşlardı. Orgeneral Syleus, Oramiral Korkut Reis, Oramiral Namya, Korgeneral Tokugara ve Korgeneral Eleanor ise oldukları yerde bekliyorlardı.  

Edward “ Neler oluyor burada, Cidden o herife güvenip imparatorluğa sırtınızı mı döneceksiniz? “ 

Korkut Reis “ Bana hiç bakma, ben zaten söylemiştim. “ 

Namya “ Attila’nın ayrılma sebebini Nebiadan ve devamında abiniz Williamdan öğrendiğimden, tekrar size katılmam mümkün değil imparator. Zaten erkek bir imparatora güvenmek en başından saçmaydı. Başıbozukların da başında bir erkek olduğundan kendi yolumu çizeceğim sanırım. Zaten imparatorluk eski suçlarımın üstüne gidemeyecek kadar meşgul olacak gibi göründüğünden sorun olmayacaktır hihahhiaha “ 

Jeo  “ Aslında başıbozukların gerçek lideri Karia yengem. Dragut abim sadece görseldeki lider ama zeka gerektiren işleri her zaman Köklu ve Karia yengemin hallettiklerini söyleyebilirim. Demin Patronun saldırısından nereye kaçtığını siz de gördünüz zaten ha ha ha “ 

Dragut “ Şerefsizlik yapmasana Jeo “ 

Karia “ Neden yalan mı söylüyor? Aldığın karara itiraz etmek isteyenler durumu bana bildirmiyorlar mı? “ 

Dragut  “ Şimdi sırası mı hayatım? Her doğru her yerde söylenmezdi hani... “ 

Namya “ O zaman bir süreliğine misafiriniz olup gözlemlemek istiyorum. Bakalım gerçek serdar kimmiş hihahaha “ 

Dragut buna itiraz etmemişti zira Theodenin en güçlü su yaftı kullanıcısının kendi saflarına katılma ihtimali onu heyecanlandırıyordu.  

Edward “ Senin gerekçen nedir Tokugara, aylardır seni esir tutan bu adamın esiri olmaya devam etmek mi istiyorsun? “ 

Tokugara “ Bu yaşıma kadar sadece isimlerini duyduğum, varlıkları bile kesin olmayan yüceler  yerine, gücüne ve merhametine tanık olduğum adamı seçmemin nesi garip Edward? Ben generalken imparator Lui idi, şimdiyse taht sıralamasında ilk üçte dahi olmayan prens Edward imparator olmuş. Belli ki imparatorluk için işler iyi gitmiyor. Ayrıca oğlunu öldürmeye çalışmama rağmen canımı bağışlamış bir adamdan bahsediyoruz burada. Esirken ona katılmak istemiştim ancak sözlerimi umursamayacağını düşünmüştüm. Şimdiyse durum farklı ve beni bir başıbozuk olarak kabul etmezse bile burada esiri olarak kalmak istiyorum. Çünkü sadık general olarak anıldığım Bratina günlerimi özlüyorum ve buradaki ortam bana o günleri hatırlatıyor... “ 

Sezar “ Senin gerekçen nedir Syleus benden sonra Mareşal sen olacaktın oysa... “ 

Syleus “ Açıkçası yücelerin birisiyle tanışmıştım Sezar ama onları takım arkadaşlarım değil, patronum olarak görmeme sebep olacak bir şekilde bana tepeden bakışlarıyla tanıyorum. Sadece bir tanesiyle tanışmış olsam da ki yüzünü gizlemişti, diğerlerinin de bizi emir kulları olarak gördüklerini düşünüyorum. Dragut ise en zayıf yoldaşının dahi mutluluğunu, güvenliğini her şeyin önüne koyup, tüm riskli olayların merkezine kendisini atıyor. Boyutunun içindeyken çoğu zaman onları duyup görebiliyordum. Tanrılarmışçasına anlattığınız yüceleri savaşırken gören tek bir kişi bile yok. Generaller öldürülürken, havariler bizimle dalga geçerken, azrak kral kaçırılırken yüceler neredeydiler? Attila ve Dragut gençliğime hürmet edip beni hayatta bıraktılar. İmparatorluk ise her zaman kazandığı harplerden sonra güçlü düşmanlarını tercih ettiler. Zaten çocukluğumdan beri hayranlık beslediğim Akina onların yanında duruyorsa geçerli bir sebebi olduğunu çok daha önce düşünebilmeliydim. Çocukluğumun kahramanı olan Akina’nın peşinden gitmeyi düşünüyorum.“ 

Geriye fikir belirtmeyen tek kişi olarak Eleanor kalmıştı ve o da Syleusun sözünün üzerine açıklama ihtiyacı hissedecekti. 

“ Bir oğlum onlar tarafından öldürülmüş olsa da bir annenin ikinci çocuğunu öldürmeyip onu evine gönderecek kadar naif olan adamlara karşı savaşmak istemiyorum. Keşke Richardı da ikna edebileceğimi düşünseydim. Ne yazık ki imparatorlukla aynı kafada birisi ve savaş meydanında karşılaşana kadar onu ikna edebileceğimi sanmıyorum. Savaş meydanında karşılaşacak olursak lütfen onu söz verdiğiniz gibi tutsak edelim ve bir gün düzgün bir adam olduğunu kanıtlarsa da belki tekrar özgürlüğünü verebiliriz olur mu “ 

Eleanorun bakışlarındaki umudu söndüren cevabın gelmesi gecikmeyecekti.

Dragut “ Bunun için söz veremem Eleanor zira savaştayken bir yoldaşımın hayatını tehdit eden kim olursa olsun onun eceli olurum. “ 

Eleanorun bakışları sönükleşmiş, nefes alış verişleri seyrekleşmişken, Dragut cümlesini tamamlayacaktı. 

“ Ama onu şimdi olduğu yerden alıp gelmememiz için hiç bir sebep yok. İmparatorun engel olmaya çalışacağını hiç sanmıyorum. Yanılıyor muyum Edward? “ 

Edward homurdanarak arkasını dönüp, kendisini izleyenler ile beraber oradan ayrılırken,  son noktayı koyan Sezar olmuştu. 

“ Siz dönekler bundan pişmanlık duyacaksınız. Yücelerin gerçek gücüne tanık olduğunuzda artık çok geç olacak... “ 

Lütfen okuduğunuz bölüme yorum yapmayı unutmayınız. Unutmayın ki yaptığınız her yorum çevirmenleri cesaretlendirir ve mutlu eder. İyi okumalar.
Yorum Yap
Üyelik girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için tıklayın.
Yorumlar